Oyun İncelemeleri

Blitzkrieg: Burning Horizon

Her ne kadar Türkler olarak 2. Dünya Savaşı’na katılmamış olsak da dibimizde ki bu savaşı bilmeden geçmemize imkan yok. Hatta bir çoğumuz en ince detaylarına kadar biliyor. Kitap, belgesel ve sinema gibi ortamlarda takip ediyoruz. Açıkçası ben de bunlardan biriyim. Bir tarafta 500.000 kişilik dev ordusu ile dünyanın her tarafına yayılmış istila güçleri, diğer tarafta ise her ne kadar sayıca düşmanlarına oranla çok fazla olsa da birçok açıdan yetersiz olan ittifak güçleri. Dünyanın geleceğini belirleyecek bu savaşa ilgisiz kalmak imkansız gibi gözüküyor. Özellikle son birkaç yıldır Hollywood imzalı filmler tüm dünyanın ilgi odağı oldu. Bunun sonucu olarak da oyunlardaki yansımasını hepimiz görebiliyoruz. Nerede ise savaşın her gününü, her kişisini, her hikayesini ayrı ayrı konu alan oyunlar yapılıyor. Blitzkrieg de bunlardan birisi.

2. Dünya Savaşı, bir grup maceraperestin, kişisel çıkarları ve dünyayı ele geçirip hükmetme emelleri üzerine kurulup, insanlığın alnına sürülen kapkara bir lekedir. Bu doğrultuda işgale başlayan Almanlar, 1939-1941 yılları arasında, Polonya, Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika, Fransa ve Sovyet Rusya’yı işgal etmek için kullandıkları savaş stratejisine Blitzkrieg adını vermişlerdi. Blitzkrieg, düşmanı hazırlıksız yakalamayı ve durmadan yeni hedeflere doğru ilerlemeyi amaçlayan bir saldırı tarzı idi.

Bundan 1 yıl kadar önce çıkan oyun strateji severler tarafından çok beğenilmişti. RTS türüne kazandırdığı farklılıklar sayesinde de bugüne kadar oynanmaya devam etti. Kısa süre önce de yeni görev paketi ile yeniden karşımıza çıktı. Blitzkrieg: Burning Horizon, bu oyunun yeni görevlerini içeriyor. Genişleme setinde yeni görevler bulunuyor. Bunlardan 18’ini Erwin Rommel campaign’i oluşturuyor. Geriye kalanlardan 8 tanesi ise birçok 2. Dünya Savaşı oyununda rastlamadığımız Japonlar’a ait.

RTS öldü yaşasın yeni RTS

Blitzkrieg birçok Strateji oyununu temelden yıkıp, üzerine çok katlı bir yapı inşa etmiş. “Kaynak topla, üret, savaş” mantığını bir kenara bırakıp, elimizdekini kullanarak düşmanımızı yok edeceğiz. Gerektiğinde bozulan araçlarımızı tamir ederek, gerektiğinde ise yardım çağırarak var gücümüz ile görevlerimizi tamamlamamız gerekiyor. Mühimmatınız bittiğinde ordugaha gidip temin etmeniz gerekiyor. Detaylar kimi zaman “eh be artık” dedirtecek kadar fazla oluyor. Ama bir süre sonra bunun oyunun akıcılığını ne kadar etkilediğini fark ediyor ve kendinizi akışa bırakıyorsunuz.

Her ne kadar askerleriniz gruplar halinde olsa da hepsi ile tek tek ilgilenmeniz gereken vakitler oluyor; kimi zaman öncü birlik ile keşif yapmanız gerektiği gibi. Hatta kimi zaman işgal altındaki bir şehrin ara sokaklarında birkaç asker ile duvardan duvara ilerleyip, evlerin içinde saklanmanız da bunun sonucu olarak geliyor. Bu da oyunun zaman zaman RTS’den çıkarıp Role Playing öğeleri taşımasına sebep oluyor. Hali ile adamlarınız savaştıkça rütbe kazanıyorlar. Tabi hayatta kalabilirler ise.

Birçok genişleme paketinde olduğu gibi Burning Horizon’da da yeni birimler var. Bu birimlerin sayısı 50’den fazla. Mayın toplama ekipleri, Chi Ha ve Pz IV H tanklarının yanı sıra tank katili Zero, Blenheim ve Vickers Vildebeest uçaklarınıda oyunda bulabilirsiniz.

Luger’ler elimizde

Oynarken kimi zaman kendimi gerçekten savaşın içinde hissettiğim oldu. Özellikle Almanca konuşmalar, emirler ve havan topu sesleri bunun oluşmasında önemli rol oynadı. Hatta siper kazıp saklanma fikrini daha önce oynadığım stratejilerin hiçbirinde gördüğümü hatırlamıyorum. Elime silahımı alıp Kartal Yuvası’nı ele geçirmeyi istediğim o kadar çok zaman oldu ki, bu da beni oyuna bağlayan etkenlerden biriydi.

Şimdiye kadar oyunun hep iyi yönlerinden bahsettim durdum. Bir çoğunuzundan “Madem oyun bu kadar iyi, neden bu kadar puan kırdın?” sorusunu duyar gibiyim. Elbette bir sebebi var. Okumaya devam edin ve neden olduğunu görün.

Karşında komutanın duruyor, aptal aptal bakma

Bliztkrieg’in beni en çok rahatsız eden özelliklerinden biri yapay zekasının basitliği idi. Elinde tüfek olan herkes bir oraya bir buraya koşabiliyor. “Ama makinalının önünden mi geçmiş, panzerin altında mı kalmış?” çok önemli değil. Sadece koşturuyor, kimi zaman anlamsız yere ateş edebiliyorlar. Bunun farkında olan Nival Interactive, hiç olmazsa oyuna biraz zorluk katalım demiş ve birliklerin ölmesini zorlaştırmış. Birlikler arasındaki güç dengesizliği ise ayrı bir durum. İlk bölümü bir tek panzer ile geçebiliyorsunuz. Yanında gelen ek birlikleri çok kafanıza takmayın. Başlangıç noktasında kalsalar bile yeterli olabiliyor. Genişleme paketi ile yapay zekayı biraz da olsa düzelteceklerini düşünüyordum ama olmamış. Ne yazık ki bu oyundan puan kırmamı sağlayan önemli etkilerden biri oldu.

Bunun üzerine kullanışsız menüyü de eklersem oyunun değeri oldukça düşecektir. O yüzden menüyü öğrenmek yerine kısa yolları ezberlemenizi tavsiye ederim. Zira bir süre sonra, menüden vermek istediğiniz komutu ararken birde bakmışsınız kullandığınız siperin üzerinden bir tank geçiyor. Durum bu olunca ister istemez sinirleniyorsunuz.

Blitzkrieg, RTS oyunlarına getirdiği yenilikler ile uzun süre adından bahsettirmişti. Görülen o ki Burning Horizon da RTS severler tarafından oynanacak. Gerçi, “Age Of Empires 3” çıktığında yüzüne bir daha bakılır mı, bilmiyorum. Anlattığım sorunları, “Zaten birçok oyunda bunlar ile karşı karşıyayız” diye düşünüp göz ardı edebiliyorsanız, en azından birkaç haftanızı rahatlıkla bağlayabileceğiniz bir oyun olarak düşünebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu