Ne zaman 2. Dünya Savaşı’nı ele alan bir oyun oynasam, aklıma hep aynı şey
gelir. “Eğer 2. Dünya Savaşı yaşanmasaydı, bu yapımcılar ne yapacaktı?”
Gerçekten de, şimdiye kadar bu konuyu işleyen sayısız oyun oynadık. Elbette
“Call of Duty” gibi başarılı yapımlara “hayır” diyemeyiz ama çoğunlukla
geliştirilen başarısız oyunlardan dolayı az da olsa İkinci Dünya Savaşı konulu
oyunlara karşı bıkkınlık hissetmeye başladık. Yapımcılar ise bıkmadan usanmadan
bu tür oyunlar geliştirmekte ısrar ediyorlar. Brothers in Arms ise, vaat ettiği
özelliklerle suyu çıkan WW2 temasını bize tekrar sevdirmek için geliyor.
Yapımcılığını başarılı bir firma olan Gearbox’ın üstlendiği Brothers In Arms’ın,
uzunca bir süredir yapılmasına rağmen birkaç hafta önce 2005’in başlarına
ertelendiği duyurulmuştu. Erteleme için herhangi bir sebep belirtmeyen Georbox,
oyunun hatasız yapmak için çok çalıştığını belirtiyor. Sadece PC için değil,
diğer oyun platformlar için de geliştiriliyor.
Gözlerinde korkuya yer olmayan; 13 dev adam
…hava eksilerde bir derece. Çevreye fırtına öncesi sessizlik hakim. Bir de
uçtuğumuzu hesaba katarsak donmamız işten bile değil. O kadar çok korkmuşum ki
ayaklarımın soğuktan uyuştuğunu hissetmemişim. Umursamamış gibi yapıp kafamı
kaldırdım, ortalıktaki tek ses pervanenin acımasızca rüzgarı delişiydi. Korkudan
ve soğuktan etkilenmiş bir sürü yüz bana bakıyordu. Her şey bir yana,
yapacağımız atlayışa konsantre olmaya çalışıyorduk. Aslına konsantre olmanın çok
fazla önemi yok. Çünkü iyi ya da kötü bir şekilde atlayacağız ve yere ayak
basanlar ile basmayanlar olarak iki gruba ayrılacağız. Bu gruptan hangisinin
daha şanslı olduğunu bende hala bilmiyorum. Zaman gelip çatıyor. Etrafıma son
bir kez bakıyorum, bazıları korkudan ne yapacağını şaşırmış; ağlıyorlar. Onları
görmemiş gibi yapıp sıraya giriyorum ve atlayışımı yapıyorum. Gözlerimi kapatıp
kendimi boşluğa bırakıyorum. Kulağıma bağırışlar, çığlıklar, silah sesleri
geliyor. En sonunda ayaklarım yere değiyor ve gözlerimi açtığımda etrafımda
benim gibi 13 adam görüyorum; birbirinin kaderini yazan 13 adam…
Konusu gerçek yaşamdan alındığından, hatta mekanlarında bire bir aynı
olduğundan; Brothers in Arms bize gerçek bir savaş sunacağı kesin. Özellikle
yapımcılar oyunda kullanacakları çevrenin gerçek olması için, savaşın geçtiği
mekanlara bizzat gitmişler. Hatta birçok savaş gazisiyle konuşup savaş hakkında
fikirlerini, duygularını almışlar. Bunları duyunca yapımcı Gearbox’ı buradan
takdir etmemek yanlış olur sanırım zira bu kadar ayrıntılı bir çalışmayı çok az
yapımcı gerçekleştiriyor.
8 gün
Brothers In Arms, birçok FPS’nin aksine 9-10 saatlik kısa bir oyun olmayacak.
Yapımcılar oyunun ne kısa ne de uzun olduğunu, ortalama bir oyun süresine sahip
olduğunu belirtiyorlar. Konunun işlenişi diğer oyunlara nazaran biraz farklı
olacak. Biraz önce okuduğunuz uçaktan atlama sahnesi ile başlayacak ve o olaydan
sonraki 8 günü ele alacak. Böylece her görev birbirini takip edecek ve
görevlerin arasındaki bağlar güçlü olacak. 22 bölüm 8 güne yayılacak ve her
bölümde ayrı bir yeri ziyaret edeceğiz. Bu yerler arasında savaşın kanlı
yerlerinden, ıssız yerlerine bir çok alanı oyunda göreceğiz.
Kader belirleyecek taktikler
Brother in Arms’da diğer oyunların tersine taktik kurmak en basit hale
indirgenmiş ve farklı taktikler kurabilmemiz için bir çok seçenek geliştirilmiş.
Mesela belli bir yol üzerinde imlecinizi kullanarak belli yerleri
işaretliyorsunuz, o noktalarda kimlerin bulunmasını ve ne yapmaları gerektiğini
söylüyorsunuz ve bir kısa yol tuşu ile zamanı geldiğinde atağa geçiyorsunuz.
Ayrıca oyunda zor durumda kaldığınızda ve yanınızda bir telsiz bulunursa tank
desteği çağırabiliyorsunuz bu da yapacağınız taktiklerde önemli bir yer işgal
ediyor. Oyunun gerçekçiliğini destekleyen bir başka unsur ise her askerin her
aracı kullanamaması. Askerler sadece uzman olduğu araçları kullanabiliyor ve siz
komutanları olarak onların nasıl dizilip nasıl harekete geçecekleri hakkında
onlara bilgi verebiliyorsunuz yani dolaylı yoldan da olsa savaşa katılmış
oluyorsunuz.
Yıllar önce çıkan ve gerçekçiliğiyle oyuncuların beğenisini kazanan Operation
Flashpoint vardı. Orada gerçekçilik biraz fazla abartıldığından hemen
ölüyordunuz ve oyunun zevki bir anda gidiyordu. Umarım Gearbox, Operation
Flashpoint’den dersini alıp gerçekçiliği abartmaz ve bize keyifli, birkaç
kurşunda hakkın rahmetine kavuşmadığımız bir oyun sunar.
Onu ekleyelim, bunu ekleyelim; işte grafik motoru!
Gearbox oyunda kendi ürünü olan bir grafik motorunu kullanıyor. Öyle ki
kullanılan grafik motoru sahip olduğu özelliklerle tanıdığımız birçok motora taş
çıkartıyor. Özellikle screenshotlar’dan göreceğiniz ve son dönemlerde birçok
oyunda kullanılan (Hitman 3, Pop: Sand of Time) post filter efekti oyuna
eklenmiş. Bu efektle birlikte grafiklerde yumuşaklık ve masalsı bir hava ortaya
çıkıyor. Bu özelliği sevmemek mümkün değil çünkü oyunu çok daha gerçekçi
kılıyor. Tabii, bu nimetlerden sadece yeni nesil grafik kartı sahipleri
faydalanacak. Son dönem oyunlardan aşina olduğumuz, ragdoll (modellenmiş
karakterlerin hareketlerini ve eklem yapısını simule etmeye yarayan teknoloji),
gerçekçi gölgelendirme ve ışıklandırma efektleri oyunda bulunacak. Zaten
görüntülerden oyunun ne kadar başarılı grafiklere sahip olduğu anlaşılıyor.
Grafik motorunun katkısıyla oldukça gerçekçi mimikler göreceğiz. Askerlerimiz,
kızdığında, hüzünlendiğinde, mutlu olduğunda mimikleri değişecek. Her askerin
kendine ait bir kişiliği olacak ve bu kişiliklere göre her durumda askerler
farklı bir tepki veya hareket gösterecek. Diğer savaş oyunlarına kıyasla
psikolojik yönden de daha yoğun olacak. Savaş sırasında arkadaşlarınızı
kaybederseniz, takım arkadaşlarınızın moralleri bozulacak, bazıları ağlayacak,
ölmek isteyecekler. Eğer oyunu ileride oynarken ağlamaklı olursanız şaşırmayın.
Coming Soon!
Görüldüğü üzere Brothers in Arms, benzerlerinden çok farklı bir oyun. 2. Dünya
Savaşı oyunlarından bıktıysanız bile bu oyunu beklemeye devam edin, çünkü
çıktığında oyun piyasasında bomba etkisi yaratabilir. Umarım, 2005’in başlarında
çıkacak olan Brothers in Arms bize keyifli bir savaş deneyimi yaşatır.
