Oyun İncelemeleri

ArcheAge

Devasa online oyunlar yıllardır pek çok oyuncunun hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Ultima Online ile başlayan bu macera, World of Warcraft’ın bundan yaklaşık 10 yıl evvel piyasaya sürülmesiyle birlikte çok daha fazla oyuncuya hitap etmeye başladı. World of Warcraft ile birlikte çok fazla oyunsever, devasa online oyun evrenine adım atmış oldu ve pek çoğu zaten kendisini bu dünyadan bir daha da koparamadı. Aradan yıllar geçti, World of Warcraft yavaş yavaş vadesini doldurmaya başladı ve bu süre içerisinde pek çok devasa online oyun piyasaya sürüldü. Tabi bu oyunların pek çoğu istediği başarıyı yakalayamadı ve zaten bu durum oldukça normaldi, World of Warcraft gibi bir rakipleri varken işler gerçekten zordu.

Elbette World of Warcraft’ın ardından çıkıp, başarıyı yakalayan devasa online oyunlar da yok değil. Guild Wars, Guild Wars 2, Aion ve Final Fantasy XIV: A Realm Reborn gibi oyunlar oldukça başarılı çıkışlar yaptı. Ayı zamanda bu yapımlar halen daha yüksek bir oyuncu sayısına sahip durumdalar. Özellikle Guild Wars 2 ve Final Fantasy XIV: A Realm Reborn  gerçekten büyük bir başarı elde etmiş durumda olan iki oyun olmayı başardı.

Bu saydığım oyunların arasında bir oyun daha piyasaya çıkmıştı. Rift isimli bu oyun, Trion Worlds tarafından geliştirilmiş ve 2011 yılında piyasaya sürülmüştü. Peki Rift kaliteli bir yapım mıydı? Aslına bakarsak kendi içerisinde hoş detaylara, farklılıklara sahip bir oyun yapısına sahipti ve kesinlikle kötü bir oyun değildi. Fakat oyunun oldukça World of Warcraft’a benzemesi pek çok oyuncu için; “World of Warcraft oynarım daha iyi!” gibi bir durum yarattı. Bunun dışında Rift adına yapılan en büyük hata, Trion Worlds’ün oyunun piyasa sürülmeden önce yapmış olduğu enteresan reklam sloganıydı. “We’re not in Azeroth anymore” bu nasıl bir reklamdır? Bu reklamı Rift’in sitesinde gördüğüm günden beri unutamıyorum. Nasıl bir güven, nasıl bir iddiadır bu? Hala anlam verebilmiş değilim… Eğer bir yapımı (hele ki bu World of Warcraft ise) hedef alarak piyasaya oyun sunuyorsan, hedef aldığın yapımdan çok daha başarılı bir sonuç elde etmiş olman gerekir değil mi?

Sonuç olarak baktığımızda Rift, çıkışından bir kaç ay sonra kaderini zaten belli etmişti. Tek bir sunucuyu anca doldurabilecek sayıda oyuncuyla baş başa kalan Trion Worlds, sanırım bu durumdan iyi bir ders çıkartmayı başarmıştır. Elbette ki bizim konumuz Rift yada başka devasa online oyunlar değil. Masaya yatıracağımız tek bir devasa online oyun var. ArcheAge!

Yenilik iyidir

ArcheAge, takip edenlerinin ve bekleyenlerinin zaten bildiği üzere yaklaşık olarak 2 sene önce Kore’de XL Games tarafından piyasaya sürülmüş bir devasa online oyundu. Oyuncular uzun bir süre boyunca oyunun EU ve NA sürümlerini hangi firmanın geliştireceğini merak ettiler. ArcheAge’in Kore çıkışından yaklaşık bir sene sonra Trion Worlds, oyunu EU ve NA’ya getireceğini duyurdu. Sandbox devasa online oyun severler bu haberin ardından büyük bir heyecana kapıldı. EU ve NA versiyonu için heyecanla bekleyen oyuncular varken, oyunun Kore versiyonu için durumlar hiç açıcı şekilde ilerlemiyordu. ArcheAge Kore’de günden güne oyuncu kayıpları yaşamaktaydı.

Şimdiyse yapım EU ve NA versiyonlarıyla oyuncuların karşısına çıkmış durumda. Peki Trion Worlds oyunun lokalizasyon işlemlerinde başarılı olabildi mi? Oyun Kore’de yaşadığı zor durumların ardından EU ve NA’da nasıl bir başarı elde edecek? Şimdi isterseniz bu soruların yanıtlarına birlikte bakalım.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki oyunun EU ve NA versiyonlarının çıkışı gerçekten çok uzun bir zaman aldı. ArcheAge, gerçekten daha piyasada yerini alamadan yaşlanmaya başlamış bir devasa online oyun durumunda kaldı. Bu durumda özellikle, Trion Worlds’ün “Founder’s Pack” adını verdiği paketlerin büyük etkisi olduğunu düşünmekteyim. Pek çok devasa online oyuncunun da aynı fikirde olduğunu zannediyorum. Zaten bu paketlerin saçmalıklarına yazımın ilerleyen kısımlarında bolca yer vereceğim merak etmeyin.

ArcheAge ben geldim!

Hikaye olarak sizlere pek bir şey sunmayan (Sandbox bir yapıda olduğundan bu konuda oyuna fazla yüklenmeyeceğim) ArcheAge’e başladığınız zaman sunucunuzu seçiyorsunuz, ardından karakter yaratma ekranı sizleri karşılıyor. Karakter yaratma ekranında öncelikle seçebileceğiniz iki farklı faction bulunmakta ve bunların altında da 4 farklı ırk sizleri bekliyor. Nuia tarafı için; Elves ve Nuians bulunuyor. Haranya tarafı içinse; Firrans ve Harani bulunmakta. Bu ırklardan bir tanesini seçiyoruz ve ardından karakterimizi kişiselleştirme ekranına adımımızı atıyoruz. Karakter kişiselleştirme olarak, oyun yeterli bir detay seviyesine sahip durumda. Bu kadar yüz detayının olduğu bir yapımda, açıkçası ben aynı detay seviyesinde beden detaylarının da olmasını beklerdim fakat karakterinizin beden özelliklerini değiştirme gibi bir seçeneğe malesef sahip değilsiniz.

Karakter yaratma ekranında dikkat ettiğim bir diğer tuhaflıksa, yarattığım tüm karakterler (devasa online oyunlarda oldukça güzel karakter yaratırım) ne yaparsam yapayım Kore oyunlarından fırlama bir görünüme sahip oluyordu ve bu durum da beni oldukça rahatsız etti açıkçası.

Karakterimizin görünümünü ayarladık ve şimdi sıra geldi sınıfımızı seçeceğimiz ekrana. Bu ekranda seçeneceğiniz sınıf, diğer klasik devasa online oyunlarda olduğu gibi oyun boyunca kullanacağınız sınıf anlamına gelmiyor. Aslında oyunun sınıf seçim ve özelleştirme sistemi oldukça hoş düşünülmüş. Burada seçtiğiniz sınıf ile oyuna başlıyorsunuz ve ilerleyen seviyelerde bu sınıf dışında yan sınıflar seçiyorsunuz. Yan sınıfları da seçtikçe, her sınıfın altında bulunan yeteneklerden kullanmak istediklerini aktifleştiriyorsunuz ve karakterinizin sınıfı bu seçimlerinize göre oluşmaya başlıyor. Bu sayede oyunda yüzlerce farklı sınıf yaratma şansınız bulunuyor. Bu ne kadar doğru bilemiyorum, genel olarak oyuncuların kullandığı sınıflar birbirlerine oldukça benziyor. Çünkü yapımda gerçekten bazı dengesiz karakter yapılandırmaları bulunmakta ve doğal olarak oyuncular bunlara yöneliyor. İleride gelecek olan güncellemeler ile bu denge sorunlarının ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Adım adım ArcheAge

ArcheAge oyun dünyası olarak kesinlikle oldukça büyük bir haritaya  sahip. Oyunda gezip, dolaşabileceğiniz çok fazla bölge bulunuyor. Tüm bu bölgeler birbirlerinden oldukça farklı ve sizi sıkmayacak türde hazırlanmış. Bu noktada bahsetmek istediğim bir şey var, oyun haritalarının tamamında oyuncunun üzerinde bir boşluk hissi oluşuyor. Çevre, diğer kaliteli atmosfere sahip devasa online oyunlarda olduğu gibi dolu dolu bir yapıya sahip değil. Çevre daha çok, ucuz Kore yapımı oyunları gibi görünüyor. Durum bu olunca oyunun atmosferi adına da söylenebilecek pek olumlu şeyler olmuyor maalesef ve bunun sonucunda oyun atmosferine girmeniz pek kolay olmuyor.

Tabii bu bahsettiğimiz oyun dünyası üzerinde bulunan kara parçalarıydı. ArcheAge büyüklük olarak sadece bu bölgelerden ibaret olan bir yapım değil. Oyunda uzun bir süreyi de açık denizlerde geçirmeye kendinizi hazırlayın. Zaten ArcheAge’in artılarından bir tanesini de bu deniz maceraları oluşturuyor. Bir diğeriyse az sonra bahsedeceğim üzere yapımda bulunan ticaret sistemi. Bunların dışında türe kattığı ne farklı bir dövüş sistemi, ne farklı bir zindan sistemi, ne de farklı bir PvP sistemi bulunmuyor. Neyse, konumuz olan deniz serüvenlerinden bahsetmeye devam ediyorum. Oyunda ilk denize açılışınız, daha düşük bir seviyedeyken sahip olacağınız kayığınız ile başlıyor. Bu açık denizlerde elbette sadece kayıkla dolşamıyorsunuz. Oyunda sahip olduğunuz malzemelere bağlı olarak, tek başınıza veya arkadaşlarınızla birlikte ticaret gemileri ya da daha da güzeli olan savaş gemileri inşa edebiliyorsunuz.

Bu kadar mı? Elbette ki hayır! Bu inşa ettiğiniz savaş gemileriyle birlikte  arkadaşlarınızla denizlere açılıyor ve korsanlığa ilk adımlarınızı atıyorsunuz. Diğer oyuncuların gemilerini talan edebilir, çeşitli deniz yaratıklarıyla savaşabilir ya da çevreyi keşfe çıkabilirsiniz. Oyun bu konularda size oldukça fazla seçenek ve özgürlük imkanı tanıyor. Bu sistem sanırım benim ArcheAge’de en çok sevdiğim şey oldu.

Evet, elbette tüm oyun deniz maceralarından ibaret değil. Ne yazık ki karada geçireceğiniz süre boyunca yapacaklarınız, deniz kadar eğlenceli olmayacak. Karada sizleri oldukça klasik ve sıkıcı bir hal almış görevler bekliyor. Sıkıcı dedim ama gerçekten SIKICI! Sürekli olarak oraya koş bundan öldür, buraya gel şunu topla, şimdi tekrar geri dön 30 tane daha şundan öldür şeklinde ilerleyen görevler insanı bir süre sonra yoruyor. Neyse ki oyunda seviye atlamak çok zor değil, yapım bizi bu acıdan hızlıca kurtardığı için bu noktada bir artıyı hak ediyor. Bu sıkıcı görevler ile her şey sona eriyor sanmayın, yapım gerçekten tam bir KORE OYUNU!

Görevler haricinde bile bir şeyleri elde etmek istiyorsanız, kendinizi sürekli olarak bir şeyler öldürürken buluyorsunuz ve bu durum oyunda bir yerlere gelmek istiyorsanız zorunluluk haline getirilmiş. Hele oyunun dövüşlerinin de klasik Tab Target sistemine bağlı olduğunu düşününce, durum iyiden iyiye sıkıcı bir hal alıyor. Neyse ki oyunda daha düşük bir seviyedeyken ilk bineğimize sahip oluyoruz ve bu sayede acımız biraz daha azalmış oluyor.

Zindanlarına bakacak olursak, yine bizleri bol bol Kore temasına sahip mekanlar bekliyor. Oyunu oynamayı düşünenleri şimdiden uyarıyorum, ArcheAge’de World of Warcraft, Final Fantasy XIV: A Realm Reborn, Wildstar gibi oyunlardan alışık olduğunuz zindan veya raid içeriği beklemeyin. Grubunuzla birlikte bir zindana giriyorsunuz ve önünüze çıkan her şeyi öldürerek ilerliyorsunuz, sıra boss lara geldiği zamansa yine aynı şekilde abartılı taktikler veya koordine hareket etmeyi gerektiren bir durum söz konusu değil. Bunu zaten oyunda katılacağınız ilk zindanda fark edeceksiniz (etmezseniz ben buradayım). Olabildiğince fazla hasarı ver, bir sonraki hedefe geç üzerine kurulu basit bir zindan sistemi bulunan yapım, bu konuda maalesef pek başarılı değil. “SANDBOX MMO OYNUYORSUN! NE OLACAKTI?!” gibi sorular gelebilir ama bu kadar da değil yani… En azından daha kaliteli zindan ve yaratık tasarımları olabilirdi (hani taktiği falan geçiyorum artık).

Evim güzel evim

ArcheAge size kendi evinize ve çiftliğinize sahip olma imkanı sunuyor. Sanırım artık bunu bilmeyen kalmadı, oyunun fanlarının öve öve bitiremediği bir nokta aynı zamanda burası. Gerçekten de oyunun genel yapısını açık denizler ve ticaret sistemi oluşturuyor diyebiliriz. Hani bunlara ilginiz yoksa ArcheAge’in de size sunabileceği pek bir özellik kalmıyor aslında.
 
Çiftliğinizin yerini seçip, mahsüllerinizi ektikten sonra, sıra bunları yetiştirmeye geliyor. Yetiştirdiğiniz mahsüllerinizi topluyor ve satıyorsunuz. Tabi bunları satma bölümü o kadar da kolay bir durum değil. Topladığınız mahsülleri daha yüksek ücretlere satmak istiyorsanız, büyük tehlikeleri göze almanız gerekiyor demektir. Mahsüllerinizi sırtlanıyor ve kendinizi yollara atıyorsunuz ve kısa bir süre sonra kendinizi ölü olarak buluyorsunuz. Ayrıca topladığınız onca mahsül elinizden kayıp gidiyor! Tabi bu en kötü senaryolardan bir tanesi oldu, bu duruma engel olmak için ticaret işine ailenizle ya da guild üyelerinizle birlikte girmek oldukça mantıklı bir yöntem. Böylelikle yolunuzu kesebilecek diğer oyunculara karşı savunma şansınız olacaktır. Tabi bu biraz sizin ve yolunuzu kesen haydutların sayısına da bağlı bir durum. 
Sistem olarak gerçekten eğlenceli ve güzel ama diyorsanız ki “Meslektir, ticarettir beni bozar!” o zaman tüm bu sistem size en ufak bir anlam ifade etmeyecektir. Dediğim gibi ArcheAge’i sevmeniz konusunda bir devasa online oyundan beklentileriniz ön plana çıkıyor.

Kalkın, savaşa gidiyoruz

ArcheAge’in asıl teması PvP. İster karada, ister denizde sizi sürekli olarak bol bol aksiyon bekliyor. Öncelikle söylemem gereken şey; oyunun hemen her haritası açık dünya PvP’ye izin veriyor. Yani siz bir kenarda masumca görevizi tamamlamaya çalışırken, 10 kişilik bir grubun altında kalabiliyorsunuz. Kendinizi bu tip durumlara şimdiden hazırlayın. MMO oyunlarında yalnız takılmayı seviyorsanız, size şimdiden kolay gelsin.

Haritalarda yaşanan saldırılara bağlı olarak, çok geçmeden burada bir savaş başlıyor. Savaş bitene kadar öldürdüğünüz oyunculardan puan elde ediyorsunuz. Bu savaşlar oldukça aksiyonlu ve eğlenceli geçiyor diyebilirim. Açık dünya PvP’nin en güzel taraflarından bir tanesi de bu olmuş ArcheAge için.

ArcheAge’de PvP sadece bunlarla sınırlı durumda değil elbette. Kale kuşatmaları da (evet özellikle son dönemde her MMO oyununda moda olmuş durumda) oldukça büyük ve heyecanlı savaşlar arasında yerini alıyor. Bunun dışında zaten yazımın başlarında bahsettiğim gibi deniz savaşları ve arenalar da diğer PvP seçenekleri arasında geliyor.

Neler yaptın sen Trion?

ArcheAge’in en can alıcı noktasına gelmiş durumdayız, oyunun F2P olması (daha doğrusu olamaması). Oyuna aylık ödeme yaparak Patron statüsüne sahip olmazsanız, anca ata biner, bir iki yer dolaşabilirsiniz. Neden mi? Oyunda Labour Points olarak adlandırılan bir birim bulunmakta ve neredeyse her şeyi bu puanlara bağlı olarak yapıyorsunuz demek yanlış olmayacaktır. Peki bu oyunun dengesini nasıl mı bozar? Şöyle açıklayayım; normal üyeler (yani oyuna aylık ödeme yapmayan oyuncular) 5 dakikada 1 Labour puanına sahip oluyor ve oyunda olmadıkları sürede elbette puan alamıyorlar. Patron statüsüne sahip üyeler ise 5 dakikada 5 Labour puanı alıyor ve yetmezmiş gibi bu puanlara sahip olmak için online olmaları bile gerekmiyor. Sistem ile ilgili daha fazla söylenecek bir şeye gerek yok gibi.

Elbette Trion Worlds’ün efsanevi hareketleri bununla sınırlı kalmıyor. Oyun başından beri bildiğiniz üzere F2P olacaktı, peki F2P oyuna $150 istemek nedir? Ah pardon, $149,99 doğru şekli bu olacaktı… Evet, oyunun sitesinde Founder’s Pack adıyla geçen bu paketleri görmeyen kalmamıştır sanırım. Bu paketlerin fiyatları; $49,99 – $99,99 ve $149,99 olarak hazırlanmış. Bu paketler sayesinde oyun içi sahip olabileceğiniz pek çok özel eşya söz konusu. F2P bir yapıma bu denli yüksek fiyatlardan paket satmaya çalışmak… gerçekten çok çarpık düşünce şekli. Peki ArcheAge bu ödemelere değecek bir yapım mı? KESİNLİKLE HAYIR!

Grafikler ve sesler

ArcheAge grafiksel olarak biraz dengesiz bir yapım. Karakter modellemeleri ve pek çok doku oldukça yüksek bir kaliteye sahip durumdayken, yazımın başlarında bahsettiğim gibi çevre tasarımları biraz boş kalıyor. Grafiklerin güzelliğiyle ilgili hele bazı manzaralara denk geliyorsunuz ki ekran görüntüsü almadan geçmen istemeyeceksiniz. Animasyon olarak, genel yapı kaliteli ve güzel fakat bazı rahatsız edici animasyonlar hemen dikkat çekiyor.
Müzikler her ne kadar başarısız ve kendini tekrar ediyor olsa da ses efektleri olarak yeterli bir seviye de diyebiliriz. Oyunda zayıf olan atmosfere en büyük katkıyı zaten çevre sesleri sağlıyor demek yanlış olmayacaktır.

Sonuç

Sonuç olarak baktığımız zaman ArcheAge, özellikle Sandbox MMO oyunları seven oyuncular tarafından tecrübe edilebilir bir yapım olmuş durumda. Fakat dediğim gibi Theme Park MMO oyunlardan hoşlanıyorsanız, ArcheAge sizin için kesinlikle yanlış bir seçim olacaktır. ArcheAge serüveni sizin için geçireceğiniz bir kaç saat ile sınırlı kalacaktır. Diğer yandan ArcheAge ortalamanın biraz üzerine çıkmayı başaran bir yapım olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu