City Of The Dead
Bilgisayar veya konsol oyunları tarihi boyunca bir çok yapım yaşayan ölüleri
konu almıştır. Özellikle son 10 yıldır iyice gelişen bu sektörde, her sene 1
adet zombili proje ortaya çıkar. Hatta bir adeti bile geçer, bir kaç tane bile
çıkabilir. Eğer hiç çıkmazsa bir problem vardır, terslik yaşanabilir. Genel
olarak klişeli projeler önümüze gelir, tüm yaptığımız, aptal zombileri öldürüp,
belli bir yoldan ilerleyip kurtulmaktır. Grafikleri, sesleri, oynanışı vb…
derken klişe kurşununa kurban olurlar. Belki potansiyelleri bile olsa,
yapımcıların körlüğüne o güzelim oyun harcanabilir. Yine klasik gibi gözüken bir
oyun geliyor, ancak bu sefer eskilerine göre daha iddialı.
Saf zombi oyunu
Geçtiğimiz 2005 senesi içinde zombiler açısından pek parlak değildi. Aşina
oldukları Resident Evil serisinden kalkmışlardı. Onların yerini akıllı ve taktik
yapan psikopat köylüler ve başka yaratıklar gelmişti. Resident Evil 4, PC’lere
de bu sene çıkıyor, bayram havası ayrı konu. Land of the Dead, Hellforces ve
bunların yanına kötü birkaç yapım daha eklenince, yaşayan ölülerimiz karizmayı
çizdirdi. Gerçi pek fazla da karizmaları yoktur; ağır yürürler, böö derler, her
tarafları dökülmüştür, ama onlar vazgeçilmez düşmanlarımızdır. Olsun 2005 kötü
kapanırken, Stubbs the Zombie oyunu ile flaş bir giriş yaptılar. Oynanışı olsun,
komedi öğeleri olsun, atmosferi olsun ilgi çekici bir oyundu ve hayal kırıklığı
yaratmadı. Şimdi de City of the Dead geliyor, Stubbs’ın taşıdığı bayrağı daha da
önlere taşımak istiyor.
City of the Dead, aslında bildiğimiz klasik bir zombi oyunu olacak. Yine bize
saldıran şişko, cüce, zayıf, uzun boylu, kısa, kel vb… türde ölüleri
avlayacağız. Zombiler dışında acaip yaratıklar, garip bulmacalar vs… başka bir
şey bulunmayacak. Katıksız, saf bir zombi oyunu, başka bir materyal yok! Aslında
oyunun tam adı George Romero’s City of the Dead olarak geçiyor. Bundan sonra
kısaltıp COTD olarak yazmaya devam ediyorum. Oyunumuz George Romero’nun herhangi
bir filmini konu almıyor, ancak filmlerin evreninde geçiyor. Şehir yine ölüler
tarafından istila edilir, yapmamız gereken bir an önce bu cehennemden sağ olarak
kurtulmak. Konu bu kadar basit, kısa, yalın ve klişe.
Zombin olayım, vur beni
Yapımcılığı Kuju Entertainment üstlenmiş. Kuju firması öyle ahım şahım bir
yapımcı da değil. Warhammer 40,000 Fire Warrior isimli bir oyun yapmışlardı.
Konsol versiyonunu bilmem, ama PC versiyonu son derece berbattı. Yine de Team 6
gibi bir firmada değil. Güvenim kırık olan Kuju, belki COTD ile bir şeyler
yapabilir.
Oyunun iyi olacağını vaad ettiği asıl noktası içeriği. Bunu en çok fizik
motoruna bağlıyor. Pompalı ile vurduğumuz bir zombi, merminin çarpması ile
geriye doğru sıçrayarak tepki verecek veya kapılara, pencerelere ateş ettiğimiz
zaman parçalanacaklar. Araçları patlatıp, zombilerimizi silah ile resmen
ameliyat edeceğiz. Kol, bacak, kafa koparma, vücudun ikiye yarılması vb… gibi
fiziki parçalama imkanlarından yararlanacağız.Grafikler, ilk ekran görüntüleri ile beraber pek iç açıcı gözükmüyor. Yine de
tam sürüm gelmeden bu grafiklerden adam olmaz demekte istemiyorum. Ancak oyunda
en çok efektlere dikkat edilecek. Yaşayan ölüler filmlerinden tanıdığımız özel
efekt uzmanı Tom Savini, oyundaki efektler içinde katkıda bulunmuş. Hatta
bazılarını kendi dahi hazırlamış, bunu da eklemeden olmaz. Savini, ayrıca yapım
içinde oynayabileceğimiz karakterler arasında yer alacak.
Görevimiz zombi
Oyuna başlamak için 5 farklı karakterden birini seçeceğiz. Bu karakterler
haricinde gizli olan bir kaç karakter daha bulunacak. Kullanacağımız silahlar
arasında makineli tüfek, tabanca, el bombası, pompalı vb… bildiğimiz klasikler
yer alıyor. Bu öldürücü silahları başkaları ile kombine edebileceğiz, mesela
yerde bulduğumuz keskin bir metal parçasını tüfeğin ucuna bağlayıp, süngü gibi
kullanabileceğiz. Böylece yakınımıza giren düşmanımızın üstüne süngü gibi
sallayıp, ona zarar verebileceğiz.
Zombilerimiz her zamanki gibi çeşitli olacak. Çiftçisi, esnafı, bankacısı,
avukatı her meslek ve boydan çeşitli ebatta düşmanlarımız dolu olacak. Bize
genel olarak teker teker değil de, grup olarak saldıracaklar. Bazılarının
ellerinde silah olacak ve bize ateş edebilecekler. Bazıları ise grubun içinde
kafanızın üstüne zıplama gibi yeteneklere sahip olacak. Yinede zombi takımının
yapay zekasının yüksek olmayacağını, bunun yerine fazla sayıda zombi koyarak
telafi edecekler. Daha önce belirttiğim gibi zombiler dışında başka düşmanımız
olmayacak. Zombileri öldürmenin tek yolu beyinlerini parçalamak olacak. Her
şekilde kafalarını patlatmamız gerekecek, yoksa ölmeyecekler.
Hikaye mod’u görev tabanlı olacak, ancak bu görevler klasik olan şu kadar
zombiyi öldür tarzında olacak. Zombi sayısının 10 veya 20 tane sınırlı olacağını
düşünmeyin, bir hayli fazla sayıda zombiyi öldüreceksiniz. Görevlerin zorluğu
burada olacak. Ana senaryodan sıkıldınız diyelim, Arcade mod’u burada devreye
girecek. Arcade kısmını, Soul Calibur’un Weapon Mastery’sine benzetebiliriz.
Burada yapmamız gereken yakın dövüş silahları ile belli zombileri öldürmek
olacak. Arcade veya Single Player olmasın, bu seferde yardımımıza Multiplayer
koşacak. İster arkadaşlarımız ile kapışacağız, istersek onlar ile beraber
görevleri yapacağız. Çoklu oyuncu 4 kişiye kadar destek verecek. Multiplayer’ın
belki de en güzel kısmı, hastalık kapmış ve yakın zamanda zombiye dönüşecek
arkadaşımızı yakalamamız olacak. Onu bulup iyileşmesi için kafasını patlatmamız
gerekecek.
Ne kadar iyi olur?
George Romero’s City of the Dead, genel tarzda bakıldığında vasat bir yapım
olacak izlemini veriyor. Klişe öğelerden oluşuyor, zaten oyunun ilginçliği de bu
yapmamız gereken silahı alıp zombi öldürmek olacak. Bunu da iyi şekilde
hazırlanan fizik motoru eşliğinde yapacağız. İllaki bir oyunun harika olması
çizgisel veya klişe olmayan temellere sahip olması gerekmez. Painkiller veya ilk
Serious Sam nasıl yapımlardı? Çizgisel ve önüne geleni vur olmalarına rağmen,
eğlenceli yapıları ile birer hit oldular. City of the Dead’de işte bunu yapmayı
düşünüyor. Önüne geleni vur, ama eğlenceli olsun. Bunu da fizik motoru eşliğinde
bizlere iyice sunmak istiyor. Grafikler şimdilik kötü gözüksede, çıkmadık candan
umut kesilmez. İncelemede görüşmek üzere…