Bullet Witch
Yazımın en başında söyleyeyim; Biraz farklı bir yapım var. Bazılarının
beğendiğini beğenmem, bazılarının beğenmediklerini de çok beğenirim. Lafı
eveleyip gevelemeden konuya gireceğim. Bullet Witch oyunu IGN ve Gamespot
tarafından düşük notlar almış. Açıkçası bu yüzden oyuna ön yargılıydım. Ama
önceden videosunu izlediğim yapım beni etkilemeyi başardı. Bullet Witch’e
verdiğim notlar biraz yüksek olacak. Sebeplerini de yazımın içinde
okuyacaksınız.
2013 ve karanlık çağ
2007 yılından sonra dünyamız felaketlere maruz kalmış ve bu felaketler giderek
kitlesel boyutlara ulaşmıştır. Terörizm, ölümcül virüsler, salgın hastalıklar ve
savaşlar sonucu milyarlarca insan yaşamını kaybeder. 2013 yılına kadar devam
eden bu felaketler dünyayı yaşanmaz hale getirirmiş, üstelik yeraltından çıkan
bir lanet sonucu da şeytani güçler yeryüzüne yayılmıştır. Tüm bu olumsuzlukların
içinde insanlık kurtarıcısını beklemektedir. O kişi de Alicia adlı özel
yetenekleri olan güzel bir cadı kızdır. Bunları okurken ruhunuzun daraldığını
hissedebilirsiniz. Ama Bullet Witch’in konusu bu.
Oyununun başında sivil insanlara yolda birkaç tane askerin ateş ettiğini
görüyoruz. Bu şeytanın askerleri can düşmanlarımız. Sol göğüslerinde savaş
madalyaları yerine çirkin bir surat şekli iliştirilmiş. Silah kullanabiliyorlar
(Makineli, roketatar, pompalı) ve bölümler ilerledikçe daha güçlü ve seri
hareket edenleri ile karşılaşıyorsunuz. Zavallı insanlara ateş eden bu kötü
ruhlu askerler, birden karşılarında siyah elbiseli, topuklu çizme giyen ve
boyundan büyük bir silah taşıyan Alicia ile karşılaşırlar. O diğer NPC’ler gibi
savunmasız değildir. Alicia özel güçleri olan bir cadı demiştik. Başta elinde
tek bir silah var. Mermiler sınırsız olunca cephane sıkıntımız olmuyor.
Gamepad’imizin LT tuşuyla havada taklalar atıyoruz ki, bu Alicia’nın mermilerden
kurtulması için gerekli. Eğilip ilerlemek mümkün, ama Bullet Witch aksiyon
olarak hazırlandığı için bu özellik hiçbir işe yaramıyor. Oyun boyunca hiç
kullanmadım desem yeridir. Sadece eğilmekle kısmi olarak hedef küçültüyoruz o
kadar. Gelelim oyunun en güzel yönlerinden birisine yani büyülere. Evet büyüler
oyuna ayrı bir renk katıyor. Kullanabileceğimiz 9 çeşit büyü var, ama oyunun
başında hepsini kullanamıyoruz. Bölüm bitince kazandığımız puanlar ile büyü
yeteneklerimizi geliştiriyoruz. Yeni silahlar alıp etki güçlerini artırıyoruz.
Oyunda bazı bölümlerde ilerlemeniz için en güçlü büyülerden biri olan Yıldırım
Büyüsünü kullanmanız gerekiyor. Özellikle tanklar, helikopterler ve güçlü
Boss’lara karşı bu büyü çok etkili. Bunun yanında savunma, karga, meteor, yakıcı
kurşun gibi çeşitli büyülerimizi kullanıyoruz. Artık Alicia’nın kim olduğunu
düşmanlarına gösterme vakti geliyor. Kontrol bize geçince başlıyoruz ateş
etmeye. İlk gözümüze batan fizik motorunun marifetleri. Çevrede ateş ettiğiniz
her şey, olması gerektiği gibi hareket ediyor. Oyunda neredeyse tüm nesneler
parçalanabiliyor (Nedense bu durum bina camları için geçerli değil). Önünüze ne
gelirse ateş edin ve sonuçlarını görün. Şehrin belirli yerlerine konmuş olan dev
su tankları bile ateş ettiğinizde yere düşüyor. En çok zevk aldığım noktalardan
biri bu. Tabi bu özellik sırf göz zevki için konmamış. Su tanklarının altında
askerler varsa, ateş edip tankı üzerlerine düşürüyor ve bu durumu avantaj olarak
kullanabiliyorsunuz. Araçlar, yakıt tankerleri ve variller de patlıyor. Hele
büyük yakıt tankerlerinin patlaması olağan üstü. Patlama sonucu ışık ve
yansımaların göz alıcılığı etkilenmemizi sağlıyor.
Büyük beyinlerin marifetleri
Maceramız ilerlerken şehrin bazı yerlerinin renkli bariyerlerle kapalı olduğunu
görüyoruz. Bunları açmak için beyni aşırı gelişmiş (Akıl yönüyle değil) havada
asılı duran yaratıkları bulmalıyız. Bulunca da silahımızla ateş edip
parçalanmasını sağlıyoruz. Bu yaratıkların bir kötü huyu daha var. Aynı dev bir
mıknatıs gibi çevredeki araç, uçak gibi büyük nesneleri kendilerine çekip
üzerinize fırlatıyorlar. Bazen nereden geldiğini anlayamadığınız bir nesne
çarpması sonucu ölmeniz kaçınılmaz oluyor. Bu biraz can sıkıcı, çünkü askerlerle
silahlı çatışma içindeyken ansızın ölüyorsunuz ve tekrar başlamak zorunda
kalıyorsunuz. Bunun için büyük beyinli yaratık nesneleri kendine çekerken,
ortalıkta fazla gezinmeyin ya da güvenli bir yere kaçın. Renkli bariyerleri açma
işi epey sürüyor. Oradan oraya koşturuyorsunuz ve açılan sokağın girişini bulmak
için deli gibi sağa sola gidiyorsunuz. Çok can sıkıcı geliyor insana. Oyun bu
yönüyle çizgisellikten kurtulamamış. Önüne gelene ateş et büyük beyinleri ara,
yok et ve ilerle. Genelde mantık böyle ama bu durum bölümler ilerledikçe
değişiyor.
İlk bölümden sonra Müttefik Birliğin komutanı Maxwell Cougar ile tanışıyoruz.
Bundan sonra bu birliğin askerleri ile birlikte koordineli bir şekilde
ilerleyeceğiz. Bu askerlerin bize daha fazla yardımcı olmasını beklerdim, ama
kendilerini bile korumaktan acizler. Önünüzden bunlardan bir kaçının sürekli
yaralanıp, yere yığıldığını görüyoruz. Yapay zekanın burada çuvalladığını
üzülerek söylüyorum.
Oyunundaki zorlu Boss’lardan bahsedeyim. Şehrin sokaklarında dolaşan Dev
Yaratıklar birkaç kez karşınıza çıkacak. Cüsselerine aldanıp fazla korkmanıza
gerek yok. Kalplerine ateş etmeniz yeterli. Ölürken kalplerinden büyük bir
basınçla kanlar fışkırıyor ve kesilen koca bir kavak ağacı gibi yere düşüyorlar.
Tek yaptıkları ellerine monteli silahla ateş etmek ve siz yakındayken üzerinize
zıplamak. O cüsseyle nasıl zıpladıklarını da anlamak zor doğrusu. Yılan kolları
olan ve beyaz büyüler atan dev yaratık karşısında direnmenize gerek yok. Kaçıp
kurtulun. Ama bölüm sonunda en büyük savaşınızı bu Boss’a karşı yapacağınızı da
unutmayın. Uçağın içinde müttefik askerlerle birlikte yolculuk yaparken
saldırıya uğruyoruz. Uçan dev yaratığı alt etme işini de Alicia üstleniyor.
Uçağın üzerinde bu yaratıkla baş etmek zorundasınız ki gerçekten zor olduğunu
söylemeliyim.
Müziklere ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Kasvetli ve güvenli olmayan
ortamlarda ilerlerken, oyunun yapısına uygun müzikler hazırlanmış. Müzikler hem
sizi geriyor ve hem de silahlı çatışmalar için doping etkisi yapıyor. Açıkçası
ben oyun içi müziklere bayıldım. Diğer ses efektleri de etkileyici. Karakter
modellemeleri ve çevre dizaynı yeni nesle yaraşır şekilde. Yalnız düşman
askerleri komedi filminden çıkmış gibi. Pembe derili ve korkunç olmaktan
uzaklar. Başına kask geçirilmiş askerler bir maymun kadar çevikler, ancak
palyaço gibi insanı güldürüyorlar. Aynı şekilde Half Life’den esinlenerek
hazırlanmış düşmanlarımız var. Aslında düşman değiller. Kafaları yaratıklar
tarafından ele geçirilmiş masum insanlar. Onlarda komik bir şekilde koşuyorlar
ve alev püskürtebiliyorlar.
Son söz
Eğer ön yargı ile yaklaşmayıp bu oyunu oynarsanız, zevk alacağınızı umuyorum.
Başlarda sıkılıp oyunu bir daha oynamamanız ihtimal dahilinde. Ama dişinizi
sıkarsanız, ileriki bölümlerde oyunun daha akıcı hale geldiğini göreceksiniz.
Keşke yapımcılar oyuna daha fazla özenselerdi. Biz de Alicia ve Bullet Witch’den
övgü ile bahsetseydik. Nasrettin Hoca misali kolu kanadı kesilip kuşa benzetilen
leylek gibi, Bullet Witch de uzuvları kesilerek kuşa benzetilmiş. 6 bölümlük
oyun bir çırpıda bitiyor. Yeniden başlamanız için bir sebep olacak. Çünkü oyun
boyunca tüm büyüleri ve silahları 3 kademelik Upgrade yapıp kullanamıyoruz.
Skill puanları artırmak için yeni oyuna başlamamız gerekiyor. Çoklu oyuncu modu
yok. Ne diyelim sağlık olsun.