Röportaj

Céidot Studios’dan Erkan Bayol Röportajı

Umaykut Online, yavaş yavaş geride bıraktığımız sene içinde, Türkiye’de büyük ses getiren bir oyun oldu, ki bu ilgi hâlâ büyümeye devam ediyor. Bunun yanına Céidot’un yeni projeleri ve Erkan Bayol hakkında merak edilenler de eklenince bayağı bir soru birikti. Kendisi de bizi kırmayarak Ceiron Savaşları’ndan yarım kalan Hükümran Senfoni’ye kadar, Türk oyun sektörünün geleceğinden projelerine kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. Fazla söze gerek yok, sizlere şimdiden iyi okumalar!

Merlin’in Kazanı (MK): Erkan Bayol ismini Türk oyun sektörü ve oyuncular yeterince tanıyor zaten. Umaykut Online’ın ismi de bu aralar oldukça popüler, ki ben de gayet beğenerek oynamıştım. Bu başarı sizce neden kaynaklanıyor veya başarılı olduğunuzu düşünüyor musunuz? Oyuna olan ilgiden memnun musunuz? Ayrıca duyduğuma göre yabancı oyuncular için de Umaykut Legend açılmış.

Erkan Bayol (EB): Öncelikle güzel sözlerin için teşekkür ederim. Umaykut’un durumundan ötürü elbette mutluyuz. Oyunumuz bugüne kadar ülkemizden yüksek düzeyde ilgi topladı. Umaykut’un başarılı olduğunu samimi olarak düşünüyorum. Öte yandan bu başarının yeterli olmadığını da düşünüyorum.

Aslında biz Umaykut’un bazı açılardan hâlâ sıkıntıları olduğunu düşünüyoruz. Oyuncularımız da zaten sık sık bizi uyarıyor ve daha iyi bir oyun için ne yapmamız gerektiğine dair bize görüşlerini iletiyorlar. Céidot oyuncularıyla hep samimi ve sıcak bir ilişki kurmuştur. Umaykut’un başarısının sırrı da bu. Umaykut’un şu an 900.000 oyuncu tarafından denenmiş olması büyük bir başarı olsa da, oyuncularımız hâlâ oyunla ilgili eleştiri getirebildiklerinden yapılacak pek çok iş var demektir. Hâlâ kat edilecek yol var demektir.

Umaykut Legend ise bizim en büyük mutluluklarımızdan birisi. Legend’ın iki önemli anlamı var. Birincisi bizim yayıncı markamız Céidot Gaming Network’ün (CGN) ilk uluslararası oyun yayınlama denemesi olması ve bize çok şey öğretmiş olması. Legend’ın ikinci anlamı ise oyunun Türk kültürünü ve tarihini yabancı oyunseverlere öğretmesi ve sevdirmesi. Şu an Anadolu (Anatolia) ve İpek Yolu (Silk Road) isimli iki sunucumuz var. Bu sunucuların ikisini de yabancı oyuncuların ittifakları kazandılar. Örneğin ilk sunucuyu kazanan Filipinli oyuncuların ağırlıklı olduğu bir birlikti. O birlik oyuncuları “Türk Dünyasını biz birleştirdik” diye birlik profillerini dolduruyorlardı. Bizim tarihimizin konu edildiği bir oyunda başarıya ulaşmış olmaktan ötürü seviniyorlardı. Bu bizim için anlatılmaz bir haz. Üstelik aralarında Yunan, Arjantinli, Malezyalı oyuncular da vardı. Yabancı oyuncuların tarihimize, karakterlerimize, kültürümüze alışması, sevmesi ve hatta sahip çıkması para ile ölçülemeyecek bir başarı.

MK: Ceiron Savaşları adlı yeni oyundan bahsedelim. Anladığım kadarıyla Umaykut’tan daha farklı, fantastik ve RPG öğeleri de taşıyan bir oyun. Başlama tarihi belli mi, biraz bahseder misiniz?

EB: Céiron Savaşları (CS) gerçekten çok farklı bir oyun. Umaykut’tan farklı olması bir yana, aslında tam bir tarayıcı tabanlı oyun da değil. Çoğu Hükümran Senfoni Online (HSO) oyuncusu, Céiron Savaşları’nın HSO’nun devamı ya da gelişmişi olduğunu düşüneceklerdir. İlk bakışta böyle gözükse de, oyun neredeyse tamamen farklı. Sadece kullandığı kurgunun Céiron olmasından ötürü benzerlikler var.

Çıkış tarihi 10 Kasım. Bu tarihte oyunu açık beta olarak yayınlayacağız. Daha sonra oyun tam sürüme geçecek. Açık betadan tam sürüme geçiş sırasında oyuncuların hesapları zarar görmeyecek. Aynen devam edecekler. Zaten oyuncularımız şimdiden www.ceironsavaslari.com  adresine girip komutanlarını yaratabiliyorlar. Hatta önceden karakterinizi yaratmanız, bonuslara sahip olmanız açısından büyük avantaj olacaktır. Dolayısı ile açık beta veya tam sürüm olması daha çok teknik detaylar, oyuncular için önemli olan oyunun 10 Kasım’da başlayacak olmasıdır ve ilk bir kaç ay ufak tefek hataların olabileceğidir.

MK: Gördüğüm kadarıyla Umaykut gibi Ceiron Savaşları da hem site üzerinden hem de Facebook üzerinden oynanabilecek. İndirilebilir bir sürüm olacağını da duydum. Arada ne gibi farklılıklar olacak, özellikle indirilebilir sürümde?

EB: Evet, aynı Umaykut gibi web üzerinden veya Facebook üzerinden oynamak mümkün olacak. Ancak asıl istemcimiz (client) indirilebilir sürüm olacak. Daha önce söylediğim gibi, CS aslında tarayıcı tabanlı bir oyun değil. Tarayıcı üzerinden oynamanın da mümkün olduğu indirilebilir bir oyun. Yani oyuncularımız bilgisayarları yanında değilken, evden, işten, okuldan tarayıcıları veya Facebook hesapları üzerinden oyuna bağlanabilecekler, ancak oyunun asıl zevki indirilebilir sürümde çıkacaktır.

Peki arada ne fark var? Aslında farklar görsel ve sesli özelliklerle ilgili. Tarayıcı üzerinden oynarken herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmıyorsunuz, sadece oyunun görselliğinden tam olarak faydalanamıyorsunuz. Doğal olarak web üzerinden oynarken daha kısıtlı seslere ve müziklere sahip olacaksınız. Tarayıcınızın önbelleği sınırlı olacağından, bazı şeyleri tekrar tekrar yüklemek zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden tarayıcı sürümünü hafif bırakmaya çalıştık.

Örneğin indirilebilir sürümde savaş yaparken, savaş alanının uzağında gözüken lavların aktığını, buharların çıktığını görebilirsiniz. Askerlerin animasyonlarının çok daha gerçekçi ve yumuşak olacağını da göreceksiniz. Savaş müzikleri, sesler ve benzeri efektler hem daha kaliteli, hem de daha fazla çeşitte olacaktır. Web üzerinden oynarken bu tür detayları daha az göreceksiniz, ya da hiç göremeyeceksiniz. Sonuçta savaş aynı savaş olacak, sadece görsel ve sesli efektleri daha kısıtlı olarak alacaksınız.

İndirilebilir sürümün bir avantajı da kotalı oyuncular için mevcut. Bu sürüm dosyaları size bir kere indirtiyor ve güncelleme olmadığı sürece de bir daha indirmeniz gerekmiyor. Tarayıcı üzerinden oynarken, özellikle bir sebeple tarayıcınızın önbelleğini (cache) silerseniz, her şeyi bir daha yüklemek zorunda kalabilirsiniz. Diyelim ki Youtube’dan sürekli video izliyorsunuz. Bu da sizin önbelleğinizi dolduracak ve tarayıcı önbelleğin eski dosyalarını silecektir. Böyle olunca yine daha önce indirdiğiniz oyun dosyalarını yine indirmeniz gerekebilir. Bütün bunlar kotalı oyuncular için sorun olacaktır. İndirilebilir sürümde böyle bir sıkıntı yok. Bu hem oyuna daha hızlı bağlanmanızı ve oynamanızı sağlar, hem de bir kere indirme işlemini yapıp daha sonra kotanızı minimum harcayarak oynamanızı sağlar.

İndirilebilir sürüm Windows veya Linux tabanlı PC’lerde ve Macintosh bilgisayarlarda çalışabiliyor, bunu da hatırlatalım. Oyun çapraz-platform bir oyun. Ancak henüz mobil versiyonu, yani cep telefonları için özel bir versiyonu yok.

MK: Céiron’da şu an nelerin tamamlanması bekleniyor, neler eklenecek yapıma?

EB: En büyük eksiğimiz içeriklerde. Oyunda devasa bir içerik var. Görevler, konuşmalar, öyküler… İlk oyun, oyuncuların yedinci rütbeye kadar ilerlemelerini sağlayacak. Bu rütbeye kadar oyuncular yaklaşık otuz civarı görev tamamlamak durumunda kalacaklar. Yaptıkları seçimlere göre bu görevler daha değişik olabilir. Çünkü oyun seçimlerinize göre değişen bir yapıda tasarlandı. Siz yedinci rütbeye bambaşka görevler yaparak gelirken, arkadaşınız farklı şekilde gelebilir. Bu varyasyonları sağlamak için yüzlerce görev oluşturmak gerekiyor ve bu görevlerin birbiriyle ilişkilerini belirlemek gerekiyor. Bizi en çok zorlayan konulardan biri bu oldu. Öte yandan ilk oyun çıktıktan sonra, oyunumuza sürekli major güncellemeler yapılacak ve rütbe sınırı arttırılacak, yeni görevler oyuna eklenecek. Tabii ki yeni yoldaşlar (companion) da oyuna eklenecek, ki yoldaşların oyunda büyük önemi var. Özellikle onlarla girebileceğiniz ilişkiler ve yapabileceğiniz konuşmalar oyuna büyük renk katacak.

Diğer eksiklerimiz grafiksel alanda. Yapmak istediğimiz pek çok ekleme var. Süremizin el verdiği ölçüde oyunu güzelleştirmek istiyoruz. Tabi optimizasyonlar, bug testler, performans testleri ve benzeri pek çok teknik detay da mevcut. Test ekibimizden gelen raporlar doğrultusunda oyunda değişiklik de yapılabiliyor. Özellikle oynanabilirliği arttırmak için…

Céiron Savaşları’nın ilk oyunu olan “Derinliklerin Sesi” 10 Kasım’da çıktıktan sonra, sadece major güncellemeler ile zenginleştirilmeyecek. Pek çok genişleme paketi planlarımız arasında yer alıyor.

MK: Céiron Savaşları’nın hikâyesi daha önce bir web tabanlı oyunda görmediğim kadar detaylı ve güzel yazılmış geldi bana. Hikâyenin hazırlanma süreci nasıl oldu?

EB: Céiron Savaşları, adını aldığı Céiron evreninde geçiyor. Céiron, 10 yılı aşkın bir süredir kurgulanan devasa bir fikir havuzu. Kurgu alt yapımız çok sağlam olunca, yabancıların özellikle MMO, yani devasa çevrimiçi oyunlarda “lore” olarak tabir ettikleri ve oyunun kavramsal alt yapısını oluşturan katmanımız da, dikkat çekecek şekilde, derin ve etkileyici oldu. Kültürlerimiz, karakterlerimiz, hikâyemiz, türlerimiz ve ırklarımız hem kurgu sevenlere ve rol yapma oyunu tutkunlarına, hem de bu tür detaylarla çok ilgilenmese de oynadığı oyunun alt yapısındaki sağlamlığı hissetmek isteyen oyunculara doyurucu geliyor. Şu an oyun başlamamış olmasına rağmen web sitemizde Türkçe ve İngilizce olarak yüzlerce sayfalık içerik var. Bu kurgunun çok küçük bir parçası. Zaten CS de tüm kurguyu kullanmıyor. Öyle bir gereksinimi ve amacı yok. Céiron tek oyun için tasarlanmış bir kurgu değil. Hem gelecekte başka oyunlarımızda, hem CS’nin devam oyunlarında kullanılabilir bir kurgu alt yapısı olarak kabul edebiliriz.

Kurgu ile oyunun kendi hikâyesinin ya da senaryosunun farklı kavramlar olduğunu da hatırlatmak gerekir. Oyuna atmosferini veren ve alt yapısını oluşturan unsur kurgudur. Kurgu çok iyi olabilir, ancak bu oyunun çok özgün veya eğlenceli bir öyküye sahip olacağı anlamına gelmez. CS’nin öyküsü tasarlanırken, oyunun hem kutulu bir RYO (RPG) oyunu gibi derin bir öyküye sahip olmasını istedik, hem de nihayetinde oyun devasa çevrimiçi bir oyun olduğundan, öykünün hatları dışında hareket etmek ve eylemlerde bulunmak isteyen oyuncuları da engellememek istedik. Bu sadece öykü ile değil, oynanış mekaniklerinin tasarımında da dikkatli olmamızı gerektirdi. Böylece öyküye fazla bulaşmak istemeyenler de CS’den keyif alabilecekler; öte yandan güzel bir öykünün parçası olmak isteyenler hem bunu yapacaklar, hatta seçimleri ile öykülerini kendileri oluşturacaklar, hem de öykü bittikten sonra boş kalmayacaklar ve oyunun onlara sunduğu diğer alanlarda keyifle mücadele edecekler. Birlik savaşları buna bir örnek…

Oyunda bir ana öykü var. Temel olarak birbiri ile pek de iyi anlaşamayan iki büyük komşu imparatorluk hakkında bir öykü. Bunun dışında iki orta ölçekli öykü var. Bu öyküler de her bir devletin kendisini ilgilendiren öyküler. Üçüncü halka ise, oyuncuları daha çok ilgilendiren minör öykülerimiz. Bunların sayısı bir hayli fazla ve oyuncular tarafından oluşturuluyorlar. Oyuncular, ana hikâyeye bağlı kalarak ve kendi devletlerinin durumlarına göre hareket ederek, kendilerine verilen uçbeyliği istedikleri gibi yönetiyorlar. Kendi öykülerini kendileri oluşturabilsinler diye, oyundaki görev sistemi de onların görevleri nasıl yaptıklarına göre değişiyor. Yani oyun seçimlerinize tepki veriyor. Bu evrende isterseniz acımasız bir komutan, isterseniz bencil bir lider, isterseniz de iyilik sever bir kahraman olabilirsiniz.

MK: Oyunun tanıtımında “Diğerlerinin güvenini kazan, ama asla kimseye güvenme!” deniyor, Ceiron’da PvP ve takım oyunu mekanikleri nasıl işleyecek?

EB: Takım oyunu mekanikleri birlik sistemine dayanıyor. Oyuncular ittifaklar kurarak büyük haritamızda yer alan yerleşim alanlarının kontrolünü ele geçirmek için diğer ittifaklarla savaşıyorlar. PvP yani oyuncuya karşı oyuncu savaşları daha bireysel, daha çok “kelle” toplamak için yapılacak savaşları konu alıyor. Öykü ile ilgili bilgi verirken söylemiştim, sonuçta ortada bir makro hikâye var. Buna ana hikâye de diyebiliriz. Ortada sizin devletinizin bir düşmanı var, siz kendi iç işlerinizi nasıl hallediyor olursanız olun, en nihayetinde bu devletin bir parçasısınız ve devletin sizden beklentileri var. Bu yüzden düşman devletin komutanlarıyla savaşıp başarılı olmanız gerekiyor. Aksi halde merkezi hükümet size yeni görevler vermiyor. Yeni görev gelmedikçe de rütbeniz artmadığı için gelişemiyorsunuz. Bu da oyundaki öykü ve görevlerin, aynı zamanda ittifaklara ve PvP savaşlarına da bir yerde bağlı olduğunu gösteriyor.

Birlik savaşları oyunda çok önemli. Onur puanı, birlik savaşlarından toplanıyor ve bazı özel unvanlar (örneğin Dük, Kontes, Lort, Hanımefendi, Şampiyon, vb…) sadece birliklerin başarılarına göre kazanılabiliyor. Kimi ileri seviye üniteler de sadece birliklerin belli başarıları elde etmesi halinde komutanların hizmetine giriyorlar. Dolayısı ile birlik savaşları oyunun bir yerde zirvesi olarak konumlandırıldı. En iyiler, en ustalar ve tabi en acımasızlar birlik savaşlarında birbirlerinin bileğini bükmeye çalışacaklar.

MK: Kısıtlı sayıdaki Türk oyun yapımcıları da artık online oyun yapımına ağırlık vermeye başladı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Online oyunlar neden bu kadar çok tutuldu Türkiye’de?

EB: Türk oyuncuları çevrimiçi oyunları seviyorlar, çünkü daha fazla sosyal etkileşim, daha fazla rekabet ve eğlence, online oyunlarda bulunuyor. Tabi bir kutulu oyunun size yaşatabileceği her şeyi, online oyunlar size veremeyebilir. Yine de yenilenebilir olması, tekrarlanabilir olması, daha fazla yaratıcılığa kapı açması ve sosyal etkileşim imkânları Türk insanının daha çok hoşuna gitmiş olacak ki, ülkemizde online oyunlar oldukça popüler. Zaten dünyada birkaç ülke dışında genellikle online oyunlar daha yaygınlar. Kutulu oyunların dahi çoğunda online modu bulunuyor.

Türk oyun yapımcılarının online oyunlara yönelmelerindeki sebep hem ülkemizde, hem dünyada, elektronik eğlence sektörünün bu segmentinin büyümesi ve daha da büyüyecek olması. Tabi işin finansal boyutu da çok önemli, zira ülkemizdeki korsan kullanım alışkanlığı nedeniyle, oyunseverlerimiz bir oyunu ne kadar beğenirlerse beğensinler, ne yazık ki her zaman ücret ödeyerek oyunu almaya yönelmiyorlar. Yine de son yıllarda oyunseverlerimizin bu konuda daha duyarlı davranmaya başladıklarını sevinerek görüyoruz.

Ülkemizdeki yapımcıların online sektöre yönelmesindeki diğer sebep, hepsinin PC tabanlı oyun yapıyor olması. Klasik kutulu oyunlar artık daha çok konsollara yapılan satışlardan para kazanıyor. PC oyunculuğu online üzerine kaydı. Tabi başarılı bir kutulu oyunun, temel olarak bir MMO olmasa dahi, PC platformlarında da çok satabileceğini görüyoruz. Örneğin Dragon Age, Mass Effect veya Call of Duty serisi gibi. Ancak bu örneklerin sayısı çok değil ve genellikle bu oyunların konsol satışları, PC satışlarından daha fazla oluyor. Bu yüzden kutulu oyunların artık sadece PC için çıkmasını çok nadiren görüyoruz.

MK: Türk oyun sektörünün durumunu nasıl görüyorsunuz? Şimdi ve gelecekte…

EB: Şimdi büyüyen bir çocuk durumunda olduğunu düşünüyorum. Gelecekte potansiyelli bir delikanlı olacak, ancak burada oyun yapımcılarının başarısı çok önemli. Türk oyun sektörü hep ithal ediyor. Oysa sağlıklı bir ekonomide ihraç da etmelisiniz. Güçlü bir ekonomide ise ihracınız, ithalatınızdan fazla olur. Biz oyun geliştiricilerinin hem ülkemizde, hem de özellikle uluslararası piyasada başarılı oyunlar yapmaları ve ekonomik olarak güçlenerek, her geçen sene daha iddialı yapımlarla sürekli kendilerini aşmaları gerekiyor. Önce firmalar büyüyecek, sonra yetişmiş işgücü güçlenecek, devletin desteği ve oyuncuların bilinçlenmesi ile sektör gerçekten olgunlaşacak ve Türkiye, saygı ile kabul edilen bir üretici konumuna gelecek. Benim en büyük rüyam bu. Neden Türkiye’de bir Game Developers Conference düzenlenmesin? Şu an düzenlenmesi mümkün değil, çünkü Türkiye o denli önemli bir sektör oyuncusu değil. İşte biz bir gün GDC’nin Türkiye ayağının organize edileceğini umarak yaşıyoruz. Hatta Türk firmalarının, örneğin bir Blizzard gibi, kendi etkinliklerini organize ederek yüz binlerce oyuncuyu misafir edecekleri, günler süren büyük organizasyonlar yapacakları günlerin hayali ile kendimizi güdülüyoruz.

MK: Genç arkadaşlar oyun yapımı konusunda oldukça hevesli, ama genelde bir yerden sonra tıkanıyorlar veya bırakıyorlar. Bu işe başlamak isteyenlere önerileriniz, tavsiyeleriniz var mı?

EB: Bu çok klasik bir durum, sadece bizim sektörümüzde görülmüyor. Dünyada bugün hangi işi yapmaya kalkarsanız kalkın iki şeyi unutmamalısınız. Bir, bu işi yapan belki de yüz binlerce insan var. İki, bu işi yapmaya kalkışıp yapamayan veya vazgeçen milyonlarcası var… Demek ki hiçbir şey kolay değil.

Oyun sektörü çok sofistike bir sektördür ve ne yapacak olursanız olun, o işi iyi bilmeniz gerekir. İster ses sanatçısı olun, ister grafik sanatçısı, ister programcı olun, ister senaryo yazarı fark etmez. Vasatsanız şansınız yoktur. İyi olmak zorundasınız. İyi olmak yıllarca çalışmayı, yılmamayı, savaşmayı, kendini sürekli geliştirmeyi ve sinekten yağ çıkartmayı öğrenmeyi gerektirir. Bunları unutmadan çalışmalısınız, karşılaştığınız ilk zorlukta vazgeçerseniz zaten hiçbir işte iyi olamazsınız.

MK: Biraz da kendinizden ve Ceidot stüdyolarından bahseder misiniz?

EB: Ben aslında bir yazarım. Céidot ile birlikte oyun sektörüne girdim, çünkü yeteneklerimin ve hayal gücümün, en çok sevdiğim şey ile, yani oyunlar ile birleşmesi halinde saygın eserler çıkartabileceğine inandım. Ailemin yarısı opera sanatçısıdır. Öbür yarısı iş adamıdır. Böyle ilginç bir karışımın ürünü olarak ben de hem sanatçı, hem iş adamı oldum. Kendi işimi kurdum ve bugün hem bir yöneticiyim (Céidot’un genel direktörü ve yapımcısı olarak), hem de bir sanatçıyım (Céidot’un baş tasarımcısı ve senaryo yazarı olarak).

Céidot’un hikayesi ise benden daha ilginç. Céidot, oldukça zorlu bir dönemden sağ çıkmış bir şirkettir. Bizim hakkımızda ne bilirseniz bilin, ya da ne düşünürseniz düşünün, tek bir konuda herkesin hemfikir olması gerekir. O da Céidot’un bir mücadele ve sebat emsali olmasıdır. Çok az firma bizim yaşadığımız zorlukları ve talihsizlikleri yaşamıştır. Biz tüm bunları yaşarken hem ayakta kaldık, hem de büyüdük. Önemli olan kazanmak değildir, önemli olan her zaman savaşmaya hazır olmaktır. Bugün bir savaşı kazanırsınız, ancak ikincisi zaten çoktan başlamıştır. Sevinmek için bile çok az vakit vardır. Biz bu felsefe ile ayakta kaldık. Çünkü bırakın zafer kazanmayı, genellikle sık sık yere düştük. Kimi zaman bizim hatamızdı, kimi zaman yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.

Céidot’u herkes hâlâ Hükümran Senfoni ile anar. Hatta bize kızarlar, çünkü vaat ettiklerimizi gerçekleştirememişizdir. Çok az insan düşünür ki, o proje bizim çocuğumuz gibidir. Siz Hükümran Senfoni çıkmadı diye bize kızarsınız, oysa biz zaten evladımızı kaybetmişiz gibi üzülmüşüzdür. Ancak Hükümran Senfoni’yi yarım bırakırken doğru bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Hükümran Senfoni bizim gibi birçok Türk oyunseverin rüyasıydı ve manevi bir anlamı vardı. O anlama ihanet etmek ve kötü bir oyun çıkartmak istemedik. O yüzden yapamayacağımızı anlayınca onu bıraktık. Gelecekte tekrar geri dönebiliriz, hiç belli olmaz 🙂

Céidot hakkında söylenebilecek çok şey var. Ben şimdilik Céidot’un yaşadığı kötü dönemleri her şeye rağmen atlattığını ve son iki yıldır inatla büyüdüğünü, bu sektörden kazandığı her kuruşu tekrar bu sektöre yatırdığını ve sürekli daha iyi projelerle karşınıza çıkacağını söylemekle yetineceğim. Umarım Türk oyun severleri özellikle yeni projemiz Céiron Savaşları’nı sever ve bizi desteklerler.

MK: Gelecek için yeni projeleriniz, planlarınız var mı?

EB: Şu an için konsantre olduğumuz tek şey Céiron Savaşları ve onun geleceği. Yepyeni bir proje şu an gündemde yok, ancak Céiron Savaşları için çok uzun süreli bir geliştirme ve genişleme planımız var. Tabi bir yandan Umaykut gibi zaten yayında olan projelerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Zaten bugüne kadar da hep öyle yaptığımız için Umaykut başarılı oldu. Aynı stratejiyi Céiron Savaşları için de, hem de daha organize ve planlı olarak uygulayacağız.

MK: Erkan Bayol ne tür oyunları sever, hangi oyunları sever?

EB: Ben zamanım olmadığı için MMO oynayamıyorum. Zaten daha çok kutulu oyunları, özellikle rol yapma oyunlarını seviyorum. Senaryosu ve atmosferi güzel olan FPS oyunlarını da severim.

Benim için Bioware/Black Isle oyunları özeldir. Aynı şekilde Bethesda’nın Elder Scrolls serisi ve Fallout 3’ü özeldir. Son dönemde en çok vakit ayırdığım oyunlar Bioware’in baş yapıtları Dragon Age ve Mass Effect 1-2’dir. Bioshock, Call of Duty 4: Modern Warfare, Dead Space, Stalker, Batman Arkham Asylum gibi oyunlar da şu an aklıma gelen, son iki yılda oynayıp bitirdiğim çok başarılı oyunlar. Her sene PES’imi alıp önüme gelene 5 atmayı da ihmal etmem tabi (ara sıra 5 yediğim de olabilir, o ayrı…).

Bu arada strateji oyunlarını da çok severim. Geçmişin efsanesi Westwood ve Command & Conquer serisi benim için çok özeldir. Bir o kadar hatıramın olduğu oyun Starcraft’tır. Çok uzun süre Starcraft’ı çoklu oyuncu modunda oynadım. Daha iki sayfa oyun sayarım size ama yerimiz yetmez 🙂

MK: İleride bir MMORPG veya Single Player oyun yapmayı düşünür müsünüz?

EB: İleride Céiron temalı bir MMO yapmayı çok isterim. FPS-RPG bir devasa offline oyun yapmayı da çok isterim, tıpkı bir Oblivion veya Fallout 3 gibi, ki böyle bir tarzda oyun yaparsam mutlaka korku temalı olurdu. İzometrik tarzda takım oyununa dayalı bir RPG yapmayı da çok isterim. Zaten iptal edilen Hükümran Senfoni bu tarzdaydı. Sanırım hangi tip oyun yapmayı istemezdiniz şeklinde bir soru benim için daha kolay bir soru olurmuş!

MK: Son olarak oyunculara ne demek istersiniz?

EB: Onlara iki şey söylemek istiyorum izninizle. Birincisi, onlara bugüne kadar bize verdikleri her türlü destek için, bize ulaştırdıkları görüşleri ve eleştirileri için teşekkür ediyorum. İkincisi; “Sıkı durun, büyük savaş yakın!” diyerek, hepsini www.ceironsavaslari.com adresine davet ediyorum 😉

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu