Oyun İncelemeleri

Area 51

51. bölge, 76 Km’lik bir alan içerisine kurulmuş olup, Las Vegas’ın 153 Km
kuzeyindedir. Bölgenin uzaktan çekilen fotoğraflarına bakıldığında 51. Bölge,
oldukça sıradan bir kaç hangardan oluşuyor gibi gözükse de, asılolanın yerin
altında olduğu bilinmektedir. Amerikan hükümeti tarafından önceleri varlığı
kabul edilmeyen 51. Bölge, Amerika için kusursuz bir test alanıdır. En gizli
denemeler adeta bir sırlar kapısı olan Area 51’de yapılıp, tersine mühendislik
diye tabir edilen yöntemle, dünya dışı teknolojiler bir nebze olsun burada
çözümsenmeye çalışılıyor. Bölgenin bir başka önemli özelliği de Roswell olayı
dahil bir çok ufo enkazının bu bölgede saklandığının düşünülmesi.

Hiç şüphesiz dünya dışındaki hayatlar insanların ilgisini her daim çekmiştir

Kısa süre önce X-Box kullanıcıları için piyasaya çıkan Area 51, en nihayetinde
PC’cilerle de buluştu! Inevitable Entertainment’ın yapımcılığını üstlendiği
oyun, FPS türünde boy gösteriyor. Malum türünün en iyi yapımları olan Half-Life
2, Doom 3 ve Farcry gibi oyunlara karşın FPS türündeki yeni yapımların, ince
eleyip sık dokumaları gerekiyor. Öyleki bu oyunlar(HL-2, Doom 3 ve Farcry)
piyasaya çıktıklarında, gerek fizik motorları, gerek grafikleri, gerekse
muhteşem hazırlanmış atmosferleri sayesinde, tabir yerindeyse tozu dumana
kattılar. Bu gibi astronomik yapımların ardından çıkarılan her oyunun, muhakkak
aradan sıyrılacak niteliklere sahip olabilmesi gerekiyor. Peki Area 51 böyle bir
oyun mu?

Öncelikle oyunumuz piyasaya çıkmadan önce adından oldukça söz ettirdi. Bu
durumun nedenlerinin başında, oyunun konusunun 51. bölge gibi dünya üzerindeki
en ilgi çekici mekanlardan birinde geçmesi söylenebilir. Bunun haricindeki bir
diğer özellik ise yapımın seslendirmelerinde adı geçen isimler! Bir kere ana
karakteri, X-Files dizisinden tanıdığımız ajan Fox Mulder yani David Duchovny
seslendiriyor! Onun dışında Marilyn Manson, Ian Ambercrombie ve Phil
Proctor(Doom-3’ten Final Fantasy’e, C&C Red Alert’ten Legacy of Kain’e kadar bir
çok oyunda, sesiyle karakterlere hayat veren önemli bir seslendirme uzmanı) gibi
isimler de seslendirmelerde bulunmuş.

İşler hep yolunda gitse, bize ne oynatacaklar değil mi?

Area 51’in konusu biraz klişe. Malum 51. bölgedeyizdir. Çevrede ne işe
yaradığını bilmediğimiz ancak ilgi çekici bir çok cihaz ve makine bulunmaktadır.
Kendini bilmez yaşlı bir bilim adamı, içerisinde dünya dışından bir organizmanın
bulunduğu tüpün kilitlerini açar ve ortalık karışmaya başlar. Öyleki tüpün
içinden bir hayli heybetli görünen yaratık çıkagelir. Olay mahaline varan askeri
tim, yaratığı durdurmak üzere orada bulunmasına karşın, kısa sürede etkisiz hale
gelmiştir. Hatta bununla da kalmamıştır, üzerine bir de zombi olarak, yaratık
camiasına katılmışlardır. İşte bu noktada, içerisinde bizimde bulunduğumuz
“Hazmat takımı” yola çıkıyor… Kısaca anlayacağınız, işlerin yolunda gitmediği
bir anda asayişi sağlamakla görevliyiz.

Videodan sonra oyun artık bizim kontrolümüze yani David Duchovny’nin
seslendirdiği Ethan Cole’e geçiyor. Klasik olarak ilk anlarda “tutorial” tadında
bir aşama geçiriyoruz. Silahlı kısa süren bir eğitimin ardından işler karışıyor!
Öyleki bulunduğumuz bölgeye kadar zombilerin geldiğini görüyoruz. İşte bu anı
hiç unutmayın. Çünkü Area 51’de, aksiyon seviyesi çok ender aşağılara düşüyor.
Artık çok uzun bir süre hiç durmadan uzaylı avlayacaksınız! Hazır mısınız?

Oyunda yalnız değiliz. Tıpkı geldiğimiz gibi Hazmat takımı ile beraber
ilerliyoruz. Ancak bunun sürekliliği yok. Tim lideri siz olmanıza karşın nerede
riskli görev var, hepsini biz yapıyoruz. Oyun boyunca, uzaylılar bir türlü
yakanızdan düşmüyor. Nereye baksanız zombi görüyorsunuz. Ancak böyle bir
atmosferde koskoca tim liderinin, bir düğmeye basacam diye tek başına girmediği
aksiyon kalmıyor. Sonuçta ne oluyor? Ekibiniz açılan kapıdan girip, kısa süre
sonra yeniden takılıyorlar. Yanlarına gidince de, bu sefer bilmem neredeki
şalteri indirmek için yine uzaylıların ortasına düşüyorsunuz. Anlayacağınız Area
51’de dolaylı yoldan bir takım oyunu var.İnsanın arkadaşları ölümsüz ise sırtı yere gelmez!


Yanımızdakilerden biraz bahsetmek gerekirse, bir kere ölümsüz olduklarını
belirtmek gerek. Çünkü onların ölümleri ancak sinematik sahnelerde oluyor. Ya
bir uzaylı birinin başını koparıyor ya da düşman tarafından yara alan
arkadaşlarımız, dönüşüp zombi oluyorlar. Bu yüzden oyun içi anlarda ölmeleri söz
konusu değil. Gönül rahatlığıyla onları yalnız bırakıp, çatışmaları geriden
izleyebilirsiniz ancak yaratıklar heryerden geldikleri için, rahat nefes almanız
pek söz konusu olmuyor.

Grafiklere bakıldığında Area 51 başarılı gözüküyor ancak görsel efektler çok
zayıf yapılmış. Oyunda öyle bir elektrik efekti var ki, bu zamanda halen böyle
efektler kullanılıyor mu dedirtiyor. Bunun haricinde görüntülerdeki blur
efektinden söz etmek gerek. Oyun içi tüm görüntülerde, blur efekti kullanılıyor.
Muhtemelen grafiklerdeki zayıf noktaları bir nebze için saklamayı amaçlayan
yapımcılar, blur efektini kullanmışlar. İlk başlarda garipsesenizde sonradan
gözünüz alışıyor.

Seslere bakıldığında ortamda yaşanan panik havasını Area 51 oldukça güzel
yansıtmış. Heryerden sesler geliyor. Sizde çoğunlukla savaşmakla haşır neşir
olduğunuz için, pek fazla dikkat edemiyorsunuz. Ancak durup bir süre çevreyi
dinlediniz mi, nefes alıp veriş seslerinden, uzaktaki bağırışmalara kadar, bir
çok ayrıntıyı yakalamanız muhtemel.

Oynanabilirlik konusuna gelince Area 51’in bazı eksikleri var. Öyle ki görüntü
sanki zoom yapılmış gibi. Hatta zombiler tam dibinizde duruyorsa görmekte çok
zorluk çekiyorsunuz. Zira bu zombi milletinin çoğu üzerinize silahsız
geliyorlar. Hal böyle olunca yakın dövüşten başka çareleri kalmıyor. Bu gibi
durumlarda onları vurmak için biraz geri çekilmeniz gerek. Aksi halde kısa
sürede zombiler tarafından öldürülüyorsunuz. Oyunun bir diğer eksik yönü ise
karşınıza çıkan uzaylıyı vurduğunuzda, düşmanın hasar aldığı hissine
kapılmayışınız. Zaten en çok bu durum oyunun atmosferini dağıtıyor. Örneğin
karşınızdaki zombiye ateş ediyorsunuz. Sanki attığınız kurşunlar onun
içerisinden geçiyormuş gibi oluyor. Sanki vurulmuyormuşta ölmesi gerektiği için
ölüyorlarmış gibi… Bu durum muhtemelen Area 51’in olmayan hasar
modellemelerinden kaynaklanıyor. Yani düşmanın neresine ateş ederseniz edin, o
bir bütün halinde hasar alıyor. İstediğiniz kadar gövdesine veya bacaklarına
kurşun yağdırın, o kendi istediği şekilde ölüyor da diyebiliriz.

51. Bölge’ye hangi sistemle girilir?

Area 51’i oynamanız için gerekli olan minimum sistem gereksinimleri, P4 1.4 GHz
işlemci, 256 MB RAM ve 64 MB’lık ekran kartı. Ancak görüntü detaylarını en
yüksekte kullanacaksanız., siteminiz en azından P4 2.8 GHz, 512 MB RAM ve 128
MB’lık ekran kartı gerektiriyor. Eğer daha düşük bir sisteminiz varsa, hiç
performans kaybı olmadan oynamak için grafik ayarlarını düşürmeniz gerekecektir.

Genel olarak bakıldığında Area 51, türe bir yenilik getirmemesinin yanında, hep
aynı düşmanların, üzerinize sürekli aynı şekilde gelmeleri yüzünden, kendini
tekrar ediyor. Anlayacağınız Area 51, herhangi bir FPS’den daha iyi ancak Half
Life-2 gibi kaliteli FPS’lerden çok uzak bir oyun olmuş. Eğer türün
müdavimiyseniz, sürekli kendini tekrar eden bir oyundan sıkılmayacaksanız
kesinlikle oynayın. Çünkü ara videoları ve bazı oyun içi videoları film tadında.
Grafikler ve seslerde başarılı diyebileceğimiz oyunda, oynanabilirlikte biraz
zayıflıklar var. Eğer türe ilgi duymuyorsanız, bu oyuna para harcamanızı tavsiye
etmiyorum. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu