Cold War
“Neredeyim ben? Kimim? Beni bu hapishaneye neden attılar? Burada ne işim var?
Her yerim ağrıyor. Ah… Şimdi hatırlıyorum; ben bir gazateciyim. Evet evet,
Amerika’da sıradan bir hayat sürdüren bir insanım ben. Peki bu hapishanede ne
arıyorum?
Ayrıntılar yavaş yavaş kafamda çözülmeye başlıyor. Buraya bir gazatecilik işi
için geldiğimi hatırlıyorum. Ama bütün ekipmanlarım alınmış. Başım çok kötü
ağrıyor. Dinlenmem lazım…”
Soğuk savaş…
Geçtiğimiz yılın başlarında geliştirilmeye başlanan Cold War, başında Hidden &
Dangerous gibi yapımlarda çalışmış kişilerden oluşan Çek oyun yapımcısı Mindware
bulunduğu, yayıncılığını da Dreamcatcher’ın üstlendiği bir stealth action oyunu.
Şu sıralar Stealth action denince akla gelen oyunların başında bulunan Splinter
Cell’le birçok yönden benzerliği bulunan bir yapım Cold War. İsminden de
anlaşılacağı üzere, soğuk savaş dönemini ele alan, Sovyet Rusya’da geçecek bir
oyun.
Razor Kane, eski bir CIA ajanı ve şimdilerde Amerika’da gazetecilik yapan
sıradan bir insandır. Her zamanki gibi gözüken bir görev amacıyla Rusya’ya
yollanır. Lakin, başına gelecekler, ve hayatının bir anda değişeceği hakkında
herhangi bir fikri yoktur. Rusya’ya ulaştığında kendisini bir anda bir gurup
tanımadığı insanın arasında bulur. Bu insanlar Kane’in tüm ekipmanlarını alacak
ve kendisini hapse atacaktır. Kahramanımız gözlerini açtığında kendini
hapishanede bulur ve kısa bir süre içinde aslında uluslararası bir komplo içinde
olduğunu anlar.
Soğuk yerler…
Şu ana kadar çok fazla ele alınmamış bir konuyu işleyen Cold War, oynanış olarak
başta da belirttiğim üzere, Splinter Cell’le çoğu yönden benzerlikler
gösterecek. Stealth Action oyunlarında, oynanış bakımından en büyük özellik
“vur-kır-parçala” yerine bunları gizlice, arkada iz bırakmadan yerine
getirmektir. Cold War’da bu özelliği tam manasıyla kullanacağa benziyor. Oyun
boyunca asıl amacımız hayatta kalmak olacağından, çok fazla aksiyona girmeden,
karanlığın bir parçasıymışçasına gibi hareket edeceğiz. Böyle hareket etmemizde
rol oynayacak bir diğer etmen de, kahramanımızın yetenekli bir casus olmaması
olacak. Tabii bu kahramanımızın eski bir CIA çalışanı olduğunu ve bazı taktikler
bilebileceğini akla getiriyor. Bu yüzden, çok da amatör bir kahramanı
yöneteceğimizi zannetmeyin.
Splinter Cell’deki kahramanımız Sam Fisher, sessizliğin onun en iyi dostu
olduğundan buna göre ekipmanlara sahipti. Cold War’da da buna benzer olarak
çeşitli ekipmanlar olacak. Ama oyunumuz 1980’lerde cereyan ettiğinden, Sam’in
sahip olduğu son teknoloji ürünlere, son derece sessiz silahlara sahip değil.
Ama sanmayın ki, teknoloji olmayınca sessizlik de olmayacak; sapan, çevredeki
her türlü taş toprak(!), bayıltıcı iğneler yardımımıza koşacak. Sapanımızı
kullanarak, düşmanların ilgisini başka yünlere çekebilecek, bayıltıcı iğnelerle
karşımızdakileri kısa bir süreliğine tatlı bir uykuya daldırabileceksiniz.Soğuk insanlar…
Son zamanlarda oyunlarda göz önünde bulundurulan en önemli özelliklerden birisi
düşmanların yapay zekası muhakkak. Bu yüzden yapımcı Mindware bu konuda harıl
harıl çalıştığını, ve gerçekten zorlayıcı düşmanlar programladıklarını
belirtiyorlar. Çevreye ve size karşı son derece duyarlı bir düşman bizi bekliyor
olacak.
Oyunu ilgi çekici kılan bir diğer etkende, X-Ray görüşüne sahip olmamız. Bu
aleti kullandığımızda etrafımızı farklı bir görüşle bakacak, daha da önemlisi
duvarların arkasını görebileceğiz! Yapımcılar Sam’in nasıl bir gece ve termal
görüş özelliğine sahipse, Kane’inde X-Ray görüşüne sahip. Ayrıca bu özellik
sayesinde, düşmanlarımızı da iskelet biçiminde görebileceğiz. Sanırım bu
özellik, oyunu görsel yönden hemcinsleri karşısında bir adım daha öteye
götürecek.
Soğuk havalar(!)…
Cold War’ın görsel açıdan, emsallerinden pek bir üstünlüğü bulunduğunu söylemek
zor; en azından ekran görüntülerine bakıldığında bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Tabi ki son teknolojileri destekleyen bir motoru kullanacak Cold War, ama Chaos
Theory’nin demosundaki grafiklere bakarsanız oyunun bu yönden pek bir iddiası
kalmadığını anlayabilirsiniz. Ama gene de umudu kesmemek lazım; belli mi olur,
belki de yapımcılar ağzımızı açık bırakabilirler. Ayrıca Mindware’le yapılan bir
röportajda, oyundaki bölümlerin çoğunun gerçek hayattakilerle birebir aynı
olduğunu, ve son derece detaylı hazırladıklarını belirtti. Bu yerler arasında
Çernobil’in, Ljubjanka hapishanesinin, Mozole’nin de bulunduğunu unutmadan
söyleyelim.
Cold War, yakın sayılabilecek bir tarihte 15 Haziran’da bilgisayarlarımıza konuk
olacak. Elbette sadece PC platformu için değil, X-Box sahipleri de bu oyunun
tadına bakabilecek. Birkaç gün sonra piyasalara sürülecek olan Chaos Theory
şimdilik rakipsiz gözükse de, muhtemelen yaz aylarında karşısına büyük bir rakip
çıkacak. Umarım Cold War oyuncuların elinde patlamaz ki bizde bu iddialı oyunu
zevkle oynayabiliriz. Şimdi ise yapmamız gereken tek şey beklemek ve görmek.