Makale

Anime ve Manga #16 Death Note

Anime ve Manga yazı dizimizin, 16.bölümüyle sizlerleyim. Bu hafta size ölümle oyun oynamayı seven ve dünyaya adaleti getireceğini düşünen Yamagi Light‘ın hikayesini yazacağım. Karşınızda; Death Note. Death Note hem dramayı hem de gerilimi beraberinde getiren bir anime. Aynı zamanda bol bol dedektiflik ve doğaüstü temaları da konu alıyor.

12 ciltlik mangasından sonra, animesinin de sevilerek izlediğimi belirtmeliyim. Mangasının daha başarılı olduğunu da ilave edeyim. Hikaye bakımından arada ufak tefek farklar mevcut. Şimdiden Death Note’un mangası için size kaynak belirteyim; kitabevleri. Death Note bulunamayacak bir manga değil, bu bakımdan şimdiden cüzdanızı kontrol edin. Anime toplamda 37 bölümden oluşuyor ve sonrasında iki adet özel bölümler de yayımlanıyor. Death Note Rewrite: Genshi Suru Kami ve Death Note Rewrite 2: L o Tsugu Mono. Animeye giriş yapmadan önce kısaca tarih bilgisi vereyim. Ancak önce şu güzel parçayı bir dinleyin bakalım:

Yayım tarihi olarak ciltler daha fazla baz alındı. 2003 ve 2006 yılları arasında toplam 108 bölüm (12 cilt) yayımlanmıştı. 13 Ekim 2006 tarihinde 13. cilt olarak “Death Note: How to Read” yayımlanmıştı. Death Note sadece anime ve mangasıyla değil, filmiyle de ünlü olan bir yapımdır. Ancak filminin gerçekten kötü olduğunu söylemek zorundayım. Death Note’un genel konusu Yagami Light isimli bir lise öğrencisinin etrafında dönüyor. Üniversite giriş sınavlarına hazırlanırken, başına hiç beklemediği olaylar geliyor.

Death Note, Light’ın düşmanlarını alt etmek için kullandığı zeka oyunlarıyla ünlüdür. Ancak tıpkı onun kadar zeki olan başka insanların da olması, Yagami’yi bulunmaz bir insan olmaktan çıkartmaktadır.

Konumuza gelecek olursak Yagami Light, dünyadaki hiçbir şeyden tat almayan biri haline gelmiştir. Dünya ona göre bomboş bir kutudan ibarettir. Derslerini çalışan ve birçok kızın rüyasını süsleyen popüler bir çocuk olan Light, bir gün bir defter bulur. Bu defter Ryuk isimli bir Shinigami’ye aittir (Shinigamiler kendilerinin yaşayabilmesi için, diğer insanların canlarını ellerinden alan varlıklardır. Bunu da Death Note isimli bir defter ile yaparlar. Bu deftere adı yazılan kişi, 40 saniye içerisinde hayatını kaybeder.) Hemen hemen tüm shinigamilerin Death Note’u aynıdır, ancak Ryuk’unki diğerlerinden farklıdır. Ryuk defterini insanların dünyasına bırakır ve bir insanın onu bulması için ortam sağlar.

Death Note’u bulan Yagami, defter içerisindeki kuralları okusa bile; normal olarak saçma bulur. Çünkü kurallar içerisinde bir insanın 40 saniye içerisinde ölmesinden bahsedilir. O akşam evine giden Yagami, Ryuk ile tanışır. Odasında  bir shinigami ile baş başa kalan Yagami, annesinin de odaya girmesiyle daha büyük bir şok yaşar. Ancak Ryuk sadece Death Note’u tutan kişi tarafından görülür. Bu sayede Yagami, Ryuk’u dikkatlice dinler ve elindeki en büyük silahı kullanmaktan çekinmez. Çünkü dünyanın adalete kavuşmasını ve suçluların acımasızca öldürülmesini istemektedir. İlk kurbanı haberlere çıkan bir hırsız olur. Televizyonda ismini duyduktan hemen sonra, deftere adını yazar ve 40 saniye içerisinde hırsız gerçekten ölür.

Ryuk’un öylesine Death Note’u vermesinin imkansız olduğunu bilmelisiniz. Defteri vermesinin ardından ortadan kaybolan ölüm tanrısı ve Death Note’u kullanmaktan çekinmeyen Yagami, çılgınlar gibi suçluların isimlerini yazmaya başlar ve olaylar gelişir.

Light’ın bu kadar suçlunun ismini rahatça bulmasının arkasında babasının polis olması yatıyor. Eğer Light kadar zekiyseniz babanızın bilgisayarına girmek ve polisin veri tabanına ulaşmak sizin için zor değildir. Aradan geçen beş günden sonra Ryuk tekrar belirir ve kendisini dünyanın yeni tanrısı ilan eden Light’a Death Note’un artılarını-eksilerini anlatır. İnsanların hayatını kalemle almak, onun için çok değerli bir şeyi elinden alacaktır.

Gördüğümüz üzere Death Note, daha satırlar dolusu konusu devam edebilecek bir yapım. Hem animesi, hem mangası dünyaca bilinen bir fenomen haline geldi. Özellikle Ryuk’un elmalara olan bağımlılığı, Misa isimli güzel mi güzel bir kızın, Yagami’deki etkisi; animenin popülerliğini daha da arttırdı.

 “L” isimli karakterin ne kadar çok sevildiğine değinmiyorum bile. Bu kadar adam öldürdükten sonra, Yagami’nin rahat bir hayat sürmesini falan beklemeyin. Polis doğal olarak, bu ölümleri araştırmaya başlıyor tabii ki.

Bunun üzerine animenin en başarılı karakterinlerin ve dedektiflerinden biri olan “L” ile görüşmeler başlıyor. L’i özel kılan olaylardan biri de, yüzü tanınmayan ve şu ana kadar çözemediği hiçbir olay olmayışından kaynaklanıyor kısaca dünyanın en iyi dedektifi diyebiliriz.

Bunu haberlerde duyan Yagami de, kendisine takma bir isim buluyor ve Kira(Katil) ile L arasındaki korkunç savaş başlıyor.

Animesi ve mangasının arasındaki ufak tefek farkların olduğunu belirtmiştim. Bunlardan biri Ryuk ile Light arasındaki diyaloglar. Zaten animenin gidişatındaki en eğlenceli kısım burası. İkisinin arasında geçen konuşmalar, gerçekten hoşunuza gidecek. Animede karakterlerin içseslerini kaçırabiliyorsunuz. Mangasının ne kadar hızlı bittiğini anlayamacaksınız bile. Olaylar oldukça akıcı ilerliyor, hani “neden böyle oldu ki?” gibi bir cümle kumanız çok zor. Benim size tavsiyem, önce mangasını okumanız. Ardından Death Notu’un animesini izlemeniz, çilekli pasta etkisi yaratacak. Bu ilginç bir benzetme oldu tabi, belki çikolatalı dondurma olur. Neyse, konu farklı yerlere gitmeden yavaştan yazıyı sonlandırayım.

Death Note; müzikleriyle, konusuyla, hikayenin gidişatıyla son derece başarılı bir manga ve anime. Anime bittikten sonra birçoğunuz, kendinizi müzikleri ararken bulacaksınız.

Son olarak sizi Death Notu’un sevilen tanıtım videosuyla baş başa bırakayım. Haftaya görüşmek üzere. İyi seyirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu