American Conquest
Cossacks’ın yaratıcılarından, aynı ekranda bol karakter motorunun dizayncılarından yeni bir epik hikayenin oyunu geldi. Bir kıtanın fethi, bir çoklu milletin varoluş hikayesi, bir savaşın hem de çok kanlı bir savaşın yaşamı doğurduğu bir hikaye. 1492’de başlayan ve süregeldiği 300 yıllık bütün süre boyunca altından tonla ırkın, milletin cesetlerinin aktığı bir hikaye. Christopher Columbus’un coğrafya adına ilerleyip, istemeden başlattığı bir hikaye.
Amerika’nın hikayesi
Önümüzde 8 farklı hikayeye ait 42 bölümlük dev bir oyun duruyor. Üstelik de bu işte başarılı olmasına birkaç adım var. Adımları sonra saklayalım, oyuna ilk bakışımıza geçelim.
Çok alışılmış olmakla birlikte, ilk önce grafiklere girelim hemen. Cossacks oynayanlar grafiklere hemen alışacaklardır. Aynı grafik motoru, aynı kaplamalar vesaire. Ama alışmadığınız bir konu var. Aynı ekranda 16000 farklı karakter görüntüleyebilme yeteneği. Gözünüzü açın, açık kaldıysa da hafiften kapatın ama işte bu gerçek. Aynı anda savaşan askerler, köylüler, ateş açmış olan gemiler, okçular, atlılar düşünün. Tek ekranda, üç boyutlu bir yüzey üzerinde ve acımasız sistem gereksinimleri olmadan. İnanılmaz bir sunum gibi görünse bile, kendi sistemimde dediklerini yaptıklarına şahit oldum. Daha ilk bölümde bile, yavaşlama olmaksızın aynı ekrana yüz, yüz elli civarı adam sığdığını gördükten sonra zaten başarılı olduğunu anladım. Neyse ki gruplaştırabilme özelliği var da millet birbirine karışmıyor. Bununla birlikte her birimden tek kişiye çift tıklamanız da o birimlerin tamamını seçtiriyor, bu da güzel bir eklenti. Bununla birlikte oyunun sahip olduğu yakınlaştır/uzaklaştır (zoom) özelliği sayesinde, ne arka fon ne de karakter grafikleri bozulmadan oyunun içine doğru ilerleyebilirsiniz.
Oyunda birbirinden farklı 12 ırk ve hemen her ırka ait toplam 100 kadar farklı birim mevcut. Bu birimler gerçek bir ordu baz alınarak yapıldığından, askerlerin dışında davulcular, köleler gibi ara kimliklerde görmek mümkün.
Hepsinin haricinde, haritalarımızın büyüklüğü 32*32 ve çözünürlük 1024*768. yani inanılmaz güzellikte arka fonlarla karşılaşacağınızı unutmayın. İki boyutlu ön çizimlerin ilk defa arka fona bu kadar iyi oturduğunu söylemek lazım. Daha önceki Age Of Kings, Age Of Mythology, Cossacks, Zoombinis oyunlarda gördüğümüz aldatmaca üç boyutlu grafiklerin elinden kurtulmuşuz yani. İki boyutlu nesneye gölge koyup da grafikleri içeri göçmüş gibi gösteren zihniyeti de ayriyeten esefle kınarım bu vesileyle. Saçmalamakta bazen sınır tanınmıyor.
Oyunda oynayabileceğiniz ırkları ufak bir ara not olarak girelim grafikleri anlattıktan sonra. El altındaki ülkelerimiz iki güç halinde sunuluyor; Avrupalılar ve yerliler. Avrupalıları oluşturanlar İngiltere, İspanya, Fransa, (kolonistlerin kurduğu) Amerika. Yerlilerin serisi ise İknalar, Mayalılar, Aztekler, Siyular, Huronlar, Delawareliler, Meksika yerlileri ve Kuzey Amerikalı Mohavk kabilesi olarak oluşuyor.
Peki tek karşılaşacağımız ırklar ve savaşları mı? Değil elbette, tarım ile uğraşıp askerlerinizi beslemeniz lazım, gemileri yönetmeniz lazım, diplomasi yapmanız lazım. Oyun bu bakımdan bilindik yöntemleri geliştirip bize sunduğu için de ayrı bir başarı puanını hak ediyor açıkçası.
Ya oyunun sesleri?
