Makale

Call of Duty serisi aslında nasıl olmalı?

Call of Duty serisini seven insanlar arasında yer alıyorum. Call of Duty karakterleri olsun, hikayesi olsun, hızlı multiplayer oyun modları olsun çok eğlenceli bir oyun. Fakat Call of Duty: Ghosts ile birlikte serinin bitirilmesi gerektiğini, artık daha yeni plan ve projelerin yapılması gerekildiğini görmüş oldum.

Vur geç ve görevi tamamla. Böyle nereye kadar gider bu seri?
Modern Warfare 1’den belli fark ettiyseniz eğer hikaye modunda sadece ilerliyoruz ve bize sunulan sinematikleri izliyoruz. Bu ilerleme esnasında yapacağımız şeyler bize söyleniyor ve bizler de onları uyguluyoruz. Verilen görevlerin haricinde bir şeyi kesinlikle yapamıyoruz ve geriye kalan tek şey olan sinematikleri izliyoruz. Dördüncü oyundan belli seri böyle gidiyor fakat isimden dolayı yok satıyor. Peki bu satışlar ne zaman son bulacak? Call of Duty serisi düşüşe ne zaman geçecek? Yoksa bu durum böyle gidecek ve insanlar her çıkan Call of Duty’i alacak mı? Açıkçası bana sorarsanız üçüncü seçenek olacak gibi görünüyor, tabii bir yere kadar.

FPS oyunlarının yapısında bulunan zevki yok etmeye başlayan Call of Duty serisinin önümüzdeki 2 yıl boyunca yine güzel satışlar yakalayacağını düşünüyorum. Bir isim ve birden çok hikaye olduğundan dolayı senaryoyu yazan insanlar istediği yere çekebiliyorlar. İsterlerse uzaya yolluyorlar, isterlerse de çöllere. Fakat bu senaryoyu yazan kişiler FPS oyunlarında bulunan en kilit noktayı unutuyorlar, esnekliği.

Esneklikten kastım görevlerdeki rahatlık aslında. Görevlerin bize verilmesi veya gideceğimiz yolun bize gösterilmemesi gerekiyor. Hadi diyelim görev versinler tamam ama görevi nasıl yapacağımızı veya göreve nasıl ulaşacağımızı biz bulalım. Buna en uygun ve en basit örnek olarak Half-Life’ı gösterebilirim. Oyun içerisinde yapacağınız şeyler size gösterilmiyor veya herhangi bir şekilde size açıklanmıyor. Tamamen sizler bulmalısınız ve çeşitli bulmacaları çözmek zorundasınız. Düşünsenize gideceğiniz yol belli, ESC’ye bastığınızda yapacağınız görev belli. E zaten başka ne kaldı geriye, sürekli olarak üstümüze gelen düşmanları öldürmek. Bu şekilde oynasaydınız emin olun hiçbir zevk alamazdınız.

Ghosts’u henüz oynamadıysan burdan sonrasını okumamalısın
Call of Duty’nin isminden de anlayacağınız gibi oyun içerisinde göreve çağrılma durumunun olması gerekiyor. Yani bize her halükarda bir görev verilmeli fakat bu her zaman savaşlar ile bitmemeli. Şu andan itibaren yazacaklarım Call of Duty: Ghosts ile ilgili spoiler içerecek, eğer oyunu henüz oynamadıysanız ve oynayacaksanız burdan sonra yazacaklarımı okumayın.

Call of Duty serisinde gereken şey tek başımıza yol kat etmemiz ve görevleri başarmamız. Evet Call of Duty: Ghosts’ta tek başımıza yaptığımız görevler bulunuyor fakat o görevlerde bile telsiz ile bağlantılı bir şekildeydik. Böyle durumların yanı sıra tamamen tek başımıza yaptığımız görevlerin oyunda yer alması gerektiğinin tarafındayım. Her zaman için önümüzde birileri yer alıyor, bize yolu gösteriyor ve emir veriyor. Bu Call of Duty evreni için hiçbir zaman değişmedi. Durumun böyle olmasının yanında bize oyunu oynuyormuş hissini veren özelliklerin de barınması gerekiyor. Size bir örnekle durumu açıklayayım.


Call of Duty’den aslında bunları istiyorum!

Call of Duty: Ghosts’tan bir örnek vermek istiyorum öncelikle. Oyunun Clockwork adlı bölümünü kafanızda canlandırın. Güzel bir ay manzarası eşliğinde başlayan bölümden bahsediyorum. Benim kafamda kurduğum senaryo tam olarak şu şekilde: “Bölüme başlıyoruz ve bize yapmamız gerekenler hızlı bir şekilde anlatılıyor. Daha sonra bölüm ile baş başa bırakılıyoruz. Yapmamız gerekenleri bizim bulmamız gerek. Görev anlatıldığı üzere gizli bir operasyon olacak. Bizler de bu işi tamamen sessiz bir şekilde yapmalıyız. Görevin ilk kısımlarında yer alan adamların birkaçını tüfeğimizle indirdikten sonra diğerlerini de bıçağımızla veya susturuculu tabancamızla hallediyoruz. Eğer düşmanları rastgele bir şekilde indirirsek diğerleri cesetleri farkedecek ve alarma geçecekler fakat Call of Duty’den alıştığımız bir senaryo ortaya çıkmayacak. Yani düşmanlar alarma geçtikten sonra hemen bize yoğunlaşıp bizi öldüremeyecekler.

Alarma geçen düşmanları ise ister çatışarak öldürebiliyoruz, istersek de fazla yakınlaşmadan susturucu takılı bir silahımızla. Bu seçenek bile bize bırakılmış olmalı. Tabii yapay zekanın biraz daha gelişmiş olması gerekiyor. Bir adam öldüğünde geriye kalan adamların hepsinin kafalarını bize çevirmemesi lazım. Yapay zeka daha iyi olduğu zaman böyle saçma olaylar da yaşanmayacaktır. Daha sonra ise bildiğiniz gibi adamları saklıyoruz ve gelen jipteki adamları indirip asıl göreve doğru yol alıyoruz. Burada kontroller bizim elimizde olduğu zaman olacakları bilmediğimiz için ilk seferde gelen arkadaşlara yakalanma olasılığımız yüksek olacaktır, ne yapacağını bilmeyen oyuncu da ister istemez stres altında kalır. Bu çok güzel bir olaydır çünkü oyunu oynadığınızı hissedersiniz.

İlk seferde çoğu oyuncunun başarısız olacağı bu kısımda daha sonradan planlar yapılır ve tuzak kurulur. Aslında uzakta bekleyip jipin durduğu yere nişan alıp iki düşmanı da halletmek mümkündür ama daha uzman bir yolla yapmak daha zevkli olacaktır. Oyun her türlü seçeneği bu şekilde oyuncuya sunmuş olur. Daha sonra bize verilen diğer bir seçenek ise düşmanlardan aldığımız jip ile yolumuza devam etmek veya geride bırakmış olduğumuz kar motoruna binerek yolumuza devam edebiliriz. Daha sonra ise seçtiğimiz araca göre bir sinematik girer ve olaylar dostlarımızın da dahil oluşu ile birlikte devam eder. Eğer jip ile girersek sorunsuz bir şekilde kontrolden geçeriz yani böyle bir sinematik izleriz, kar motoru ile girince de başımız derde girer ama oyun daha eğlenceli bir hale gelir. Böyle böyle senaryo daha ilgi çekici bir hale getirilirse eğer oyunu tekrardan bitirdiğimiz zaman aynı görevleri aynı şekilde yapmamız oluruz.

Buna kimse karşı koyamaz
İşte Call of Duty serisinin şu an sattığından kat kat fazlasını elde etmesi için böyle bir yönteme başvurması gerekiyor bana göre. Hem oyunun ana temasında uzaklaşmadık hem de görevi daha çok kişiselleştirmiş olduk. Farkındaysanız Clockwork adlı bölümünün sadece ilk kısımlarını kişisel bir şekidle hallettik yani oyunun isminden tamamen kopmadan. Diğer görevler de buna uygun şekilde tasarlanırsa oh ne ala. Yaptığımız görevlerin bir kısmında tek başımıza işimizi görürken, diğer kısmında ise ordu ile veya dostlar ile bir şeyleri başarırız. Açıkçası böyle bir Call of Duty oyunu piyasaya çıksaydı eğer ağır Battlefield hayranlarının bile bu oyuna karşı koymayacağını düşünebilirdik. Call of Duty her yerde konuşulurdu ve yılın oyunu ödülünü hem isminden hem de bu şekilde bir oynanış biçimi içerdiğinden dolayı çok rahat alabilirdi.

Benim düşüncelerime uygun bir Call of Duty çıkacağını pek sanmıyorum ama. Güzel satış rakamları yakalayan bir isim var ellerinde sonuçta ve bu seri sürekli olarak durduraksız satışlar yapıyor. Hal böyle olunca yapımcı firma konu üzerinde pek uğraşmıyor ve aynı grafik motoru ve aynı oynanış stili ile oyunu basıyor. Bu sene yapmış oldukları modifikasyonlar ile birlikte oyunun optimizasyonu daha kötü bir hal almıştı. Hem grafiklerde ekstra bir gelişme yoktu, hem de daha çok sistem isteyip daha kötü performans veriyordu. Zaten görevler de aynı şekil devam ediyordu. Önümüze trilyonlarca asker çıkıyordu ve onları öldürerek ilerliyorduk. Ardından ise ekibimiz yanımıza geliyordu ve oradan ayrılıyorduk. Bir de bunların yanında çeşitli gereksiz tank ve helikopter bölümleri bulunuyordu. Fizik motorundan nasibini almamış olan bu bölümler sıkıcı olmak ile birlikte oldukça saçma bölümlerdi.

Tank ve helikopterden bıkmadık mı? Call of Duty için konuşuyorum
Bu bölümlerin oyun içerisinde bulunması hoş güzel ama daha uygun bir şekilde bulunmalı. O kadar saçma bir kontrol yapısı bulunuyorki bu araçların görevlerin keyfi tamamen kaçıyor. Ne bileyim her seferinde tank koymak yerine, motorsiklet veya bisiklet koysalar ya. Hem daha kolay kullanımı var, hem de oyun içerisine daha rahat aktarılır. Bildiğiniz gibi Black Ops 2’de at kullanımı bulunuyordu. Bu gerçekten güzel ve zevkliydi fakat at ile birlikte helikopter, tank ve düşmanlardan kolayca kaçmak da oyun içerisinde çok saçma kalıyordu. Yani at neredeyse hiç hasar almıyor, adeta çelikten bir zırh ile korunuyordu. Getirmiş oldukları bu at yeniliğini de bu şekilde berbat etmişlerdi fakat atı sürmenin keyfi bir ayrıydı onu da belirtmem gerekiyor.

Call of Duty: Ghosts ile birlikte gelen köpek arkadaşımız ise o kadar çok abartılmıştı ki adeta bir savaş tanrısı olarak görülüyordu. Tabii köpeğe binmiyorduk yani o bir araç değil bir DLC gibi bir şeydi. Oyunu yaklaşık olarak 6 saat içerisinde bitirdiğimi varsayarsak eğer o savaş tanrısı gibi görülen köpeği bu süre zarfında sadece 15-20 dakika kullanmışımdır. Kullanma dakikasını tabii ki ben seçmiyorum bunu bana oyun sunuyor her zaman olduğu gibi. Köpeği kullanma mekanizmasının da üzerinde keşke biraz daha çalışsalarmış. O kadar ön plana çıkarmış oldukları köpek sadece bir isimden ibaretti diyebiliriz, o da Riley.

Şimdilik kafamda yer edinmiş olan fikirler bunlar diyebilirim sizlere. Eğer başka bir gün daha iyi fikirler aklıma gelirse onları da sizlerle paylaşacağım. Bu yazımda oyunun multiplayerına dair herhangi bir şey yazmak istemedim nedense. Oyunun multiplayerının apayrı bir konu olduğu bariz şekilde ortada zaten. Bu yüzden onun için de oturup uzun uzun konuşmanın gerektiğini düşünüyorum. Sanırım kafamdaki düşüncelerin bir kısmı bile oldukça büyük bir yer kapladı sitede. Yani düşüncelerimin tümünü buraya yazacak olsam herhalde bu yazı çok çok daha uzun olabilirdi ama onları da başka bir konu için kafamda saklamaya devam edeceğim. Yorum olarak sizler de düşüncelerinizi belirtin, benimkiler ile uyuşuyor mu yoksa tam tersini mi düşünüyorsunuz ben de onu göreyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu