Makale

Anime ve Manga #7 Evangelion

Bu ay Anime-Manga köşesini Ceyda’nın pençelerinden çalarak kendime aldım. Şaka bir yana kendisi içeride bağıra çağıra God of War: Ascension oynadığı için bu hafta benimlesiniz.

Sizlere Japon animasyonunun her anlamda en önemli yapımlarından birisi olan Neon Genesis Evangelion’dan bahsetmek istiyorum. 90’lar bayrağını hakkıyla sallayan Evangelion ve Evangelion’un yaratıcısı Hideaki Anno’nun oldukça enteresan bir hikayesi var.

Evangelion’u yapan ve sonradan Japonya’nın en önemli stüdyolarından biri haline gelecek olan Gainax 1980 yılında Daicon Film ismiyle Üniversite öğrencileri Hideaki Anno, Yoshiyuki Sadaomoti, Hiroyuki Yamaga, Takami Akai, Toshio Okada, Yasuhiro Takeda ve son olarak Shinji Higuchi tarafından kuruldu. Daicon III isimli ilk projeleri ile 1981 yılında 20.Geleneksel Japan National SF Convention’a katılan ekip, daha sonraları bu olayın ne kadar önemli olduğunu anlayacaklardı.

Birkaç Daicon projesinden sonra ismini 1985 yılında Gainax olarak değiştiren firma, Royal Space Force: The Wings of Honneamise’i 1987 yılında çıkartıp bir klasiğe imza atacaktı. 1988’de firma Gunbuster OVA’sı ile (Original Video Animation) oldukça popülerlik kazanacak ve Nadia, Otaku no Video gibi işler üretecekti.

1995 Gainax için değişimin yılıydı. 95’ten sonra Hideaki Anno, Gainax’ın bünyesinde Evangelion’u çıkartıp dünyanın animasyon konusunda en popüler isimlerinden biri olacaktı.

Peki ama nedir bu Neon Genesis Evangelion? Bu ismi binlerce Japon animesinden ayıran parametreler neydi ki böylesine büyük bir kültürel fenomen haline geldi? Neon Genesis Evangelion (Yeni Çağın İncili) genel konusu itibariyle oldukça basit görünüyor fakat bu görünüm sizi yanıltmasın. NGE adı eğer bir kapıysa ve görünürde olan hikaye bu kapının üzerinde bulunan çatıysa, bu çatının altında öyle kompleks bir yapı bulunmakta ki, gerçekten çok ciddi araştırmalara ve analizlere tabi tutulmalı (ki tutuluyor).

Evangelion “Mecha” türünde bir anime. Peki Mecha nedir?  Mecha büyük robotları, makineleri ve bunları kullanan insanları konu alan bir anime türüdür. Super Robot, Real Robot gibi çeşitli türleri olup, robotlara meraklıysanız içine bir girip bir daha çıkamayacağınız bir konsepttir.

Mecha olmasının yanı sıra “Apokaliptik” kelimeleri de Evangelion’un türünü tanımlayabilir. Genel anlamda konusuna değinecek olursak, 1.algıda NERV isimli bir organizasyonun çocuk pilotlara sahip Evangelion isimli robotları kullanarak “Angel” olarak bilinen varlıklardan dünyayı korumasını konu alır. Bu pilotlardan eksen karakterimiz NERV’ün lideri olan Gendo Ikari’nin oğlu Shinji Ikari’dir ve hikaye sonraki bölümler de Shinji’nin psikolojisine odaklanır.

Derinlik Evangelion’un en önemli yanlarından biri. Zengin sembolizm, algı katmanlarına hitap eden oldukça detaylı hikaye ve sunduğu psikoanaliz öğeleri sebebiyle kendisine büyük yer edinen Neon Genesis Evangelion, aynı zamanda modern dünyanın en önemli kurgularından biridir.

Algı katmanları demiştim. Bunu dememin ana sebebi Evangelion’un gerçekten farklı algılara farklı şekillerde hitap etmesi. Algınızı kapatarak hikayeyi tamamen size verdikleriyle değerlendirebilirsiniz veya size verdiklerini eşeleyip kömürlerin içinden çıkan elmas misali daha derinlere gidebilirsiniz.

Peki ama nedir Evangelion’un hikayesi? Evangelion isimli robotları kullanarak dünyayı Angel denilen yaratıklardan NERV adına korumaya çalışan bir çocuk mu Shinji Ikari? Yoksa bir çocuktan fazlası mı? İşte bu tamamen izleyicinin insafına kalmış durumda.

2000 Yılında dünya çapında yaşanan “Second Impact” adı verilen bir trajedi Antarktika’nın büyük bir kısmını yok edip insanoğlunun nüfusunu yarı yarıya azaltmıştır. Toplum tarafından bir meteorun sebep olduğu “Second Impact” yani İkinci Çarpışma büyük tsunamilere sebep olarak dünyanın eksenini değiştirmiş ve global iklim değişikliklerine sebep olmuştur. Olayı takriben 10 yıl içinde Gehirn adında bir araştırma organizasyonu oldukça gizemli Seele adında karanlık ve gizemli bir oluşumla güçlerini birleştirip oldukça etkileyici pek çok bilimsel gelişime ön ayak olmuştur. Bu gelişimlerin arasında devasa insansı robotlar Evangelion’lar vardır. Evangelion’ların yaratımından sonra Japonya’nın kuru kalan kesimlerinde Tokyo 3 isimli militaristik bir şehir kurulmuş ve Tokyo 3 Angel isimli yabancı varlıklara karşı savunma konusunda önemli bir rol oynamaya hazırlanmaya başlamıştır.

Bütün bu arkaplan hikayesinden 15 sene sonra 14 yaşında Shinji Ikari, Gehirn’in devamı olan NERV’ün başında bulunan babası Gendo Ikari’nin isteğiyle Tokyo 3’e çağırılır ve Evangelion Unit -01’in pilotu olması istenir. Tam bu sırada yaşanan bir Angel saldırısı Shinji’yi EVA pilotu olmaya zorlar. Bu noktadan itibaren Tokyo 3’e taşınan ve NERV’de çalışan Misato Katsuragi ile yaşamaya başlayan genç Shinji, Rei Ayanami, Asuka Langley Soryu gibi diğer pilotlarla bir araya gelerek bu Angel isimli varlıkları yok etmeye çalışır. Bütün bunlar olurken arka planda Seele ve NERV’ün dahil olduğu çok büyük bir komplonun çarkları dönmeye başlar ve bütün soru işaretleri “Human Instrumentality Project” isiminde kilitlenir.

Evangelion’un en vurucu elementlerinden biri karakterleri ve bu söz konusu karakterlerin farklı izleyicilerde bıraktıkları farklı intibalardır. Bazı izleyicilerin insani yanlarına ve duygusal tecrübelerine hitap eden karakterler bazıları için oldukça soğuk kalpli ve acımasız görünebilmektedir. İşin aslında her karakter Hideaki Anno’nun kendi karakterinin farklı parçalarıdır ve izleyici burada kendi yansımasını görmektedir.

Yukarıda bahsettiğim hikaye Neon Genesis Evangelion’un çok ama çok ufak bir kısmını anlatabilir. EVA’nın parladığı nokta kişisel hikayeler, ihtiraslar, travmalar, psikozlar ve bütün bunların oldukça büyük bir portre içine oturtulmasıyla ortaya çıkan yegane kaotik tablodur. Yapımın kökleri Anno’nun derin depresyonuna dayandığı için oldukça karanlık olup, bu sebeple pek çok psikolojik temayı derinlemesine irdelemektedir. Abilene Paradoksu, Kirpi İkilemi, Oedipus Kompleksi gibi pek çok psikolojik element animenin içinde mevcutken, bütçe sebepleriyle yapımın yarısından itibaren bu psikolojik temelin daha çok vurgulanmasıyla neredeyse hikayenin türü değişir.

Özellikle 25. ve 26. bölümlerin bütçe nedeniyle oldukça ağır ve kesik bir halde sunulması yüzünden ölüm tehditleri alan Anno, daha sonra bu mektupları Evangelion’un sinema filminde bazı karelerde yayınlamıştır.

Evangelion hikayesi dahiliyetinde sadece Psikolojik değil aynı zamanda Dinsel ve Felsefi elementlerden faydalanır. Melekler, Longinus’un Mızrağı, Nicodemus İncili, Ab-ı Hayat gibi kavramları sıkça karşımıza çıkartan Evangelion, felsefi anlamda Kierkegaard’cı ve Sartre’ci yaklaşımları ile izleyiciye varlık-yokluk arası sorular sordurtur.

Evangelion hangi sırada izlenmelidir peki? Seriye yeni başlayacakların kafasında genelde bu soru oluyor, özellikle sinema filmi Rebuild of Evangelion geldiğinden beri kafalar iyice karıştığından dolayı sizi aydınlatayım.

Neon Genesis Evangelion’un ilk etapta 95 tarihli animesi izlenmelidir. Fakat 95 serisi izlenirken “Renewal” versiyonu tercih edilmelidir. Renewal versiyonu orijinal 26 bölümü ve pek çok ekstra stüdyo içeriğini içermektedir. Normal bölümler ise dijital olarak düzenlenmiştir. Renewal’den sonra 97 tarihli End of Evangelion filmi ile ana seri bitirmeli. End of Evangelion hikayenin sonunu tam anlamıyla ele alır ve Hideaki Anno’nun istediği gibi bir anlatım kullanır, bütçe sorunları olmadan, temiz, akıcı.

End of Evangelion ile hikayenin bittiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 2007 Yılında çıkan ve Evangelion’u Hideaki Anno’nun yeni vizyonuyla birleştiren aslında bir devam dörtlemesi olan Rebuild, kesinlikle Evangelion’a başlayanların izlemesi gereken bir seri, henüz bütün filmleri çıkmasa bile, 1.0 ve 2.0 çıkmış durumda, şimdi heyecanla 3.0’ı bekliyoruz.

Evet, sanırım Evangelion ile ilgili bir çırpıda anlatabileceğim çoğu şeyi anlattım, sabaha kadar yazabilirim, sayfalarca analiz çıkartabilirim fakat Evangelion, yaşamdan büyük bir hikaye. Hideaki Anno’nun EVA ile ilgili nacizane sözleriyle yazımı burada sonlandırıyorum.


“EVA kendisini tekrar eden bir hikaye. Ana karakterin kendi gözleriyle şahit olduğu dehşetlere karşı ayakta durmaya çalışmasını anlatıyor. İradenin, küçükte olsa devamların önemi üzerine vurgular var. İnsanları pençesine almaya çalışan yalnızlıktan doğan korkunun üzerine gidişlerin hikayesi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu