Çocukluğumun en sevdiğim yarış oyunlarındandı, tek disketlik Stunts. O
yıllara göre göze hoş gelen grafikleri, içerdiği otomobil seçenekleri ve
kullanıcıya verdiği hız hissi ile Stunts, küçük bedenimdeki büyük yarışçıyla
aynı dilden konuşuyordu. Aradan yıllar geçti ve Crashday isimli bir oyun
dikkatimi çekti. Zira ekran görüntülerine baktığımda, Stunts’taki bir çok
materyalin Crashday’de de kullanıldığını gördüm. Hatta yapımın resmi internet
sitesinde, Stunts’ın geliştiricilere bir çok konuda fikir verdiği gerçeğiyle
karşılaştım. O andan itibaren Crashday’i sabırsızlıkla beklemeye başladım. En
nihayetinde Moon Byte Studios yapımla ilgili 324 MB’lik bir demo yayınladı.
Bende Crashday ile tanışma fırsatını kaçırmayıp, yapımı indirdim ve oynadım…
Bunlar normal birer otomobil değil!
Crashday demo sizi ilk olarak oldukça şık ve biraz uzun bir video ile
karşılıyor. İzlerken oyunun temasını da anlıyorsunuz! Zira araçlar çarpışıyor,
parçalanıyor ve hatta patlıyor… Bu keyifli giriş videosu oyunda ne ile
karşılaşacağımız konusunda önemli fikirler veriyor. Menüde ilk olarak options
sekmesine giriyoruz. Ayarlar genel olarak basit. Ancak dilerseniz grafik
ayarlarına biraz ayrıntılı göz atabilirsiniz. Artık yarışmak için can attığımdan
dolayı, daha fazla dayanamayıp, demo’da bulunan 2 yarış seçeneğinden ilkini
seçerek(Wrecking Match), otomobil belirleme ekranına geliyorum. Yapımın demo
olmasından dolayı 2 adet araç seçeneğimiz var. Bu noktada bir eksi olarak
lisansların alınmamasını gösterebiliriz…
Yarışacağımız otomobili seçtikten sonra kısaca rengini değiştirebiliyoruz,
ayrıca bir de “customise” seçeneği var. Ancak demo’da aktif olmadığından ötürü,
buraya herhangi bir müdahalemiz söz konusu değil.
Ben yarışacağımızı sanmıştım!
En nihayetinde yarış başlıyor! Ancak ‘yarış’ demek lafın gelişi. Bu yarış değil
adeta savaş! Zira arabamızın yanına yerleştirilen minigun sayesinde,
rakiplerimizi patlatmaya çalışıyoruz. Diğer yarışmacılardan önce 10 tane araç
yok ederseniz, kazanan siz oluyorsuz. Ancak bunu başarmak çok da kolay değil.
Neden mi? Açıkçası benim gibi neredeyse haftanın hergünü, kısa da olsa NFS Most
Wanted oynayan biri için otomobillerin sürüş dinamikleri biraz ağır geldi. Diğer
yarış tipi olan ‘Stunt Show’ ise küçüklüğümde oynamış olduğum Stunts’ın izlerini
taşıyordu. Öyle ki bu rampalar, bu yollar… hepsi Stunts’tan alınmış.
Bunun için de, pistte olan rampaları, 360 derece kavisli yolları kullanmanız
gerekiyor. Örneğin yüksek hızla(‘v’ tuşu nitro) girdiğiniz bir rampadan
fırladığınızda, ne kadar çok havada kalırsanız o kadar puan alıyorsunuz. Ancak
asıl olan aracınız ile 360 derece dönmek. Bunu yapmak için ise yön tuşlarını
kullanın. Bu sayede aldığınız puan 2x, 3x, 4x vb… şekilde katlanıyor.
Crashday’in en can alıcı kısmı hasar modellemesi. Bununda yapımcı Moon Byte
Studios ve ortağı Replay Studios gayet başarılı bir şekilde üstesinden gelmiş.
Her çarpışma hasar olarak aracımızın fiziğine yansıyor. Hatta bazen sürüşünüzü
bile etkiliyor. Ancak şunu da belirtmekte fayda var; oyun, mantık sınırlarını
altüst edecek şekilde hazırlanmış. Öyle ki rampa sayesinde 40-50 metre
yükseklikten düşüyoruz ve o araç düştüğü yerden kalkıp tekrar yarışıyor! Tabi
fiziken ciddi değişiklikler oluyor ama bunu defalarca tekrarlasanız bile
otomobiliniz çalışmaya devam ediyor.
Ne görüyorum böyle!
Moon Byte Studios ve Replay Studios, yapımın grafiklerini de özenle hazırlamış.
Açıkçası daha iyi olabilirdi. Grafikler göze hoş geliyor ama bazı efektlerde
eksiklik göze çarpıyor. Hiç değilse nitro kullanırken blur efektini gözlerimiz
arıyor… Tabi hasar modellemeleri için yapımcıları kutlamak ta gerekli.
Gerçekten başarılılar.
Şubat ayında tam sürümü raflarda olacak olan Crashday; kariyer mod’uyla, 26
pist, 12 araç seçimiyle, detaylı hasar modellemeleriyle ve multiplayer
seçenekleriyle büyük ilgi çekecektir. Açıkçası hasar modellemesi diye çıldıran
oyuncular için, adeta bir ilaç niteliğinde Crashday. Geri sayım başladı, merakla
bekliyoruz. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…
