Crysis Demo
Oyunlar ertelenebilir değil mi? Hatta filmler veya büyük konser organizasyonları. Peki ya bir demo… İlginç bir durum ama Crytek, bize bunun mümkün olabileceğini gösterdi. Peki neydi amaç? Daha stabil bir demo oluşturmak mı? Olabilir. İnsanları daha da meraklandırmak mı? Büyük ihtimalle… Farklı şeyler denemeyi düşünmek mi? İnsan oturup düşününce bir çok neden çıkabiliyor ortaya doğal olarak, ama bence bu erteleme diğer tüm çalışmalar gibi bir strateji. Ne kadar başarılı olup olmayacağını da yakında göreceğiz. Crysis’in başarısız olması imkansız gibi görünüyor. FarCry ile neler yapabileceklerini gösteren Yerli kardeşler, oyun dünyasını ikinci kez sarsmadan önce ufak bir tanıtım için sizi bilgisayarlarınızın başına davet ediyor…
Macera başlıyor…
Önce EA sonra Crytek logosu beliriyor ekranda. Bu sırada söylenen söz (Maximum Game) oldukça hoşuma gitti. Ana menüye geldiğimizde en doğal hakkımız olarak grafik ayarlarına göz gezdiriyoruz. Zaten sisteminizi oyuna göre otomatik olarak hazırlayan bir yapı mevcut oyunumuzda. Gerekli ayarlamaları yapıp, zorluk seviyesini seçtikten sonra artık demoya başlayabiliriz. Oynanış öncesi birkaç dakikalık güzel bir oyun içi videosu karşılıyor bizi ve artık başlıyoruz. Ay ışığının aydınlattığı gece karanlığında havadan karaya iniş yapıyoruz, üstelik takım arkadaşlarımızda var. Her bir takım üyesi nano-suit elbise giyiyor. Bu sıradan bir kostüm değil, tam bir teknoloji harikası. Öncelikle kostüm üzerine biraz konuşalım. Mouse’nin orta tuşuna (tekerlek) basınca ekranda bir envanter beliriyor. Birkaç simge görmek mümkün. Bunların anlamlarını ise; Güç, zırh, hız, görünmezlik, silah modifikasyonu ve zıplama kabiliyeti olarak belirtebiliriz. Ekranımızın sağ alt köşesinde iki bar bulunuyor. Yeşil olanı sağlık barını, mavi olan ise yukarda seçeceğimiz herhangi bir özelliğin gücünü temsil ediyor ve bar bitene kadar seçmiş olduğumuz özellikten faydalanabiliyoruz. Sağlığımız healt pack’lere bağlı değil. Vurulunca düşüş olsa da biraz dinlenince tekrar yükselmeye başlıyor. Kalabalık düşman gruplarının arasında iken hız, sarp kayalıklara rast geldiyseniz zıplama, sinsice hareket etmek istiyorsanız görünmezlik, sağlamlık diyorsanız güç logoları oldukça işe yarar etmenler. Böylece yapılan tercihlere göre oyun daha kolaylaşabiliyor ya da zorlaşabiliyor. Hangi birini seçerseniz o sınıfta maximum güce erişirken diğer özellikleriniz zayıf kalıyor bu kez.Silah modifikasyonu ise daha etkili bir hasar için gerekli. Silahımıza susturucu takarak sessiz katliam yapabilir veya karanlık bir ortamı aydınlatmak için fener ekleyebiliriz. Demoda birkaç sahnede yanımızda ekibimizden bir kaç eleman bulunuyor (mesela Boss). Bunun dışında tek kişilik ordu görevi üstleniyoruz. Düşmanlarımıza baktığımızda ise Kore’liler var karşımızda. Biz de Amerika’ya mensup güvenlik güçleri olduğumuz için mecburen husumet baş gösteriyor. Düşmanlarımız akıllılar genel olarak. Siz nerden geldiklerini anlamadan bir anda etrafınızda onlarcası beliriveriyor. Üstelik sürekli yer değiştirerek ve iletişim halinde olarak.. Ama saçmaladıkları anlar da olmadı değil. Elimdeki otomatik tüfekle saydırırken önümde diz çökmüş bir askerin elinde pistol ile oturmuş bana ateş etmesi ve kaçma çabası göstermemesi güzel bir durum değil.
Ortam büyük bir ada olunca saldırı çeşitleri de farklı farklı oluyor haliyle. Hem karadan hem de denizden (devriye gezen botlar) her an saldırıya uğrama tehlikesi bulunuyor. Neyse ki nereye gitmemizi gösteren ve çevremizdeki canlıların yerlerini belirleyen bir haritamız var. Oyunda cip, kamyonet, deniz botu gibi araçları da kullanabiliyoruz. İç sürüş kamerası oldukça detaylı hazırlanmış. Göstergeler, hasar durumu vs. hepsi yerli yerinde. Ayrıca istenirse F1 tuşu sayesinde araçları TPS görünümüne geçerek kullanma imkanı da bulunuyor. Gelişmiş araç gereçlerimiz bunlardan ibarette değil. B tuşu ile aktif olan son teknoloji bir dürbüne sahibiz ki bu dürbün sayesinde yaptığımız her zoom sonrası görüntü yanında seslere de ulaşabiliyoruz. Tabi operasyon sürerken F-16 jetleri de keşif uçuşları yapıyor. Çevremiz oldukça geniş ve istenirse görevler kısa süreliğine bir kenara bırakılıp etraf gezilebilir. Zira gez gez bitmiyor. Örn: Bir tepede ev buldum ve denize bakınca tam karşıda iki adet savaş gemisi bulunuyordu. Dürbünle izledim ve onlara doğru yüzmeye başladım. Telsizden hemen uyarı geldi gitmemem için, ama dinlemedim. Sonuç ise gemiden üzerime doğru gelen bir roket sonrası denizin dibini boyladım. Kore kuvvetleri anlaşılan bizi uzaylı ırktan sonra en çok uğraştıracak faktör olacak. Üstelik oyunda sadece insan ve uzaylı ırkı değil hayvanlarda doğal hayatın bir parçası olarak bulunuyor. Yengeç, kuş, kaplumbağa ve tavuk gibi örneğin…
Kim daha güçlü?
Crysis’in dillere destan olmuş en büyük yönü grafikleri şüphesiz. Demoyu oynamadan önce Nvidia’nın son yayımladığı Crysis beta sürücülerini yüklemenizi tavsiye ederim. Çoğu görüşe katılarak söyleyebilirim ki oyun yüksek bir sistem ihtiyacına sahip. Aslında bu şaşılacak bir durum değil. İleri teknolojide bir çok görselden faydalanan yapım şu anki en iyi grafikli oyun konumunda bana göre. Karakterlerden, çevre tasarımlarına kadar, hatta oyun akışı içerisinde gece gündüz dönüşümü var ki o sıradaki ışık oyunları ve tabi daha sonrası “anlatılmaz, görülmeli” diyorum.
Benim en dikkat ettiğim nokta ise oyunun tek bir renk ve tonları üzerine monoton bir yapısının olmaması ve canlı renklerle özene bezene hazırlanmış olması gözlere şenlik bir olay. Bazı grafiksel hatalar da bulunuyor yapımda. Örn: İlk Cry Engine’de olduğu gibi ölü askerlerin üzerine ateş ettiğimizde kurşun toprağa temas ediyor ve vücut hiçbir tepki vermiyor. Bazen kötü pozisyonlarda ölen askerler hele bir de cip üzerindeki makineli tüfeğin başında öldüyse, tüfeği her oynatışınızda ölü karakterin içinden girip çıkıyor. Bu kadar kusur gülde diken olur.Grafikleri tamamlayan çevresel faktörler ve fizikler çok başarılı. Çevredeki hemen her obje hasar alabiliyor veya hareket edebiliyor. Çoğu objeyi F tuşu yardımıyla alıp fırlatabiliyoruz da. Bazen çevrede gizli kalmış gizli tuzakları açığa çıkararak da farklı öldürme teknikleri bulabiliyoruz. Örneğin; üst üste dizilmiş kütükleri yokuş aşağı askerlere doğru yuvarlama. Patlama efektleri de çok iyi. Genelde saklanmaya çalıştığınız sürece düşmanlar sizi dışarı çıkartmak için el bombası atıyorlar. Eğer yakınınıza düşerse ekran sarsılıyor, çamurlanıyor ve kanlanıyor. Aynı durum araç kullanırken de mevcut ve oldukça gerçekçi. Lastikler patlayabiliyor, camlar kırılıyor, ama kısa yol katliam diyorsanız benzin deposuna yapacağınız birkaç atıştan sonra tam bir alev topu oluşturabiliyorsunuz. Bir süre durun ve karşınıza çıkan ilk ağacın yapraklarına ve gövdesine ateş edin. İşte o sıradaki ışık oyunlarını ve fiziksel tepkileri çok iyi göreceksiniz. Aynı şekilde suya ateş edildiği takdirde yine takdire şayan bir tablo ile karşılaşıyoruz. Sesler de kaliteli yönlerinden Crysis’in. Düşman diyalogları, silah ve patlama sesleri birkaç pürüz dışında oldukça iyi. Özellikle Shotgun’un çıkardığı ses bana The Terminator filmini hatırlattı. Geri planda çalan müzikler de sağlam.
Nedir sonuç?
Crysis’i yıllardır bekliyoruz. Bu bir gerçek, ama biraz daha beklememiz gerekiyor. 16 Kasım’a kadar elimizde olan demo bize uzun soluklu olmasa da kısa süreliğine aspirin etkisi yaratabilir. Oyun eşsiz mi? Grafik olarak belki evet, ama yapı bakımından hayır değil. Demoyu oynadığım her dakika hatta her saniye her yönüyle aklıma FarCry geldi. Belki de Crysis ile FarCry arasındaki tek fark; oyunun konusudur. Diğer tüm yönler, özgürlük, araçlar, ada ve diğer faktörler birbiriyle aynı. FarCry’ı oynayan oyuncular zaten Crysis’le ortak yönleri görmekte zorlanmayacaklardır. Zaten şuan için ne olursa olsun demo üzerine konuşuyoruz. Yılın en iyilerinden birinin provasındayız, Crysis. Her yönüyle beklentileri büyük ölçüde karşılayacağına inandığım yapım, ayrı bir güzellik olan Türkçe dil desteği ile piyasa da olacağı için tadından yenmez diye düşünüyorum. Son olarak demo ile gelen Sandbox2 harita editörünü de denemeyi ihmal etmeyin. Eminim ki demo sonu itibari ile meraklı bir bekleyiş nüksetmiştir.