Anime & Manga #13 Spirited Away
Merhabalar efendim, anime & manga köşemin 13.bölümüyle sizlerleyim. Geçtiğimiz hafta Hayao Miyazaki’nin ne kadar mükemmel bir hayal gücüne sahip olduğunu savunuyordum. Bunu savunmaya devam edeceğim, açıkçası gaza gelip Spirited Away’e yer vermek önemli diye düşündüm. Prenses Mononoke ve Spirited Away arasındaki kıyaslamanın bitmek bilmeyen bir içerik olduğunu da biliyorum. Hatta bazı izleyenler, nasıl olur da Spirited Away ödül alır ve Prenses Mononoke’yi geçer diye düşünüyorlar. Bunun cevabını öğrenmenin vakti geldi diye düşünüyorum.
Spirited Away yani Ruhların Kaçışı, 2001 yılında vizyona giren 124 dakikalık bir anime. Yaklaşık 19 milyon dolar bütçesiyle rekor kıran bir baş yapıt. Ancak Prenses Mononoke bütçe olarak 24 milyon dolar ile rakibine fark atmış gibi duruyor. En sağlıklısı bu kıyaslamayı bir kenara bırakıp, Ruhların Kaçışı isimli animenin içeriklerine girelim. Yoksa yazı uzar da uzar.
Her hafta olduğu gibi, animenin başarılı parçalarından biriyle açılış yapalım. Dinlenemizi tavsiye ederim.
Animenin orjinal adı, Sen to Chihiro no Kamikakushi. Spirited Away, Chihiro isimli küçük bir kızın hikayesini anlatıyor. Ancak her zamanki gibi Miyazaki, hayal gücünün sınırlarını zorlayıp, bu hikayeyi derinleştiriyor. Chihiro ve ailesi yeni bir eve taşınmaktadırlar. Yolculukları esnasında bir tünel keşfederler ve ilginç bir kasabaya girerler. Kasabanın farklı olduğunu hisseden küçük Chihiro, bir büyüyle baş başa kalır. Aniden ailesini kaybeder ve onları kurtarmanın yollarını arar.
Animenin bu kadar başarılı olması, sadece görsellikten kaynaklanmıyor. Aynı zamanda ani çıkışlar yapan ve dünyanın en başarılı müzikallerini de elinde barındırıyor. Joe Hisaishi yine hünerlerini Miyazaki için kullanmaktan geri kalmamış. Her aksiyon sahnesinde, her göz yaşı aktığında; siz de aynı duyguları yaşıyorsunuz. Sanıyorum ki Miyazaki’nin en başarılı olduğu konulardan biri de bu; başarılı bir hayal gücünün yanına, başarılı müzik.
Ruhların Kaçışı neden bu kadar başarılı? Çünkü işin ucunda Miyazaki var, dersem inanmayın. Kurgusunu ve animenin akıcı olması, göz önünde bulundurulması gereken bir neden. Daha 10 yaşında olan küçük bir kızın başına neler gelebilir ki? İşte bu şekilde düşünmemek lazım. Çünkü burası Miyazaki’nin dünyası. Chihiro’nun ailesi nasıl yok oluyor biliyor musunuz? Büyü işte. Ancak öyle basit bir büyü değil. Animenin daha ilk birkaç dakikasında, şirin mi şirin görünen anne ve baba; birden domuz gibi yiyen yaratıklara dönüşüyorlar. Küçük bir kızın büyüye inanması beklenen bir durum, başta bunlara inanmayan Chihiro ailesi için büyük fedakarlıklar yapmaktan geri kalmıyor. Bu sırada geçmişiyle de yüzleşiyor. Aslında zararsız gibi görünen bir ruha yardım edince, korkunç bir yaratığa dönüşmesine neden oluyor. Duyguları elinden alınmış bir çocuğu kurtarıyor ve bunları istemeden yapıyor, tamamen doğaçlama.
Bütün bu büyü olayları nasıl oluyor veya neden küçük kızımız evine dönemiyor? Bu soruların da cevaplarını vereyim. Yubaba tarafından dünyaya dönmesi engellenen Chihiro, burada cadının kurbanı olan pek çok garip ruha ve yaratığa rastlar. Ailesinin yanında, haksızlığa uğrayan bu ruhlara da yardım etmek ister. Aslında ruhların temizlendiği ve dinlendiği bir otelde kendisini bulan Chihiro, buradaki bazı hizmetkarların kullanıldığını da fark eder. Asıl olay burada kopar, farkında olmadan kendi ismini de unutmaya başlar. Cadı sadece ruhları esir almaz, ayrıca onların kişilik ve isimlerini de ellerinden alır. Chihiro’ya bu macerada eşlik eden en önemli karakter, Haku. Aslında kendisinin bile bilmediği, önemli bir geçmişi var. Yubaba, Haku ile oldukça ilginç bir geçmişe sahip.
Ruhların Kaçışı’nın neden bu kadar başarılı olduğunu anladınız mı? Sadece çizim ve animenin öylece akıp gitmesi değil, aynı zamanda ona uyum sağlayan bir müzik var ortada. Bunlara biraz da ailenize duyduğunuz korkunç sevgi eklensin, yanına da çocukluğunuzda hayatınızı kurtaran birileri eklensin.
Yıllar sonra sizi bulan bir mucize düşünün ve hiç beklemediğiniz bir anda, tekrar gerçekleşiyor. İnanılmaz olmaz mıydı? Aslında buradaki olayların gerçeğe dönüşme ihtimali de var. En azından bir kısmının. Bir cadının size büyü yapacağını iddia etmiyorum, birinin sizin hayatınızı kontrol etmesinden bahsediyorum. Sadece kendinizi değil, aynı zamanda esir alınan yüzlerce insanı huzura kavuşturabileceğinizi düşünmenizi istiyorum. Miyazaki de bunu anlamanızı istiyor. Ruhunu huzura kavuşturan, bedenini de kurtarır. Hepiniz birer esir olabilirsiniz, hayatınız birilerine bağlı olabilir ancak esir gibi davranmak zorunda değilsiniz.
Bu haftalık bu kadar, haftaya görüşmek üzere. Sizi Ruhların Kaçışı’nın sevilen tanıtım videosuyla baş başa bırakayım. Eminim ki, bu animeden her izleyen kendisine bir ders çıkartacaktır. İyi seyirler. Ruhlarınızın esir kalmaması umuduyla.
Japonca
İngilizce