Murat Oktay: Aykut Sanver kimdir?
Aykut Sanver: Adım Aykut Sanver. 1979 İstanbul doğumluyum. Bundan önce
Satın alma, yatırım uzmanlığı ve özel bir şirkette pazarlama müdürlüğü yaptım.
Sevdiğim sektör olarak oyuncak sektörünü kendime hedef seçtim fakat Türkiye’de
üretim imkanlarının sınırlı olmasından dolayı, Céiron projesine ve çok sevdiğim
bilgisayar (oyun) sektörüne yöneldim.
Murat Oktay: Bize oyununuzdan kısaca bahseder misiniz?
Aykut Sanver: Şirketimizin adı İmengi. Bundan 5 ay önce Ankara’da
kuruldu. 6 yıl boyunca Erkan Bayol bitmesi için çalıştığı Céiron evrenini
projelendirdi. Bu proje sonunda imengi şirketi adı altında, Céidot
stüdyolarımızda Hükümran Senfoni isimli oyunu yapmaya başladık.
Murat Oktay: Türk oyun sektörünü ve kendinizi Dünya standartlarına göre
bakıldığında nerede buluyorsunuz?
Aykut Sanver: Dünya’da oyun sektörünü değerlendirdiğimizde, çılgınca
büyüyen bir sektör olduğunu görüyoruz. Verilen raporlarda, Hollywood müzik ve
sinema sektörünü geçtiği veya geçeceği öngörülen, senelik %20-30 büyüme hızına
ulaşmış bir sektör. Hatta o kadar hayatın içindeki, ülkemizin gündeminde bile
online oyunlara bağlılık başlıklarıyla sıklıkla karşılaşıyoruz. Konu bu şekilde
değerlendirilse de atlanan nokta çok ama çok büyük bir pazardan bahsettiğimiz.
Türkiye bu pastadan maalesef çok ufak bir dilim alıyor. Zaten bunu da yurt
dışına olan bağımlılığımız nedeniyle ithal ürünler oluşturuyor. Bunların dışında
oluşan pazar, aslında bizim çok hedeflemediğimiz, maksimum 10-12 yaşa hitap
eden, fiyatları son derece ucuz olan, grafik, ses ve oynanabilirlik kalitesi
zaten beklenemeyen oyunlardan ve eğitim setlerinden oluşuyor. Bu bağlamda,
milyonda bir hatta daha bile düşük bir ölçekte Dünya piyasasına göre bir Türk
oyun piyasası mevcut.
Murat Oktay: Anladığım kadarıyla dünya piyasasına baktığımızda Türkiye’de
ciddi bir piyasadan bahsetmek pek mümkün değil. Sizlerin oluşturmaya çalıştığı
bu sektöre, mutlaka destek olmak isteyen firmalar vardır. Siz istediğiniz
desteği alabiliyor musunuz?
Aykut Sanver: Şu anda konuyla ilgili bir ön çalışma yapıyoruz. Aslında bu
konuda devletten ve özel sektörden çok ciddi destekler almamız mümkün. Bunun
için yapılabilecek tüm başvurularımızı yapmış durumdayız. Türk Teknoloji
Geliştirme Vakfı vb… bir çok kuruluştan bu tür destekler istedik. Rakamlar
anlamında oldukça ciddi destekleri var. Asıl sıkıntı, bu projeleri yönetenlerin
biraz daha yaratıcı kişiler oldukları için, aslında çok da araştıramadığını ve
bu tarz yerlere hiç bir başvurunun yapılmadığını da görüyoruz. Çok ciddi
teknoloji hibeleri, sermaye ödemeleri, çok uygun rakamlarda uzun vadeli
borçlandırma, hatta risk sermayesi ile şirketinizle ortak olmaya kadar bir çok
imkan mümkün. Önemli olan iş planınızı sunmanız ve bu kuruluşları yapılacak işe
inandırmak. Özel sektörle ilgiliyse tam olarak bir çalışma başlatmış değiliz.
Öncelikle bu aşamalardan geçip daha sonra bir sonraki aşamaya geçmek istiyoruz
ama şunun da bilincindeyiz; bu işin devamı çorap söküğü gibi gelecektir. Organik
olarak olmasa da sektör anlamında iç içe yapıları olan bu kuruluşların birinden
destek aldığımızda, diğerlerinden de destek gelecektir.Murat Oktay: Bahsettiğiniz bu destek çok güzel. Ancak dağıtım konusunda
destek almayı düşünüyor musunuz yoksa kendiniz mi direk bunun dağıtımını
üstleneceksiniz.
Aykut Sanver: Zaten Amerika’daki 20-22 Mart arasında olan GDC fuarına
bizzat katılıyoruz. Bu fuardaki amaç, oyun ve fikir üreticileriyle dağıtımcıları
bir araya getirmek. Oyun sektörünün en büyük fuarlarından biri. Bizim amacımız
orada çok ciddi bir dağıtıcı ile anlaşmak, hem ondan yatırım beklemek hem de
teknoloji ve şirket anlamında destek alabilmek. Ancak şunun da altını çizmek
istiyoruz, Türkiye’yi bu anlaşmanın dışında tutmayı hedefliyoruz çünkü dağıtımı
burada yapabilecek düzeydeyiz. Böylelikle Türkiye’deki fiyat politikasının daha
farklı olmasını hedefliyoruz.
Murat Oktay: Hükümran Senfoni’ye dönecek olursak, oyunumuzun bir hikayesi
mutlaka mevcut. Bundan bize biraz bahsedebilir misiniz?
Aykut Sanver: Céiron aslında şirketin sahibi, konseptin ve kurgunun da
lideri olan Erkan Bayol’a ait. Erkan’ın şu ana kadar yaptığı şey aslında bir
evren yaratmak ve bu evrenin tarihini, ırklarını, teknolojisini, kurgusunu
oluşturmaktı ve bunları da bitirdi. Böylelikle bu evren üzerine hikayeler
yazılmaya başlandı. Projelerimizden biri de, Sonsuzluğun Rüyası animasyon filmi.
Céiron evreninin çarpıcı bir sahnesini 3B olarak animasyon filmi yapmayı
planlıyoruz. Tabi ki bu bizim için güzel bir tanıtım olacak.
Murat Oktay: Açıkçası bu açıklamadan biraz da şunu anladım; sanırım siz
bu evreni sadece bilgisayar oyunuyla sınırlı tutmayacaksınız?
Aykut Sanver: Aynen öyle. Aslında Céiron bir marka çalışması. Bizim basın
bültenlerinde de kullandığımız, Türkiye’nin ilk marka-oyun projesi olarak
adlandırıyoruz. Hatta eğlence sektörüne yönelik marka çalışması da diyebiliriz.
Céiron ilk önce oyunuyla değil, kitabıyla da (Sonsuz Rüya) raflarda yer alacak.
Daha sonra bunun tetikleyicisi olarak oyunla insanları buluşturacak ve tabi ki
elde ettiği kitle sayesinde, bir çok yan ürün; oyuncak, tekstil ürünleri,
posterler, kart oyunları, masaüstü oyunları vb… öğeleriyle büyük bir pazarlama
uygulaması hayat geçecek. Bunu dünyada Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter ve Star
Wars bunu başardı. Umarım ileride biz de bunu başarabiliriz. Şu an hayal gibi
bile gelse, niye Céiron’un filmi, çizgi romanı, dizisi yapılmasın? Önemli olan
insanları daha önemlisi yatırımcıları projeye inandırmak.
Murat Oktay: Bildiğimiz kadarıyla Hükümran Senfoni’yi sadece PC’ye değil,
yeni nesil konsollara da taşımak gibi bir projeniz var. Biraz bu konudan
bahsedebilir misiniz?
Aykut Sanver: Oyunun süreci anlamında geldiği nokta, ilk olarak kurgunun
bitmesi, bir hikayenin yazılması, şirketin bunun üzerine yatırım yapması ve
gelişme safhasındayız. Tabi ki geleceğin teknolojisi anlamında X360’ı ve
Playstation 3’ü gösterirsek, biz de bu konsollarda olmak istiyoruz. Ama bu bizim
elimizde olmayan anlaşmalarla kesinleşecek. Bu yüzden biz buna tam olarak evet
diyemiyoruz ancak biz bunu hedefliyoruz.Murat Oktay: Tekrar oyunun içeriğinden bahsedecek olursak, Hükümran
Senfoni’nin RPG ve strateji öğeleri içereceğini biliyoruz. Bunu yaparken örnek
aldığınız bir oyun var mı? yoksa kendi yarattığınız dünyayı, her türlü şekilde
kendiniz mi sunmayı planlıyorsunuz?
Aykut Sanver: Oyunumuzun çıkış noktası aslında özgünlüğüydü. Tabi ki
yapım, oyuncularla buluştuğu zaman oyunu görenlerin mutlaka yorumları olacaktır.
Fakat biz özgün olmasına özen gösteriyoruz. Bir yerden esinlenerek yapılmış hiç
bir çalışma yok ama bilinçaltından mutlaka benzemeler olacaktır. Her sektörde
olan bir durum bu. Klon oyun olmaması ilk maddelerimizden bir tanesi.
Murat Oktay: Peki işin RPG kısmı Diablo gibi Hack’in Slash tarzı mı yoksa
Neverwinter Nights gibi strateji öğeleri daha ağırlıklı bir oyun mu olacak?
Aykut Sanver: Şahsi fikrim Diablo tam olarak RPG değil. Bir kurgusu ve
bir hikayesi var ama oyunda yaptığınız tek şey yaratık kesmekten ve level
atmaktan ibaret. Niye kestiğinizi ne yaptığınızı hiç bir şekilde bilmiyorsunuz.
Öyle bir diyalog ortamı yok. Ancak bir de şöyle bir gerçek var ki, eğlenceli.
Bizim oyun hakkında genel bir bilgi vermek gerekirse; siz oyuna askere gitmek
üzere olan, sıradan bir karakter olarak başlayacaksınız. Kesinlikle bir kahraman
değilsiniz. Hatta belki de savaşta ilk darbede ölecek kadar zayıfsınız. Oyunda
bir tam bir quest sistemi de yok ama bağlı olduğunuz Sipahi Ocağı vb…
kuruluşların emirlerini yapacaksınız, bir seçim sansınız yok ne de olsa
askersiniz. Görevlerde başarılı olursanız, rütbe atlayacaksınız. Bununla beraber
daha fazla adam yönetme şansınız olacak. Eğer tek başınıza oynarsanız, oyun
biraz daha Diablo gibi adam öldürmeye yönelik ilerleyebilir. Öte yandan rütbe
atladıkça askerleriniz olacak, belki real time strategy öğeleri olacak. Açıkçası
burası oyunun biraz da modül kısmı. Oyunun nasıl yapılacağını düşünüp ekrana
yansıtmak ciddi bir sorun. Projelendirdikçe farklı yönlere ilerlemeler oluyor.
Bu soruya net bir cevabı yayıncılarla yapılacak görüşmelerden sonra verebiliriz.
Çünkü bu işe yatırım yapacak olan kişiler para verdikleri için oyun hakkında söz
sahibi oluyorlar. Oyun ticari yönü açısından da yönlendirmeler yapıyorlar. Ben
yine de şöyle söyleyeyim, her ikisi de olacak. Fakat her şeyden önce eğlenceli
olacak. Bu konudaki gelişim zamanla oturacak. Bizi takip edenlerden bu konuda
biraz sabır bekliyoruz.
Murat Oktay: Bildiğimiz kadarıyla oyunculardan gelecek her türlü desteğe
açıksınız. Hatta Level dergisindeki röportajınızdan sonra sizlerle çalışmak için
başvuru yapan insanlar oldu. Bu tarz katılımcı ve gelişmeye açık arkadaşlar için
ne tür bir düşünceniz var?
Aykut Sanver: Aslında bu biraz sıkıntılı bir konu. Bu işe gerçekten
katılmak isteyenler, bu işi ileride ticari olarak yapmaya karar vermiş insanlar
olması lazım. Artık şundan kurtulmak lazım; “ben oyunu seviyorum ve oyun nasıl
yapılır öğrenmek istiyorum. İleride de yaparsam belki” diye bir mantık değil,
gerçek bir idealistlik lazım. Tabi ki bizim misyonlarımızdan bir tanesi de,
ileride bu sektörde olması gereken insanları da yetiştirmek. İmengi’yi bir tür
okul olarak da kullanmak istiyoruz. Şirketimiz Ankara’da olduğu için,
katılımcıların Ankara’da olması gerekiyor. Ayrıca sıfır noktasında olmamaları,
belli bir noktanın üstünde olmaları gerekiyor.
Murat Oktay: Oyununuz hakkında bilgiler aldık, teşekkür ederiz. Peki
bizim sitemiz hakkında neler düşünüyorsunuz?
Aykut Sanver: Site çok başarılı. Bir kere interaktif ve göze hoş geliyor.
İçerikler çok güzel, güncel konular çok güzel. Tabi en büyük sıkıntı Türkiye’den
haber çıkartabilmek. Açıkçası bunu iyi yapıyorsunuz. Bize ulaştığımız ilk
firmalar arasındasınız. Hükümran Senfoni’yi kendi sayfalarınıza taşımanız da, ne
kadar araştırmacı ve iyi bir site olduğunuzu ispatlıyor.