Catwoman
Karanlık, puslu gecelerde çatılarda bir ses duyuldu mu: “Kedidir, kedi!” der, vurdumduymaz insanlar. Aslında haklıdırlar. Her gece giyer deri kıyafetlerini kedi kız. Pırlanta tırnakları ve en sevdiği silahı; kırbacı ile süzülür damlar arasında. Taklalar atarak, hayatla dalga geçerek dolaşır şehri, kimseye görünmeden. Her kadın gibi o da pırlantayı sever fakat bu sevgi bir süre sonra saplantı haline gelmiştir. Sadece sevmekle kalmaz kıskanmaya da başlar! İster istemez, pırlanta hırsızları baş düşmanı olur kedi kızın. Bundan böyle, karanlık gecelerin yeni bir koruyucusu vardır. Başına buyruk olsa da…
Catwoman kimdir? Yenir mi? İçilir mi?
Catwoman, nadir bulunan dişi çizgi roman karakterlerinden belki de en seksi olanı. Beyazperde de ilk olarak Michelle Pfeiffer canlandırdığı kedi kadını; “Batman Returns” filmi içerisinde, kendi doğruları üzerinde yürüyen bir karakter olarak tanımıştık. “Kendine ait filmi olmayan çizgi roman karakteri kalmamalıdır!” diye düşünen film yapımcıları kolları sıvadılar ve başrol için seksi oyuncu Halle Berry’i seçerek, Catwoman’ı beyazperde için hazırladılar. Sinemaya yeni bir film yapılır da ‘Electronic Arts’ boş durur mu? Filmi sinemada izlemeye bile fırsat kalmadan, insanüstü bir hızla hazırlanan oyun ‘Catwoman’ı karşımıza hemen çıkarıverdiler. Her zaman olduğu gibi karakterlerin motion capture tekniği ile gerçeğine en yakın halini sunmaya çalışan EA, bu konuda eline su dökülemeyeceğini gösteriyor. Tabi asıl önemli olan; göz boyamak üzere yapılmış bu görsel şölenin arkasında bizi nelerin beklediği.
Son dönem film oyunlarının yine bir benzeri olan Catwoman, yakında sinemalarda gösterime girecek, aynı isimli filmin hikayesini benimsiyor. İlk demoyu izlerken, kedi kadının geçmişi ile ilgili merakımızı giderecek en ufak bilgi kırıntısı bulamamamıza rağmen, bilimsel bir kaza sonucunda bu hale geldiğini düşünmeden edemiyoruz. Seksi kıyafetlerine, gözleri şaşı edecek yürüyüş stili eklenince yeterince ölümcül ve tehlikeli olan kedi kız, olağanüstü nitelikteki çevikliği ve deri kıyafetinin tamamlayıcısı kırbacı ile kötülerin korkulu rüyası olmayı çok iyi biliyor. Hikaye boyunca hiç kimseyi öldürmüyor. Hatta düşmanlarına hatıra amaçlı bıraktığı tırmıkları saymazsak, kimseye zarar dahi vermiyor. Sadece karşısına bir daha çıkmamaları için yakınlardaki çöp konteynırlarına yada havalandırma deliklerine atıyor düşmanlarını. Catwoman, dövüşürken dans ediyor, dans ederken bir yandan da rakipleri ile dalga geçiyor. Birbirinden şık akrobatik hareketler ile düşmanlarını şaşırttığı gibi kul köle olunacak vücut hatları ile şaşkın düşmanlarının gözlerini de şaşı etmekle kalmayıp, kırbacı ile pek nazik olmayan bir tavırla alıyor silahlarını ellerinden. Şaşkın düşmanların aptalca hareketler yapıp, “Kadına el kalkmaz!” misali dayak yeme konumuna geçiyorlar ister istemez. Dayak yeme seansını bitiren görevliler, kendilerini son olarak ya bir çöp kutusunun içinde ya da 10 metre aşağıdaki zeminde buluyorlar. Son olarak hatırladıkları şey ise; bir ‘afet-i devran’ tarafından fena halde pataklandıkları oluyor.
Kedi olalı bir fare yakalayamadın !
Şatafatlı demolar, görsel zenginlik ve birbirinden çılgın akrobatik hareketler bir yana dursun, “az tuş ile çok iş” sitemini benimseyen oyunun, insanı çileden çıkaracak nitelikteki kontrolleri ve imkânsız kamera açıları sunması şaşırtıcı ve bir o kadar da üzücü. Mouse’u elimize sürmeden, WASD ve numerik tuşların kombinasyonlarından oluşan kontrolünün, kolay ve anlaşılabilir olması gerekirken, nerede olduğumuz konusunda hiç yardımcı olmayan kamera açıları da kafamızı karıştırmaktan başka işe yaramıyor. Oyunu oynarken, çevremde birikenlere derdimi anlatamamam da ayrı bir mesele. “Emre oyun hiçte fena gözükmüyor.”, “Vaaay! Havada on takla attın.”, “Heyt bee! Adamları deliye çevirdin be usta!”. Fakat benim bu hareketleri yapabilmek uğruna tuşlar üzerinde nasıl işkence çektiğimi gören yok. Her oyunu kapatışımda iş, birbirine dolaşmış olan parmaklarımı ayırmaya geldiğinde ortada hiç kimsenin kalmamış olması da düşündürücü tabi!
Platformdan platforma atlayışıyla Prince Of Persia’ya, çevik hareketleri ile Tomb Raider’a, duvarlara tırmanabilmesi ile Spider-Man’e, siyah elbisesi ile Batman’a ve kırbacı ile de İndana Jones’a benzeyen Catwoman, bu yoğun kimlik arayışını oyununda da sergiliyor. Konsollarla birlikte PC için de hazırlanmış olan oyun kontrol konusunda rakiplerinden epey geride kaldığından bahsetmiştik. İmkânsız kamera açıları ile de birlikte görüşün sıfırlandığı anlarda ezbere atlayışlar yapmak zorunda kalabiliyoruz. Rampalardan perendeler atarak zıplarken, nereye konacağımız hakkında en ufak bir bilgimizin olmadığı anlar da yaşanabiliyor. Gamepad bağlayıp kontrolleri kolaylaştırmak iyi bir çözüm olabilir.
Bölüm tasarımları konusunda, oyunu zorlamak adına üretilen düşünce son derece kötü. Şöyle ki; her bölüme sokaktan başlayıp belli bir binanın en tepesine çıkmaya çalışıyoruz. Save sistemini sadece bölüm başlarında Checkpointlerle yapıyor olduğumuzdan bir sonraki bölüme ulaşana kadar yapacağımız en ufak hata sonucunda zemine düşüyor ve bölümü en baştan oynamak zorunda kalıyoruz. Oyunu oldukça külfetli hale sokan bu durum, oynayanı akıllılık ve delilik sınırları arasında gel gitlere zorluyor. Bölümlerin büyük kısmını platformdan platforma atlamalar ve havada perendeler atarak en üst noktaya ulaşmak oluşturuyor. Daha sonra bir kaç düşman pataklayıp, bölüm boss’unu da alt edince, bir sonraki bölüme yelken açıyoruz.
Catwoman dediğin göze hitap etmeli.
Konu Catwoman olunca, görsel zenginliğin yüksek olması kaçınılmaz. Grafikler konusunda epey başarılı olan oyun, karakter modellemeleri, çevre dizaynı ve hasar alan objeleri ile iyi puan topluyor. Aynı başarıyı, diğer karakterlerin yapısı ve animasyonları konusunda söylemek mümkün değil. Catwoman’ın perendeler atarak yaptığı hareketler ne kadar başarılı ise diğer karakterlerin animasyonları ise o kadar kötü. Özellikle çöp kutularına fırlattığımız düşmanlarımızın ‘Tam isabet’ şeklinde kutulara ve havalandırma deliklerine girivermeleri hiçte inandırıcı değil. Seslendirmeler bizzat filmin oyuncuları tarafından yapılmış olsa da, büyük bir katkı sağladıklarını söyleyemeyiz. Dialoglar zorla yazılmış misali yavan. Müzikler ise fena değil. Multiplayer gibi artıları beklemememiz gereken oyunun uzun süreli oynamaya müsait olmadığı bir gerçek.
Her bölümde toplamamız gerek gizli göz sembolleri bölüm sonlarında çizgi roman sayfalarını açmamıza yarasa da, zor bela geçtiğimiz bölümleri birkez daha oynamak için yeterli değil. Her bölümde yaptığımız özel hareketler sonucu topladığımız puanları bölüm geçişlerinde yeni hareketler almak için harcayabiliyoruz ancak hiç birini almasanız dahi oyun boyunca zorlanabileceğiniz bir nokta olmuyor. Uyduruk hikaye akışını, görsel zenginliklerle süsleyip, alel acele piyasaya sürülmüş olan oyun, maalesef göz boyamaktan öteye geçemiyor.