Binary Domain
Cyborg’ler, Android’ler, robotlar… Çoğu zaman filmlerde ve oyunlarda gördüklerimiz, bize düşman, insanlığı yoketmeye çalışan varlıklar olarak karşımıza çıktılar ve çıkıyorlar. Halbuki ünlü bilimkurgu yazarı Isaac Asimov, bizlere “Robot yasası”yla farklı olacağını söylemişti:
1- Bir robot hiçbir şekilde insanoğluna zarar veremez; veyâ pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez.
2- Bir robot kendisine insanlar tarafından verilen komutlara 1. kuralla çelişmediği sürece itaat etmek zorundadır.
3- Bir robot 1. ve 2. kurallarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.
Görünüşe göre popüler kültürün ürünleri Termintor, Robocop’taki “kötü” robot, Matrix’teki makineler, I-Robot gibi filmlerde, robotlar hep düşman ve kötü olmuştur. Görünüşe göre şimdi de sıra Binary Domain’de.
Robot dansı mı yapsak ne yapsak?
Binary Domain, çoğu robot konulu film ve oyunda olduğu gibi gelecekte geçiyor. 21. yüzyılda küresel ısınma etkisini iyice arttırmış ve dünyanın büyük bir kesimini yaşanamaz hale getirmiş durumda. Şehirlerin çoğu sular altında kalmış ve hükümetler, su seviyesinin üstünde yaşanabilecek yeni şehirler kurmuşlar. Tabi ki ölen milyonlarca insanın yerine konacak iş gücünde robotlar kullanılmış. Amerikan robotik şirketi Bergen ise, bu iş gücünü sağlayarak dünyanın en büyük robotik şirketi haline gelmiş. Ancak Japon “Amada” şirketi, Bergen’e kendi teknolojilerini çalma suçundan dava açmış, Amerikan şirketinin bağlantıları nedeniyle bu dava kapanmış.
Ancak görünüşe göre, Amada şirketi, insan görünümlü robotlar üretmiş ve tüm dünya bundan habersiz onlarla birlikte yaşar olmuş. Hatta öyle ki bu robotlar, kendilerinin robot olduklarından bile bihaber yaşamlarını sürdürüyor. Bu yüzden Japonya’ya gönderilen bir grup paralı asker, şirketin başındaki isim Yoji Amada’yı bulup getirmekle görevlendirilmiş durumda. İşte biz de bu gruptaki Çavuş Dan Marshall’ı yönetiyoruz.
Oyunumuz bir TPS ve ilk gördüğümüz anda, görsellerin Mass Effect’le olan benzerliği farkediliyor. 2080 yılındaki yeni-Tokyo’da geçen oyunda, düşmanlarımız robotlar. Tipik şekilde mevzi al-öldür mantığıyla oynanan Binary Domain, farklı birkaç özellik barındırıyor. Bunlardan en ilgi çekici olanı ise sesli komutlar. Oyunu eğer mikrofonla oynarsanız, takımınızda bulunan askerlere komutları sesinizle verebiliyorsunuz. Örneğin mevzide saklanırken, yanınızdaki cüsseli arkadaşımız Big Bo’ya “Charge!” diye sesinizle komut verirseniz, Big Bo mevziden çıkıp düşmanlarınıza doğru koşarak saldırmaya başlıyor. Ancak çoğu zaman verdiğiniz komutlar anlaşılmıyor ve Bo size bön bön bakıyor.
Robotlara karşı verdiğimiz savaş, şehrin çeşitli yerlerinde geçiyor. Yıkıntıların arasında, kanalizasyonlarda ve hatta gökdelenlerin tepesinde bile savaşıyoruz. Çevre tasarımı fena değil. Ancak bazı problemlerin olduğunu söyleyebilirim. Tekdüze ilerleyen görevler, bir yerden sonra sıkıcı hale dönüşebiliyor.
Oyunun bir diğer ilginç özelliği ise takım içerisi ilişkiler. Eğer takımınızla olan dialoglarınızda onlara kötü davranırsanız, sonraki komutlarınıza da uymaktan vazgeçiyorlar. Ancak zaten pek komutlarınıza uydukları söylenemez.
Savaşma yanında yat
Binary Domain’de boss dövüşleri ön planda bulunuyor. TPS türü oyunlarda bu kadar iyi gözüken boss’lara uzun süredir rastlamıyorduk. Savaşlarda önemli olan saklanmak ve doğru anlarda saldırmak. Genellikle etraftaki makineleri, vinçleri ve çeşitli araçları kullanarak boss’ları yokediyoruz. Boss’lar dışında karşımızda çıkan robotları da yenmenin çeşitli taktikleri bulunuyor. Örneğin bir robotun kolunu vurursanız, düşen silahını diğer eliyle alıyor. Bacağını vurarak kopardığınızda ise size yerde sürünerek yaklaşmaya çalışıyor. Kafasını vurduğunuzda ise dönüp diğer robotlara ateş edebiliyor. Bütün bunların dışında robotlardan bazıları mevzi alıp ateş ederken, bazıları ise saldırıya daha açık halde bulunuyorlar.
Kontroller oldukça Mass Effect-vari bir havada. Atlayıp zıplamak, mevzi almak için Space tuşunu kullanıyoruz. Bu da biraz zorluk yaratıyor. Bunun dışında silah doldurma tuşunun faremizin –genellikle tekerleğinde bulunan- üçüncü tuşunda yer alıyor olması biraz gereksiz. Ancak neyse ki tuşları kendimize göre ayarlayabiliyoruz.
Robotlar! Robotlar! Daha fazla robotlar!
Gelelim Binary Domain’in çoklu oyuncu modlarına. Genel olarak Gears of War’dan esinlenmeler yeralıyor. Tipik Deathmatch ve Capture the Flag dışında Gears of War’dan hatırlayacağımız “Horde” moduna benzer bir Invasion modu da çoklu oyuncu modları arasında. Ancak tipik nişancı oyunlardan farklı bir şey sunmadığı için pek fazla ilgi çekici gözükmüyor. Bunula birlikte bir de gecikme problemi de yaşanması, bu moda hiç bulaşmamamız gerektiğini gösteriyor.
Oyunun sesleri konusunda pek problem olduğunu söyleyemeyiz. Ancak müzik konusuna biraz daha önem verilse, atmosfer konusunda daha etkileyici bir ortam yaratılabilirmiş. Yine de ilk bölümdeki fırtınalı havada sadece yağmur sesi duymak biraz hayalkırıklığı yaratıyor.
Binary Domain, güzel bir fikrin tamamlanmamış bir hali. Sesli komut sistemi gibi bir özelliğe sahip. Ancak bu bile tam oturtulamadığı için olmamış. “Bir diğer nişancı” demekten başka bir şey diyemeyeceğiz. Yine de bir denemekte fayda var.