Call of Juarez: The Cartel – PC izlenimleri
The Cartel’den önce, iki Call of Juarez’i de oynamıştım. Zaten piyasada fazla Vahşi Batı temalı oyun olmadığı için bana ilaç gibi gelmişlerdi. İlk oyun gayet iyiydi. İkincisi de, ilkinin üzerine koyabileceği çoğu şeyi koymuştu. Özellikle ilk yapımda, kırbaçla tırmandığımız dik kayalıkların olduğu bölümü unutamıyorum. Çok etkileyiciydi. Derken The Cartel duyuruldu. Kendi adıma konuşmam gerekirse, bir devam oyunu beklemiyordum, hele bu serinin modern çağa ayak basacağını ise hiç! “Ne oluyor yahu, sırf oyunun isminde Call of sözcükleri var diye acaba Techland, Call of Duty’nin gidişatını mı benimsemek istemişti?” diye düşünmedim değil. Sonuç olarak beklenmedik tarzda hazırlanan The Cartel, beklenmedik bir sonuç getirdi ve başarısız oldu.
Sitemizde oyunun detaylı bir X360 incelemesi olduğu için, ben sözlerimi kısa tutup, oyunun PC versiyonundan bahsedeceğim. Meraklanmayın! X360 versiyonuyla arasında pek fark yok.
The Cartel’i Steam’den indirdikten sonra Ubisoft’un Uplay isimli servisine login oluyoruz ve oyundayız. Ne güzel bir giriş videosu, ne de güzel bir menü tasarımı karşılıyor bizi. Böylelikle ilk görüşte aşk ihtimalini yırtıp çöpe atıyor oyun. Ayarlarımızı yaptıktan sonra başlıyoruz maceraya. Üç kişilik bir ekibimiz var ve istersek aynı bölümde bu üç kişiden herhangi bir karakteri seçerek mücadele edebiliyoruz. Amacımız Amerika-Meksika sınırındaki çok tehlikeli bir uyuşturucu kartelini ortadan kaldırmak. Oyunun ek isminin nereden geldiğini böylelikle açıkladığımız gibi, senaryoya dair genel bir bilgiyi de vermiş olduk böylelikle.
Cartel, 1 numara, en büyük!
Oyunun ana ismi dışında, önceki Call of Juarez oyunlarıyla bir bağı bulunmuyor. Belki yeni bir seri başlatmak istediler, ama şu durumda pek başarılı olamadıkları ortada. Neyse efendim, gelelim oynanışa yavaştan. Yapım, tipik bir FPS oyununda karşılaştıklarınızdan fazlasını sunmuyor size. İyi bir sunuma sahip olduğunu da söyleyemeyiz açıkçası. Bir bölgeye gidiyoruz, orada konuşlanan herkesi öldürüyoruz, sonra farklı bir bölgeye gidiyoruz, bazen kaçıyoruz, bazen de kovalıyoruz. “E zaman çoğu oyun böyle değil mi?” dediğiniz duyar gibiyim. Evet, öyleler, ancak detaylar, ek unsurlar her zaman önemlidir ve maalesef The Cartel’in detay yoksunu, yavan bir oyun olduğu çıkıyor ortaya.
Beynini kullan, beynini!
Düşman yapay zekası iyi değil. Patlamak üzere olan bir aracın arkasından kaçmayı bile akıl edemeyip, saklanmaya devam edebiliyorlar. Bir keresinde bir düşman, bana ağacın içinden ateş edebildi. Bu gibi teknik sorunlar da işin içine eklenince, durum daha da vahimleşiyor maalesef.
Senaryo modunu, isterseniz 3 kişi online co-op olarak oynayabiliyorsunuz. Böylelikle ekipteki yapay zeka kontrolündeki diğer iki karakter, arkadaşlarınız tarafından kontrol ediliyor. Kullanabileceğimiz silahlar da, her yeni bölüme adım attıkça çeşitleniyor. Daha doğrusu, unlock oluyor. Her silahın bir kilidi var ve hangi bölüme geldiğinizde açılacağı altında yazıyor. Ayrıca bir silahı devamlı kullanarak, o silahla ateş etme becerimizi de geliştirebiliyoruz. Bunlar, oyunun güzel yönleri bana göre.
Grafik?
The Cartel’de Chrome Engine 5 kullanılıyor. Bu eski motor, artık yaşını iyice belli etmeye başladı. Tasarımların, ışık-gölge efektlerinin etkileyici olduğunu söyleyemeyeceğim. Seslerin ise, grafiklere nazaran daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Kısacası Call of Juarez: The Cartel, olmamış. Başta oynanabilirlik ve görsellik olmak üzere sınıfı geçemiyor. Üç kişi aynı anda co-op yapma fikri güzel, ama sadece bunun için kaç kişi Call of Juarez’e uzun bir ömür biçer ki?