Bir Viking hikayesi: The Banner Saga
“Tanrılar öldü. Sorun olan bu değil. Sorun, herkesin bunu bilmesi.”
Oyun dünyası, sayısız hayal gücüne sahip bir evren. Kimimiz süper kahramanlarla yaşarken, kimimiz Orta Dünya’nın engin sularında nefes almaya çalışıyoruz. Kimimiz teknolojinin son harikasını incelerken, kimimiz gelecekte var olmayı umut ediyoruz. Kısacası her oyunseverin kendi dünyası, milyonlarca yıldız kadar parlak ve gün geçtikçe de mükemmel hikayelere yelken açıyor.
Her oyunun kendisine has bir hikayesi olduğunu söylemişken; kuzeyin korkusuz savaşçıları olan Vikinglerle tanışmaya hazır olun. Özellikle de seçimler söz konusu olduğunda The Banner Saga biraz daha farklı bakış açısına sahip ve Vikinglerle arası iyi olup, onların özüne dönmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat.
Viking savaşçılarını ana tema alan The Banner Saga, RPG ve TBS türünde piyasaya çıkacak. Ayrıca sıra tabanlı oyunları seven kitleye hitap ediyor. Stratejik yönleriyle ön plana çıkacak gibi duruyor ve RPG’nin karakter gelişim özelliklerini de barındırıyor.
The Banner Saga’nın yapımcıları olan Stoic Games, BioWare’den ayrılan oldukça deneyimli bir ekipten oluşuyor.
Her karakterimizin belirli insiyatif puanları olacak ve buna göre de savaşta belirli sıraya dizilecekler. Oyunumuz aynı zamanda 16 farklı sınıfı barındıracak.
The Banner Saga, kendi hikayemizi yönetmemizi ve seçimlerimizin de geleceğimizi belirlemesini konu alacak. Tanrıların öldüğü bir dünyada, insanların tüm inancını kaybetmesi yüzünden ortaya çıkan panik, bizim gibi bir kahramanın doğmasına neden olacak. Kampımızı hayatta tutmak için, çok önemli kararlar almak zorunda kalacağız ve yapacağımız tercihlerse, kaderimizi belirleyecek.
Oyunun taktiksel bir RYO oyunu olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda var, görsellere ve yayımlanan videolarına baktığımızda, insanın aklına ister istemez Game of Thrones geliyor.
Savaştıkça puan kazanacağımız The Banner Saga, bu puanlarla takımımıza yeni adam almamızı ve onları tabii ki hayatta tutmak için yiyecekleri depolamamızı da sağlayacak. Kimi zaman kampımıza moral vermek zorunda kalacağız, kimi zaman ise savaşmadan kaçmak onurumuzu kıracak; bu da doğal olarak cesur savaşçıları kaybetmemize neden olacak. Ayrıca kazandığımız her savaş rütbemizi yükseltecek, böylece yüksek rütbeliler sadece kendi aralarında savaşabilecek; bu da dengesizlik durumunu ortadan kaldıracak.