Bandits: Phoenix Rising
PC ‘in oyun severler için popüler olmaya başladığı ilk zamanlarında oturup saatlerce quarantine oynardım. Ağır silahlarla donattığımız taksimizle kapkara bir gelecekte yaşam mücadelesi verirdik. Bir otomobili ağır silahlarla modifiye etmek gerçekten çok zevkliydi. Bandits de qarantinene paralel bir oyun , bu sefer bir taksi şöförü yerine bir çift yağmayıcıyı canlandırıyoruz. Oyunun konusu bir kaç saat harcanarak yazılmış Mad Max kokan bir kara ütopya. Zaten oyun single player dan çok online oynanması için tasarlanmış diyebiliriz.
Biz wolfgang çetesinin lideriyiz , çöl böceklerimizle sağı dolu yağmalayan çöl serserileriyiz. Bu kadar kötü bir konuya sahip olsa da oyun bence çok başarılı. Piyasadaki binbir rezil oyun gibi oynanabilirlik geri plana atılmamış. Oyunu oynamak çok zor olsa da acayip zevkli. Amigadaki ünlü Walker gibi bir elinizle arabayı kontrol edip bir elinizle de araca monte edilmiş topu kontrol edeceksiniz. Countercılar hiç bulaşmasın oyun alışana kadar çok zor ve alışmak bir kaç saat alıyor. Oyunda genelde acayip bir karambol var ; bir yanda aracı yolda tutmaya çalışırken aynı anda rakiplerimize ateş etmeliyiz tabi bize
hedef alan roketlerden kaçmak da lazım . Çoğu zaman üçü birlikte yürümüyor ama oyun çok hareketli ve eğlenceli bir hal alıyor. Oyunda kamera araç üstündeki topla birlikte dönüyor. Yani arkamıza ateş ederken önümüzü göremiyoruz , üç boyutlu düşünmek zorundayız. İlk başlarda insanı çıldırtsa da bir kaç saat sonra oyun insanı sarıyor ve bu zavallı insan siz başından kalkamıyorsunuz.
Oyunda bir çok araç var , kimi hızlı ve dayanıksız, kimi dayanıklı ve yavaş. Bir çok silah var , ağır silahlar genelde yavaş oldukları için iyice yaklaşıp iyi bir hedeflemeden sonra ateşlemek gerekiyor. Topu kullanmıyorken istersek arabayı mouse ile yönetebiliyoruz. Normal kullanımda araç toprak zemine fiziğe aykırı bir şekilde tutunuyor , çizgisinden saptırmak olası bile değil. Yani ne önden ne arkadan kayıyor. Fakat aracı durdurmak istersek el frenini kullanmadan sabit tutamıyoruz. Araba devrilmesi gibi bir şey yok , esasında araba havada taklalar atabiliyor ama bir kedi gibi dört ayak üstüne düşüyor. Her bilgisayar oyununda olan 5 saniyede son hıza çıkmak saçmalığı bu oyunda da mevcut ama en azından bu arabalar hızlı gidiyor , sonuçta GTA3 teki yavaşlık beni derinden üzmüştü.
Görevlerimiz genelde bir yerlere saldırmak , birilerini korumak , bir yerleri patlatmak gibi sıradan şeyler ama diğer araçları patlatmak o kadar zevkli ki , görevler insanı hiç sıkmıyor. Sadece görev başlarında save edebilmemiz acaip sıkıcı bir ayrıntı , aynı yerleri tekrar ve tekrar oynamak benim midemi bulandırıyor ben gameboy oyuncusu değilim ki niye böyle muamele görüyorum en azından mafia gibi bölüm içinde autosave bölgeleri koyabilirlerdi. Uzun görevleri baştan oynamak insanı oyundan soğutuyor.
Grafikler için sıradan ve akıcı diyebiliriz , fakat kahramanların portre çizimleri berbat
Müzikler muhteşem , soundtrackda rock/blues , hardcore/metal , disco/tekno ne ararsak bulabiliyoruz. Böyle bir oyun için mükemmel bir seçim olmuş. Oyunu açarken çalan drummandbass partitionu bir bassçı olduğum için beni hemen tavladı. Oyun içindeki karambolde efektlerin farkına pek varamasak da gayet başarılı. Motor sesini duymak benim için gerçekten çok önemlidir , mafia ‘da duyamadığım için rahatsız oluyordum. Bu başka bir artı.
Bandits bileği joistik kullanmaktan kalınlaşmış kemik kitleye hitap eden bir oyun. Oynanabilirliği her ne kadar övmüş olsam da action – similasyon ( örneğin : Tie Fighter , Wing Commander , Desert-Jungle Strike, Gunship…) tecrübesi olmayan için bir kabus olabilir. Ama korkmayın , bu oyunu alın , elinizi ve bileğinizi eğitin.