Blur

Yarış oyunlarına arcade tadı verildikçe, daha keyifli ve adrenalinleri daha
yüksek olmaya başladı. Amaç sadece finiş çizgisini ilk olarak geçmek değil, aynı
zamanda hayatta kalmak ve kendini korumak oldu. En hızlı ve son model araca
sahip olmak, artık bir yere kadar önemli. Ne kadar zeki hareket edebilir ve
çevreyi kendi faydanıza ne kadar fazla kullanabilirseniz, 1. olma şansınız da o
oranda artıyor. Artık herşey sadece hız gösterisi değil, aynı zamanda güç
gösterisi adeta.

Kadrana gerek bile yok

Blur de yukarıda bahsetmiş olduğumuz kategorinin bir elemanı. Yarışmak ve
kazanmanın yanında, düşmanları saf dışı bırakmak da ön planda. Zaman zaman
stratejiler geliştirmeniz ve bunlara uygun hareket etmeniz gerekebiliyor. Bunu
yaparken ise, hız ve heyecan bir dakika olsun düşmüyor. Şahsen ben, Blur’un
başında beklediğimden çok daha fazla zaman geçirdim çünkü gerçekten eğlence
vaadediyor. Sadece tek kişilik değil, multiplayer oynandığı zaman, eğlence daha
da tırmanıyor ve keyifli dakikalar kaçınılmaz oluyor.

Menüler son derece pratik hazırlanmış. En başta tek ya da çok kişilik oyun
modunuzu belirliyor, ondan sonra diğer seçeneklere geçiyorsunuz. Tek kişilik
sistemde, asıl mod kariyer modu. Burası, bir bakıma Need For Speed mantığıyla
çalışıyor. Bölümler içerisindeki yarışları tek tek geçerek, kilitli olan diğer
bölümleri açmaya çalışıyoruz. Bunun dışında, topladığımız achivement’ların
gösterildiği yerler, Internet kapışmaları ve yarış içerisinde çektiğimiz
fotoğrafların tamamına, tek kişilik oyun menüsünün altından ulaşabiliyoruz. Az
evvel de belirttiğimiz gibi; tek kişilik olarak oynayacağınız zaman, vaktinizi
çoğunluklu kariyer modu içerisinde harcayacaksınız.



Bölüm içlerindeki yarışlar da birkaç çeşitten meydana geliyorlar. Race
bildiğimiz yarış ve alt etmemiz gereken birçok yarışçı var. Destruction’da,
rakiplerimize çeşitli power up’lar kullanarak, belirli miktarda hasar vermeye
çalışıyoruz. Bu power up’lara az sonra değineceğiz. Checkpoint’te ise bölüm
içlerindeki checkpoint noktalarından zamanında geçmeye çalışıyoruz. One on
one’da teke tek yarış yapıyoruz. Belli başlı yarış mod’larını bu saydıklarımız
teşkil ediyor. Bu yarışlardan topladığımız Fan Point’ler birikiyor ve bir
sonraki yarışı ve bölümü açmamızı sağlıyor. Aynı zamanda, kullanabileceğimiz
yeni araçları da topladığımız bu Fan Point’ler ile serbest bırakıyoruz.
Race’lerde mutlaka ilk 3’e girmemiz gerekiyor, yoksa başarısız sayılıyoruz.Yarışabileceğimiz birçok pist yer alıyor. Barcelona, San Francisco, Brighton,
Tokyo gibi pistler; oraların havasını verecek şekilnde, oldukça güzel
tasarlanmışlar. Seçebileceğimiz birçok araç var ve biz Fan Point’leri
topladıkça, yenileri de açılmaya devam ediyor. Araçların özellikleri, yarıştan
önceki araç seçme ekranında gösteriliyor. Maksimum hız, hızlanma, yol tutuşu ve
dayanıklılık gibi özellikler son derece önemli. Zira, bunu yarışacağımız piste
göre de belirleyebiliriz. Genellikle hızlı araçlar, daha dayanıksız oluyorlar
ancak yavaş araçların dayanıklılıkları yüksek oluyor. Seçimimizi bunu göz önünde
bulundurarak yapmamız gerekiyor.

Yarış kısmına geçtiğimiz zaman bizi gerçekten görsel bir şölen bekliyor.
Grafikler müthiş ve çevre detayları da gayet güzel gözüküyorlar. Arka plan hiç
eğreti durmuyor ve hatta görsel efetklerle birlikte oyuna çok şey katıyor.
Efektler gerçekten harika, power up’ları kullandıkça ve bir yandan hızlı
gittikçe, ekranın buna göre nasıl şekillendiğini daha iyi göreceksiniz.
Efektlere göre ışıklandırmalar ve yansımalar da değişiklikler gösteriyorlar.
Yüksek hızda giderken çevrenin bulanıklaşması ve araç ışıklarının buna göre daha
flu gözükmesi gibi detaylar gayet güzel. Yarış başladıktan sonra, oyunun kilit
noktasını power up’lar oluşturuyor. Yarışlar sırasında, karşımıza hep bunlardan
çıkacak ve o an uygulamak durumunda olduğumuz stratejiye göre hangisini almamız
gerektiğine, kısa bir süre içerisinde karar vermemiz gerekiyor. Zira, yarış
devam ediyor ve bir yandan rakipleriniz de sizlere saldırı üstüne saldırı
yapıyorlar.

Gücümüze güç katıyoruz

Power up lar genelde şunlardan oluşuyorlar; turbo, korunma kalkanı, ateş topu,
mayın, elektrik, yıldırım, tamirat ve yan araç saldırısı. İşin heyecanlı kısmı,
bu power up’lardan sadece siz değil, rakipleriniz de yararlanabiliyor ve onlar
da sizin elinizden almaya çalışıyorlar. Aynı anda 3 power up taşıyabiliyorsunuz
ve bunları duruma göre seçerek kullanabiliyorsunuz. Hasar aldıkça ya da
verdikçe, araçların dayanıklılıkları da giderek düşüyor. Dayanıklılık seviyesi
sıfırlandığı zaman da aracınız patlıyor ancak belirli bir noktadan tekrar yarışa
dahil oluyorsunuz. Bu yüzden, tamirat power up’ı büyük önem taşıyor ve kritik
noktalarda aldığınız zaman hayatınız kurtuluyor. Bazen öyle sahnelerle
karşılaşıyorsunuz ki; birinciyken birden 10.’luğa kadar gerileyebiliyorsunuz. Ya
da arkalardayken rakiplerin kendi aralarındaki mücadele kızışmış oluyor ve siz
birden bire üst sıralara yükseliyorsunuz. Yarışlar tamamen sürprizlerle dolu ve
her an herşey olabiliyor.



Çabuk karar vermek çok önemli; çünkü zaman zaman bu power up’ları üzerinize
yapılmakta olan saldırıları savuşturmak için de kullanabiliyorsunuz. Üzerinize
yollanmış olan güdümlü bir ateş topunun sinyalini alıyorsunuz, bu sırada kalkan
kullanarak ondan kurtulabilir, ya da yanınızdaki araçları savuşturmakta
kullandığınız power up ile ateş topunun yönünü değiştirebilirsiniz. Bu arada;
oyun içerisinde yapacağınız tüm bu saldırılar, savunmalar, drift’ler, dereceye
girmeler vs, size Fan Point’ler olarak geri dönüyor, bu yüzden sadece kazanmak
için değil, bol puan toplayabilmek için de bunları yapmanız gerekli. Yarışlar
sırasında karşınıza bazı mini bonuslar çıkacak. Bunlarda; sizden ufak
checkpoint’lerden geçmeniz, başarılı bir bolt saldırısı ya da turbo kullanımı
yapmanız istenebilir. Bu ufak bonusları da başarılı bir biçimde kullandığınızda,
Fan Point’leriniz daha da artacak.Kullanabileceğimiz araçlar çok çeşitli ve hepsinin de kendine has özellikleri
var. Ford, Nissan, Chevrolet gibi araçlar kullanabiliyoruz. Kimisi eski
modelleriyle, kimisi de yenileriyle karşımıza olacak. Arazi araçlarına, Beetle’a
ve kamyonetlere de rastlayabilmek mümkün. Hepsinin ana özellikleri de, teknik
özelliklerinin yanında belirtilmiş. Kimisi, bir drift aracı özelliğini taşırken,
bir başka aracın ana özelliğinin yol tutuşu olduğu belirtiliyor. Bu yüzden
seçimimizi yaparken bu kriterleri de göz önünde bulundurmamız gerekebiliyor.
Yarışlarda başarısız olduğumuz zaman da panik yapmaya gerek yok. Oyun bize,
başarısız olduğumuz yarış sonrasında aracımızı değiştirebilme fırsatını da
veriyor. Hasar modellemeleri tatminkar. Çok hasar aldığımızda tamponun düştüğünü
ya da camların çatladığını görebiliyoruz.

Ses efektleri de son derece iyi. Bir power up kullanıldığında ortaya çıkan
sesler ve bunun hıza göre yapılmış olan entegrasyonu oldukça iyi. Uzun lafın
kısası, Blur’de sesler de, grafiklere gayet iyi bir biçimde refakat ediyor.
Yapay zeka ise beklediğimizden daha iyiydi. Kolay modda oynuyor olsanız bile,
size rahatça geçit vermiyorlar. 1. olarak yarışa devam ediyorken, tehlikeyi
tamamen ensenizde hissediyorsunuz, çünkü lider olduğunuz için saldırıların odak
noktası genelde siz oluyorsunuz. O an power up taşımıyorlarsa, çarparak sizi
yoldan çıkartmaya çalışıyorlar. Bir yere takıldığınızda ya da uçuruma, denize
düştüğümüzde, Blur sizi otomatik olarak spawn ediyor. Bu arada Blur’ün bize
sunduğu güzel birde ayrıntı, yarış içlerindeki unutulmaz anların resimlerini
çekebiliyoruz ve bu resimleri fotoğraf albümü olarak saklaybiliyor, hatta Xbox
Live sisteminde de paylaşabiliyoruz.

Split screen savaşları

Single player kadar, multiplayer kısmı da oldukça eğlenceli. Split screen olarak
ya da Live sistemden kapışmalar yapabilmek mümkün. Birçok oyunda olduğu gibi,
Blur’ün de multiplayer kısmını sevgili Emre Günen ile test etme şansına sahip
olduk. Dilediğimiz aracı seçiyoruz ve yapay zekanın kontrol ettiği rakiplerle
birlikte yarışa giriyoruz. Burada bize oyun modunu seçme şansı da verilmiş.
İstersek, yarışlarda power up olmadan da kapışmak mümkün oluyor. Split screen
yarışlar da son derece keyifli. Yarış bittikten sonra, 2 oyuncu arasında oylama
yapılıyor ve oylamaya göre bir sonraki haritanın hangisi olacağına karar
verebiliyorsunuz. Bu gibi ufak detaylar, Blur’ü gerçekten daha da keyifli
kılıyor.



Belki single player mod’ları biraz daha fazlalaştırılabilirmiş. İnsan bu haliyle
çok keyif alıyorken, aynı zamanda daha farklı şeyler görüp onlardan da aynı
keyfi almak istiyor. Yine de bu haliyle Blur, beklenilenin kat kat üstünde ve
eğlence ve heyecanı fazlasıyla verebiliyor. Kariyer modunun dışında, fırsat
buldukça multiplayer modu da es geçilmemeli.

Ses ve görüntü efektlerinin de sağlam olmasıyla birlikte, Blur arşivimizde
mutlaka olması gereken bir yapım olarak nitelendirilebilir.

Exit mobile version