Angry Birds’ün filmine gittik! Peki, beğendik mi?
Yıl 2009. Akıllı telefon devrimini yapan Apple’ın iPhone’u için bir oyun çıkıyor. Finlandiya’dan bir oyun şirketi olan Rovio, son derece basit bir bulmaca oyunu yapıyor. Bir sapan, kızgın kuşlar ve şapşal domuzlar… Gerek mobil oyun sektörünün var olmasını sağlayan ileri görüşlülük gerekse oyunun kalitesi açısından Rovio’yu takdir etmemek çok güç.
Eh, oyunun kalitesinin yanında minik de bir hikayesi vardı. Uçmayı bilmeyen ve sapan yardımıyla domuzlara saldıran kuşların sinirli olmasının bir sebebi vardı: Domuzlar onların yumurtalarını çalmıştı. Yani bu kadar… İşin ilginç kısmıysa Columbia Pictures tarafından çekilen Angry Birds’ün filmi de aynı konu üzerinden gidiyor ve iyi kötü bizlere derdini anlatmayı başarıyor.
Animasyon türündeki Angry Birds’ün başrolünde yine oyunun maskotu haline gelen ve kızgın olması dışında oyunda da hiçbir özelliği olmayan kırmızı kuş bulunuyor. Evet, ismi bu Red (kırmızı). Çevresindekiler de ona bu şekilde sesleniyorlar. Biz filmin altyazılı versiyonunu izlediğimiz için Yekta Kopan’un performansı hakkında konuşamam ama Buz Devri filmlerinden kendisinin hayli sağlam bir iş çıkarttığını tahmin etmek zor değil. Jason Sudeikis’in Red rolünde başarılı bir performans sergilemesinin yanında kadroda Peter Dinklage ve Kate McKinnon birçok sağlam komedyen ve oyuncu bulunuyor.
Hikaye mutlu Kuş Cenneti denilen bir adada geçiyor. Bu noktada filmin kendi içinde bulduğu çözümler hayli eğlenceli. Mesela dünya haritası sadece kuşların bulunduğu adadan oluşuyor. Yani teknik olarak uçamayan kuşlarımız kendi yaşadıkları yer dışında başka bir yer olduğuna inanmıyorlar. Mutluluklarıysa hayli rahatsız edici, mide bulandırıcı bir mutluluk gibi görünüyor. Zaten baş kahramanımız Red kızgın yapısıyla bu topluluğa anında ters düşüyor. Dışlanıyor ve kimse tarafından sevilmiyor.
Tamam, farkındayım. Bu 100’lerce kez kullanılmış ve artık tek bir noktası orijinal olmayan bir ilerleyiş. Filmde öyle. Eğlecesinin yanına bir Wall-E, Toy Story koyamıyor, başaramıyor. Kızgın Kuş Red önce dışlanıyor, barış getirdiğine inanılan domuzlara karşı çıktığı için dışlanıyor ve bir kenara atılıyor (Cidden, hem de sapanla). Sonra haklı olduğu ortaya çıkınca da günü, yumurtaları ve arkadaşlarını kurtarıyor. Bir video oyunundan uyarlanması ve hem İngilizce hem de Türkçe seslendirme kadrosunun iyi olması dışında onu farklı bir noktaya koymanız için pek fazla sebep sunmuyor.
Kısaca ortada mutlu kuşların, kızgın olmalarını sağlayacak basit bir çatışma filme yetiyor. Hatta bu çatışma bir şekilde sizleri eğlendirmeyi başarıyor. Filmin sizin için hazırladığı birkaç sağlam esprisi bulunuyor. Hele ki oyuna biraz aşinaysanız birçok noktada oyunu yansıttığını fark ediyorsunuz. Yine oyunun başında kullanılan ufak pilot aynı şekilde animasyona geçirilmiş. Domuzlar gelir, herkesi kandırır, ardından yumurtaları çalıp, kaçarlar. Onları durdurmak devasa bir sapanla bizim kızgın kuşlara düşer. Evet, bayağı sapan koyup birbirlerini fırlatıyorlar. Hatta domuz yapıları aynı oyunun fiziklerinde olduğu gibi dağılıyor.
Fiziklerden, göndermelere ve karakterlere kadar tonla oyun izi Angry Birds’ün filminde kendine yer buluyor. Filmin ana karakteri Red, Chuck ve Bomb bize oyunda da verilen ilk üç kuş. Hikaye de onların etrafında dönüyor.
Sonuç olarak Angry Birds fikir olarak biraz garip dursa da beyazperde de o kadar da eğreti görünmüyor. Belki bir efsane değil ama aileniz ve arkadaşlarınızla hoş vakit geçirmek için uygun bir animasyon film olmuş.