Advertorial

BioShock Infinite

BioShock Infinite, kabına, ismine ve onu karşılayan çoğu tanıma sığmayan bir hikaye fakat bundan önemlisi BioShock Infinite “derdi” olan bir oyun. Ken Levine ve Irrational Games ekibinin bir takım sıkıntıları var dile getirmek istedikleri, bu insanları yapımcı olarak, üreten olarak yaşamla ilgili rahatsız eden şeyler var ve bunun sonucu parasal kaygıların ötesinde söylemek istediklerini korkmadan ifade eden bir yapım olarak ortaya çıkıyor.

İlk defa kendimi bir şehrin içinde böylesine kaybettim. Yeryüzünden yukarıda, bambaşka bir gerçeklik içerisinde varlığını sürdüren Columbia, yapıları, mimarisi, heykelleri, sanat eserleri ve teknolojisi ile sizi girer girmez büyülemeyi başarıyor. Infinite’in en önemli yanı bunu size verirken, birden bire almayı bilmesi. “Burası fazla iyi, fazla güzel, burada ne gibi bir macera yaşayabilirsin ki?” diye sorduğunuz vakit, Columbia’nın Columbia olması için yapılan seçimlerin karanlık sonuçları ile karşılaşıyorsunuz. Infinite ilk etapta Amerika’nın kirli geçmişi ile dolu sandıktan “ırkçılık” konusunu çıkartıyor ve çat diye önünüze koyuyor, bu geçiş öyle hızlı oluyor ki, oyuncu olarak durumun alenenliğinden rahatsız oluyorsunuz, oyunlarda bu tarz konuların işlenmesine alışık olmadığımızdan, bu tarz bir rahatsız olma reaksiyonu ile ilk kez karşılaştım.

Infinite’in işlediği tabular, belki sahip olduğu muhteşem görselliği olmasaydı bu kadar dramatik gelmezdi, ilk BioShock’a selam veren girişinden itibaren, oyunun dudak ısırtan görsel tasarımı ile birlikte karşımıza çıkan parıl parıl Columbia, işlediği konularla öyle büyük bir tezat oluşturuyor ki, Irrational, Infinite’in oldukça karanlık konseptlerini karşınıza çıkarttığı zaman, bu insana iki kat daha ağır geliyor.

Eğer Columbia’da yalnız başımıza olsaydık, bütün hikayeyi, bütün bu macerayı ve muhteşemlikleri bizimle paylaşacak bir Elizabeth olmasaydı, emin olun Infinite’i Infinite yapan en bütünleyici faktör ortadan kalkmış olurdu, zira bütün konu Elizabeth üzerinden metaforlarla anlatılıyor. Columbia’nın “Mesihi” Comstock, Comstock’ın Elizabeth’i neden hapsettiği ve daha bunun gibi, hikayenin geçmişine dair öğeler Infinite’in her saniyesini okumak için sabırsızlandığınız bir kitap tadında size yaşatırken, Elizabeth’in sizin yanınızda olduğunu bilmek, gerçekten rahatlatıcı bir faktör haline geliyor.

Optimizasyonu muhteşem olan yapım, hem çok yüksek bir sistem gerektirmiyor, hem de bunu yaparken sizin görselliğinizden kısmıyor, bu çizgi video oyunlarında olmasını istediğimiz yegane çizgi.    

Infinite görsellik konusunda zor unutulacak bir tecrübe, Columbia’nın atmosferi, ışıkları, insanları ve bütün konsepti, Irrational ekibinin muhteşem yaratımıyla monitörünüzden sizin gözlerinize doğru pırıl pırıl yaşama akarken, diğer yapımlara adeta görsel bir ders veriyor. Irrational  “Daha çok piksel, daha realist ışıklar, daha güçlü sistem gerektiren oyunlar” diye lanse edilen grafiklere sahip yapımlara kapak niteliğinde “Olay grafik teknolojisinde değil bunu kullanarak nasıl bir görsel tarz yakaladığında” diyerek, Infinite ile en büyük cevabı vermiş.

Hikayesiyle çağının ötesinde, bizim çağımızın gerisinden dersler veren BioShock Infinite, kesinlikle 2013’ün en güçlü yapımlarından biri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu