Makale

Crytek kendi Matrix’ini Sanal Gerçeklikle mi yaratacak?

Metaverse, Endüstri 5.0 olacağı tahmin edilen ve internetten sonra hayatımızı etkisi altına alacağı ön görülen geleceğin sanal dünyası. Yani bunun kısa ve kabaca tanımını bu şekilde yapabiliriz. Bu dünyada, tüm sanal dünyaların artırılmış gerçeklik ve internetin tamamı dahil olmak üzere fiziksel gerçekçiliğin de kalıcı olarak sanal dünyaya aktarılmasıyla oluşan büyük bir alan oluşuyor. Buna Matrix gibi bir sanal dünya da diyebiliriz. Tek fark şu ki; bu evreni insanlar olarak bizler yaratıyoruz. Makineler değil. Kelime olarak da “meta” kavramı, geleceği ve “öte” kavramı konu alırken, “verse” ise evreni anlatıyor. Türkçe anlam olarak “Evrenin Ötesi” de diyebiliriz buna. 

Not: Bu yazı sadece editörün kendi düşünceleridir. Herhangi bir firmayı ya da projeyi kapsamaz. Sadece kısa süreli yapılan basit bir beyin fırtınasıdır.

Nedir Crytek’in Metaverse’ü? 

Bunu Neden Böyle Yorumladım?

Crytek GmbH, bu işe girişirken “Back to the Dinosaur Island” adlı bir VR demosu ile radikal karar alarak ticaret merkezli AAA oyunlarını geride bırakmış ve herkesten önce VR teknolojisine el atmıştı. Temanın dinozorlu olması ise Crytek’in ana ve ilk yapımı olan Far Cry’ın asıl geliştirme aşamasında demosu olan X-Isla’yı temsil ediyor. Yani firmanın varoluş noktasını. Böylelikle firma, bu ücretsiz demo ile bir yeniliğe gidiyor ve temellerine geri dönüyor. Belki de kendi hayal dünyalarında yarattıkları bu sanal dünyada, kendilerine ait fikirlerin hayat bulduğu bu sanal halin yer aldığı metaverse’ü, kendi matrixlerini böylece resetliyor diye yorumlayabiliriz. 

Firma, bu demonun ardından Robinson: The Journey ve The Climb adlı büyük VR oyunları ile sektöre mükemmel bir giriş yaptılar. Robinson kelimesi, çevirisi yapıldığı zaman Türkçemizde birçok anlama gelmekte olmasına rağmen orijinal kelimesinden kesin bir anlam çıkaramıyoruz fakat Robinson denince aklımıza meşhur Robinson Crusoe adlı ıssız adaya düşen bir adamın romanı, daha sonra filmlere uyarlanan hikayesi geliyor.

Dünya genelinde de düşüncesel olarak bu böyle olsa da, The Journey ile düştüğümüz sanal dünyadaki yolculuğu gelecekteki sanal dünyamızda yaşıyoruz. 

Her ne kadar dediklerim kendi düşüncelerim olsa da, oyunu oynayınca firmanın bu büyük değişimi ister istemez bunları bize hatırlatıyor. 

Berlin’de bulunan Computerspiele Museum’da sergilenen birçok eski ve kültleşmiş cihazlara, oyunlara rağmen VR teknolojisinde sadece Crytek’in VR oyunlarının gösterimi, bugünden geleceği gören firma olmasının en açık kanıtı. Geçtiğimiz yaz, bu konuda çektiğim fotoğraflara aşağıdan bakabilirsiniz. 


                              Fotoğraflar: Berlin Computerspiele Museum / 28 Temmuz 2021 (Tayfun Kumaş)

Crytek, geçtiğimiz nesilde her ne kadar VR teknolojisi ile öne çıkan bir firmaya dönüşse de, Crytek’in ilk 3D girişimini Crysis 2 ile yaptığını, E3 2010’da yayınladığı fragman ile dönemine dair o teknolojiyi zirveye çıkarmak adına tüm radikal kararlar aldığını da unutmamak lazım. Tabii bunun ticari boyutu da var. Crytek, her ne kadar en başta oyun teknolojisi üzerinde yenilikleri getiren bir firma olsa da bir noktadan sonra geliştirdikleri CryEngine ile ticari yoluna da devam etmek zorunda olan bir firma. 

VR teknolojisine erkenden girişmeleri, her ne kadar Robinson: The Journey ile The Climb gibi eşsiz, hatta şimdiden müzelik olan yapımları yapsalar bile VR Teknolojisi her eve girmediği için bu oyunlar yüzünden firmanın bazen iflas ettiği, bazen de tamamen kapandığı dedikodularını dile getirir oldu. Açıkçası bilinen şu ki; bu teknoloji ve bu oyunlar, sessiz sakin bir şekilde milyonlara ulaşmayı bekliyor.  

Matrix’in temelindeki fark şuydu; Makinelerin kölesi değil, kendi isteğinizle yaşamayı tercih ettiğiniz bir dijital dünya kavramı. Bunun bir sonraki adımı bilinç transferi denilen olay. Bilincimizin, hafızamızın, anılarımızın, tecrübelerimizin, dijital ortamda bir kopyamız olması. 

Yakında Remastered olarak çıkacak olan Crysis 2’de geliştirilen hikâyede ana karakterimiz Prophet, o an kendini nanosuite kopyalıyordu. Ortak yaşam simbiyoz olarak oyunun ilk repliklerinde bunu belirtse de, kendini nanosuite kopyalaması da daha sonra kurgulanan Black Ops III’teki D.E.A.D.’in robotik zihin kopyalaması gibi ya da Elon Musk’un Neuralink teknolojisindeki gibi beyinsel birleşimi farklı açıdan sunması bize bugünlerin sinyalini vermişti diye yorumlayabiliriz. Oyunun hikayesini, Altered Carbon romanının Netflix’e uyarlanan dizisininden tanıdığımız yazarı Richard Morgan olması da her iki yapımda da zihin transferleri yapılması bu şekilde yorumlamaya ister istemez açık bırakabiliyor.

Matrix’te de sizin tamamen o dijital dünyada ölümsüz şekilde yaşayabilme algısı vardı. Zaten yeni filme dair kesin bir senaryo içeriği bilmesek de, bu serinin M: Revolution ile bitmemesinin özeti de bunun olabileceğini kestirmemek hiç de zor değil. “Artık Gelecekteyiz!” dediğimiz Crysis 2 repliklerinde olduğu gibi. Bu yüzden bu bilim kurgu senaryosunun, teoride imkânsız olmadığı anlamına da geliyor. 

 
Elon Musk’ın Neuralink projesinde beynin haritasını ortaya çıkarmaya girişmesi de bu açıdan önemli. Crytek’in eski CEO’su Cevat Yerli, firmadan ayrıldıktan sonra kendi teknoloji firması olan ROOM’u kurdu. Bu teknolojide ile iletişimi baştan yaratacağını söylemişti. 

Kendi kişisel Twitter hesabındaki görsel paylaşımlara bakacak olursak, Crytek’in VR oyunları ile temeli atılan Metaverse’ün gerçekliliği sanırım o odaya yansıyacak. Böylelikle geleceğin iletişim şeklini yeniden yaratıyoruz diyen Cevat Yerli, bu yeni teknoloji ile herkesin sanal olarak bir odada toplanmasını sağlayacak ve böylelikle evlerimizden doğru bir nevi gerçek hayatta biriyle görüşür gibi iletişimler kurabileceğiz. Bu tür VR oyunlarının da, geleceği ön gören bir demo olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu VR teknolojisine ve yapılan her oyununa gereken değeri veriyorum. Kaldı ki Valve gibi herhangi bir oyun projesine Steam’den sonra başlamayı gereksiz gören firma bile geçtiğimiz senelerde Half Life: Alyx ile seriyi bir VR oyunu olarak yeniden canlandırmıştı.                                                      Foto: Cevat Yerli’nin ROOM projesi kapsamında yarattığı bir oda!

Crytek GmbH, her ne kadar eğlence sektörüne ve oyun dünyasında yer alan bir firma olsa da, CryEngine ile bu gücü sağlamış ve teknolojik açıdan her zaman zamanın ötesinde yapımlar geliştirmişti. 2004 ve 2007 senesinde piyasadaki yerini alan Far Cry ile Crysis örneği ve 2011 sonlarında gelen Warface ile Free to Play sektöründe görülmemiş bir başarı, sonunda da VR ile yaratılan uçsuz bucaksız bir dünya.

Yakın gelecekte Crytek GmbH’den Crysis Trilogy Remastered bekliyoruz. Diğer yandan ismi duyurulmamış bir AAA oyunu olsa da, yeni nesil VR için The Climb 2 ile VR teknolojilerine devam etmeleri, bu eğlenceli sanal dünyada firmanın teknolojideki devrimlerinin peşini bırakmayacağı ön görülüyor. Yorum sizin. Son olarak yayınlanan The Climb 2 ile VR teknolojisinin ne denli geliştiğini aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu