Oyun İncelemeleri

Beyond the Law: The Third Wave

Benim canım arada sırada bilgisayarı açtığımda nadiren de olsa oyun oynamak ister. İş güç içerisinde gün boyu koşturup duran bir adamın dinlenmek maksadıyla yaptığı gayet iyi huylu bir harekettir bu. İster istemesine de sürekli son kalitedeki oyunlar beni acayip sıkar. Neymiş efendim 2 GHz işlemci istermiş, en düşük 512 Ram filanla çalışırmış. Ben gelemem böyle konulara. Bana şöyle MMX işlemcilerle oynanabilecek, grafikten noksan, konunun zerresinden nasibini almamış, en fazla 40 Merlin Puanı alabilecek oyunlar vereceksiniz ki havamı bulayım. Sürüyle gelseler de fark etmez, doyumluk değildir onlar zaten; tadımlıktır. Maksat eğlence değil mi? (bu paragrafta yazanları, hepsinin tersini alarak okuyun haa!).

The First Impact…

Bu sefer, yukarıdaki tanımın aynısını temsil eden bir yapımla karşı karşıyayım. The Third Wave adlı oyunda Amerika’ya saldıran bir grubu engellemeye çalışan gizli bir ekibi kontrol etmeye çalışıyoruz; dikkatinizi çekiyorum, sadece “çalışıyoruz”. Çünkü oyun adeta bir ömür törpüsü. Olmayan, hatta uçarı derecede saçmalayan grafiklerle ve yakışıksız seslerle bir oyun gözlerinizin önünden akıp gidiyor. Sakın yanlış anlaşılmasın; bu sözlerimdeki kasıt, karakterleriniz çok bilinçsiz davranması. Karakterlerin hepsi inanılmaz derecede yavaşlar, animasyondan mahrumlar ve ölmeye de pek hevesliler.

Bir kere başta belirteyim, kötü bir oyunu istediğiniz noktadan rahatlıkla eleştirmeye başlayabilirsiniz. Nereye elinizi atarsanız orası kuruyorsa yapacak bir şey yoktur, dere tepe düz gidebilirsiniz. Mesela bu oyunda bölüm başlarında ekibinizdeki insanların seçileceği ekrandan başlayayım. Teröristlerin hedefinde Amerika varken, biz de oyunda aynı ülkenin vatandaşı olarak bu oluşumun başındaysak, ne diye her bölümün başında 20000 dolarlık bir bütçe ile seçim yapıyoruz? Hele paralı asker neden tutuyoruz?? Askeri darbe ile hepsinin kökünü kazımak varken ne diye sol elimizle sağ kulağımızı tutmaya uğraşıyoruz? Tamam, oyunun mantığı böyle kurulmuş olabilir, kabul; ama, seçeceğimiz insanlar da biraz bilgili olsalar olmaz mıydı? Her karakterin ayrı konularda bilgili olmasına rağmen çok bilgisiz davranmaları oyunda insanın burasına kadar geliyor. Teröristler ile gırtlak gırtlağa savaşa gideceğimiz halde 20 sağlıkla oyuna başlayacak olan adamları seçmeye mahkum bırakılmak da bence çok saçma. Kusura bakmayın; bu kadar abes bir RPG olmaz, olamaz!

The Second Shock…

Oyuna başladığımızda da bu fikrimizde hiçbir değişiklik olmuyor. Oyunu izometrik kamera açısından oynuyorsunuz ve bu özelliğin diyeceklerime hiçbir pozitif yön getirmemesine müteakip söylenebilecek tek şey grafiklerin çok kötü olduğudur. Zaten sistem ihtiyaçları çok düşük olan oyunda çözünürlükte ve diğer grafik ayarlarında sınırları aşsanız bile hiçbir değişiklik olmaması beni şaşırtmadı. Diğer oyunlara başlamadan önce ekran kartını ısındırmak için antrenman maksadıyla oyunu açayım dedim, daha da soğudu bizimkisi. 

Yapay zeka da yok denecek kadar zayıf. Sadece düşmanların değil, sizin adamlarınızın da IQ’ları çok düşük. Gönderdiğiniz yerlere gitmemek, gitseler de emirlere itaat etmemek, onu yapsalar da yapmaları gerektiği gibi becerememek bu gizli örgütün neden bu kadar gizli kaldığının bir göstergesi. Adamlarınızın envanterlerinde sadece bir silah taşıyabiliyor olmaları da sizin açınızdan çok sınırlayıcı olabiliyor. 

Yapay zeka açısından küçük bir artı puanı hak etmiyor değil The Third Wave. O da şudur ki; düşmanlarınızın görüş mesafelerini tıpkı Commandos’ta olduğu gibi görebiliyor olmanız. Bu sistem oldukça faydalı olsa da sadece görünürde varmış gibi duruyor. Görüş açısı olayının limiti yeterli gibi görünmesine karşın uygulamasındaki hatalar yüzünden hiçbir işe yaramadığına da şahit olabiliyorsunuz. Sizi çok uzaktan görmeleri ve burunlarının dibinden fark etmemeleri tam bir fiyasko. Dediğim gibi sadece görünüre konulmuş bir özellik olduğu bariz. Bu arada oyun ile ilgili iyi bir özellik bulamıyor oluşum gözlerden kaçmıyor galiba. Bir daha arasam da bulur muyum, o da bir muamma.

The Third Wave…

Sonuçta bu oyun çok fuzuli bir yapım. Kendisine acı çektirmeyi seven arkadaşlar denemek isterlerse buyursunlar. Yine de bu oyunu almak için harcayacağınız para ile bakkaldan ekmek arası helva ve gazoz da alabiliyor olmanızı hatırlatmak isterim. Acaba böyle oyunların bir sonu var mıdır? Yani diğer oyunlarda olduğu gibi bir son? Bakalım bakalım, kasıp göreceğim. Sonucunu size bildiririm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu