Borderlands: The Zombie Island of Dr. Ned
İkinci Dünya Savaşı’nın tozlu cephelerinden çıkıp Pandora’nın devasa
topraklarına adım atmak zor olsa gerek. Öyle ki Gearbox, bu yeni oyunu için ince
eledi, sık dokudu, her şeyden önemlisi de tam iki kez yapım aşamasına sıfırdan
başladı. RPS olarak geliştirilen oyun, açık söylemeliyim ki ilk haliyle MMO
oyunlarını fazlasıyla andırıyordu. Yine de son versiyonunda kullanılan karton
tarzda grafikler de bir hayli başarılıydı. Borderlands, kısa sürede iyi bir ilgi
gördü ve Gearbox’u da harekete geçirdi. Yapımcılar da bu kez Pandora’nın öteki
yüzünü oyunculara göstermek istedi. Bence görülmeye değer…
Pandora topraklarında saklı teknolojilerin olduğu biliniyordu. Şimdi de yeni bir
şey daha öğreneceğiz; Zombie Island. Borderlands’in ilk eklenti paketinde, ay
ışığında aydınlanan gecenin yaşayan ölüleriyle karşılaşacağız. The Jakobs şirketi
ve Dr. Ned’in yaptığı ilginç çalışmalar, Wolfenstein’daki Nazilerin çılgın
deneylerini aratmayacak düzeyde. Pandora’daki maceramız esnasında herhangi bir
“hızlı seyahat kapısına” geldiğimizde, Jakobs Cove ibaresiyle karşılaşabiliriz.
Bu, bizi Pandora’nın diğer boyutuna götürecek kapının ismi. Gidip gitmemek, size
kalmış.
“Zombie Island’da yer alan dünya, gerçekten etkileyici!”
Bu dünyayı seveceksiniz
Borderlands’de yaptığımız görevler sonucunda gelişim puanları kazandığımız
için, karakterimizin seviyesi de artıyordu. Böylelikle önceden öldürmekte
zorlandığımız yaratıkları bu kez kolaylıkla haklayabiliyorduk. Eğer
Borderlands’e yeni başlamayı düşünüyorsanız, ilk etapta Zombie Island’ı
oynamanızı tavsiye etmiyorum, çünkü normal oyuna nazaran sizi daha da
zorlayacaktır. Bu da yapımdan alacağınız zevki fazlasıyla düşürecektir.
Öncelikle biraz görev yapıp hem seviye geliştirmek, hem de cephane olarak
birikim yapmak, çıkacağınız bu uzun yol için size fazlasıyla yardımcı olacaktır.Yeni düşmanlarımız arasında, uçan dev yarasalar, asit püskürten zombiler, bal
kabağı kafalı yaratıklar ve Frenkenstein tarzı yaratıklar bulunuyor. Tabii ki
bunlar normal yaratık sınıfını oluşturuyor. Bir de devasa Boss’lar var ki,
onları öldürmek oldukça zor ve sabır gerekiyor. Elimizdeki silahları,
aldığımız puanlar neticesinde daha da geliştirebilir, elektrik enerjisiyle
çalışan bir silah gibi yeni oyuncaklarımızı da kullanabiliriz.
Çoğu zaman
bulunduğunuz yerde sabit kalıp ateş etmek mantıklı değil. Çünkü kısa bir süre
sonra etrafınızı yaratıklar sarabiliyor ve kaçmanız zorlaşıyor. Eğer fazla hasar
alırsanız, Last Stand moduna geçiyorsunuz ve o sırada karşınızdakini
öldürebilirseniz tekrar hayata dönüyorsunuz. Öldüğünüz takdirde ise, belirli bir
ücret karşılığında son kayıt noktasına ışınlanıyorsunuz.
Gecenin tadını çıkarın
The Zombie Island of Dr. Ned’in en çok hoşuma giden yönünü, muhteşem dünyası
olarak gösterebilirim. Karşı tepelere baktığınızda, neredeyse tüm gökyüzünü
kaplayan devasa bir dolunay, tepelerin eteklerinde kurulmuş ve hâlâ çalışmakta
olan fabrikalar, çevreyi süsleyen küçük yapılar, köprüler ve yolu aydınlatan
ufak lambalar, arka planda gelen uğultular çok hoş olmuş. Sırf bu manzara için
bile tüm haritayı karış karış gezmek isteyebilirsiniz. Söz konusu pakette 5
farklı bölgeden oluşan devasa bir harita bulunuyor. Şunu da belirtelim, burada
araba kullanamaz veya hızlı seyahat etmek için bir boyut kapısı bulamazsınız.
Her şeyi yürüyerek ve doğal olarak hızlı hareket ederek yapabilirsiniz.
Son zamanlarda zombi teması üzerine kurulu sayısız yapımla karşılaştık. Bir
dönem için artık sıkıcı hal aldığı söylenen “İkinci Dünya Savaşı türündeki
oyunlar” görünüşe göre yerini “zombilerin konu edildiği oyunlara” bırakmış. Call
of Duty: World at War için de hazırlanan Nazi Zombies modu oldukça başarılıydı,
ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki The Zombie Island of Dr. Ned, zombi
temasını kullanarak çıkarılmış en kapsamlı eklenti paketi. Hem tek başınıza, hem
de arkadaşlarınızla co-op olarak oynadığınızda tadını sonuna kadar
çıkarabilirsiniz. 4 saat civarında oynanış sunduğunu da belirtelim.