Sinema/TV - Kritik

Captain America: Civil War

Altın Çağ, Gümüş Çağ ve Bronz Çağ gibi çizgi roman dünyasının çok keskin dönüş yaptığı anlara tanıklık eden şanslı okurlarımız var mı bilmiyorum ama bu gibi keskin dönüşleri yıllar sonra okuduğunuz da bile şaşırabiliyorsunuz. Belli bir rolantide giden hikayeler keskin bir viraj ile öyle bir hal alıyor ki tam da uyuklamaya başladığınız anda yüzünüze çok sert bir tokat gibi vurabiliyor. İşte Çizgi Roman dünyasının az önce saydığım bu dönüşleri ne kadar önemliyse, Civil War hikayesi de en az o kadar önemli bir yere sahip.

Öncelikle Civil War filmine girmeden evvel tabi ki olayın çizgi roman evresine değinmek lazım. Zira Marvel, Sinematik Evreni’ne uyarlamalarda çok önemli değişiklikler ile karşımıza çıkabiliyor. Hem hikayelerde hem de buna bağlı olarak lisansını elinde bulundurduğu karakterlerde bazı değişimler görebiliyoruz ki bunun en önemli örneklerinden birisi de Örümcek Adam’dır. Normalde hakları Sony’de olan karakter için Marvel ve Sony tarafı özel bir anlaşmaya imza atmıştı. Neyse sözü fazla uzatmadan çizgi roman versiyonuna ufaktan değinelim.

İlk olarak 2006 yılında karşımıza çıkan Civil War, Marvel’ın önemli serilerini etkileyen ve firmanın 2006 – 2007 yılları arasında devam eden en büyük olaylarından (event) birisi. Mark Miller tarafından kaleme alınan ve Steve McNiven’ın o güzel çizimlerine tanıklık ettiğimiz Civil War, her anlamda çizgi roman dünyasına damga vuran serilerden birisi olmuştur. Öncelikle giriş, gelişme ve sonuç ilişkisinin bu seride ne kadar güzel işlendiğini görmekteyiz. Siyasi yönünün bu kadar ağır olması ama buna karşın hiçbir zaman kahramanlar arasındaki ideolojilerin önüne geçmemesi, bu serinin en beğendiğim noktalarından sadece birini oluşturuyor. Peki ama nedir bu Civil War’ın olayı?

Marvel Evreni ağır toplar diyebileceğimiz süper kahramanlar dışında daha yerel çalışan ya da sokak kahramanları da diyebileceğimiz oldukça geniş bir yelpazeye sahip. İşte The New Warriors ekibinin TV şovu olarak kahramanlıklarını sergilediği bir canlı yayında yaşananlar, koca bir evreni etkileyecek olan bombanın fitilini de ateşliyor. Yerel bir okulun havaya uçması ile sonuçlanan olaylar silsilesi, halkın da galyana gelmesi ile Amerikan hükümetini harekete geçiriyor ve ortaya Süperlerin Sicil Kaydı ortaya çıkıyor. Bu kanuna göre tüm kahramanlar Amerikan hükümetine kayıtlı olacak, bir diğer anlamda sabah sekiz akşam beş hesabı devletin memuru gibi çalışacaklardır. Tabi bunun yanı sıra çoğu kahramana ters düşen gizlilik unsurunun da ortadan kalkma durumu söz konusu.

Burada oturup çizgi romanı uzun uzadıya anlatacak değilim. Kısaca onaylanan bu yasa tasarısı yaşanan bazı olayların da etkisiyle süper kahramanları da ikiye böler. Iron Man’ın başı çektiği bir grup, Shield gücünü de arkasına alarak tasarıyı desteklerken, Captain America’nın başı çektiği grup ise bu tasarıya karşı çıkarak yer altına çekilir. Hem ana seride hem de bu noktaya gelinen diğer seriler de Civil War o kadar güzel işlenir ki özellikle doğurduğu sonuçlar her iki taraf için de ağır olur.

İşte gösterime giren Captain America: Civil War filmi de sırtını bu yasa tasarısına dayıyor. Filmde meydana gelen bazı olaylar ve Sinematik Evren’in öncesinde gördüğümüz New York, Washington ve Sokovia olayları tıpkı çizgi romanda olduğu gibi bir yasa tasarısı ile ekibin karşısına çıkıyor. Filmde Sokovia Tasarısı olarak geçen bu antlaşmanın ana metni ise hemen hemen aynı, kahramanların devlete bağlı olarak çalışması. Bu noktada Stark’ın omuzlarındaki yük ve vicdani sorgulama sekansının da başarılı bir şekilde verildiğini kabul etmek lazım. Yani filmi izlerken net bir şekilde iki tarafın da haklı yönlerine fazlasıyla vurgu yapılmış. Buna rağmen filmin Örümcek Adam’ın o meşhur kararı ya da Thor olayı gibi anları sergilemekten uzak olduğunu da belirtmeliyim.

Tabi çizgi romanı bırakıp sinematik evreni ele aldığımızda işleyişin olması gerektiği gibi olduğunu farkediyorsunuz. Senaryo namına açıklar olsa da ya da hikayede bazı noktalar havada kalsa da seyri yüksek bir macera sizi bekliyor. Hele ki fragmanlarda da gördüğümüz “so am i” gibi kısımlar filmin yükselişe geçtiği noktalar. Civil War bu açıdan ilk dakikasından tutun da son anlarına kadar büyük bir seyir keyfine sahip. Öncesinde yaşanan tüm olaylar ince ince işleniyor ve bu filmde her zaman olduğu gibi sonuca bağlanıyor. Bu noktada canınızı sıkabilecek tek unsur ise Winter Soldier, yani Bucky. Yanlış anlaşılmasın, Bucky sevdiğim bir karakter ve filme kattığı aksiyon oldukça büyük. İşleyişten ya da filmin bu sekanslarını izlerken çok keyif aldığımı söylemeliyim ama Captain America’nın tüm filmlerinin Bucky karakteri üzerine işlenmesi, hele ki Winter Soldier gibi şahane bir filmden sonra burda da yoğun olarak benzer argümanlarla karşımıza çıkılması bir noktada canınızı sıkabiliyor.

Filmdeki kahramanları burada tek tek açıklamayacağım tabi ki. Vision’ı memur edasıyla görmek oldukça hoştu. Scarlet Witch ile arasındaki bazı diyaloglar, çizgi romanları göz önüne aldığımızda sinematik evrenin gidişatı hakkında önemli ipuçları barındırıyor. Ant-Man’ın eğlenceli tavırları filme güzel bir hava katmayı başarmış. En beğendiğim noktalardan birisi de Falcon oldu. Kırmızı kanatları ile havada süzülen karakter nihayet tam kimliğini bu film ile bulmuş diyebilirim. Yine solo film ile karşımıza çıkacak olan Black Panther olaya en net şekilde dahil olmuş. Aksiyon sahnelerine kattığı çok şey var ve sergilediği hareketlere baktığımızda Black Widow ile birlikte en sağlam kareografilere sahip. Ayrı bir parantez açılmayı hakeden karakter ise tabi ki SpiderMan.

Hali hazırda Homecoming ile kendi çizgisini yakalayacak olan Spidey, filme çok güzel bir heyecan katıyor. Hikayeye dahil oluşu mecburi olarak biraz aceleye getirilmiş olsa da işleyişin son derece iyi ve şimdiye kadar gördüğünüz en iyi Örümcek Adam performansına aday olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Tom Holland’ı ilk bakışta garipseyebilirsiniz ama film bittiğinde eminim benim gibi solo filmini büyük bir heyecanla bekleyeceksiniz.

Sonuç olarak Civil War dengeli aksiyon yapısı ve yüksek temposu ile sinemada izlenmeyi hakeden bir yapım. Sinematik Evren’i seviyorsanız zaten bu görsel şöleni kaçırmayacaksınızdır. Filmden her halükarda mutlu ayrılacağınızı söyleyebilirim. Tabi bu biraz beklentiyle de alakalı bir durum. Ben filmi izlediğimde salondan mutlu ayrıldım ama içimde hala filmle ilgili tam olarak adını koyamadığım bir boşluk bulunmakta. Bunda çizgi roman faktörü biraz ağır basmış olabilir. Buradaki işleyiş tahmin edebileceğiniz gibi çizgi romandan çok farklı. Eğer çizgi romandaki ağırlığı ve keskin sonuçları bekliyorsanız film sizi biraz hayal kırıklığına uğratabilir. Ama aslını bir kenara bırakıp bu filme Sinematik Evren çerçevesinden baktığınızda sizi oldukça memnun edecek bir yapımla karşılaşacağınızı şimdiden söyleyebilirim.

Son olarak filmin sonunda iki ekstra sahne bulunuyor. Salonu ona göre terkedin 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu