Championship Manager 4
Futbol oyunları ne kadar popülerse de, bazı oyunlar var ki futbolun içinden çıkıp kat be kat zor bir işe soyunmanızı sağlarlar. Menajerlik oyunları elbette.
Bu menajerlik işine Premier Manager 97 ile başlamış biri olarak diyorum ki hakikaten teknik adamların işi zor. Ama bilgisayar başındaki adamın işi daha zor. Çünkü bilgisayara bağırıp çağırsanız da sizi anlamaz ve teknik adamlığı hakkıyla yapmanızı da ister.
Böyle bir oyun işte Championship Manager. Dünya üzerinde bir menajerle aynı görevi üstlenebildiği söylenen tek menajerlik oyunu, yıllardır en çok satılan menajerlik oyunu, futbol oyunlarının satış rakamlarını piyasaya çıktığı haftada yerle bir eden menajerlik oyunu.
Şaşırmamak lazım, işini kim iyi yapıyorsa onun destek alması doğaldır. Sonuç olarak yeni sürümüyle işte karşınızda Championship Manager 4.
Öncelikle söylemeliyim ki ben Championship serisinden hiç hoşlanmam. O kadar gerçekçidir ki beni bir süre sonra sıkar. Ama bu sefer oynamaya başladıktan sonra biraz daha devam etmek arzusuyla dolu olduğumdan altını çizerek söylüyorum, bu oyunu kötümser bakışlarla bekleyenler sevinebilir ve karalamak için uğraşanlar hemen en yakın taşın altına saklanabilir.
Le Roi Est Mort, Vive Le Roi (Kral öldü, yaşasın kral)
Evet, hemen bir ilk bakış atalım elimizdeki krala. Daha çok yenilerde demosunu incelediğimiz oyunda ne gibi değişiklikler olmuş acaba, görelim.
Öncelikle evet, devrimsel değişiklikler olmamış. Hatta bu serinin 98 (Championship Manager 3 yani) ve sonrası serisinde alıştığımız görünüm aynen korunmuş sayılabilir. Zaten hem modüler hem de kullanışlı bir arayüzdü, isabetli bir karar olmuş. Güzel bir kararla da kullanıcıların oyunun görünümüne müdahale etmesine elveren kabuk (skin) özelliği oyuna katılmış. Birçok kullanıcı aynı masaüstü dizaynı yapar gibi oyunu değiştirecektir eminim ki.
Menüler üç boyutlu tuşlarla bezenmiş mesela gözüme ilk çarpanları anlatmam gerekirse, takım ekranında değişmeler olmuş, antrenman yetenekleriniz geliştirilmiş ve bunların yanında oyun çok yavaşlamış. Her hareketinizi okuyor, her hareketinizi yazıyor, hemen her şeyi hesaplıyor, sonuçları gösteriyor vesaire derken bir süre sonra hep bekler durumda olduğunuzu fark ediyorsunuz. Ama neyse ki demo versiyondaki kadar bekletmiyor.
Minik detayları da vermeden geçmeyelim tabi ki. Oyunda tam 150.000 (yüz elli bin) oyuncunun kaydı bulunuyor. Hepsi gerçek tabi ki. Onlarca süper, birinci, ikinci üçüncü lig oyuncusu tüm bilgileriyle elinize geçiyor. Yaklaşık 50 farklı ülke, yüz kadar lig de bunların yanında gelenler. İnanılmaz gibi görünüyor. Acaba her takımla şampiyonlar ligi kupasını kaldırmaya bir insan vakıf olabilir mi?
Gelelim asıl merak edilen iki boyutlu maç izleme kısmına. Beta demo gelene kadar herkes bir merak içindeydi, karşılarına ne çıkacağını bilmeden hayal etmek zorundaydılar. Sonunda görünen o ki hemen her şeyde olduğu gibi bundan hoşlananlar da oldu, nefret edenlerde. Bu kısım çok kişisel olduğu için sadece beğendiğimi söyleyerek geçeceğim. Unutmayın ki bu esnada maça müdahale etmek, sadece yazıların olduğu bir ekranda müdahale etmekten çok daha gerçekçi, hissiyatı çok daha büyük.
Kulüplerin parasal durumları, ekonomik girdi çıktı dengeleri ve diğer bütün finansal işleri düşünün. Hepsi yeni baştan dizayn edilmiş. Artık elimizde çok daha gerçekçi bir para yönetimi var. Bunun sizi korkutması lazım aslında. Yönetimi beceremeyip rezil, kulübü refaha erdirip vezir olmak sizin ellerinizde.
Oyuncuların kişilikleri de çok başarılı yansıtılmış. Hepsinin kendine özgü bir karakteri var ve ruh durumuna göre davranmanız durumunda çok daha iyi verim alabilmeniz mümkün. Mesela gol atan bir forvet oyuncunuza çok para verdiniz ve şımardı diyelim, takımdan kesin. Aklı başına gelince tekrar içeri alırsınız, hem morali düzelir hem de takıma daha sıkı sıkıya sarılır. Tabi bu çok ekstrem bir örnek oldu ama genel işleyiş bundan ibaret.
Ve kısa kesip bir bitiriş yazısı yazalım artık.
Demem odur ki, bundan önceki demo inceleme yazımızı yazan Tolga Kaprol arkadaşımız benim işimi o kadar azaltmış ki anlatacak bir yer bulamadım desem yeridir. Sağ olsun, daha iyi yazılarını da bekliyoruz.
Bu oyun artık başucu dokümanlarından biri oldu. Seven sevmeyen herkes en azından oynamak zorunda. Kimse “görmedim” deme hakkına sahip değil yani. Kendi türü içinde lider, satışlara göre birçok türün lideri güzel bir oyun. Biz oynadık beğendik, siz de söyleyin bakalım görüşlerinizi bundan sonra. Bir takımı yönetmek, bir kulübü elde tutmak konusunda ne kadar başarılısınız anlatın.
NOT: Puanlama size garip gelmiş olabilir. Ben bu oyunları muhteşem oynayan biri olmadığım için genel bir seviyede tuttum her şeyi.