Makale

Anime ve Manga #6 Fullmetal Alchemist

Anime ve Manga köşemizin altıncı bölümüyle karşınızdayım. Geçtiğimiz hafta tembellik yapıp Batman Beyond isimli bir çizgi diziyi size tanıtmıştım. Ancak önemli bir bahanem vardı, gerçekten. Birincisi; Batman Beyond, son bir aydır takip ettiğim başarılı ve sizin de izlemenizi istediğim (özellikle Batman çılgınları için) çizgi dizilerden biri. İkincisi; Batman severlerin de seveceğini düşünmemden kaynaklı bir tavsiye vereyim demiştim.

Bu hafta uzun süredir etkisinden çıkamadığım ve bana göre en iyi anime ve manga serisini barındıran Fullmetal Alchemist’e (Hagane no Renkinjutsushi) değineceğim. Simyanın gücünü öğreneceğiz. Müzikleri, hikayesi ve daha fazlasını anlatmaya çalışacağım. Çünkü Fullmetal Alchemist her anime ve manga severin izlemesi ve okuması gereken güzel bir yapım.

Animeye Alphonse Elric’in şu sözleriyle başlıyoruz; İnsanlar bir şey feda etmeden, hiçbir şey elde edemezler. Bir şey elde etmek için, onunla eş değerde bir şey sunmak zorundadılar. Bu simyanın ilkesidir. Biz daha gençken bunun, dünyanın gerçeği olduğuna inanıyorduk.

Kısaca hikaye
Fullmetal Alchemist’in iki farklı hikayesi var denir. Tipik bir manga ve anime farkı ortaya çıkıyor. Her iki tarafıda okuyup, izlediğim için bilmeniz gerekenlerden fazlasını yazmamayı düşünüyorum. Böylece sizi animeyi izlemeye zorlayacağım (kötü gülüş).

(Öksürmeye başlar) Neyse konumuzdan sapmadan devam edelim. Hikayemiz Elric kardeşlerle başlıyor. Edward Elric ve Alphonse Elric. İki kardeş, çok küçükken annelerinin ölümüne şahit olurlar. Annelerini diriltmek için Simya bilimini kullanmaya karar veren iki küçük kardeşin bilmediği bir şey vardır. Bir insan ruhunu değiş tokuş etmek o kadar kolay değildir. İnsan ruhuna eş değer bir şey vermeden, istediğiniz varlığın veya insanın ruhunu aynen geri alamazsınız. Deney sırasında (simya ile yapılan) büyük kardeş Edward kolunu, küçük kardeş Alphonse ise bedeninin tamamını kaybeder. Deneyin sonucu ne yazık ki korkunç sonuçlar doğurur, çünkü anneleri tanınmayacak halde bir yaratık olarak doğar. Büyük kardeş Elric, imkansız bir deneye kalkıştığını anlamıştır fakat iş işten geçmiştir. Küçük kardeşini de geri kazanabilmek için bacağını oracıkta feda etmiştir. Alphonse Elric artık büyük bir zırh içerisinde yaşamaya mahkum edilen bir ruhtan ibarettir ve hayatı da zırhın içerisindeki Edward’ın kanıyla çizilmiş mühre bağlıdır.

Büyük kardeş Elric ise hem koluna, hem de bacağına automail adında mekanik uzuvlar yaptırtır. Ancak Edward, kendi içerisindeki suç duygusundan bir türlü kurtulamaz. Çünkü hem annesini kaybetmiştir, hem de kardeşini bir zırh içerisinde yaşamaya mahkum etmiştir. Bu olaydan sonra Elric kardeşler, kendi evlerini yakarak, bedenlerine kavuşmanın yollarını aramak için maceraya atılırlar.

Simya nedir?
Neredeyse 2500 yıldır uğraşılan Simya, yoktan bazı eşyaları tekrar yarattığına, bazı varlıklara hayat verildiği iddia edilen bir bilim dalı olarak bilinirdi. İlk olarak  Mezopotamya, Eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin’de uğraşılmıştır. Bu ilmin felsefi ve ruhani farklı tanımları vardır. Bazı bilim adamları tüm hastalıkları iyileştirebileceğini hatta ölümsüzlüğün bile simya sayesinde bulunacağına inanmaktadır.

Anime de ise Simya ilmi sadece ruhani olarak değil aynı zamanda maddesel olarak değerlendiriliyor. Değersiz maddeleri altına çevirebilme özelliği vardır. Uygun malzemeleri kullanarak bir kömür parçasını altına çevirebilirsiniz. Bu süreçte yoldan çıkan pek çok simyacı, ölümsüzlük ve yokluktan varlık yaratabilen Felsefe taşı uğrunda binlerce insanın ölümüne neden oldular.

Simyacılar ölümsüzlüğe ulaşmak için yüzlerce insanı feda etmek zorundaydılar. Geçmişte baruttan tutun, değerli madenlere kadar önemli keşiflere imza atan simyagerler büyük saygınlık gördüler. Bu kadar değerli işler yapıldığında doğal olarak Elric kardeşler de bu ilmi daha çok öğrenmek için bir maceraya atıldılar. Annelerini geri getirmekte başarısız olmuşlardı, yalnız simyanın bu kadar göz alıcı görünmesindeki tek neden vardı; felsefe taşı. Felsefe taşını, basit bir taş zannediyorlardı. Oysa gerçek, onlara çok önceden gösterilmişti, sadece göremeyecek kadar körlerdi.

Tarih dersini pek sevmeyiz
Elric kardeşlerin hikayesi anime ve manga da neredeyse aynı Bana göre manga çok daha heyecanlı ve daha detaylı. Hatta bilmeyenler için söyleyelim; Fullmetal Alchemist, iki farklı animeyi beraberinde getirdi. İlk olarak 2002 yılında mangası yayımlandı. 2003 yılında yayımlanan 51 bölümlük animesi 2004 yılına kadar da çeşitli ara bölüm ve OVA’larla devam etti.  Ayrıca Fullmetal Alchemist: The Movie – Conqueror of Shambala, film olarak 2005 yılında izlenebildi. Fullmetal Alchemist 2 (Fullmetal Alchemist: Brotherhood), TV Serisi olarak 2009’da ve Fullmetal Alchemist: The Sacred Star of Milos, film olarak 2011’de gösterildi.

İlk yayımlanan Fulmetal Alchemist ile 2009 yılında yayımlanan Fullmetal Alchmeist: Brotherhood çizim olarak da, konu olarak da biraz farklı ilerledi. Fullmetal Alchmeist: Brotherhood, manga tarafına daha yakın. Mangada gördüğümüz bir çok detayı da bu animede yakalamanız mümkün. Fullmetal Alchmeist: Brotherhood (Japoncası; Hagane no Renkinjutsushi: Furumetaru Arukemisuto) çok ufak değişikler dışında neredeyse manga ile birebir ilerliyor. Toplam 64 bölüm ve 4 adet OVA’dan oluşuyor.  OVA Bölümlerinin isimleriyse, izlenme sırasıyla şu şekilde yayımlandı. The Blind Alchemist (Momoku no Renkinjutsushi), Simple People (Shinpuru na Hitobito), The Chronicles of Teacher (Sensei Monogatari), Yet Another Man’s Battlefield (Sore mo Mata Kare no Senjō).

Fullmetal Alchemist daha karanlık ve dram içeriğiyle sevilirken. Fullmetal Alchemist: Brotherhood mangaya olan yakınlığıyla daha aydınlık bir hikaye anlatımına sahip.

Fullmetal Alchemist: The Movie – Conqueror of Shambala

Tercih meselesi
İşin öğretici kısmını geçip, biraz da iki farklı grafikle karşımıza çıkan Fullmetal Alchemist’in, hangi versiyonunu izlesek kısmına değinelim.

Bu arada dip not; Square Enix ve Bandai, anime ve mangasının başarısından sonra, Square Enix belirli platformlarda video oyunlarına da katkıda bulunmuştur. Nintendo 3DS ve PS2 konsoluna kadar farklı oyunları oldu. Özellikle PS2 platformundaki Fullmetal Alchemist 2: Curse of the Crimson Elixir, Fullmetal Alchemist 3: Kami o Tsugu Shōjo (2005), Full Metal Alchemist and the Broken Angel (2003-2005), Full Metal Alchemist: Dream Carnival (2004) oldukça başarılı senaryolara sahipler. Anime ve mangasına da göndermeler yapmaktalar.

Avrupa çıkışları yapılmış olmasına rağmen, Full Metal Alchemist: Dream Carnival ne yazık ki sadece Japonya’da piyasaya çıktı. Çünkü beklenilenin çok altında bir senaryoya sahipti. Şahsen ilk üçlüyü, eğer PS2’niz  varsa, şiddetle tavsiye ederim.

Uzun bir nottan sonra Fullmetal Alchemist ve Fullmetal Alchemist: Brotherhood arasındaki farka değinmek istiyorum. Aralarındaki en büyük fark; mangaya olan yakınlık ve uzaklıktan kaynaklanıyor. İlk yayımlanan Fullmetal Alchemist grafik ve izleniş bakımından kesinlikle çok daha başarılı. Daha karanlık ve drama sevenlere hitap ediyor. Animelerdeki tripleri az çok bilirsiniz. Şaşırınca büyüyen gözler, ağlamaya başladığında herkesi sırılsıklam eden göz yaşları ve daha fazlası…

Fullmetal Alchemist: Brotherhood mangaya daha yakın bir konusu olmasına rağmen, duygusallıktan biraz kopmuş. Fullmetal Alchemist daha gerçekçi ve duygusal çizimlere sahip. Çizim ve sesten banane, diyenler için tavsiyem Fullmetal Alchemist: Brotherhood’u izlemeleridir. Mangaya daha yakın konusu sayesinde, beğeneceğinizden eminim. Ancak bana göre çizim olsun, ses olsun, özellikle müzikleri ve duygusallığı olsun; tercihim Fullmetal Alchemist’i izlemenizdir. Önce mangasını okuyup sonrasında Fullmetal Alchemist’i izlerseniz, eksik bir şeyler var diye düşünmeniz çok normal.

Kısacası; animesini izlerim, manga önemli değil diyorsanız; Fullmetal Alchemist. Mangayı okurum, sonra animeyi izlerim derseniz; Fullmetal Alchemist: Brotherhood. Sen boşver önceliği, tavsiyeni söyle derseniz; Fullmetal Alchemist, ardından Fullmetal Alchemist: The Movie – Conqueror of Shambala izlemeniz sizi tatmin etmeye yetecektir. Şahsen önce mangasını okudum. Fullmetal Alchemist’i izledikten sonra, Fullmetal Alchemist: The Movie – Conqueror of Shambala’ya devam ettim. Çünkü ilk Fullmetal Alchemist ve sonrasında filmi çıkan Conqueror of Shambala, birbirleriyle bağlantılı. Ardından Fullmetal Alchemist: Brotherhood’u izledim ve Fullmetal Alchemist: Brotherhood OVA’larını tamamladım. Gayet de mükemmel bir sıralama oldu.

Not: Aşağıda okuyacağınız kısımlar hikaye ile ilgili spoiler içerebilir, söylemesi bizden!

Karakter Analizi

Anime ve mangada simyadan o kadar bahsetmişken, bazı hatalara da değinmek istedim. Hangi hatalar mı? Mesela; neden Trisha Elric tam olarak canlanamadı (Edward ve Alphonse’nin annesi). Aslında daha anime başlarında Elric kardeşlerin bilmediği bir şey vardı. Ölen insanları tekrar canlandırmaya çalıştığınızda, sizin için çok önemli bir şeyi feda ediyorsunuz ya, simyadaki dönüşüm çemberi istediğinizin tamamı size geri vermiyor. Homunculus denilen yaratıklar ortaya çıkıyor, ancak onlara bir süre özel muamele ediyorsunuz ve ruhu olmayan fakat fiziken kaybettiğiniz insanın birebir kopyası oluveriyorlar.

Homunculus: Görünüş aynı olsa bile, oldukça güçlü oluyorlar. Kimisi doyumsuz, kimisi vahşi, kimisi çelik gibi bir vücuda sahip oluyor, kimisi de şekil değiştirebiliyor. Bu değişim canlandırılmaya çalışılan kişiye göre farklılık gösterebiliyor.

Ancak simya kullanamıyorlar, bu yüzden de simyagerlerden uzak kalıyorlar. Güçlü olsalar bile, zayıf bir noktaları var. Homunculus’ları öldürmenin tek yolu, onların insan hallerine ait biz uzvu, kemiği veya organı  yok etmektir. Ancak homunculus olmadan önceki insan hallerinden bir şeyler bulmak da hiç kolay değildir. Çünkü homunculus’a dönüşürken neredeyse hiçbir şey geride kalmaz. Her homunculusun, onların homunculus olduğunu gösteren özel bir dövmesi vardır ve bu dövme genelde bedenlerinin saklı noktalarında bulunur. Simyacılarda da dövme göreceksiniz, ancak onların dövmelerinin bambaşka hikayeleri var. Tıpkı Ed ve Al’in simya öğretmeni Izumi’ninki gibi.

Bu arada homunculusların başında, Dante isimli yüzyıllardır yaşayan bir simya öğretmeni vardır. Kendisinin tıpkı Edward ve Alphonse’nun babası Hohenheim gibi kilit bir karakter olduğunu belirteyim. Her ne kadar Edward babasına, annesini terk ettiği için kin beslese bile; Alphonse daha kibar bir kişiliğe sahip olmasından dolayı, tam tersi bir düşünceye sahiptir.

Chimera: Bir takım deneylerle yaratılırlar. Bir hayvan ve insanı veya birkaç hayvanı bir araya getirerek kullananlar vardır. Henüz konuşabilen bir chimera yaratılmamıştır, ancak bir kişi buna oldukça yaklaşır. O kişi de Shou Tucker’dır. Sonuysa korkunç bir trajediyle sonlanır.

Bol bol entrika

Bunların dışında asıl entrikanın döndüğü kısma da bakmak gerek, ordunun kendisi. Aslında yüzyıllar önce Amestris’te yaşanan büyük bir savaşın ana sebebi ordudur. Fullmetal Alchemist’te özellikle savaş sahnelerinin oldukça başarılı çizimlerle anlatıldığını belirtmeliyim. İlk Fullmetal Alchemist’te ordunun geçmişteki konusu biraz havada kalabiliyor. Aralarında geçen savaş ve ilişkiler net anlatılamayabiliyor. Ancak bir şekilde konuyu bağlayıp, Elric kardeşlerin de ordudaki önemli yerine gelmek mümkün.

Edward ve Alphonse sırf ordunun her türlü kaynağından yararlanmak için, onlardan biri olmaya çalışır ve gayet de başarılı olur. Alphonse’un gerçek durumunu bilenlerden biri olan ordunun rütbelilerinden Roy Mustang, Edward’ı bir şekilde orduya sokabileceğini belirtir. Ancak içinin boş bir zırh olduğunu anlayan kişilerin, Alphonse’yu kullanabileceğini bildiği için, sadece Edward’ı ordunun sınavlarına sokmaya karar verir. Bu sınavlar sırasında Edward ilk defa simya yaparken dönüşüm çemberini kullanmaz ve bu yetenek de onu direkt orduya sokar.

Fullmetal Alchemist’in en önemli konusunu anlatmadan bitirmek bu yapıta haksızlık olur. Fullmetal Alchemist, adını Edward Elric’ten almaktadır. Onun mekanik kol ve bacağı orduda ona “Fullmetal” lakabının verilmesine neden olur ve Roy Mustang; tıpkı ordudaki her simyagerin kendi özelliğine uygun takma adlara sahip olması gibi, Edward’a da bu takma adı yakıştırır. Ordunun başındaki karanlık karakterlerden biri olan King Bradley, Ed ve Al (Edward ve Alphonse) için başka planlar yapmaya başlar.

Her güzel hikayenin bir sonu vardır
Genel olarak Fullmetal Alchemist, arşivinizde bulunması gereken bir anime. Mangası da bir o kadar tatlı. Felsefe taşının arkasındaki sır hepinizi derinden etkileyecek. Her ne kadar fantastik bir dünyada olsak bile, az da olsa şu anki hayatımıza bazı göndermeler yapılıyor.

Ed ve Al’in trajik hikayesi ve henüz 14 – 15 yaşlarında olmalarına rağmen,yaşadıkları, Fullmetal Alchemist’in asıl konusunu oluşturuyor. Öğretmenleri Izumi’nin bu iki küçük kardeşe, simya hakkındaki bazı gerçekleri farklı şekilde gösterdiğine de tanık olacaksınız. Kısacası her karakterin kötü veya iyi tarafı savunmasının, kendi içerisinde özel bir nedeni var. İnsanları, zevk için öldüren karakter sayısı oldukça az. Bol bol dram ve bol bol aksiyon ile karşılaşacaksınız. En önemlisi simya bilimin gerçek gücünü öğreneceksiniz.

Az önce belirttiğim gibi, size korkunç bir katil gibi görünen her karakterin, kendi içerisinde neden o şekilde davrandığının bir nedeni var. Kimisi geçmişiyle yüzleşmekten korkarken, kimisi sevdiği kadını geri kazanmak istiyor. Kimisi içerisindeki intikam duygusunun sönmesini isterken, kimisi katledilen halkının haksızlığa uğramasını engellemeye çalışıyor.

En büyük dramı da hiç kuşkusuz Ishbal halkı yaşıyor. Animenin özellikle en çok dikkat etmeniz gereken karakterinden biri Ishbal’den Scar olacak.

Kısacası, hem animede hem mangada hem de filmlerinde bambaşka hikayelere yelken açacaksınız. Karanlık sokaklarda yürüyen karakterlerin, drama dolu konuşmalarına şahit olacaksınız. En önemlisi Fullmetal Alchemist’in gerçekten başarılı bir yapıt olduğunu öğreneceksiniz. İyi seyirler ve iyi okumalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu