Bulletstorm
Artık hepinizin dikkatini çekmiştir ki, oyun firmalarının en çok sıkıştığı anlarda yardımına koşan bir tür var; FPS. John Carmack, John Romero ve ekibinin bize bahşettiği bu tür belki de oyun dünyasına verilen en büyük armağan olmuştur. Hani benzetme yapacak olursak Bilgisayarlar için Windows ne ise, oyun dünyası için de FPS odur. Her ne kadar Windows size bela olsa, saç baş yoldursa, hatalar silsilesi yaşatsa da, bir türlü ondan vazgeçmezsiniz. FPS’den de vazgeçmek imkansız olsa gerek.
Neden hep FPS?
Bir oyun firması iyi bir senaryo, farklı bir konsept veya tür bulma konusunda sıkıntı yaşarsa, yenilik getirecek fikirler bulamadığı zaman çareyi FPS yapmakta buluyor ya da buluyordu. Nitekim artık bu tarz firmalar “Sıkıştıysak FPS yapalım” fikrine de cesaret edemez oldular. Ama şu bir gerçek ki oyun dünyasında çıkan oyunları türlerine göre saysak FPS belki de açık ara farkla gider. FPS’nin ataları Wolfenstein ve Doom’dan, Call of Duty: Black Ops’a kadar uzanan bütün seriler boyunca, oyunun konsepti ne olursa olsun FPS bu olayı anlatmanın belki de en kolay yoludur. FPS’nin bu kadar meşhur olmasının ardında, bu türün çok sevilmesi mi, yoksa yapımcıların sürekli FPS yapmalarından dolayı oyuncuların sevmekten başka çaresi kalmaması mı yatıyor, orası merak konusu. Herkes bu konuda farklı görüş belirtebilir ve muhtemelen her iki cevap da doğru olacaktır.
Farklılık yaratma isteği
Başta bahsettiğimiz, sıkışan stüdyoların FPS’ye koşma mantığı belki 5-6 sene önce işi kotarabiliyordu, ancak şu an için “Hadi bari bir FPS yapalım da, az çok yolumuzu bulalım” fikri o kadar da kolay alınabilecek bir karar değil. Eskisi gibi “Bir adam var, uzaya çıkmış, orada yaratıklarla karşılaşmış, şimdi hayatını kurtarmaya çalışıyor” gibi basit ve yüzeysel bir hikaye artık taşlanır bu alemde. Hikaye, bir anda bu türün en büyük özelliği oldu. Öyle ki işin içine eski başkanlar ve politikacılar bile girdi.
FPS dünyasındaki değişimi irdeledikten sonra, birkaç ay önce genel olarak ön incelemesini yaptığımız Bulletstorm hakkında biraz daha bilgi edinmemizden de yola çıkarak, elde ettiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmak istedik. Arda arkadaşımızın daha önceden yaptığı ön incelemeye siz okurların yazdığı yorumları da görünce bunun çok yerinde bir fikir olduğuna karar verdik. Ancak bu sefer oyunun multiplayer kısmı ile ilgili bir ön inceleme yapacağız ve orada neler oluyormuş –ya da olacakmış- onları inceleyeceğiz.
Hikayeden ne haber?
Adettendir, her inceleme ya da ön incelemede oyunun kısa bir hikayesi anlatılır. Dolayısı ile biz de Bulletstorm’da ne olup bittiğini kısaca bir hatırlayalım;
Uzak geleceği baz alan oyunda konfederasyon, Dead Echo adında elit bir paralı asker birliğinin koruması altındadır. Dead Echo üyesi Grayson Hunt –ki kendisini Steve Blum seslendirmiş- ve Ishi Sato kısa zamanda yanlış taraf için çalıştıklarını fark eder ve birlik komutanlarına ihanet ederler. Sonucunda galaksinin uzak bir köşesine sürgün edilen bu ikiliden Grayson Hunt bizim tarafımızdan kontrol edilecek. Sürgünden yıllar sonra Hunt sarhoş bir uzay korsanına dönüşür. Başından geçen bir olaydan sonra yıldızlar arası zorunlu iniş yaptıktan sonra eski silah arkadaşı Sato ile tekrar bir araya gelir. İkili bir anda bu terk edilmiş gezegende mutant orduları ve et yiyen çetelerce kuşatıldıklarını fark ederler. Hunt ve Sato bir kez daha sırt sırta verip gezegenden sağ salim kurtulmaya ve onları buraya gelmeye zorlayanlardan intikam almaya yemin ederler.
Tanıdık firmalar
Daha önceden Painkiller oyunu ile adını duyuran People Can Fly firması tarafından geliştirilen oyun, Unreal motorunu kullanmasından dolayı, Epic Games’in de katkısını es geçmiyor. Bu tarz umut vadeden oyunları daha havada kapan EA ise elbette oyunun dağıtımcısı rolünü üstleniyor.
Kallavi bir cephaneliğe sahip olduğumuz oyunda abartılı savaş hareketleri ve elbette ki kocaman silahlar da mevcut. Bulletstorm’un bir özelliği de birbirinden değişik “skillshots” bulunması. Bu özellikler oynanışı daha çılgın bir hale getiriyor. Skillshot oynanış sistemi oyuncuyu ödüllendirerek onları en yaratıcı biçimde kargaşa yaratmaya teşvik ediyor. Bir skillshot yeteneği ne kadar olağan dışıysa oyuncunun karakterini geliştirmek ve yeni silahları açmak için aldığı puanlar da daha fazla oluyor. Yeni geliştirmelerle ve silahlarla da daha yaratıcı hareketler yapabiliyor ve daha abartılı skillshotlar uygulayabiliyorsunuz. Ama bu kadar single player şimdilik yeter. Biraz da işin multiplayer kısmına bakalım.
Çoklu oyuncu modlarına önem verilmiş
Bulletstorm’un co-op multiplyer modu Anarchy, dört oyuncunun MadMax filminden fırlamış karakterler ve kaslı sürüngenlerin oluşturduğu bir ordunun dalga dalga gelen saldırılarına karşı koyduğunuz bir mod. Oyunun alt başlığı olan “becerilerini kullanarak öldür” mantığına dayanarak, gelen düşman üzerine, elinde ne var ne yok hepsiyle saldırmak yerine Bulletstorm, oyunculara büyük ödüller vaat ederek onları özenle hazırlanmış infazlarla yaratıcı katliamlar yapmaya teşvik ediyor. Elbette yine de tutup bir uzay korsanını dipsiz çukura tekmeleyip “vertigo kill” yaparak 50 puan alabiliyorsunuz, ama onu kementle yakalayıp kendinize çekerek onu yakındaki tufana fırlatmanız size beş kat daha fazla puan kazandırıyor. Hareketlilik olabildiğine akıcı, her tekme, hızla yana kaçma, kayma sayesinde sıyrıldığınız düşmanlarınız yanınızdan geçerken onları geçici bir slow motion durumuna sokuyor ve takım arkadaşınıza düşmanınızı futbol topu gibi kullanmak için haydi haydi zaman sağlıyor.
Co-op Anarchy modu için ayrıca bir de sıralama tabelası olacak, iki rakip takım arasındaki mücadele –team vs. team- şeklinde bir multiplayer düşünülmeyen Bulletstorm’da yapımcılar bunun sebebini “Herkes rakibini alaşağı etmeyi sever ama kimse alaşağı edilmeyi sevmez” mantığını benimsemek olduğunu belirtiyor. Her ne kadar bir kaç arkadaşın bir arada oynayıp müthiş bir eğlence yaşayacağından emin olacak bir multiplayer sistemine sahip olsa da oyunda şu an için çevrimdışı haldeyken ekranı bölüp tek bir makine üzerinden iki kişinin oynayabileceği bir mod düşünülmüyor. Her ne kadar co-op modu kulaklıklar aracılığı ile rahat oynansa da yine de takım arasındaki etkileşimde bazı eksikler varmış hissi yaşanılıyor.
Tek kişilik moda dönüş
Şimdi multiplayer kısmına biraz ara verip Bulletstorm’un tek kişilik oyun moduna geri dönüş yapalım isterseniz. Yazının başlarında da bahsettiğimiz gibi oyun, Epic Games tarafından oluşturulan Unreal motorunu kullanıyor. Ancak bu kadarla da kalmıyor. Epic Games, People Can Fly stüdyosundaki geliştiricilere, oyundaki atmosfer, dünya ve karakter tasarımlarında da yardımcı olmuş.
Tek kişilik oyunda da topladığınız puanlarla yeni ve daha etkili katliam araçlarına sahip oluyorsunuz. Oyundaki puanlar bir nevi para birimi. Silahlarınız daha başından zaten uçuk seviyede. Örneğin bir Flail Gun her iki ucunda da el bombası bağlı bulunan belli uzunlukta bir zinciri fırlatarak düşmanınızı bağlıyor ve o şekilde patlatmanızı sağlıyor. Bouncer Cannon fırlattığınız yerde sürekli seken toplar bırakıyor ve gelen tehditleri savuruyor. Standart silahlar bile biraz akıl dışı. Bir seferde 100 mermi atabilen makineli tüfekler ve dört namlulu pompalılar size daha agresif teklifler sunuyor. Bunun üstüne silahınıza bir de güç ve etkinlik geliştirmeleri yapabiliyorsunuz.
Tek kişilik hikaye modunda co-op seçeneği bulunmuyor, ancak tek kişilik oyun tecrübeniz, tüm diyaloglardan ve ara sahnelerden arındırılmış bir campaing modunu da size sunuyor. Bu şekilde sadece aksiyon isteyen bir oyuncu başka bir şeyle uğraşmıyor.
Referans iyi, sıra beklemekte
Görünüşe bakılırsa Painkiller’ın yaratıcısı People Can Fly, belli ki sürekli bir ordu mensubu kişilikli FPS’lerden arındırılmış bir oyuna ihtiyaç duyan kişiler için panzehir niteliğinde bir oyun hazırlıyor. Şu ana kadar oyunun sadece bir multiplayer haritası açıklanmış olsa da tek harita bile tecrübelerinizi en üst düzeyde yaşamanızı sağlıyor. Online tecrübenin genişliği ve devamlılığı ile ilgili sıklıkla akla gelen sorular ve bu büyünün kısa zamanda söneceği korkuları bir yana dursun, yapımcıların yeni modellemeleri ve haritaları duyurmak için halen zamanları olduğu da bir gerçek. Bulletstorm, 2011 yılının şubat ayında raflarda olacak. Şu anda Bulletstorm’un ikamesi rolünde hiçbir FPS bulunmuyor zaten bütün heyecanı yaratan da bu olsa gerek.