Oyun Ön İncelemeleri

Bloodborne

Dürüst olmak gerekirse, günümüzde piyasaya çıkan pek çok oyun, genel kitleye hitap etmesi için kolaylaştırılmakta. Özellikle SNES ya da Sega Mega Drive dönemlerini bilen oyuncular, sürekli oyunların kolaylaşmasından şikayet ederler. Artık eskiden olduğu gibi sağlık paketleri yok. Bunun yerine kuytu köşeye sinip, belirli bir süre vuruş almazsak kendiliğinden dolan canımız, sadece belli noktalarda çıkan kaydetme özelliği yerine, adım başı kaydolan bir oyun sistemi var.

Uzun zaman sonra böyle giden gidişata dur diyen yapım ise From Software tarafından geliştirilen Demon’s Souls olmuştu.

Playstation 3 için özel olarak piyasaya çıkan Demon’s Souls, zorluğuyla dillere destan bir yapım olarak karşımıza çıkmıştı. Aslına bakılırsa Demon’s Souls, ilk olarak King’s Field isimli oyunun devamı olarak çıkacaktı ancak Sony, oyunun herhangi bir serinin devam oyunu olarak değil, yeni bir isim ile çıkış yapmasını istedi. Buna rağmen Demon’s Souls, pek çok oyuncu tarafından King’s Field’ın ruhani devamı olarak anılır.

Tek bir boss’u geçmek için bile 15-20 kere öldüğünüz oyun, ilk olarak Japonya için özel olarak piyasaya çıkar ve Sony, oyunun batı oyuncuları tarafından sevilmeyeceğine kanaat getirip Demon’s Souls’u Avrupa’ya getirmez. Atlus firması ise Demon’s Souls’taki ışığı görür ve çıkışından aylar sonra, oyunu batıya getirir ve Demon’s Souls, büyük bir başarıya imza atar.

Peki neden Bloodborne‘un ön incelemesinde, Demon’s Souls’tan bu kadar bahsettim?

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Karşımıza ilk olarak “Project Beast” olarak çıkan Bloodborne, Demon’s Souls ve Dark Souls serilerinin yaratıcısı Hidetaka Miyazaki tarafından From Software bünyesi altında geliştirilmekte. Öncelikli olarak sizlere evet Bloodborne’un farklı bir marka olduğunu ancak Demon’s Souls serisinin ruhani devamı olduğunu belirtmemde fayda var. Her ne kadar serinin yaratıcısı bu durumu tamamen inkar etse de, yayımlanan videolar ve görseller, bizlere aksini ispat etmekte.

Hatırlarsınız, Souls serisinde, Orta Çağ temasına hakim bir dünyada ölümle yüzleşirdik. Bloodborne’da ise durum biraz farklı.

Bloodborne, Victoria döneminde yani 1837 ile 1901 yılları arasında geçmekte. Bu sebepten ötürü, oyunda sadece kılıç, mızrak, kalkan gibi Orta Çağ silahlarının yerine gelişen sanayiden ötürü, ateşli silahları da kullanabilir hale geleceğiz. Hatta öyle ki, Bloodborne’da karakterimiz tek eline kılıç alırken, öteki eline pompalı tüfek alabilecek. Tabii pompalı tüfek pek “Victoria” dönemini yansıtmıyor ancak amaç, oyunun dinamiklerini benzerlerinden farklılaştırmak. Oyunda ateşli silahlar bulunuyor diye Bloodborne’u “shooter” sınıfına koymayın çünkü bu silahlar biraz eski ve yaşlı oldukları için onlarla sürekli ateş etmemiz bir hayli zor.

Nerede kalmıştık? Evet, oyunumuz Victoria döneminde saklı dağların ardında bulunan Yharnam isimli antik bir şehirde geçmekte. Yharnam, yerel inançların önyargıyı arttırdığı bir şehir ancak yine de antik tıbbın merkezi konumunda. Bloodborne’un hikayesine şöyle bir bakacak olursak, Yharnam’da “canavar vebası” isimli insanları dehşete düşüren bir hastalık oluşur ve bu hastalık, isminden de anlaşılacağı gibi yakaladığı kişiyi lanetleyip sonsuza kadar canavara dönüştürmektedir.

İşte ana karakterimiz tam da bu sırada olaya dahil olur ve oyunun hikayesi Souls serisinden ayrılır.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Öncelikli olarak Bloodborne’daki karakterimiz ölümsüzlükle lanetlenmiş biri değil, aksine Yharnam’ı canavarlardan kurtarmaya gönüllü bir avcıdır. Çünkü artık Yharnam’da her gece “canavar avları” düzenlenmektedir ve avcılar, canavar vebasına yakalanmışları zorunlu olarak katleder. Artık antik şehrimiz ölüm ve kandan geçilmez olmuştur. Avcılar ellerinde meşaleler, şaşkın ve korkmuş gözler ile canavarları aramakta, av ya da avcı olmaktalardır.

Malum bir elin beş parmağının beşi de birbirinin aynı olmadığı gibi, oyunda bulunacak canavarlar da çeşitlilik gösterecek. Bloodborne’da kendi karakterimizi yaratabileceğiz. Oyunda bulunacak farklı sınıflardan istediğimizi seçebileceğiz, ayrıca avcınızı ve onun kaderini kontrol etmek tamamiyle bizim elimizde.

Bloodborne, hikaye anlamında Dark Souls serisinden farklı olabilir ancak oyun mekanikleri bakımında neredeyse aynı. Oyunda bulduğumuz silahların ve zırhların belli birer ağırlıkları olacak ve eğer karakterimize çok yüklenirsek, yürüyemez ya da kılıcımızı savuramaz hale geleceğiz. Dahası, Bloodborne’da bulunacak düşmanlar, bizi gafil avlayıp tek bir hamlede bile öldürebilecekler. Düşünün, oyun o kadar Dark Souls’a benziyor ki sisli kapılar bile Bloodborne’da yer almakta. Benzerliklerden bahsederken oyunun kayıt sistemine de deyineyim. Evet tıpkı Souls serisinde olduğu gibi, Blooborne’da da otomatik kayıt sistemi yok ve sadece belirli yerlerde kayıt yapabileceğiz. Tabii oyunda eskisi gibi bonfire’lar yok ancak onların yerine içlerine ruhsal kılıç saplayabileceğimiz yeni heykeller bulunmakta yani elde ettiğiniz puanları harcamak için yeriniz hazır.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Oynayanlar bilir, Dark Souls serisinin çok farklı ve yaratıcı bir çoklu oyunculu modu bulunmaktadır. Şöyle ki, isterseniz yere bazı işaretler bırakıp sizi çağıran farklı insanlara yardım edebilir ya da onların dünyalarını istila edip ağızlarından emdikleri sütü burunlarından getirebilirdiniz. Bloodborne’da ise durum biraz farklı. Evet çoklu oyunculu bir mod olacak ancak Dark Souls serisinde olan moddan tamamiyle farklı bir işleyiş karşımıza çıkacak. Henüz belli olmadığı için yorum yapmak çok güç ancak Bloodborne’un yaratıcısı Hidetaka Miyazaki yeni modu, “keşfin sınırsız paylaşımı” olarak nitelendirmekte. Eh bekleyip göreceğiz.

Bloodborne ile yazabileceklerimin hepsi bu kadar. Gördüğünüz gibi Bloodborne, hikayesi dışında Souls serisine bir hayli benzemekte. Eğer siz de zoru seviyor ve karşınızdaki düşmanın sizi zorlamasını ve onu yendikten sonra havalara uçmayı istiyorsanız, Bloodborne tam sizin oyununuz. Yok hayır ben zorluğa gelemem, her düşmanımı iki vurduğumda yere sereyim, zaafını bulmadan öldürüp geçeyim diyenlerdenseniz, başka bir oyuna bakmanızda fayda var çünkü Bloodborne, sizinle taban tabana zıt bir oyun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu