Chaser
Çoktandır kaliteli bir FPS oynamamıştım. Hatta bu türün bir “duraklama dönemine” girmiş olabileceğine dair bazı kuşkularım bile oluşmaya başladı. Ama neyse ki Chaser imdadıma yetişti. Oh be! Strateji oynamaktan beynim dönmüştü vallahi…
Chaser da elim bir hafıza kaybı olayı neticesi başlayan bir oyun. İçinizde oyunu daha oynamamış veya bilmeyenler vardır dolayısıyla öncelikle hafifçe konuya dokunayım. Şimdi bu Chaser, yöneteceğimiz mert, munis, hafifçe Alex Baldwin’e benzeyen bir genç. Ortadan sonra okuyamayan Chaser ekmek parası için en yakın mafya şubesine başvurur ve tetikçi olur. Gel zaman git zaman bu kekonun beyniyle ilgili tez yazmak isteyen deli bir doktor, öğle arasında içtiği gazoza ilaç atıp hafızasını formatlar ve dünya yörüngesinde bir hastaneye tıkar. Buradan tünel kazarak:P kaçarak dünyaya dönen Chaser artık geçmişinin peşine düşer ve daha sonra macera başlar. Aslında bu olay bizim memlekette olsa, kaçış kapsülüyle yolun ortasına düşen Chaser’a kamyonun biri bir patlatırdı ki o vakit değil geçmişini ilkokuldaki ilk matematik sınavı sorularını bile hatırlardı ama ahh ah bu ecnebilerde nerde onu düşünecek akıl…
Neyse eleştiriyi bırakalım. Efendim gerçek olan bir şey var ki oyunun senaryosu inanılmaz güzel. Oyuna başlayıp hikaye derinleştikçe klasik bir FPS tadı yerini sanki bir bilimkurgu filminde başrolü oynuyormuş hissine bırakıyor. Ara videolar, ani hafıza parlamaları katılarak senaryo ile oyun öyle güzelce harmanlanmış ki sıkılmanın imkanı yok. Artık acaba bu işin sonu nereye varacak diye merak etmemek elde değil. Bu benim oyunda en çok hoşuma giden nokta.
Oyun uzayda, gökdelen tepelerinde, lağımlarda, denizde, uzayda, Mars da yani kısacası oldukça değişik mekanlarda cereyan ediyor. Şunu kesin olarak söylemeliyim ki çoğu FPS’de başvurulan bir yöntem olan benzer mekanlar burada kesinlikle yok. Bir bölüm diğerine asla benzemiyor. Her bölümde değişik ortamlarda bulunarak içimizde, Chaser’in kendini arayışında sanki biz de onunla koşuyormuşuz gibi bir his uyanıyor. Görevlerde öyle sıkıcı şeyler değil. Tamamen hikaye akışına bağlı şeyler ve bazen sonuçları da değişebiliyor. Kendi kendini tekrar etmiyorlar. Bu oldukça iyi bir şey. Özellikle de Devastation faciasından
sonra.
Oyun ekranı oldukça sade hazırlanmış. Ekrandan o anki zırhımızı, sağlığımızı, kullandığımız silahı ve kalan mermi sayımızı görmek mümkün. Gidilecek yönü belirtmek için pusula neyim falan koymamışlar o nedenle gözünüzü iyice açın ve kaybolmayın. Oyundaki bazı yerlerde hakikaten insanı delirtebilir. Şaka bir yana aslında çok karışık bir oyun olmadığı için gidilecek yer genelde belli oluyor fakat etrafta, içinde mermi zırh, sağlık bulunan bölmeler/odalar çok olduğundan bir anlık yoldan şaşma yaşabilirsiniz ki (biz doktorlar buna oyundadevreyakmasus fpsesus deriz:) korkmayın bu anlık bir şeydir. Bir 5-10 saniye en yakın Claudia Schiffer fotoğrafına bakın ve sonra oyuna dönün. İki saattir aradığınız geçit işte tam orada…
Chaser’da en hasta tetik delisini bile delirtecek edecek kadar farklı çeşitte silah bulunmakta. Şimdi soracaksınız hikaye 2044 senesinde cereyan ediyor peki yok mu piyasada lazer tüfeği diye bende diyeceğim hayır yok birader. Oyunda günümüzde bilinen silahlar (M4 Colt Commando, Sig Sauer226, Fa-mas filan) ve çağın gereklerine göre üretilen farklı birkaç silah var. Ancak bazı silahlar, mesela shotgun gibi, çağın ihtiyaçlarına göre modifiye edilmiş. Nedense çift el tabanca kullanma gibi artık neredeyse standart sayılan bir olay yok. Silahlar gerçeklerine çok yakın bir şekilde modellenmiş. Unutmadan söyleyeyim, benim uyuz olduğum ve FPS’lere konulmasına bir türlü akıl sır erdiremediğim “pıçak”da silahlarınız arasında. Aslında bu salak şeyi neden hala oyunlara koyarlar ki ?… Yer işgali işte…
Oyunda bana biraz tırtıklama gelen bir olay var ki o da “adrenalin” modu. Şimdi bu Chaser iyi hoş bir genç ama “Caps Lock” tuşuna basınca türkçesi “dellenme modu” olan Adrenalin Moda geçiyor. Bu modda diğer ölümlülere göre daha hızlı hareket edebilen Chaser (bak bak bak Matrix mi desek Max Payne mi desek 🙂 Kurşundan, bombadan ve üzerine atılan elmalı pastadan rahatça kaçabiliyor. Açıkçası kalabalık ortamlara girerken oldukça kullanışlı olan bir hareket ama tüm oyun boyunca çok fazla kullanmadım. Sanırım JoWood günün modasına uyup koymuş.
Biraz da düşmanlardan bahsedelim. En büyük düşmanımız Yakuza cemiyeti. Bunlardan başka hesaplarına çalıştığımız eski şirket, sokak çeteleri ve diğer bilimum gereksiz tipler de vurulmak için sırada bekleyenlerden. Şunu bilmelisiniz ki bu adamlar kesinlikle salakçasına hareket etmiyorlar. Yapay zeka konusunda RtCW’den bu yana ilk kez beğendiğim bir oyun oldu Chaser. Düşmanlar oldukça zekice hareketler yapabiliyor. Mesela bir keresinde önümdeki kapıdan 3 kişi çıktı. 1 tanesi arkada duvar dibine sindi ve önündeki iki tanesini korurken bu iki kişi beni öyle bir çapraza aldı ki maymuna ve eleğe döndüm. Ayrıca oyunda sizi gördüklerinde fanatikçe ölmek için üzerinize gelenler bu oyunda olmayacak. Uygun bir yere sinip sizin hareketinizi bekliyorlar. Yanlarındaki arkadaşları vurulduğunda ise dönüp bakıyor ve akabinde bir sığınak bulmak için koşuşturuyorlar. Kısacası ben yapay zekadan memnun kaldım kim ne derse desin. Afferim JoWood al sana yıldızlı pekiyi…
Karakter hareketleri oldukça güzel modellenmiş. Bu iş için elemanların orasına burasına kablolar bağlayıp hareketlerini bilgisayara çekmişler belli (Yani diyorum ki Rag Doll efekti süper çalışıyor, o Raven Shield’deki C şeklinde kıvrılıp duran adamlardan burada yok) Adamları vurduğunuzda bazıları ölmeden önce yerlerde falan sürünebiliyor veya kendi eksenleri etrafında “Türk filmi dairesi” falan çizip ölüyorlar (Bu daireyi bilmeyenler hemen 70’li yıllarda yapılan Türkan Şoray filmlerine falan baksınlar. Oralarda çok var:).
Gelelim sıkıcı teknik konulara. Oyun Nvidia destekli bir oyun ve grafik bakımından oldukça sağlam hazırlanmış. Siz bakmayın minimum sistem gereksinimlerine, eğer elinizde 32 MB TnT2 Ultra gibi bir kart varsa, en düşük seviye, tüm özellikler kapalı oynasanız bile büyük bir şans. Oyunu şöyle eli yüzü düzgün bir şekilde oynamak için en az 64 MB GeForce4 MX440 filan lazım ki o bile emin olun kalabalık sahnelerde (patlamalı, çatlamalı) takılacaktır. Ben 128 MB GeForce4 Ti4200 ile 1152×854 çözünürlükte tüm özellikleri full yapıp oynadım ve en civcivli sahnede bile 35-40 fps aldım (Athlon 2000+, 256 MB DDR RAM). Bu demek oluyor ki artık MX işlemcili kart alınmazzz.
Grafik deyince aklıma geldi, oyunda bir takım bug’lar var ve güzel güzel oynarken bir anda görünmedik engellere takılabilir, yüksekten atladığınızda zemin katmanları arasına sıkışabilir ve öyle olmadık yerlere düşüp taa en baştan oynamak zorunda kalabilirsiniz. Bir de her bölümde düşmanlarımdan en az biri olmadık yerlere takılıp kaldı. Ayrıca vurduğum bazı adamların ayakları betona battı. Bir kere olur iki kere olur ama ne bu ya her bölümde de olmaz ki cık cık cık kırdım buradan 5
puan.
Oyunu oldukça güzel haritalarda üzerinde oynanabilen (deathmatch, team deathmacth, capture the flag vb.) multiplayer bölümü mevcut. LAN veya Internet üzerinden arkadaşlarınızla kapışmanız mümkün. Keinlikle oynayın derim… Oyunun kontrollerde bildik tuşlar (WASD ve civardakiler) var. Çok fazla zorlanmaz hemen alışır gidersiniz.
Gelelim seslere. Müzikler, efektler ve bir kısım silah sesi mükemmel. Nedense bazı silahların seslerini hiç beğenmedim (M4, shotgun vb.) Bu silahlar için çok beylik sesler kullanılmış sanki. Ama aksiyonun, tehlikenin başlayacağı zaman müziğin değişmesi ve hızlı tempoya kayması oldukça güzel. Ee bir de EAX desteği var desem artık yemeyin yanında yatın. Nokta, satırbaşı ve son paragraf…
Evet arkadaşlar netice itibariyle Chaser oldukça güzel ve özenli hazırlanmış bir yapım. Şimdi içinizde yok “aga ben denize gidecem”, yok “hatun bekliyor”, yok “halı sahada maç var”, yok “zaten gelmiş çöl sıcaa tepeme bi de oyun mu oynayacağım baa” deyip gereksiz yere kendini kasanlar olabilir. Sakın bir daha duymayayım böyle itirazlar. Güzel insanlar, bakın böyle oyun kırk yılda bir gelir, gidiniz ve bayiden ısrarla isteyiniz eğer yok derse dövüp alınız, eğer dayaktan da laf anlamazsa o zaman gidip en yakın arkadaşınızdan hacılayınız. Eğer bu oyundan da memnun kalmazsanız o zaman Allah ıslah etsin sizi.