Treyarch’ı kutlamak lazım, takdir etmek lazım. Artık otomatiğe bağlamış, Modern Warfare’den sonraki tüm oyunları bir öncekinin karbon kopyası olmaktan öteye gitmeyen bir seride, özellikle BLACK OPS serisi ile bir fark yaratmayı başarıyorlar. Yaptıkların oyunlar direkt olarak serinin devamı olarak başlamamış olsa da, ana serinin gölgesinden kurtulmayı başardı BLACK OPS 2.
Ama bunun için değil Treyarch’a olan takdirimiz; yaptıkları her COD’da, özellikle oyunun multiplayer kısmında yeni şeyler denemeleri, işin kolayına kaçıp “nasılsa satacak” deyip standart multiplayer kuramlarından dışarı çıkmaları. Black Ops 2’de de bu değişmemiş, aksine çok ilginç yenilikler getiriyorlar.
Bunların başında “pick-ten” adındaki yeni “loadout” sistemi yer alıyor. Artık alışılagelenin aksine bir adet birincil silah, belli sayıda perk’ler ve bunlara bağlı modifikasyonlarla sınırlı değiliz. 10 hücreden oluşan bir “grid” sisteminin içinde, dilediğimiz gibi karakterimizi özelleştirebiliyoruz. Yani tek bir birincil silah yerine, bir sürü birincil silah alınabiliyor demek bu. Bu 10 hücrelik sınırda tabi biraz esneklik sağlanıyor ama ondan önce yenilenen Perk ve Ek sistemine göz atalım.
Aslına bakarsanız çok fazla bir değişiklik yok ama öz bir değişiklik var. Perk’ler artık silahların tümünü belli özellikler konusunda değiştirmiyor, bunu yapanlar ekler. Ama perk’ler artık her silahı farklı etkiliyor. Yani bu demek oluyor ki, daha farklı oynanış tarzları görmemiz çok daha mümkün artık. Daha çok kombinasyon, özellikle “pick-ten” sistemiyle birleşince bir çok farklı sınıf bir çok farklı dinamiklere sahip olabiliyor.
Peki diyelim ki siz tamamiyle bir takım oyuncususunuz (eh!) ve killstreak olayına doğal olarak giremiyorsunuz, üzülüyorsunuz. Bir diğer değişiklik de oyunun skorlama sistemine gelmiş durumda. Artık killstreak yerine başka bir streak var, scorestreak. Adından da anlayacağınız üzre artık düşmanı öldürmek değil, topyekün düşmanı yenmek daha önemli bir hale gelmiş durumda. Taşıdığınız her bayrak, assist aldığınız her adam, koruduğunuz her base; ardarda olduğunda scorestreak olarak yansıyor size.
Takım oyunu konusunda böyle bir değişikliğe giden BLACK OPS 2, takımların oluşumunda da bir kaç yeniliğe ev sahipliği yapıyor. Takımla oynadığınız oyun modlarında iki takım değil, artık altı takıma ve on sekiz oyuncuya kadar çıkabiliyorsunuz. Bir nevi “o buna, bu şuna, şu ona” şeklinde çatışmalar yaşanıyor.
Ama belli ki takım işinin bu kadar kurcalanmasının asıl sebebi bambaşka: E-spor. Evet, BLACK OPS 2 ile birlikte Call Of Duty serisinin e-sporlardaki yeri ve tüccar ağzıyla pazar payı artırılmak isteniyor belli ki. Bunun için oyuna yepyeni bir özellik eklenmiş: CODCast. Bunun da ilk denemesini Gamescom’da yaptık ve izlediğimiz kadar oldukça güzel ve basit bir arayüzü var. Tıpkı Starcraft 2’de olduğu gibi, BLACK OPS 2 maçlarınızı yayınlamak tek tuşa bakıyor. Bir webcam’iniz ve bir mikrofonunuz da varsa ne ala, dilerseniz maçları Ercan Taner kıvamında anlatın! Güzel haber; bu yeni özellik oyunun konsol versiyonlarında da yer alacak.
“Pick-ten” sistemine geri dönecek olursak, ya da dönmeyelim hemen oynanıştaki güzelliklere geçelim. Aslında hepimiz için önemli olan bu. Oynanış her zamanki Call Of Duty multiplayerları gibi basit ve sade. Hala Battlefield: Bad Company 2 oynayan bir adam olarak, korktuğum başıma geldi ve BLACK OPS 2’nin multisini oldukça beğendim. Biraz da Treyarch’ın bu yenilikçi anlayışıyla olan flörtleşmemin de etkisi vardır elbette ama “Wheeee” diye koştuğumuz aksiyon dolu anlar oldukça eğlenceliydi.
Özellikle yeni silahlardan Millimeter Wave Scanner ile duvarların arkasına saklanan sotecileri gafil avlamak gibisi yok (arkadaş Gamescom’da da sote yapılır mı!). Yeni silahlar demişken, oyunun birazcık fütüristik zaman kurgusundan mütevellit güzel ve teknolojik silahlar görmek mümkün. Etrafındakileri kısa süre için felç eden Shock Charges, Predator Missile ile aynı çalışma mekaniğinde olan ama bir çok savaş başlığına bölünebilen Hellstorm Missile ve etrafındaki düşmanları yavaşlatan bir dalga yayan The Guardian benim en sevdiğim silahlardı.
Toparlayacak olursak, BLACK OPS2 özünü koruyan bir multiplayer’a sahip olsa da şimdiye kadarki en yenilikçi anlayışla yapılmış. Pick-ten ve yeni skorlama sistemi sayesinde daha fazla kişiye ulaşabileceğinden hiç kuşkumuz yok. Halihazırdaki kemik oyuncular için de CODCast sistemi, e-sporcularla doğrudan bir ilişki kurabilecek. Kısaca, BLACK OPS 2’nin multisinde herkes için bir şeyler var ve kesinlikle oynamaya değer olacak. Ama hala bir Battlefield 3 değil.