Bu konu nedense bana hep aynı şeyleri tekrar etmekten başka bir iş yapmıyormuşum gibi hissettiriyor olsa da, bu oyunun sesleri çok değişik, farklı ve çeşitli olarak basitçe özetlenebilir. Ne kadar farklı olabilir, ne kadar çeşitlenebilir diyenlere çok basit bir örnek göstereyim. Bir ordu trampetçisi tarlada ilerlerken hışırtılar uzun süreli oluyor. Bir savaşçı ilerlerken ise daha sessiz ve kısa süreli. Tek kişinin bina inşa sesleri seyrek iken, onlarca kişi çalışırken gürültü başınızı döndürebiliyor. Farklı ülkeler savaşa girdiğinde, ateşlenen her silahın sesini tek tek ayırt edebiliyorsunuz. Yani gerçekten güzel çalışılmış burası üzerinde. CDV’deki adamlar oturup doğru dürüst işler yapmaya karar verdiler galiba. Artık ürettiklerini pazarlıyorlar da, farklı firmalara gitmiyorlar. Ne hoş…
Oyunun bir eğlenceli, belki de heyecan yaratan kısmı da moral özelliği. Mesela dört yüz kişilik bir ordunuz var ve içinde çok güvendiğiniz birimlerde var. Savaşa girdiniz ve elli kişilik bir orduya yenilmeye doğru gidiyorsunuz. Hemen geri çekilmeye başladınız. Artık o ordunun sağ kalan adamlarından hiçbir verim beklemeyin ileriki savaşlarda. Çünkü moralleri düşüyor ve içinde oldukları ordu büyük bir zafere imza atana kadar da hep savaştan kaçan kılıbıklar olarak kalıyorlar. Güzel bir eklenti.
Oyunun çoklu oyuncu özelliği yedi kişiye kadar izin veriyor. Bir internet kafe eğlencesi için büyük artı. Kesinlikle denenebilir ve bana kalırsa bu oyun Age Of Empires’ın her yere yayılmış olmasını da ezer ve geçer. Özellikle de benim gibi “Şu kadardan fazla adam yapamazsın” kisvesi altında “Bizim oyunun motoru daha fazla adam gösteremez” demek isteyenlere kıl olanlara.
Bu kısmın altına, küçük bir taktik stratejisi verme başlığı açma gereği duydum. Hemen ve kısacık olarak geçiyorum.
- Mutlaka okçularınızın önünde bir miktar kılıçlı adam bırakın. İlk etapta kimse direkt olarak okçulara gidemesin.
- Okçularınızın önüne bıraktığınız adamları, kalabalık bir orduya karşı iseniz feda edin. Okçular arkadan saydırsın onlar saldırırken
- Binalara saldırırken muhakkak atlı birlikler ve okçulardan oluşan bir birlik kullanın. Okçuları gene kılıçlılar
savunsun - Bizim kafamıza zorla sokulan hilal taktiği gerçekten bu oyunda işe yarıyor.
- Her zaman imkan yaratıp düşmanınızı sıkıştırarak yok etmeye çalışın. Kim olursa olsun, 3, 4 yönden gelen saldırıları engelleyemez.
Oyunun bir güzel kısmı da gerçek savaşlara katılabilmemiz. Bir adet GSC (yapımcı firma, adresini yukarıda bulabilirsiniz) hesabı açtırdığınız zaman, çoklu oyunlara katılıp dönemin meşhur savaşlarının simülasyonlarına girişebilirsiniz. Yalnız ufak bir bilgi olarak vereyim, bu savaşlara girerseniz –ki girmenizi şiddetle tavsiye ederim- bilmeniz gerekir ki hep burun buruna dövüşeceksiniz. Yani savaş başladığında karşınızda hemen bir düşman bulacaksınız. O yüzden oyunda pişmeden bu işe girişmeyin.
Kontrollere girmenin gereği olmadığı için, sıradan diyerek geçelim. Bir strateji oyununa ne lazımsa o. Zaten ana ekrana, menülere, dizilişe dikkat ederseniz bir Age Of Empires esintisi ve kolaylığı fark edeceksiniz. Standart ve kullanışlı paneller. Fazla lafa gerek
yok.
Ve final cümlelerimiz. Oyun gerçekten başarılı, eğlenceli. Bir kere takıntım olarak düşünebileceğimiz Kızılderili olayıyla beni büyüledi ilk etapta. Senelerce “America” oynamış ve yerlilerden başka ırk seçmemiş biri olarak resmen mest oldum. Bunun ardından, güç dengelerinin iyi ayarlanmış olması, silah dolum sürelerinin gerçekliği ve seslerin cazibesi çekti kendine. Son olarakta şu gerçek savaşlar (historical battles) olayı sevimli göründü. Bilemiyorum, bir süre makinemde kalması kesin olan bir yapım. Size de tavsiye ederim.
Mühim olan eğlenceyse, işte hem görsellik hem de eğlence.