Oyun İncelemeleri

Call of Duty 4: Modern Warfare

Gece karanlığı bizi gizliyor, ama sesimizi değil. Kaptan Price karşımda
oturuyor. Pek de keyifli olmadığını anlamak zor değil. Sigarasından içine çektiği
her bir fırt, üzerinde ilerlediğimiz okyanusun derin sularından daha boğucu
olamaz herhalde. Dedim ya gece karanlığı bizi gizliyor, ama sesimizi değil.
Birazdan sesimiz okyanusun dalgalarını ve gök gürültüsü eşliğinde yağan sağanak
yağışı arkasında bırakacak. Aramızdan ayrılanlar olabilir, ama şafağa
ulaştığımızda yaşayan tek canlılar bizler olacağız eminim. Bir dakika… Bu dün
gece ki operasyondu. Evet, bugün ise bambaşka. Zakhaev… İşte yeni bir isim
daha. Gözünü yükseklere dikmiş ve bekliyor. İmkansız olduğunu belki o da
biliyor, fakat hırsı aklından önce davranıyor. Farkında değil belli. Öğrenecek,
ama iyi bir yöntemle değil…

“Call of Duty” ve “Naziler” Bu iki ismi bir arada ne kadar çok kullandık ve
oynadık değil mi? Öyle ki; Call of Duty’nin artık farklı olacağını ve en
önemlisi içinde “Nazi” faktörünün olmayacağını öğrenince hepimiz çok
şaşırmıştık. Belki de endişelenmiştik. Bazılarımız çok sevinmişti, ama gerçek
olan bir şey var ki; Call of Duty, tüm oyuncuların ön yargılarını yıkarak,
herkesin beğenisini kazanmak için geldi ve bunu başarmak için de pek
zorlanacağını sanmıyorum. Neden mi? Cevabı basit: Daha önce de pek çok kez öyle
olmadı mı?

Modern savaş hikayesi

Oyun alternatif gerçeklik barındıran bir hikayeye sahip. Grand Collier bu durum
için: “Bizim en baştan beri yapmak istediğimiz oyun tipi buydu.” diyor ve devam
ediyor, “Bu isteğimizi şimdi gerçekleştirebiliyoruz, çünkü artık bu imkana ve
teknolojiye sahibiz. İlk zamanlarda sınırlarımızı belirleyememiştik ve bu artık
bir WW2 oyunu değil. Artık kendi senaryomuzu hazırlayabiliriz ve bunu
istiyorduk. WW2’yi sevmiyor değiliz, ama artık farklı bir oyun gerekliydi.” gibi
açıklamalarda bulunmuştu. Şimdi ise; Modern Çağdayız. Zakhaev adında bir Rus
milliyetçi, yanına bazı güçlü iş adamlarını ve büyük bir desteği alarak eski
Sovyetler Birliği’ni oluşturmak için bir iç savaş başlatır. Buna karşı dışarıdan
gelebilecek her türlü müdahaleye karşı Ortadoğu’daki yandaşı olan AL-ASAD
örgütüne silah ve mühimmat sağlayarak bir karışıklığında orada çıkartılmasını
ister. Böylece dış güçler (Amerika) zaten karışık olan bölgeyle uğraşırken
Zakhaev’de kendi planlarını daha sağlam temellere oturtabilecekti, ama Zakhaev’i
zaten uzun süredir dış çevrelerden takip edenler de vardı ve artık müdahale
zamanı gelmişti…

Operasyon zamanı

Güzel bir açılış videosundan sonra klasik ufak bir eğitim turundan geçiyoruz. Bu
daha önce oynadığınız eğitim turlarından biri değil. Daha önce bir filmde
izlediğimiz askeri eğitim sahnelerini artık oynayabiliyoruz. İlk silahımızı
elimize aldıktan sonra kısa süreli bir yürüyüşten sonra Kaptan Price bizi
karşılıyor. Böylece hız ve dikkat gerektiren oldukça eğlenceli bir eğitim turu
başlıyor. Amaç, bize verilen zamanda tüm görevleri eksiksiz yerine getirmek.
Çünkü Kaptan, önümüzdeki görevin hızlılık ve dikkate dayalı olduğunu söylüyor.
Yani başarılı olamazsanız, olana kadar aynı turları tekrar etmek zorundasınız.
Eğitim sonrası zorluk seviyesini seçip nihayet asıl görevlere başlamaya hak
kazanıyoruz. İngiliz ve Amerikan ordularına mensup askerleri kontrol
edebildiğimiz yapımda, çok uluslu oynanış ön planda gözüküyor. (Diğer COD
oyunlarında olduğu gibi) Gece vakti yaptığımız helikopter uçuşu sonrası gizli
bir baskınla oyuna ilk önemli adımı atıyoruz. Birbirinden kaliteli 21 farklı
bölümün bulunduğu Singleplayer senaryosunda ne denli bir oynanış içerisinde
olduğunuzu anlamanız fazla uzun sürmeyecektir. Yapımcıların daha önce de
belirttiği gibi tek kişilik senaryo modu bir dizi izler gibi gelişiyor. (24)
Oynamakta olduğumuz bazı bölümler hemen sonlanmıyor, başka bir bölüme devam
ediyorsunuz, ama yarım kalan bir önceki görevi daha sonra kaldığınız yerden
tamamlamak imkanınız var. Dizi fikri gerçekten oyuna farklılık katmış. Ana
hedefimiz olan iki kişi, bizim için önemli olan yine iki kişi var. Al-Asad ve
örgütü bizim ilk önemli sorunumuz. İkinci aşamada ise sıra Zakhaev’e geliyor.
Çoğu görevde Kaptan Price’nin takımına mensup bir askeri canlandırıyoruz.
Yapacağımız görevler; temizlik yapmak, bir yerleri yok etmek, belgeleri ele
geçirmek, rehine kurtarmak gibi kısaca özetlenebilir, ama oynanış bu özet
kısmını tamamen açıyor.Kimi zaman helikopterle dahil oluyoruz operasyonlara,
kimi zaman bir tank arkasına sığınarak devam ediyoruz. Kelimelerle kolay kolay
anlatılamayacak bir atmosfer hakim Call of Duty 4’te. Siz ateş ettikçe etraftan
askerler yağıyor. Yardım çığlıkları, patlayan bomba sesleriyle yoğruluyor.
Elinde dolu bir silah ile önüne geleni indiren bir askerin önünde ölmemek için
kıvranan, çabalayan ve hatta kaçmak için son hamlelerini yapan bir düşman,
çaresizliğin acı tablosunu sergiliyor gözlerimizin önünde. Görevler bazen
gizlilik gerektirdiği gibi, bazen de geldiğinizi en yüksek seslerle ilan etmek
gerekiyor. Oyunda ilk olarak AL-ASAD örgütüyle ve onun başını yakalamak için
uğraşıyoruz. Bölüm aralarındaki sinematik videolar bir yana oynanış içerisinde
bazen vuku bulan farklı mücadele örnekleri gözlere şenlik ve eğlenceyi
arttırıyor. Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Ortadoğu gibi bölgelerde savaştığımız
senaryo boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamak mümkün değil. Tüm bölümler bir
yana, oyunun E3 fuarında yayımlanan ilk oynanış videosu olan Çernobil bölümü (2
kısımdan oluşuyor) oyuna tamamen farkı bir yön vermiş.



Neredeyse tek başlık altında bir ana oyun bir de ekstra oyun varmış gibi. Bu bölüm gerçekten çok
kaliteli, heyecanlı ve inanılmaz hazırlanmış. Yani bir zeka dehası. Bölümde
kamufle olmuş iki asker’den birini yönetiyoruz. Bu kez emrinde olduğumuz kişi
Kaptan MacMillan. Bu bölüm de diğer bölümlerde olduğu gibi yeri ve zamanına göre
artan temposu, bu tempoya ayak uyduran müzikleri ile bence “Yılın en iyi bölüm”
ödülüne layık görülebilir. Her bölümünde farklı yollardan ilerlemek mümkün. Ön
sokaktan gidecekken, yan sokak kullanılabilir veya açık bir kapıdan eve
girilerek yola devam edilebilir. Tamamen özgür bir çevre olmasa da yeterince
özgür bir ortam hazırlanmış oyunda. Ayrıca bir kaç bölümde gizlilik ön planda
olduğu için isterseniz gizlenerek hiç bir olaya karışmadan görevi tamamlayabilir
yada çatışmaya girerek zor olanı da yapabilirsiniz. Bunlar size bağlı. Sadece
bir bölüme özel olarak kullanabildiğimiz AC-130, gökyüzünden savaşa dahil
olmamıza yardımcı oluyor. Bu gelişmiş silahı kullanırken bir kaç seçeneğimiz de
bulunuyor. Üç farklı kamera açısı ve üç farklı silah çeşidi bulunuyor. Bunlar;
Makinalı tüfek, bomba atar ve seri bomba atar olarak tanımlanabilir. Bunların
haricinde bir helikopterle de koruma veya yok etme ateşi görevini üstleniyoruz.
Adamlarımız yanımızda ve bu sefer diğerleri gibi değiller.



Bunu ilk bölüm itibariyle fark edeceksiniz. Hatta belki şaşırabilirsiniz de. Öncelikle
adamlarımız sürekli iletişim halindeler. Birbirlerini sürekli kontrol ediyorlar
ve durum hakkında bilgi istiyorlar. Örneğin: Sol köşe temiz, yol temiz gibi.
Diğer bir güzellikleri ise; tüm karakterler de olduğu gibi hareket
kabiliyetleri. Kilitli bir kapıya gelirken öncelikle bir yada iki kişi kapının
solunda pozisyon alıyor, üçüncü kişi kapıyı fünye ile patlatıyor ve tam kapının
karşısındaki içeri giren ilk kişi oluyor. Organize bir hareket söz konusu.
Ayrıca bu durum her zaman böyle değil, farklılıklar da gösterebiliyor ve bazen
araya silah faktörü de girebiliyor. Bunlara karşın düşman yapay zekası da
oldukça iyi sayılır. Sürekli siper alıyorlar ve toplu halde saldırmaya özen
gösteriyorlar genellikle. Hiçbir zaman önünüzdekinin öldüğünden emin olmadan
arkanızı dönmeyin. Yoksa bir bakmışsınız siz de ölmüşsünüz. Bunun sebebi “Last
Stand” modu. Ölmeden önce son hamlelerini yapmaya çok meraklı olan
düşmanlarımız, ne olur ne olmaz demiyor ve yine de sizi öldürmek için
çabalıyorlar. Çoğu zaman siperden çıkmıyor, bunun yerine sadece kollarını ve
ateş eden silahlarını çıkartarak kendilerini güvence altına almaya çalıştıkları
zamanlar da oluyor. Bölüm aralarında yükleme ekranları sırf bir resimden ibaret
değil. Hangi bölümü oynayacaksanız bölüm yüklenirken, bölüm hakkında video
olarak bilgiler veriliyor, ne yapmamız gerektiği ve önemli bir kişi varsa onun
resmi gösteriliyor.



Oyun sayesinde bir Amerikan tankının kaç kilo olduğunu, kaç
mermi kapasitesi olduğunu bu ekranlarda öğrenebilirsiniz. Örneğin: Bir AC-130
topçusu yüzlerce milyon dolar ediyor. Sürekli bölüm sonlarında veya ölüm
sırasında ekrana gelen ünlü kişilerin sözleri yeni oyunumuzda da var. Bir kişi
dikkatimi çekti ki bu da; Yasser Arafat… Son bir not olarak bazı mekanlarda
bulunan laptoplardan örgüt ile ilgili belgeler ele geçirebiliyorsunuz. Oyun
baştan sona doğru sürekli muhteşem bir heyecan ile sürüyor ve nihayetinde
muhteşem finaliyle son buluyor. (Biraz kısa olsa da) Bunu yaptıktan sonra oyunun
tüm hileleri aktif oluyor ve “Arcade modu” açılıyor. Hileler pek çok oyuncu için
önem arz etmese de Arcade mod oldukça hoş bir seçenek yapımda. Bu konu hakkında
biraz bahsetmek gerekirse;

Arcade mode: Klasik bildiğimiz atari salonlarından aşina olduğumuz sağlık
ve puan sistemini oyuna taşıyor. Her vurduğumuz adama ve her yok ettiğimiz araca
göre puanlar topluyoruz.Bu puanlar düşmanı vurduğumuz bölgelere göre değişiklik gösteriyor.
Örneğin: kafasından bir kere de vurursak, normal bir öldürüş şekline
göre daha fazla puan alıyoruz. Toplu ölüm gerçekleştirebildiğimiz anlarda bonus
puanlar kazanıyoruz ki; bu puanlar tüm ekranı bir havai fişek gibi sarıyor.
Belirli bir seviye puan edindikten sonra ekstra hak elde edebiliyoruz. Bu haklar
sağ üst köşede asker logosu ile gösteriliyor ve her öldüğümüzde birini
kaybediyoruz. Tüm haklarımızı tükettiğimizde bölümü tamamlayamadan oyun bitiyor
ve rekorlar listesi geliyor ekranımıza. Eğer başarılı olursak tebrikleri kabul
ediyoruz… Hem eskileri yad etme, hem de farklı bir hava açısından oldukça
eğlenceli bir mod olmuş.

Benzersiz Multiplayer faktörü

Call of Duty’nin, Singleplayer senaryosundan sonra sıra geliyor en önemli
özelliğine. Yani Multiplayer oynanışa. Call of Duty, online arenada büyük bir
marka haline gelmiş durumda ve en çok oynanan FPS’lerin başında geliyor. Söz
gelimi ilk ve ikinci oyunlar hala büyük bir taleple oynanırken şimdi de listeye
4. oyunu ekleyin. Bu alanda oyun kimi çevrelere göre Halo 3’e rakip olarak ta
gösteriliyor. Bana kalırsa aksiyon ve heyecan duygusunu bu denli sıcak
yaşatabilen başka bir yapım yok.

Oyun tipleri ve takımlar: Assault – Demolitions – Heavy Gunner – Sniper – Spec
Ops gibi sınıflar bulunuyor oyunda. Her birinin kendi özelliklerinin yanında
kendilerine özel standart perk’leri de bulunuyor. Buradaki temel mantık çoğu
oyunda olduğu gibi; bir takım bir yönden güçlü iken diğer yönden zayıf kalıyor,
ama Call of Duty 4’e özel perk’ler sayesinde oyuncu kendine özel karakterlerini
oluşturarak zayıf yönleri en aza indirebilecek. Böylece en iyi gelişimi sağlayan
oyuncu veya takım galip gelecek. Deathmatch, Team Deatmach, Capture the Flage,
Search and Destroy, Headquaters, Team Tactical, Sabotage, Old School ve Hardcore
gibi türler mevcut. Artık sadece “Vur ve puan al” amacına hizmet etmiyor Call of
Duty. Bu düşüncenin ötesinde oyuncuya başarısının karşılığı olarak bazı ödüller
uygun görülüyor. Örneğin art arda 3 adam vurursanız radar kazanıyorsunuz. Daha
ilerisini yaparsanız hava desteği çağırabiliyorsunuz veya diğer bir örnek olarak
düşman radarlarında gözükmüyorsunuz. Aldığınız puanlara göre listelerde
yükselirken aynı zamanda puan miktarına göre silahlarda da özelleştirmelere ve
geliştirmelere gidilebiliyor. Bir Ak47’ye bomba atar veya dürbün gibi
geliştirmeler yapabileceksiniz. Tüm silahlara göre modifikasyonlar mevcut.
Oyunda vurulup öldüğünüz taktirde silahınızı başka bir oyuncu ele geçirebilir,
ama bu o sıradaki oynanış için geçerli bir durum. Bir de yukarda da belirttiğim
yeni bir oynanış türü olan Hardcore oyuncular için “Hardcore” modu bulunuyor. Bu
mod sayesinde ekranda sürekli görmeye alıştığımız hedef imleci ve kurşun miktarı
gibi görseller ortadan tamamen kalkıyor. Böylece daha gerçekçi ama daha dikkatli
bir deneyim sağlanmış olabiliyor. Old School’da ise hiçbir sınıf bulunmuyor.
Burada daha çok silah daha fazla sağlık ve daha sinirli bir ortam hakim olacak.
Ayrıca Call of Duty 2 için sonradan yayımlanan Anti-Cheat yazılımı Punkbuster,
orijinal oyun paketiyle geliyor bu kez. Üstelik daha da geliştirilmiş bir
şekilde.

Perk’ler

Eşsiz Call of Duty Multiplayer deneyimlerinizi daha da ileriye taşıyarak daha
gelişmiş bir deneyim yaşamanız için mükemmel yöntemler. Her birinin güçlü
yönleri var, ama her birinin zayıf yönleri de var. Önemli olan güçlü yönü
oluştururken zayıf yönleri en aza kadar kapatabilmek. Perk’ler belki de en iyi
MP düşüncelerinden biridir. Peki nedir bunlar ? İşte bazı önemli perkler;

Last Stand: Bu mod ölüm öncesi son yapılan hamle veya hamleler olarak
tanımlanabilir. Oyun akışı içerisinde vurulduğunuz sırada yere düştüğünüz an
belinizden tabancayı çıkartarak ölmeden önce bir kaç kişiyi daha vurarak puan
toplamaya ve beraberinizde bir kaç kişi daha götürmenize olanak sağlanıyor.
Tabii aynı durum rakipler için de geçerli. Bir diğer deyişle ölüm
parmaklarınızın ucuna gelene kadar şarjördeki tüm mermileri boşaltmaya
çalışıyorsunuz.Deep Impact: Oyunda bulunan yapılar birbirinden ölümcül gibi görünüyor.
Zira derin darbe dediğimiz özellik sayesinde ince sıva duvarlar, ahşap yapılar,
tavan veya zemin dinlemeden arkasında her kim varsa öldürebiliyorsunuz. Bunu
yaparken ki en iyi yönü bir tehlikeye maruz kalıyor olmamanız, ama aynı durum
karşınızdaki için de geçerli olduğu sürece bu kez tehlike boyut
değiştirebiliyor.

Double Tab: Bu özellik, kullandığınız silahın hız kapasitesini arttırarak
daha kısa sürede daha fazla kurşun yani daha fazla ateş etme imkanı sağlıyor.
Kötü yönü ise; çabuk mermi harcadığı için siz boş silahı doldurana kadar
ölebilirsiniz.

Sleight of Hand: Bu özellik sıcak çatışmalar için birebir hayati önem
taşıyan mermi doldurma süresince, kaybettiğiniz zamanı en aza indirerek daha
çabuk silah doldurarak, tekrar hazır bir halde savaşmanıza olanak sağlıyor.

C4: Rakiplerinize tuzak kurmak için bundan daha iyi bir yöntem olamaz.
Haritanın her hangi bir yerine kurduğunuz c4 patlayıcı sonrası gelen giden
kişileri gözleyebilir ve bunun sonucu en uygun zamanda bombayı uzaktan kumanda
ile patlatarak toplu temizlik yapabilirsiniz.

Dead Silence: Gizli bir katil veya hayalet bir savaşçı olabilirsiniz.
Düşmanlarınızın arkasından sinsice yaklaşabilir ve sessiz bir bıçak darbesiyle
işini bitirebilirsiniz.

UAV Jammer: Bu özellik sayesinde düşman radarında görünmeden hareket
edebiliyorsunuz.

Extreme Conditioning: Adından da anlaşılacağı üzere aynı zamanda ekstra
bir hıza ulaşarak daha hızlı hareket edebiliyorsunuz.

Dual Wield: Aynı anda yüksek güce sahip iki farklı ana silahı
kullanabiliyorsunuz.

Iron Lung: Oyuncu nişan alırken nefesini daha uzun süre tutabiliyor.

Bunlar ve daha fazlası Call of Duty 4’te mevcut. Anlaşılan COD4 ile bizi yine
uzun ve uykusuz geceler bekliyor olacak.

Bir askerin gözünden

Call of Duty’den belki de beklenecek en son şeydir grafikler. Çünkü oyunun
muhteşem atmosferi zaten oyuncuların başlıca istediği tek şeydi. Buna rağmen
yine de sürekli kaliteli grafiklerle önümüze gelen Call of Duty, bu kez
sınırları biraz daha fazla zorlayarak tam bir görsel şölen oluşturmuş. Her
yönden taktiri hak ediyor. Işık oyunlarından modellemelere, çevre
tasarımlarından, karakter tasarımlarına kadar her şey çok iyi, çok detaylılar.
Orta Doğu’nun sıcak atmosferini, Rusya’nın soğuk yüzünü, Çernobil’in kasvetli ve
ölü havasını öyle bir yansıtıyor ki; sanki her bölüm için farklı birer grafik
motoru kullanılmış. Her ortama uygun renkler oyuna çok yakışmış. Bu kalite de
görselliği yüksek bir sistemde de oynama mecburiyetinin olmaması Call of
Duty’nin “Sistem dostu” kimliğini bir kez daha pekiştiriyor.

Savaşın sesi

Eskilerden bir “Grenade” vardı. Hatta “German” diye bağıran askerler. Şimdi ise
duyduklarım kalitenin yanında ayrıca duyguları da verebiliyor. Diğerleri de
vermiyor muydu ? Veriyordu evet, ama bu kadar baskılı değil. Gerçekten her
alanda olduğu gibi sesler konusunda da çok iyi bir iş çıkartılmış. Beklenildiği
gibi gitmeyen işler, geciken destek sonrası zor durumda kalan askerler, bazen
ise bulundukları durum ile ilgili alaycı halleri ve onları en iyi şekilde
tercüme eden sözler çok gerçekçi hazırlanmış. Zaten vızıldayan kurşunlardan,
patlayan bombalardan ve çoğu kez insan yerine silahların konuştuğu bir ortam
daha ne kadar iyi bir şekilde anlatılabilir bilemiyorum. Bilindiği üzere Call of
Duty 2’de oldukça fazla sayıda Hollywood sanatçısı seslendirmelerde bulunmuştu.
Bu kadrodan takviyeler COD3’te olduğu gibi COD4’te de mevcut.Bir oyunda Alman, bir oyunda Rus seslendirmesi yapabilen sanatçılar bu kez de farklı insanların
duygularına tercüman oluyorlar. Belli ki oldukça iyi bir dil hakimiyetine
sahipler. Müzikler ise benim için çoğu oyunda olduğu gibi Call of Duty’de de
farklı bir önem ve yere sahiptirler. Sadece oyunlara özel değil, normal günlük
akış sırasında bile dinleyebileceğim kalitede müziklere sahip oyunumuz. Geçmişe
tekrar baktığımızda Michael Giacchino (Call of Duty), Graeme Revell (Call of
Duty 2) ve Joel Goldsmith (Call of Duty 3) gibi birbirinden başarılı ve ödül
sahibi müzik adamlarıyla yoluna devam eden serinin dört numaralı üyesinde Harry
Gregson ve Stephen Barton gibi önemli kişiler bulunuyor. Daha önce Metal Gear
Solid, Max Payne ve Freedom Figthers gibi önemli projelerde yer almışlardı ve bu
kez de Call of Duty için orkestranın başına geçen sanatçılar, savaşın
atmosferine etki edecek oldukça hoş müzikler hazırlamışlar. Ortadoğu
görevlerinde bu bölgenin hakim olduğu tonlarda (Darbuka ve vurmalı çalgılar)
çalarken, Ukrayna görevlerinde gizlilik gerektiren görevler olduğu için daha
mistik ve yavaş müzikler mevcut örneğin. Düşünsenize oyunda bir rap parçası bile
bulunuyor.

Deforme dünya

Call of Duty, her ne kadar savaş konulu bir oyun olsa da fizikler üzerinde pek
durulan bir yapım değildi. (Patlamalar ve birkaç efekt dışında) Geçtiğimiz yıl
Call of Duty 3 ile görülen gelişim, yeni oyunumuzda daha da etkili bir şekilde
monitörlerimize yansıyor. Infinity ward, bu konuda Havok’la yarışabilecek bir
düzeye gelmiş. Oyunda, araçlar patlayabiliyor. Bunun sonucunda kapı, lastik,
kaput gibi parçalar etrafa saçılıyor. Bina duvarları hasar alabiliyor. Ağır
silahlar daha etkili hasarlar verebiliyor ve en önemlisi çevre deforme
olabiliyor. Örnek vereyim, bir evin içerisindesiniz. Etraf bazı eşyalarla dolu.
Odaya bir el bombası atın. Bunun etkisiyle odada bulunan vazo, masa ve benzeri
eşyalar kırılıp etrafa savrulacak. Ayrıca duvarda bulunan tablolarda patlamanın
etkisiyle duvardan düşecektir. Aynı durum sokaktaki bir tezgah ve üzerindekiler
için de geçerli. Karakterlerin hareketleri ise inanılmaz gerçekçi. Bu konuda
Call of Duty 4’ten daha iyi bir oyun şu an yok. Gerek koşarken, gerek
saklanırken, gerek ise ölürken ki hareketler çok gerçekçi ve sürekli farklılık
göstererek gelişiyor. Bir askeri koşarken vurursanız farklı, saklanırken
vurursanız farklı, kolundan yada kafasından vurursanız farklı tepkiler
göreceksiniz. Etkiye göre tökezliyor, savruluyor, istem dışı hareketlerde
bulunuyor veya savrulabiliyorlar. Anlatmakla olacak iş değil bu. Yerde
kıvranışları, ölüm öncesi son hamleleri ve acı çekme sahneleri öyle bir
aktarılmış ki, oyuna insan “Bu askerlerde gerçekten duygu faktörü var”
diyebiliyor. Düşünün, çoğu oyunda bir adam öldürdüğünüzde hemen yere yığılır ve
olay anında biter. Bu durum Call of Duty’de artık böyle değil, oynayınca bunu
daha iyi göreceksiniz veya görmüşsünüzdür. Aynı zamanda karakterlerimiz vurulma
hissini de oldukça gerçekçi verebiliyorlar.

Var mı daha ötesi?

Call of Duty 4 bir FPS, ama başka bir benzeri daha yok. Gerçekten inanılmaz.
Yıllarca beklememize sonuna kadar değdi diye düşünüyorum. Bir çok oyunun en az
2-3 yıl gelişim aşamasında kaldığını ve sürekli ertelendiğini düşünürsek,
oyunumuz hiç ertelenmeden 2 yıl aradan sonra piyasaya çıktı. Üstelik inanılmaz
bir kalite düzeyiyle birlikte. Oyun ilk duyurulduğunda, hatta ilk videosu
yayımlandığında yazı başında da belirttiğim gibi bir çok endişe vardı. Bir
Battlefield 2 kopyası mı olacaktı? Yoksa Ghost Recon ve Rainbow Six gibi taktik
ağırlığı eklenerek operasyon ağırlıklı bir oyun mu? Belki de en önemlisi bu oyun
tutacak mı? Korkular ve şüpheler görüldüğü gibi yerini sevince bırakmış
görünüyor. Zaten bu konuda da Infinity Ward başkanı Grand Collier’ın yaptığı bir
takım açıklamalar vardı. Bir tanesinde “Baktığımızda günümüz modern savaş konulu
FPS oyunları fazlasıyla taktisel. İşte burada Call of Duty 4, rakiplerinden
kolaylıkla ayrılabiliyor.” gibi sözler sarf ederek aslında neyin ne olduğunu,
Call of Duty’nin özünden yani heyecanından hiçbir taviz vermediğini söylemişti.
Muhteşem grafikler, heyecanlı görevler, benzersiz gelişmiş Multiplayer ve çok
yüksek bir sistem istememiş olması, birbirinden farklı sayısız geliştirilebilir
silah. Bir oyuncu bunlardan başka daha ne isteyebilir ki? E3’te defalarca
ödüllere boğulan “Yılın en iyi FPS oyunu” ödülü sahibi Call of Duty 4: Modern
Warfare için söylenecek başka bir söz kalmadı (Toplam 40 E3 ödülü).

“Tescilli kalite, bu kez modern arenaya bomba gibi düştü.” Tadını sonuna kadar
çıkarın, defalarca oynayın. Ben şimdiden Call of duty 5’i beklemeye başladım
bile. İyi oyunlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu