Command & Conquer: Red Alert 3
Çok bekledik değil mi? Westwood dönemin kaliteli strateji yapımcılarındandı.
Oyunlarıyla herkesin beğenisini kazanmış Westwood, Red Alert 2 ile bizi
kendisine hayran bırakmıştı. Gönül isterdi ki, Red Alert 3’ü de (RA3) Westwood
yapsın. RA3’ün duyurulmasıyla birlikte bir soru belirdi, “Acaba ikinci oyundaki
heyecanı yaşayabilecek miydik?”. Oyun çıkmadan yayınlanan ekran görüntüleri ve
videolar oyuncular tarafından pek beğenilmedi. Çünkü C&C Red Alert; muhteşem
videoları, etkileyici senaryosu ve gerçekçi birimleriyle gönlümüze girmişti.
Fakat görülen ekran görüntüleri ve videolar bunları göstermiyordu. Birimler
oyuncak gibi görüntüler çok boyalı, süslü ve makyajlıydı. Yapım kendini
gerçekçilikten sempatikliğe bırakmıştı sanki.
Bekleyişten sonra
RA3’ü bekleyenler yapımın oynanabilirliğini, atmosferini ne kadar merak
ediyorlarsa, müziklerini de merak ediyorlardır. Seride müziklerin yeri büyük.
Frank Klepacki ikinci oyunda bizi kendisine hayran bırakmış, üçüncü yapımın da
müziklerini dört gözle beklememizi sağlamıştı. Giriş videosunu büyük hevesle
arkama yaslanarak izlemeye koyuldum. Beklediğim gibi; gerçekten çok kaliteli
olmuş. Videolarda ünlü oyuncuların bulunması kaliteyi üst seviyelere taşımış.
Menüyü geçtiğimde hoş bir Rus marşıyla karşılaştım. Ardından Hell March 3,
Klepacki yine yapacağını yapmış. Müzikler yine çok iyi.
Yapım eskisi gibi aynı modları içeriyor. Modlarda dikkat çeken yenilik
Campaign’de bulunan Co-op oynanış. Bu özellik sayesinde senaryoyu sadece
kendimiz değil, arkadaşlarımızla beraber aynı anda da oynayabiliyoruz. Campaign
ikonunu tıkladığımızda karşımıza üç ayrı taraf çıkıyor. Bunlar; Soviet Union,
Allied Nation, Rising Sun. Rising Sun daha önce Red Alert serilerinde
görmediğimiz bir taraf. EA Yükselen Güneş İmparatorluğu’yla Uzak Doğu’daki
oyuncularında ilgisini yeterince çekebilecek gibi gözüküyor. Bu üç tarafta hoş
olan detay; her birliğin kendi kültürlerine sadık birimlerinin bulunması. Ruslar
füzelerde usta, denizaltında iyi ve sağlam tanklarıyla korkutucu. Rusların ana
kahramanı Natasha; kendileri sniper olur, düşman piyadelerini tek kurşunda yok
eder, zırhlı birimleri ve binaları da hedef göstererek uçaklarla yok ettirir.
Müttefikler uydu konusunda teknolojisi ileri, lazer teknolojisini iyi kullanan
ve hava kuvvetlerinde kudrete sahip. Kahramanı Red Alert 2’den bildiğimiz Tanya.
Kendileri aynı özelliklerine sahip, fakat bu sefer daha güçlü, daha seri ve
zamanı geri alma yeteneğine sahip (Ayrıca daha çekici, nam-ı diğer Jenny
McCarthy). Japonların birimleri Japonların sevdiği gibi fantastik öğeler.
Genelde uçar kaçar birimlerden oluşuyorlar. Atikler, fakat zayıf zırha sahipler.
Ana kahramanı ise Yuriko Omega. Omega nesneleri oynatabiliyor,
havalandırabiliyor, parçalayabiliyor. Hani bu nesneler kâğıt, toz, toprak değil,
bildiğimiz tanklar ve hatta gemiler.
Campaign’de Red Alert’ı Red Alert yapan bazı unsurları EA gözünden kaçırmamış ve
yapımda ileri seviyeye taşımış. Ara videolardan bahsediyorum. Büyük oyuncularla
ve gerçekçi ortamlarla birleştirilmiş videolar yapımda atmosferi üst seviyelere
taşıyor. Yalnız RA2’de bu gerçekçi ara videoların ardından zamanına göre
gerçekçi sayılabilecek grafiklerle yapımı oynamamız bizi oyunun daha içinde
hissettiriyordu. Campaign’de beklediğim kadar sürükleyici bir senaryo ve
oynanabilirlikle karşılaşmadım. Ara videolarda heyecan üst seviyedeyken oyun içi
görevler fazla basit olmuş.
Grafik ve ses
Gelelim RA hayranlarının en çok eleştirdiği konuya. Aylardır yayınlanan ekran
görüntüleri ve videolarda en çok tartışılan konu grafiklerdi. RA3, SAGE (Strategy
Action Game Engine) motoruyla yapılmıştı. Bu motor geçmişte birçok sorunu
beraberinde getirmişti. Lord of the Rings’te, Generals’te FPS sabitleme
mevzuları yüzünden oyunda kasılmalar yaşanıyordu. Multiplayer’da bağlantı
hızınız ne kadar iyi olursa olsun lag sorunları yaşanıyordu.EA çoğu hatanın üstesinden gelmiş. Motor iyi optimize edilmiş gayet akıcı hal almış.
Multiplayer’da lag sorunları giderilmiş. Grafikler aslında hiç RA oynamamış biri
için çok hoş gelebilir. Aslında oynamış biri içinde hoş gelebilir, fakat RA2’de
o alıştığımız gerçekçi, oyunu içinde hissettiren grafiklerden eser yok. Kendini
komik, oyuncak gibi, sempatik görüntüye bırakmış. Bu bazı oyuncuları rahatsız
etmese de, birçok oyuncu tarafından beğenilmeyecek gibi duruyor. Benim yorumum
da bu grafik anlayışının kötü olduğu yönünde. Bence RA’ya bu grafikler
yakışmadı. Hani bu yorum grafiklerin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Grafikler
gayet güzel, fakat gerçekçi değil, olması gerektiği gibi değil. Çok renkli,
gerçek dışı, çizgi film gibi duruyor.
Daha önce belirttiğim gibi EA müzikler konusunu da hiç ihmal etmemiş ve RA’nın
tanıdık şarkılarının üzerine remix’ler yapmış. Onun dışında yine üç birliğin
kültürlerine bağlı müzikler koyulmuş. Oyun içinde yaşanan etkileşime göre
müzikler gerçek zamanlı değişiyor. Müzik konusunda EA, her yapımında olduğu gibi
RA3’te de yine beğenimizi kazandı. Sesler, efektler, seslendirmeler, replikler
hepsi yapımın adına yakışır, atmosferine gider şekilde hazırlanmış. Ama
söylemeden geçemeyeceğim. İşin erbabı olan Frank Klepacki’nin Hell March 3’ünü
ilki ve ikincisi kadar beğenmedim. Yani benim beklediğim kadar iyi değildi.
Oynanabilirlik
RA3 ile EA, oynanış yapısında büyük değişikliklere gitmiş. İlk dikkat çeken
detayı kaynak toplama sistemi oluşturuyor. Artık eskisi gibi Ore Miner’lar
(Maden toplayan birim) ortalıktan maden toplamıyor. Belli yerlerde maden
yapıları mevcut, hemen yanlarına rafineri yapıyorsunuz ve maden toplayan
birimler çok kısa hareketle madenleri toplayıp rafinerilere naklediyor. EA,
oyuncuların strateji içinde ekonomilerini düşünmeden, sadece saldırı-savunma
üzerine yoğunlaşmasını düşünerek bu yolu izlemiş. Her ne kadar doğru bir karar
gibi gözükse de, bence eski sistem daha eğlenceliydi, çünkü Miner birimlerini
savaş anında boşlayamıyorduk. Onları korumamız gerekiyordu. Bu sistemin bir
eksisi var ki, o da kaynak yetersizliği. Sanki kaynağınız size yetmiyor.
Önceleri sıkıştığınızda bol üretirdiniz, bunda öyle bir lüksünüz de yok. Bir
rafineriye bir Miner verimli oluyor. Oyunun böyle olması fazla birim kasmanıza
engel oluyor. Az birimle daha fazla iş yapma gereği duyuyorsunuz. Birimlerinizin
yeteneklerini kullanıp üstünlük sağlamalısınız.
Bunun dışında oyun içinde dikkat çeken diğer detay, her birime özel yetenek
eklenmesi olmuş. Her birimin kendine has kullanabildiği bir özelliği var. Bu
yeteneklerinizi kullanma zamanınızı iyi bilmeniz gerekiyor. İyi zamanda
kullandığınızda yetenekler çok iyi iş yapıyor. Mesela Apocalypse tankımızın
Leech yeteneği var. Toplu halde Apocalypse’lerle saldırırken ağır olan bu
tanklarımız düşmana ateş ederken, düşmanın kaçması hep sinir bozucu olur. Bu
özellik sayesinde düşman birimini yakalayarak, üzerine çekme gibi bir özelliğe
sahipler. Düşmanları üzerine çekmekle kalmayıp tankın önünde bulunan doğrayıcı
ile bir güzel kuşbaşı yapıyorlar. Başka bir örnek Cryocopter birimleri.
Allied’lara güç katan bir birim. Helikopterinizin saldırı özelliği yok, sadece
düşman birimlerini ve binalarını dondurma özelliği var. Özel yeteneği ise çok
ilginç düşmanı küçültüyor. Küçülen düşman belli bir süre sonra eski büyüklüğüne
dönüyor. Fakat düşmanın küçülen birimi daha az hasar veriyor, daha az sağlığa
sahip oluyor. Yani avlaması daha kolay oluyor. Her birimin bu tür özel yeteneği
var. Bu özellikleri kullanıp oyunun kaderini değiştirebilirsiniz.
Son olarak belirtmek gerekirse RA3 her ne kadar RA2 tadı vermese de güzel bir
oyun olmuş. RA fanlarının birçoğunun yapımı beğenmeyeceğini düşünsem de, EA
alınası ve oynanası bir oyuna imza atmış.