Battlefield: Bad Company 2
• Battlefield: Bad Company 2 incelemesi
• Bad Company 2 hakkında neler söylendi, neler oldu?
• Bad Company 2 vs Modern Warfare 2
• Senaryo modundaki ipuçları
• Röportaj
Takvimler 2001 yılını gösteriyor. EA Games, Redwood’taki ofisinde düzenlediği
basın toplantısı aracılığıyla yeni oyununu görücüye çıkarmak üzere. İsveçli
Digital Illusions tarafından hazırlanan bu yapım, Medal of Honor ve Return to
Castle: Wolfenstein gibi değil, tarihsel ve oynanışsal gerçekçiliklere
odaklanarak hazırlanıyordu. Geliştirici ekip, 1999 yılında Codename Eagle’ı
hazırlamıştı ve bu yeni oyun, ondan daha iyi ve kapsamlı olacaktı. Adı da
Battlefield 1942’ydi…
Yetkililer, temelleri 1999 yılının Noel dönemine dayanan Battlefield’ın
bugünlere kadar geleceğini düşünmüş müydü bilinmez, ama eminim ki ortaya çıkan
başarılı seriden herkes gibi onlar da memnundur.
Battlefield 1942’de İkinci Dünya Savaş’nın en acımasız cephelerinde yer almak
için Kuzey Afrika, Pasifik, Batı Avrupa ve Doğu Avrupa olmak üzere 4 farklı
başlık vardı. Tek kişilik senaryo es geçilmiş, savaşın şiddeti tüm heybetiyle
gerçek oyunculardan oluşan birliklere sunulmuştu. Bu başarılı başlangıç,
ardından eklenti paketlerini ve yeni devam oyunlarını getirdi. Battlefield 2’nin
hazırlanmasıyla, seride en önemli milat yaşanmıştı belki de. Modern silahlarla
donatılan kana susamış askerler, iki dev cephe olarak Orta Doğu’daki petrol
rezervleri için karşı karşıyaydı.
Bana göre ilk Bad Company (BC), Battlefield serisine yabancı bir üyeydi.
Yıllardır tek dayanak olarak görülen “multiplayer modlar”, Bad Company’de geri
plana itilmiş ve alışık olunmadık bir senaryo moduyla oyuncuların karşısına
çıkılmıştı. Şimdi ise devam oyunuyla karşı karşıyayız. “Bu kez önceliği tek
kişilik senaryo moduna verdik” diyen DICE, Bad Company 2’nin Modern Warfare
2’den (MW2) daha iyi olduğunu da defalarca dile getirmişti. Bakalım öyle mi?Dünyanın kaderi, yıllar öncesinden çizildi
İkinci Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ediyordu. Kendini savaşın dışında tutan
Amerika, Japonlar tarafından Pearl Harbor’a düzenlenen saldırıyı, savaşa açılan
kapının anahtarı olarak gördü ve suskunluğunu bozdu. Bir yandan kanlı mücadele
başlarken, diğer yandan da operasyonlara etki edecek gizli silahlar üzerinde
çalışmalar yürütülüyordu. Görevin adı Aurora. Buna göre belirlenen ekipler, gece
karanlığından yararlanarak Japon saflarına sızacak ve en kıdemli bilim adamını
gizlice kaçıracaktı. İşler ilk etapta istenildiği gibi gitmiyordu. Bazı şeyler
rayına oturtulabildi, ancak sonuç beklenildiği gibi olmadı. Yeni savaşlar
yıllarca sürdü ve özellikle Rusya ile Amerika arasındaki kutuplaşmalar büyüdü.
Bad Company 2, ilk bölüm itibariyle köklerine dönüyor. İlerleyen görevlerde
zaman ve mekân faktörleri ağır basarken, ölümcül mücadeleler son sürat devam
ediyor.
Bad Company, 4 askerden oluşan bir ekip. Bunların yanında Flynn isimli
helikopter pilotu da kahramanlarımıza sürekli yardımcı oluyor. Hani mutlaka her
hikâyede mizahi yönü ağır basan ve bu tavırlarını işlerine de yansıtan birisi
olur ya, işte Flynn bu kategoriye giriyor. Adımlarımızı hızlandırıyor ve savaş
alanına ulaşıyoruz.
Sessiz kalmak yersiz. Saklanmak da öyle. Zaten gizlenecek yerimiz yok. Son
mermiyi ateşleyene kadar mücadele etmek, size vereceğim ilk ve son emirdir…
Yapımda birbirinden heyecanlı görevler bizi bekliyor. Yeri gelecek rehineleri
kurtarmak için hareket edecek, yeri gelecek sürekli takipte olacak, yeri gelecek
gizli kalmış belgeleri ortaya çıkarmak için hareket edeceğiz. Tempo bir an bile
düşmüyor. Her yerden yağan mermiler eşliğinde oradan oraya koşan askerler,
paramparça olan binalar ve bağırışlar sizi tam savaşın ortasında olduğunuz
gerçeğiyle yüzleştiriyor ve oracıkta bırakıveriyor.
Genellikle 3 asker tipiyle karşılaşmak mümkün; roketçiler, otomatik tüfekliler
ve pompalı tüfekli askerler. Harita tasarımları olabildiğince büyük. Bu durum
bize hareket alanı olarak sayısız seçenek sunarken, aynı zamanda saldırı
çeşitlerini de artırıyor. Zira kademe kademe saldırı türleri değişiyor.
Siperlerin arkasında otomatik silaha sahip askerler beklerken, daha yakın
mesafelerde pompalı tüfeğe sahip düşmanlarla yüz yüze gelebiliyorsunuz. Tabii ki
değişiklikler de olabiliyor. Daha uzak mesafelerde, özellikle çatı katı gibi
yerlerde ise, sizi roket atarlar bekliyor. Nadir olarak da keskin nişancılar var
ki, bunlar da gözcü kulelerinden etrafı izliyor.
Ortalık yerde kalmamaya özen göstermeli ve attığımızı tek seferde vurmalıyız.
Düşmanlar arttıkça karşı koyma olanağımız da azalıyor. Bir yapının veya objenin
arkasında saklanarak kendinizi güvende sanmayın. Çünkü neredeyse hiç saklanacak
yeriniz yok. Her yer hasar alabiliyor ve yok edilebiliyor. Bu faktörü kendi
lehinize de kullanabilirsiniz. Kaçmak istediğinizde, bir el bombası yardımıyla
duvarı yıkabilir ve yeni bir yol açabilirsiniz örneğin. Fiziksel özellikler, Bad
Company 2’deki savaş atmosferini tavana çıkarıyor. Kesinlikle müthiş sahnelerle
defalarca karşılaşıyorsunuz.
Yoğun patlamalar sonucunda oluşan toz bulutları, yıkılan yapıların etrafa
savrulan parçaları ve sürekli mücadele duygusu tüm bedeninizi sarıyor.
Mücadeleler, sıcağı sıcağına ekrana gelen ara sinematik videolarla desteklenmiş.
Zamanlamalar o kadar iyi ki, bu görüntüler hiç sırıtmıyor.
Bin arabama bin
Kullanabileceğimiz araçlara bakarsak; ATV, cip, Hummer, bot, tank ve helikopter
gibi seçeneklerimizin olduğunu görüyoruz. İşin güzel yönü, bunlar oyuna “sadece
olmuş olmak için” eklenmemiş. Her birini kullandığımızda, özel sahnelerle
karşılaşıyoruz. Helikopterdeki Minigun’ı kullanarak koca askeri tesisi yerle bir
etmek, ATV ile kızgın kumlar üzerinde hız yapmak çok güzel. Diğerlerinden
bahsetmiyorum bile. Helikopterin düşmesine ramak kala düşman pilotunu etkisiz
hale getirerek hayat biletimizi tekrar elimize almak ve dahası…
Elde taşıdığımız silahlarımız ve kullandığımız araçlarımız dışında da önemli
saldırı güçlerimiz var. AC-130 topçu uçağıyla belirlenen hedeflere bomba
yağdırabilir, dijital dürbünümüzle tespit edeceğimiz düşman birliklerini hava
kuvvetlerine ihbar ederek yok edilmelerini sağlayabiliriz.
Peki, hep mi avantajlı durumdayız? Hayır! Uzun otların arasına kurulmuş
tuzaklara dikkat edin ve kesinlikle adamlarınıza güvenmeyin. Yapay zekâ düzeyi
olarak pek de akıllı oldukları söylenemez. Çoğu kez sizin hamle yapmanızı
bekliyorlar ve operasyonlara gözle görülür katkılar sağlayamıyorlar. Birkaç
darbeyle ölebilirsiniz, ama adamlarınız size göre çok daha dayanıklı. Yani ne
ölüyorlar, ne de adam gibi işe yarıyorlar. Düşman zekâları da çok iyi değil,
ancak yine de isabetli atışlar yaparak kefeninizi dikebilirler.
Üzerimizde iki büyük silah taşıyabiliyoruz. Gizli ve yakın mesafe saldırılarda
bıçağımız iş görürken, genellikle tercihimizi otomatik tüfeklerden yana
kullanmalıyız. Zaten fazla seçeneğimiz yok. Öldürdüğümüz kişilerin üzerinden
silah ve cephane alabildiğimiz gibi, haritalardaki bazı bölgelerde yer alan
kutulardan da ihtiyaçlarımızı giderebiliyoruz. Bir de kıyıda köşede saklı
elektronik cihazlar var. Bunları devre dışı bırakarak da yeni silahları unlock
edebiliyoruz. M16 tüfeği aramadım desem, yalan olur.
Sağlık sistemi olarak
“dinlen – iyileş” yöntemi var. Ağır hasar alırsanız, köşeye çekilip
dinlenmelisiniz. Tekrar belirtmekte fayda var ki, saklanmak için yer bulmanız
çok zor. En azından bir süre sonra darbelere dayanamayıp yok oluyorlar. Hiçbir
yer güvenli değil.
Kontrolsüz güç, güç değildir!
Çoğu kişi Bad Company 2’nin betasına katılarak, serinin yeni bölümü hakkında
bilgi sahibi olabilmişti. Eksiklik olarak göze çarpan unsurlar; özellikle yere
yatamama ve koşarken sağa – sola yan yan hareket edilememesiydi (perde
oluşturduğunuzu düşünün). Maalesef bu iki önemli unsur, tam sürümde de yer
almıyor. Bunlarla beraber herhangi bir yapının köşesine gelip, eğilerek nişan
alma işlevi de yok. Kendi takım arkadaşlarımızın köşeden silahlarını çıkararak
düşmanlara yaylım ateşi açtığını görmek ve bunu bizim yapamamamız, gerçekten
ilginç.
Doğa hem dostumuz, hem de düşmanımız
Çevrede meydana gelen her tür doğa olayı, ilerleyişimizi olumlu veya olumsuz
yönde etkileyebilir. Kar fırtınaları esnasında görüş açısı önemli derecede
azalıyor. Biz bu haldeyken durumdan faydalanıp, bizi öldürmek isteyenler
olacaktır. Hele araçlarla takip sahnelerinde heyecan hat safhaya ulaşıyor. 1-2
metre bile önünüzü göremiyorken içgüdülerinizden yararlanarak hareket etmek,
sizi biraz da şansınızdan yararlanmaya itiyor.
Doğayı kendinize pelerin edebileceğiniz en güzel anlardan birisini “gök
gürültüsü” unsuru oluşturuyor. Öldürmeniz gerekenler var, ama en ufak bir silah
sesinde sizin geldiğiniz anlaşılabilir, rehinelerin hayatı son bulabilir. Bunun
olmamasını sağlamak sizin elinizde. Örneğin bir görevde beş askeri öldürmeniz
isteniyor. Keskin nişancı tüfeğine sahipsiniz ve tepeden kampı izliyorsunuz.
Diğer arkadaşlarınız ise, kampa sızmak için harekete geçmiş. Hava yağmurlu ve
gök gürültülü. Sonuca ulaşmak için her gök gürlediğinde ateş etmelisiniz.
Böylece silahınızın sesi, gök gürültüsünün sesiyle karışıyor ve düşmanlar
tarafından fark edilmiyor.
Age of Empires 3’te karlı bir bölüm vardı. Tek seferde uzun mesafeleri
yürüyemiyorduk. Çünkü hava çok soğuktu ve donma tehlikesi vardı. Ateş yakarak
ısınmamız gerekiyordu. Age of Empires’tan söz ettim çünkü benzer bir bölüm de
Bad Company 2’de var. Kısa mesafelerle inşa edilmiş evlerde ufak molalar vererek
ısınmalı ve öyle yola devam etmeliyiz. Zira aksi olursa ekran buzlanmaya
başlıyor ve donarak ölüyoruz.
Savaşmayı seviyor musunuz?
Bad Company 2, multiplayer oynanış olarak da iddialı. Rush, Conquest, Squad Deathmatch, Squad Rush ve Hard Core modlarından oluşan yelpazemiz var. Dilersek arkadaşlarımızla takım kurabilir ve en iyisi olmak için mücadele edebilir, dilersek de mücadelemize taktik unsurlar katarak gerçekçiliği artırabiliriz. Sadece adam vurmak yeterli değil, haritalarda önemli olarak işaretlenen bölgeleri de ele geçirmeli ve gelen saldırılara karşı korumalıyız. Tabii ki bu aşamalarda takım oyunu çok önemli. Mühendisler araçları tamir ederken, sağlıkçılar da sürekli olarak yakın saldırı timlerinin peşinde olmalı. Koordine sağlandığı takdirde başarılı olmanız büyük olasılık.
Olabildiğince gerçekçi bir deneyim yaşamak istiyorsanız, silah göstergelerini, mermi barlarını ve dahasını ekrandan kaldırın ve tek kurşunda ölebileceğinizi düşünün. İyi oyuncular için Hard Core modu ayrı bir güzellik. Zira DICE de bunu dile getiriyordu.
Eğer hızlı bir oynanış bekliyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü Battlefield’da seri hareket edemiyorsunuz. Tek kişilik senaryodaki hareket kabiliyeti, aynen çoklu oyuncu modlarında da korunuyor. Saldırılarınız için helikopter, tank, ATV gibi araçları da kullanabildiğinizi tekrardan belirteyim. Ödül puanlarınızla da yeni silahlar açıyor ve hem bunlara, hem de araçlarınıza geliştirmeler yapabiliyorsunuz.
Ekranlardan dışarı taşan görseller
Bad Company 2, Frostbite isimli grafik ve Destruction 2.0 fizik motoru
kullanıyor. İlk oyunun PC’ye çıkmamasın nedeni; “Motorumuz, PC’ye uyumlu değil.
Tamamen konsollar baz alınarak hazırlandı” şeklinde açıklanmıştı. Şimdi ise
BC2’de görebileceğiniz en iyi grafikler, PC’de sunuluyor.
Betada az – çok fikir sahibi olduğumuz görseller, tam sürüm itibariyle müthiş
görünüyor. Özellikle haritaların çok büyük oluşu, sizi yeni bir dünyanın içine
alıyor. Bölüm tasarımlarını başarılı buldum. Yıkım öncesi ve sonrasındaki
görseller çok iyi. Bot üzerinde ilerlerken gördüğüm su görselleri tek kelimeyle
mükemmel. Ağaç yaprakları arasından sızan gün ışığı faktörü ve görüş açısına
göre ışığın dinamik olarak azalması ve artması çok iyi. Gece – gündüz dönümünü
de ekleyelim.
Bazı oyunlarda kısıtlı tonlarda renk paletleri kullanılarak birbirine benzer
tasarımlar ortaya çıkarılır. Bu da çoğu kez kullanıcılar için sıkıcı olabilir.
Farklı renkler, farklı tasarımlar görmek, yapımın sürekliliğini sağlayacaktır.
Yağmur ormanları, uçsuz bucaksız çöller, karla kaplı zirveler ve hayalet
şehirler, uğrayacağımız duraklardan bazıları. Dolayısıyla her defasında farklı
ve kaliteli tasarımlarla karşılaşıyoruz.
Destruction 2.0 motorunun da çok iyi işler çıkardığını tekrarlarken, Bad Company
2’nin fiziksel olarak gördüğüm en iyi FPS olduğunu belirtmeliyim.
Sesime gel
Bugüne kadar 5+1 ses sistemine sahip olmadıysanız, artık zamanı gelmiş demektir.
DICE, görseller için gösterdiği titizliği aynı seviyede sesler için de
göstermiş. Karakter seslerinde bizzat gerçek askerlerden yardım alan yetkililer,
ortam sesleri için de en yeni teknolojilerden yararlanmış. Yer ve mekâna göre
değişiklik gösteren sesler, muazzam seviyede. Ateş ettiğinizde duyduklarınız o
kadar temiz ve keskin ki, sanki gerçekten ateş ediyorsunuz hissine
kapılabilirsiniz. Müzikler ise, geri planda kalmış. Açıkçası pek beğendiğimi
söyleyemem. Efsane Battlefield temasını duymamak da beni üzdü.
Call of Duty’ye kısa deyip de bu oyunu bekleyenler, ne yapacak?
Teknoloji geliştikçe oyun sürelerinin kısaldığı, görsel yönlere daha fazla
odaklanıldığı kaçınılmaz bir gerçek. Tüm yapımlar için geçerli olmasa da büyük
çoğunluk bu yönde. Gelelim FPS oyunlarına; çok uzun olunca bayabildiği, kısa
olunca da tadı damakta bıraktığı söylenir. Tabii ki biz Bad Company 2’yi Modern
Warfare 2 ile yan yana getirelim. Zira oyun çıkmadan önce, yapımcılar fazlasıyla
bu isimleri yan yana kullanmıştı.
Hepimizin bildiği gibi oyuncular, Call of Duty serisindeki senaryo modunu
beğenir, ama her defasında kısa bulurlar. Nitekim Modern Warfare 2 de ortalama 6
saatte tamamlanabiliyordu. “Paramın karşılığı bu mu, bu kadar kısa bir oyun mu”
diye savunanlar, bir nebze de bu sebeple Bad Company 2’ye umut bağlamıştı. Peki,
ne oldu?Bad Company 2’yi yaklaşık 5 saatte tamamladım. İşin diğer tarafı Modern Warfare
2’yi de normal modda 6 saatte tamamlamıştım (tabii ki diğer modları da denedim).
Yani her halükârda BC2, MW2’den az da olsa daha kısa. Tekrardan “verdiğim
paramın karşılığı bu mu” diye soracak olursanız, cevabım: Evet, bu!
Yine de şunu eklemek istiyorum. Özellikle FPS oyunlarının kısa sürede
tamamlanabilmesi, bence artık normal. Zira eğer heyecanlı bir deneyim
yaşamışsanız, bunu bir film tadında tekrar tekrar denemek isteyeceksinizdir. Bu
bağlamda kısa oynanış süresi, senaryo modunun yeniden oynanabilirliğini
sağlayacaktır. Ben şimdiden BC2’yi üçüncü kez bitirmek için PC’min başına
oturdum. Yine de BC2, gerçekten çok kısa. En azından biraz daha uzun olabilirdi.
Sonuç olarak oyunun senaryo modu gerçekten kısa, ama çok heyecanlı. Bunda
görselliğe etki eden tüm faktörlerin etkisi büyük. Hikâyesi sürükleyici olmasa
da, özellikle yıkılabilir alanlarda gerçekleştirilen mücadeleler ve hayatta
kalma çabaları Bad Company 2’yi sürükleyici kılan unsurlar oldu. Yapım, kaliteli
multiplayer modlarıyla da uzun süre vazgeçilmezlerden olacaktır. An itibariyle
yılın en iyi FPS oyunuyla karşı karşıyayız.
Bad Company 2 hakkında neler söylendi, neler oldu?
– Oyun, 3 Şubat 2009’da duyuruldu.
– Bu yeni yapımda, ilk oyunla bağlantının olmayacağı ve ana önceliğin “tek
kişilik senaryo modu olduğu” belirtildi.
– Yetkililer, ilk Bad Company’nin sadece konsollara odaklı hazırlandığını ve
yapısının PC ile uyumlu olmadığı için PC’ye çıkarmadıklarını söylemişti.
– Infinity Ward, Modern Warfare 2’ye “dedicated server” özelliğini eklemeyince
DICE, bunu oyuncuların elinden alınan bir özgürlük gibi nitelendirdi ve BC2’de
bu özelliğin olacağını belirtti.
– EA Patronu John Riccitiello, Bad Company 2’nin tam anlamda Modern Warfare
2’nin rakibi olduğunu söyledi.
– Oyunun betası ilk olarak PS3’te gerçekleştirildi. Betaya 300 bin kişi katıldı
ve 45 milyon öldürme puanı elde edildi. PC betasına ise, 21 saatte 100 bin
kullanıcı kayıt oldu.
– Ünlü oyun dergisi Gameinformer, oyunu ilk inceleyen kurum oldu ve 10
üzerinden 9.5 puan verdi. Ek olarak “gezegenin en iyi taktiksel multiplayer
aksiyon oyunu” olarak nitelendirdi.
– Bad Company 2, PC’de Nvidia’nın 3D Vision uygulamasına destek veriyor.
– Oyunun demosunun 3.5 milyondan fazla kez indirildiği duyuruldu.
– DICE, online oynanışta rakipsiz olduklarını ve bundan sonra da lider olarak
devam edeceklerini söyledi.
– John Riccitiello, “amaçlarının kesinlikle Modern Warfare 2’yi geçmek olduğunu”
dile getirmişti. Bakalım planlar tutacak mı?
Bad Company 2 vs Modern Warfare 2
Senaryo:
Her iki oyunda da Rus tehdidi söz konusu. Modern Warfare 2, ilk oyunun devamı
olduğu için bazı bilinmeyenleri açığa çıkarıyor. Bununla da kalmayıp yeni
karakterleri ve doğal olarak yeni detayları sunuyor. Captain Price gibi önemli
bir karakter hakkında hâlâ çoğu şeyin “sır” olması, hikâyenin devamı için
önemli. Öte yandan yeni karakter Ghost’un karizması ve sürpriz şekilde ölümü, en
iyi aksiyon filmlerini aratmayacak kadar başarılı ve şaşırtıcıydı. İhanet,
çoğumuzu sinir etmişti belki, ama final itibariyle hangimizin ağzı açık kalmadı
ki?
Bad Company 2’de ise 1944 yılına dönmek oldukça güzel. Görüyoruz ki güçlü
silahlar üzerine yapılan araştırmalar, Amerika için büyük tehlike demek.
Karşılaştığımız ihanet, sinematik sahneler ve özellikle Fylnn isimli karakterin
mizahi yönü, senaryoya olumlu yönde etki ediyor. Tabii ki sürprizler de var.
Amerika yine büyük bir saldırıyla burun buruna ve bunu bizden başkası
engelleyemez. Yukarıda da belirttiğim gibi BC2’nin sürükleyiciliğini, görselliği
sağlıyor ve senaryo geri planda kalıyor.
Oynanış:
Modern Warfare 2, hızlı ve pratik oynanışa sahip. Her görevde adamlarınızla
ilerliyorsunuz ve kesinlikle size ayak bağı olmuyorlar. Gerek silah çeşitliliği,
gerek çevreden bulabileceğiniz silahlar ve gerekse de havadan
gerçekleştirebileceğiniz güçlü saldırılarla ortalığı cehenneme
çevirebiliyorsunuz. Görev çeşitliliği de önemli tabii ki. Özellikle gizli
görevlerdeki detaylar ve sinematik sahneler çok hoş.
Bad Company 2’de ise geniş haritalar ve kullanabileceğimiz araçlar var. Böylece
saldırı çizgimizi kendimiz belirleyebiliyoruz. Ortamların tamamen yıkılabilir
olması da hem tehlike, hem de avantaj oluşturuyor. Yıkılan bir binanın altında
kalabileceğimiz gibi, duvarları patlatarak kendimize yeni kaçış güzergâhları da
hazırlayabiliyoruz. Baktığımızda BC2’nin oynanışı, MW2’ye göre daha ağır.
Hatırlıyorum da Modern Warfare 2’de yana doğru eğilme özelliği olmadığı için
bazı tepkiler gelmişti. Görüyoruz ki bu özellik, BC2’de de yok. Artı olarak yere
yatma özelliği de yok. Hareket kabiliyetimizin kısıtlandığına şahit oluyoruz.
Koşma esnasında, sağa – sola doğru ani hareketler de yapamazsınız.
Grafikler – Sesler:
Modern Warfare 2, PC’de “sistem dostu” peleriniyle boy gösteriyor. Kaliteli
görsellerinin olması ve yüksek sistem istememesi, büyük bir artı. Tabii ki tüm
platformlarda 60 FPS olarak çalışması da öyle. Yapım, işitsel olarak da
kaliteli. Özellikle profesyonel aktörler tarafından yapılan seslendirmeler
etkileyici. Müzik departmanında Hans Zimmer gibi bir devin yer alması da ayrı
güzellik.
Bad Company 2’nin grafikleri, genel anlamda çok iyi. Detaylı haritalar, ışık –
gölge efektleri ve fizikler, MW2’den daha iyi. Dolayısıyla güçlü bir sisteme
sahipseniz, tadını sonuna kadar çıkarabilirsiniz. Silah ve ortam sesleri de
şimdiye kadar yapılanlar arasında en iyilerinden. Seslerdeki keskinlik ve
berraklık, fark edilmeyecek gibi değil. Gerçekten çok iyi. Aynı başarı seviyesi,
karakter seslendirmelerinde yakalanamazken, müzik olarak MW2 ile rekabet
edebilmesi mümkün değil.
Multiplayer:
Modern Warfare 2, hızlı oynanışını çoklu oyuncu modlarında da koruyor. Ufak
haritaların olması, her daim aksiyonu üst düzeyde tutuyor. Ardı arkası
kesilmeyen çatışmalar ve üst üste aldığınız öldürme puanlarıyla sahip
olabileceğiniz özel saldırılar, mücadeleye keyif katıyor. Büyük beğeni toplayan
perk sisteminin geliştirilmesi, koruyucu kalkan ve silahlara radar takılabilmesi
gibi yeni özellikler de büyük ilgi görüyor. Puan topladıkça seviye atlıyor ve
hem silahlarda, hem de kullanabileceğimiz ekipmanlarda yeni seçeneklerle
karşılaşıyoruz. Dedicated server uygulamasının kaldırılmasına üzülenler olmuştu,
ama bu durum oyuncu sayısına etki etmedi. Infinity Ward, Modern Warfare 2’nin
PC’de en çok satan Call of Duty oyunu olduğunu duyurmuştu.
Bad Company 2, devasa haritaları ve araç kullanımıyla çeşitlilik sunuyor.
Sağlıkçı, mühendis veya keskin nişancı sınıfında yer alabilir, takımınızla
birlikte hareket ederek taktik yapmanın keyfine varabilirsiniz. Ama Modern
Warfare 2’deki kadar hızlı oynanışı bulamazsınız, bu yüzden sabırlı hareket
edilmesi şart. Ortalık yerden giderim diyorsanız, yüksek bölgelere konuşlanan
keskin nişancılar sizi avlamak için bekliyor. Helikopter kullanarak bombardıman
yapabilir, tank kullanarak önünüze geleni yok edebilirsiniz. Puan elde ettikçe
yeni silahlar ve tabii ki rütbeler de kazanıyorsunuz. Yıkılabilir yapıların
etkisini çoklu oyuncu modlarında da hissediyoruz.
Senaryo modundaki ipuçları
Senaryo boyunca adam öldürmek dışında önemli bir işimiz olmuyor. Yine de akıcılığı bozmamak açısından dikkat etmemiz gereken birkaç detay var.
Up Driver bölümü:Bu operasyonda öncelikle gizlilik önemli. Dolayısıyla yaptıklarınızdan düşmanların haberdar olmaması lazım. Kampın yakınlarında, yüksek bir noktadan etrafı gözetliyorsunuz. Elinizde keşkin nişancı tüfeği var ve adamlarınız da gizlice kampa doğru hareket ediyor.Etrafta gezinen ve nöbet tutan toplamda beş asker bulunuyor. Hepsini öldürmelisiniz, ama hiç ses çıkarmadan. Peki bu nasıl olacak? Hava yağmurlu ve gök gürültülü olduğu için bundan yararlanabiliriz. Yani her gök gürlediğinde silahı ateşleyerek bir veya iki askeri öldürebiliyoruz. Böylelikle silahın sesi de anlaşılmıyor ve fark edilmiyoruz.
Snowblind bölümü:Bu görevde, ekibimizden ayrı düşüyoruz ve yapmamız gerekenleri kısa süreliğine rafa kaldırıp ekibimizi bulmak için harekete geçiyoruz. Fakat bu o kadar da kolay değil. Yoğun kar yağışı var ve rüzgârın savurduğu karlar sebebiyle görüş açısı çok düşük. Üstelik hava çok soğuk. İstediğimiz noktaya hiç dinlenmeden ve kar altında yürüyerek ulaşmamız mümkün değil. Donma ihtimali çok yüksek. Bunun için çevredeki evlerden yararlanmalıyız. Aralarında kısa mesafeler var ve hepsinin içinde de ateş yanıyor. Böylelikle ısınabiliyor ve yola yavaş yavaş devam edebiliyoruz.
Sangre tel toro bölümü: Çöl ateşini iyice hissettiğimiz bu bölümde, öncelikle belirlenen 3 noktadaki kontrolü ele alıyoruz. ATV’ye atlayarak yaptığımız seyahat, dev konteynırlarla çevili bölgeye gelince sona eriyor. Gidecek farklı bir yol olmadığı için çıkışı burada aramalıyız. Üst tarafta dizili kontenırlara baktığımızda, benzin varillerini görebiliriz. Ateş edin ve oluşan patlama sonucuyla açılan yeni yoldan maceraya devam edin.
Zero dark thirty bölümü: Tansiyonu en yüksek görevlerden bir tanesi. İlerlemeye başladıktan kısa süre sonra başlayan bombardıman, taş üstünde taş bırakmıyor. Dikkatli hareket etmek gerekli. Bunun için yanınızdaki askeri dinlemeniz yeterli.Hatta onun yaptıklarını yapsanız da kâfi. Bombalar belirli aralıklarla düşüyor ve bunlar gerçekleşmeden kısa süre önce arkadaşınız yeni siperler buluyor. Siz de onu takip edin. Böylelikle kızarmaktan kurtulabilirsiniz.
Yapımcılara yönelttiğimiz sorular:
Bad Company 2’nin “tek kişilik oyun moduna odaklı bir yapım” olduğu
söylenmişti. Ama şimdiye kadar yayımlanan videoların büyük çoğunluğunu
multiplayer oynanışa ait görüntüler oluşturuyor. Neden fazla single player
videosu yayımlamıyorsunuz?
Tekli oyuncu modu tecrübesini pazarlamak, bu tecrübeyi oyunun hikayesini
sızdırmamak arasında dikkatli bir denge istiyor. Biz öncelikle çoklu oyuncu
tecrübesini göstermek istedik ve bunu çok istiyorduk. Sonrasında ise oyun
çıkmadan hemen once tekli oyuncu fragmanı göstermek istedik. Odak noktamızdan
bahsedersek, tekli ve çoklu oyuncu modlarına 50/50’lik odaklandık. İkisi de
bizim için eşit şekilde önemli ve ikisi üzerinde de büyük özveriyle çalıştık.
Modern Warfare 2 çok hızlı bir oynanışa sahipken – Bad Company 2 ise daha
ağır ve daha gerçekçi bir oynanış sistemine sahip. Bu durum, sizce oyuncular
tarafından nasıl karşılanacak?
Battlefield: Bad Company 2’yle ilgili gurur duyduğumuz bir şey de; her iki
oynanış türünü de barındırıyor olması. Eğer hızlı, dinamik ve silahları tecrübe
etmek istiyorsanız bu var. Taktiksel bir takım oyunu tecrbüesi istiyorsanız bu
da var. Bu tamamen seçtiğiniz oyun modu ve haritayla ilgili. Sizin oyunu nasıl
oynamayı seçtiğinizle ilgili. Varyasyonlar bizim en güçlü özelliğimiz ve tabi ki
oyuncuların da bizim kadar eğlenmesini umuyoruz.
PC ve PS3’de gerçekleştirilen betaların sonucunda, ne gibi tepkiler
aldınız? Neleri değiştirmeye, ne gibi özellikleri oyuna dahil etmeye karar
verdiniz? Örneğin, yana eğilme, yere yatma gibi özellikler betada yoktu.
Betayı çıkarmak bizim için muhteşem bir tecrübeydi. Büyük sayıda denge konuları
ve özelliklerle ilgili değişiklikler yaptık. Tam olarak sayılar elimde değil
ancak oynanışla ilgili 130 kadar değişiklik yaptığımızı söyleyebilirim. Burada
referans olarak blog sayfamızı vermek istiyorum:
TIKLAYIN