Cities XL 2011
Her insanın içinde, farklı konularda da olsa bir tutam yaratıcılık vardır. Hangimiz bir şeyler üretmeyi, ortaya çıkarmayı sevmeyiz ki? İnsan birçok şeyi hayal eder ama yine birçoğunu da yapamaz. İşte video oyunları da tam bu noktada devreye girer. Sanal bir gerçeklik olsa da birkaç saatliğine gerçek dünyadan uzaklaşmamıza yardım ederler. Bazen Alex Mason olurlar stresimizi atarlar, bazen iki küçük kurtçuk olup gülümsetirler, kimi zaman da bir korku oyunu olarak karşımıza çıkıp iliklerimize kadar korkuturlar bizi. Farklı rollere bürünüp, karakterlerle bütünleşiriz ama genellikle de oyunun bize sunduğu çizgisel senaryoyu takip ederiz. İleriki satırlarda incelemesine geçeceğim Cities XL 2011 ise tamamen özgür bir oynanışa sahip, kendi şehrinizi yaratabileceğiniz başarılı bir SimCity klonu. Yapımcı koltuğunda Monte Cristo’nun oturduğu Cities XL 2011 için net bir tür tanımı da yapmak mümkün değil bu sebeple. Simülasyon, strateji, tycoon… Hepsini de içine alıyor ama ben sanırım “şehir yapmalı oyun” demeyi tercih edeceğim hala.
Eğitim şart!
Öncelikle tıpkı selefleri gibi Cities XL de başlarda karıştıracağınız, öğrenirken zorlanabileceğiniz bir oyun. Bu durumu test ederek de onayladım, alıştırma bölümüne girmeden oyuna başlayınca açıkçası kafam karıştı ve baştan başladım. O yüzden mutlaka eğitim bölümlerine kısa da olsa bir göz atın, üstelik buralar sırf oyuna başlarken değil daima kullanılabiliyor. Yani zorlandığınız noktada girip yardım alabilirsiniz. Cities XL garip bir şekilde güzel bir giriş videosu ile başlıyor. Garip dedim çünkü şu sıralar yapımcılara iki dakikalık bir video yapmak bile zor geliyor, düşündükleri tek şey reklam. Ayarları ve öğretim bölümlerini de kurcaladıktan sonra her şey hazır hale geliyor.
Başlamadan önce size bir dünya haritası sunuluyor, burada coğrafi bölgelere göre yayılmış çeşitli şehir seçenekleri yer alıyor. Bu şehirler de temel özelliklerine ve zorluk derecesine göre farklar bulunduruyor aralarında. Başlıca şehir özellikleri ise petrol, verimlilik, su kaynakları ve turizm olarak dörde ayrılmış durumda. Yine belirli bir yüzde üzerinden her şehrin farklı zorluk dereceleri var, kısacası oyunun zorluğu bu şekilde seçiliyor. İlk önce Paris’i bulup orada başladım oyuna, tabii oyun yüklenirken ben de Paris manzarasını düşlüyorum o sırada. Aman Allah’ım, o da ne! Paris’te insan yapısı olarak sadece Eyfel Kulesi bulunuyor geri kalan her şey ot, ağaç ve taştan ibaret durumda. Daha sonra tropik bir ada seçip oynamaya başlıyorum.
Cities XL 2011, tipik bir “city building”, yani şehir inşa etme oyunu. Adından da görüldüğü gibi “XL” çapında, büyük, ışıltılı şehirler yaratmak tamamen sizin elinizde. Çarpık kentleşme veya düzenli bir şehir, dilediğinizi yapabilirsiniz. Haritalar oldukça geniş öncelikle, bu nedenle yayıla yayıla tasarım yapabiliyorsunuz. Zor olduğundan bahsetmiştim ama yeni başlayanlar yazılar yardımıyla sürekli bilgilendiriliyor, ipuçları veriliyor. Her şeye belli bir miktar parayla sıfırdan başlıyoruz ve ne gerekliyse onu yapıyoruz. Yollar, köprüler, istasyonlar, evler, alışveriş yerleri, dinlenme tesisleri ve bol bol kamu hizmeti. Ama dediğim gibi tüm bunları yaparken gözünüzün korkmasına gerek yok, eksik noktalarda oyun size uyarılarda bulunacaktır.
Şehir inşa etme hızı
Yine tipik olarak bir hız butonu da bulunuyor, istediğiniz zamanlarda beklememek adına oyunu hızlandırıp sarabiliyorsunuz bu şekilde. Dikkat etmeniz gereken noktaların başında ise ekonomi geliyor her zamanki gibi. Bu nedenle pahalı yapıları dikkatli yapmaya özen gösterin, sonradan yıkmaktansa. Ayrıca birkaç şehir daha yaptıktan sonra onlar arasında bir ticaret ağı da kurabiliyorsunuz. Farklı kaynaklara yoğunlaşmanızı öneririm her şehirde, bu şekilde de birbirlerine kaynak olarak destek olmalarını sağlayabilirsiniz. Cities XL böyle devam eden, bitmeyen bir oyun gördüğünüz gibi. Bir sonu yok, kazanma diye bir durum yok. Genişletebildiğiniz kadar genişletin kısacası imparatorluğunuzu, sıkıldığınız yerde bırakın. Kısacası oynanabilirliği yüksek bir oyun, karmaşık bir hikayeye sahip değil aksine son derece basit ve sadece eğlence üzerine yoğunlaşmış. Yine de bir noktadan sonra her şeyin sıkıcılaşması fazlasıyla olası.
Oynanıştaki başarısını genel olarak teknik özelliklerde de sürdürüyor. Hangi grafik motoruyla yazılmış bilmiyorum ama kesinlikle kaplamalar, grafik detayları, şehir manzaraları etkileyici. Neredeyse evlerin içine dahi girebilecek şekilde yaklaşıp her yeri inceleme fırsatınız oluyor ve en güzeli de sistemi yormuyor. Binalar birbirinden farklı, özenle tasarlanmış. Sular, denizler, ağaçlar hepsi gayet güzel gözüküyor. Böyle bir oyunda bu kadar detayla uğraşılması gerçekten sevindirici. Eksik olarak sadece belki şehir biraz daha canlı olabilirdi. Elbette bir Liberty City veya Empire Bay gerçekçiliği istemiyorum ama en azından sokaktaki insanlar yürümekten başka işlerde de bulunabilirdi.
Cities XL’nin en büyük eksiği ise müzikleri sanırım. Zaten sesler kısıtlı haliyle, onlara diyecek bir sözüm yok. Fakat müzikler çok bayat kalmış. Bir saatten sonra beyninizi uyuşturmaya başlıyor ve ya oyunu, ya müziği kapatasınız geliyor. Kısacası müziklere biraz daha özen gösterilebilirmiş.
Son olarak bu tip oyunlar arada bir çıkıyor piyasaya, çoğu da başarısız oluyor. Cities XL 2011 ise mükemmel olmasa da gayet güzel bir oyun. Detaylı oyun yapısı ve grafikleri, basit ve kullanışlı menüleri ve sorunsuz oynanışıyla eğlenceli saatler vaat ediyor. En ışıltılı, en büyük ve en zengin şehirler adına, iyi oyunlar diliyorum.