Bağımsız Kahramanlar
Oyun sektörünün değeri son on yılda kat kat arttı. Üç boyutlu grafik teknolojisi ile hem fonksiyonel hem de ekonomik anlamda inanılmaz çıkış yapan oyun sektörünün dev firmaları arasında olan Activision, çıkarttığı son Call Of Duty oyunu olan Modern Warfare 3 ile ilk beş günde 750 Milyon dolarlık hasılat yaparak rekor kırdı. Halen kimi kesimlerce ‘çocuk işi’ olarak nitelendirilen video oyunları, özellikle son iki yıldır, yatırımcılar tarafından eğlence endüstrisinin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul ediliyor. Bu endüstrinin değeri 2010 yılında 56 milyar dolarken, 2015 yılına gelindiğinde 86 Milyar dolar olacağı öngörülüyor.
Her sektörde olduğu gibi oyun sektöründe de başı çeken büyük markalar var. AAA standardındaki oyunların endüstrideki gelişime ön ayak olarak markalaştıkları kesin. Bu markalaşma rekabeti tetiklerken, kalite, orijinal konsept ve farklı oyun fikirlerini de beraberinde getiriyor. Tabii tüm bu gelişmeler yine o büyük firmaların ekmeğine yağ sürerken, daha farklı oyun fikirleri olan, maddi destekten yoksun, herhangi bir firmadan bağımsız çalışan geliştiricileri de hiçe sayabiliyor. Genellikle sayıları on kişiyi geçmeyen ve maddi destek almadan oyun geliştiren ekiplere ‘bağımsız geliştiriciler’ adı veriliyor. Bu ekiplerin yaptıkları oyunlara da haliyle ‘bağımsız oyunlar – independent games’ deniliyor. Bağımsız oyunlar kutulu olarak piyasaya sürülmeden başta Steam olmak üzere çeşitli dijital oyun dağıtım servislerinde yayımlanıyor ve biz oyuncuların beğenisine sunuluyor.
Kısaca Tarihi
Bağımsız oyunların tarihi 1970’lere dayanıyor. O yıllarda video oyunları geliştikçe şirketler de büyüyüp, daha fazla programcı istihdam ederken, bağımsız ekipler herhangi bir şirkete bağlı olmadan kendi oyunlarını geliştirmeye devam ediyordu. 1990’lara doğru ise ‘indie’ oyunlar ‘shareware’ olarak dağıtılıyordu. (80’lerin sonlarına ve 90’ların başlarına damgasını vuran shareware oyunlara örnek olarak, Epic Pinball(1993), Duke Nukem (1991), Wolfeinstein 3D(1992) verilebilir.)
1990’ların ortalarına doğru ticari oyun dağıtımcıları büyük yayıncı şirketler tarafından kontrol edilirken, bağımsız oyun geliştiricileri de kendi yayıncı şirketlerini kurmaya zorlandılar. Bu noktada bağımsız geliştiriciler için bir çıkış kapısı gerekiyordu. O kapı online alışverişin artmasıyla birlikte biraz olsun aralandı ve bağımsız oyunlar, XBLA veya PayPal gibi sistemler sayesinde, neredeyse hiç ön yatırım parası ödemeden tüm dünyadaki oyunculara satılmaya başlandı. Böylelikle artık bağımsız geliştiricilerin de son derece etkili yayın grubu oldu ve oyunlarını yalnızca kendi ülkelerinde değil tüm dünyaya kolayca dağıtabilir duruma geldiler.
Dağıtım
Bağımsız geliştiriciler sadece bilgisayarlar için oyun yapmıyorlar. Oyunların bir çoğu Playstation 3 ya da Xbox 360 için de geliştiriliyor. Hatta Limbo gibi sadece konsol için geliştirilen ancak sonradan diğer platformlara uyarlanan oyunlar da mevcut.
Microsoft 2008 yılında, sonradan ‘Xbox Live Indie Games’ olarak adlandıracağı, ‘Xbox Community Games’i duyurdu. Microsoft bu sistem ile XNA geliştirme aracını kullanarak oyun yapan bağımsız geliştiricilerin oyunlarını Xbox Marketplace’de satabilmelerine imkan verdi.
2010 yılında bağımsız geliştiricilerin bir kaçı, toplamda 10 milyon dolardan fazla gelir getiren, Humble Indie Bundle faaliyetini organize ettiler. Bu faaliyet kapsamında çeşitli zamanlarda düzenlenen bağımsız oyun paketleri çok uygun fiyatlarda satılmaya başlandı. O kadar uygun ki ne kadar ödemek istediğinize siz karar veriyorsunuz. Projenin ana fikrini oluşturan bu sistemde, oyuncular önlerindeki indie oyun paketini istedikleri fiyattan satın alıyor.
Ne kadar hoş değil mi?
Şimdiye kadar çıkartılan paketlerin çoğu 1 milyon doların üzerinde hasılat yaptı. Satılan oyunların tamamı çapraz platform desteğini de sunuyor. Yani oyunlar Windows’un yanı sıra Linux ve Mac için de çalıştırılabilir durumda satılıyor. Humble Indie Bundle çıkarttığı son paketlerle yaptığı bu kıyakları biraz daha ileriye götürdü. Oyunculara satın aldıkları oyunların Steam keylerini de dağıttı. Ancak bazı oyuncular bu işi kendi çıkarları için kullanmaya başlayınca HIB, Steam keyleri için fazladan 1 dolar talep etmek zorunda kaldı. Oyun sektörü için alışılmadık faaliyetleriyle Humble Indie Bundle bir çok kesimden destek toplamaya devam ediyor.
PC ve Mac oyunları için en büyük dijital dağıtım firması Steam. Indie oyunlar içinde durum böyle. Geliştirdiği oyunu Steam’de yayınlatan ekibin oyunu beğenilirse, ani bir çıkış yakalaması içten bile değil. Başka yerlerden oyunu temin etmek isteyen oyuncular, satın alacakları oyunun Steam’de aktif edilebilir olmasına bile özen gösteriyor. Bunun da tabii ki çeşitli nedenleri var. Sonuç olarak Steam, bağımsız geliştiricileri oyuncularla buluşturan çok önemli bir portal
Destek Verilmeli
Son zamanlarda bağımsız oyunlara karşı ilgi kat kat artıyor. Oyuncuların bir kısmı, geliştirilmesi için milyon dolarlar harcanan, efektlere boğulmuş AAA oyunların yanında bağımsız yapımları da oynamaktan hoşlanıyor. Diğer taraftan bağımsız yapımları, ‘eski’, ‘çocukça’ ve ‘zevksiz’ olarak nitelendiren kişilerde var. Elbette her oyuncu kendi zevkine göre seçimler yapıp o seçimlere yönelmekte özgür. Ancak indirim kampanyaları ile 2 dolara kadar düşen bağımsız oyunları satın alarak geliştiricilere destek vermek de gerekir. Çünkü bazı ekipler öyle güzel oyunlar yapıyorlar ki başından saatlerce kalkamıyorsunuz. Bölüm tasarımlarıyla sizi inada bindiren Super Meat Boy, enteresan konusu ve zevkli oynanışıyla World of Goo, enfes müzikleri ve orijinal konseptiyle Braid, bulmaca severlerin tekrar tekrar bitirdiği Machinarium, Undying’den sonra beni en çok etkileyen korku oyunu Amnesia, sadece siyah ve beyazla da güzel işler yapılabileceğini kanıtlayan Limbo bunlardan sadece bir kaçı.
Bağımsız yapımlara karşı önyargılarda mevcut. Bazı oyuncular ‘iki boyutlu zevksiz bir oyuna neden 10 TL vereyim?’ diyebilir. Bu şekilde yaklaşırsak hatayı baştan yapmış oluruz. Max Payne ya da Assasin’s Creed’i bitirip, aynı düzeyde başka oyun oynamak için indie yapımlara başvurursanız yanlış yaparsınız. Indie yapımların bütçesi kısıtlı olduğundan dolayı fazla görsellik beklememek gerek. Kaldı ki buna rağmen inanılmaz artwork’lerle karşımıza çıkan oyunlar da var.
Bağımsız oyunların güzel yanlarını görebilmeli, yapımcıların bizlere neler yaşatmak istediğini anlamaya çalışmalıyız. Başka türlü indie oyunlardan zevk almak çok zor. Yukarıda da örneğini verdiğim Braid’i ele alalım. Kaç tane oyunda böyle güzel müzikler dinliyoruz ? Ya da kaç tane oyunda böylesine akıl dolu bulmacalarla karşılaşıyoruz? Peki ya Super Meat Boy ? ‘Hidden Blade’ i ? Böylesi güzel yapımları tekrar görmek istiyorsak çarkın dönmesine – az veya çok- yardımcı olmalı, yapımcılara destek vermeliyiz.
Sistem Dostu
Onlarca bağımsız oyun türedi şu günlerde. Hemen hemen hepsi de sistem dostu. 5 yıllık sistemlerde bile sorun yaratmadan çalışabilir düzeydeler. Bilgisayarını bir süre daha yenileyemeyecek ya da yenilemeye ihtiyacı olmayan kişiler bağımsız oyunları rahatlıkla oyalanabilir. Indie yapımlar bilgisayarı serin tutar. Yıpratmaz, yormaz. Ona güzel davranır. Sistemi eskitmez.
Netbook sahipleri oyun oynayamadıklarından yakınır. Hiç gerek yok. Çünkü bağımsız oyunların bazıları Netbook’larda da çalışabiliyor. Kolay taşınabilir yapısını da dikkate aldığımızda, Netbook’ları portatif bağımsız oyun cihazlarına dönüştürebiliriz. Uzun yolculuklarda Meat Boy size zevkle eşlik edebilir. (- Evet yine Meat Boy.)
Neden Tercih Edilmez?
Fiyatları gayet uygun olmasına rağmen akıllara, ‘biraz daha eklerim daha iyi bir oyun alırım’ düşüncesini bırakabiliyor. Kimi oyunlar gerçektende fiyatını hak etmiyor. Yapımcılara destek vermek gerekiyor tabii ki ancak sayıları az da olsa yüksek fiyat konulup size hiçbir şey vermeyen oyunlar da mevcut. Oyuncular da bunu fark ettiği zaman, diğer bağımsız oyunlara da aynı önyargıyla yaklaşabiliyor.
Multiplayer hem oynama süresini hem de oyundan alınan hazzı kat kat artıran bir moddur. Ancak ne var ki bağımsız yapımların tamamında multiplayer yok. Arkadaşlarıyla karşılıklı oyun oynamak isteyen bir kişi için bağımsız oyunlar iyi alternatifler sunamayabiliyor.
Bağımsız oyunların finansal destekten yoksun olmaları görselliğine de yansıyor. İleri düzey parçalarla dolu bilgisayar yaptırmış bir oyuncu oynadığı oyunlarda haliyle yüksek çözünürlüklü efektler görmek istiyor. Bağımsız oyunlar bu isteği karşılayamadıkları için oyuncuların gözünde ‘kötü oyun’ olarak kalabiliyor.
Son Söz
Bağımsız oyunlar bize şunu kanıtlıyor. Büyük şirketlerin baskısı altında kalmadan iş yaptığınızda, özgür ruhunuzu daha iyi yansıtabiliyorsunuz. Eminim ki bir çok orijinal fikir kar elde edememe korkusundan dolayı yapımcı şirketler tarafından kısıtlanmıştır. Durum böyle olunca da piyasaya aynı temelde yapılmış, birbirinin klonu oyunlar çıkıveriyor. Birkaç çalışma arkadaşıyla, ‘para verenin’ baskısı altında kalmadan hayal gücünüzdeki evreni bilgisayar ortamına aktarmak, yaratıcı ruhu da tetikliyor. Bunun sonucunda da ortaya ‘The Binding Of Isaac’, ‘Minecraft’, ‘Psychonauts’ çıkıveriyor.
Otuz Dolardan fazla olup da –ki ülkemizde çok daha pahalı – sisteminize gereksiz yük bindiren onlarca çöp oyun var piyasada. Bu çöplükten sıyrılıp rahat bir nefes almak için bağımsız oyunlara şans vermelisiniz. Emin olun, pişman olmayacaksınız. İyi oyunlar.