Belgariad Serisi
Beş kitaplık Belgariad serisi David Eddings in Türkçe’ ye çevrilen ikinci serisidir. Metis edebiyat tarafından basılan seri hakkında söyleyebileceklerim esasında tek kelime ile sınırlı : aynı. Bu benzetmeyi yazarın diğer serileri olan tamuli ve elenium ’u dikkate alarak yaptım. Sizi bilmiyorum ama artık beni kusturan “sihirli obje” klişesi bu serilerin hepsinde var. Belgariad’ taki büyülü yüzüğümüz “ Aldur’un taşı ”.
“Bir gün Tanrı Aldur bir çocuk kalbi büyüklüğünde küre şeklinde bir taş aldı ve yaşayan bir ruh haline getirene kadar elinde evirip çevirdi. İnsanların Aldur taşı dedikleri bu canlı mücevherin gücü çok büyüktü ve Aldur onunla mucizeler yarattı.”
Bu serideki Sauron’umuz Tanrı Torak. Torak Aldur’ un kardeşi ve beklendiği gibi güce susamış bir tanrı. Yüzüklerin Efendisi serisine özenen seri, yazarın diğer serilerinin ise tamamen aynısı. Tamuli-Elenium serisinde de büyülü bir taş , bolca kehanet , onu koruyan seçilmiş bir kişi ve ona yardım eden bütün ırklardan birer savaşçı var. Bildiğiniz gibi Türkçe’ de ırk kelimesinin bir çok anlamı var. Yazarın ırk anlayışı insanlar arasında sınırlı. Yani elfler, cüceler , buçukluklar mevcut değil. Daha çok ülkeler ve onların “karakteristik” insanları var. Karakteristik kelimesinin üzerinde durmak istiyorum. Yazara göre bir ırka dahil olan herkes bazı tipik özelliklere sahip (aynılar) . Örnek vermek gerekirse bütün Dresniyalılar sinsi, bütün Çerekler iri yarı ve kaba , bütün şovalyeler aptal derecede cesur olmak zorunda. Bütün Kayserililer tüccar, bütün İzmirli kızlar güzel , bütün Yunanlılar hain benzetmeleri bile kesinlikle daha iyi. Çünkü yazarın bahsettiği ırklar birbirlerinden çok ama çok farklılar. İnsanların kendi inisiyatifleri ve kişilikleri (bireysellikleri) olabileceği düşüncesi yazar tarafından kabul edilmemiş. Bu ayırım o kadar belirgin ki bir süre sonra kahramanların isimleri ile değil de ırkları ile ilgilenmeye başlıyorsunuz. Nasıl olsa ırkı aynı olan herkes birbirinin kopyası.
Konuya gelmeden önce David Eddings‘in konuyu kehanetler üzerine kuran bir yazar olduğunu belirtmeliyim. Yazarın yarattığı evrenlerde gelecek , yüzyıllar önce bir takım kitaplara bir şeyler saçmalamış olan deli kahinlerin hayal güçleri üzerine kurulmuş. ( cümleye bak utandım kendimden ). Matrix’ deki dialoğa benzeyecek ama ben kaderimin başkasının kontrolünde olması fikrini sevmem. Bu sebepten David Eddings’e de gıcık oluyorum.
Belgariad serisinde Garion denen genç çocuğun seçilmiş kişi olduğunu kabullenmesi ve yoldaşları ile taşı bulmak için çıktıkları yolculuk anlatılıyor. Garion ‘un sıradan bir delikanlıdan batının hükümdarına dönüşmesi çok güzel anlatılmış. Her ırktan gelen yoldaşları ve büyücü Belgariad ve kızı Polgara ona bu yolcukta destek oluyorlar. Daha doğrusu serinin ilk romanlarında Garion’ un hiçbir şey yaptığı yok. Bu çocuğun aralarında ne işi var derken , aniden düğüm çözülüyor.
Baş kahraman çok güzel işlendiği için insan kendisini hemen onun yerine koyabiliyor.
Böylelikle kitaplar bir solukta okunuyor. Kitaplar yüksek ünvanlı insanların ( aristokratların ) arasındaki konuşmalar dışında çok akıcı. Bu diyaloglarda çok fazla dük, kral, kont, düşes olduğu için arada kimin kimle konuştuğunu anlamakta zorluk çekmeniz olası.
Tercümeyi beğendiğimi söyleyebilirim. Fakat bu serinin devamı olan Maloryon serisindeki çevirmenin farklı biri olduğunu ve daha başarılı olduğunu da belirteyim.
Büyü kavramı çok ilginç ve yaratıcı. Büyü yapabilmek doğuştan gelen ve sonradan kazanılamayan bir yetenek. Büyücülerin sayısı bir elin parmaklarından bile daha az ve onlar isimlerinin önüne “bel” eki alıyorlar. Büyü gücü irade ile doğru orantılı. Alışık olduğumuz kelimeler, el hareketleri sözler mevcut değil.
Seriyi bu kadar sert eleştirmiş olsam da , zevkle okudum. Romanlar bir çırpıda okunuyor ama insana hiçbir şey kazandırmıyor. David Eddings’ in diğer serileri gibi Serinin ilk kitapları mükemmel ama sonuncular berbat. O kadar kötüler ki insan sadece sonunu merak ettiği için okuyor. Hatta ben Tamuli serisinin son romanını bitmesine elli sayfa kala bıraktım. Belgariad serisinin devamı olan Maloryon serisinin ilk romanını okudum ve ikincisini okumamaya karar verdim. Fakat şunu belirtmeliyim ki David Eddings okumak istiyorsanız bu seri ile başlayabilirsiniz , bence eleniumdan daha iyi.
Serinin kitapları
1)Kehanetin Oyuncağı
2)Büyücüler Kraliçesi
3)Sihirbazın Tuzağı
4)Büyülü Şato
5)Efsuncunun Son oyunu
Yayınevi : Metis Edebiyat
Çeviri: Bülent Somay