CSI: Miami
CSI, açık şekliyle Crime Scene Investigation, aslında çeşitli ülkelerin
değişik kanallarında gösterilmekte olan bir televizyon serisi. Başrollerde
William Petersen, Marg Helgenberger, Gary Dourdan gibi isimler bulunuyor.
Serinin ana temaları, bir grup görevlinin, cinayetlerle ilgili araştırmalar
yapıp, gereken delilleri toplamaları, tanık ve şahitlerle konuşmaları ve tüm
toplanan delilleri değerlendirerek cinayetle ilgili perdeyi ardına kadar
açmakları oluyor. Bu bahsedilenler aslında kolay bir şekilde gerçekleşmiyor,
yoğun bir araştırma ve analiz sonrasında bulgular yavaş yavaş oluşturuluyor ve
sonuca da kademe kademe gidiyorlar. Böylece, bir cinayetin ne gibi evreler
sonrasında ortaya çıkarılabileceği de, izleyicilere detaylı şekilde
yansıtılıyor. Crime Scene Investigation, bilgisayar oyunları kulvarında da
kendine bir yer edindi. İlk önce Crime Scene Investigation, daha sonra da Crime
Scene Investigation: Dark Motives hazırlandı. Dizide gerçekleştirilen ve
cinayetleri aydınlatmak için yapılan tüm faaliyetler, alet-edevat ve
mekanlarıyla birlikte oyunda yer alıyordu. Üstelik zevkli de bir oynanışı ve
oyuncuları araştırmaya sevkeden yapısı vardı. Son olarak piyasalara, CSI: Miami
sürüldü. Aynı adlı seriden esinlenerek hazırlanmış ve eskilerindeki gibi bizi
araştırma ve analize zorlayan bir yapısı var.
Büyütecim nerede, birşey gördüm
Diziden çıkıp, bir oyuncu gözü ile bakarsak. Miami’nin türüne adventure demek
daha doğru olur. Birçok obje ve insan ile etkileşime giriyor, onları gereken
yerlerde kullanarak birçok bulgu elde etmeye çalışıyoruz. Başka bir açıdan
baktığımız zaman ise, dedektifçilik simulasyonu olarak da nitelendirilebilir.
Çeşitli cinayet olayları var, biz de bunlar içerisindeki sır perdelerini ardına
kadar aralamaya ve suçluları bulmaya çalışıyoruz. CSI: Miami, alışması kolay ama
oynanması zor bir yapım. Açar açmaz, ilk başta training bölümüne bir bakın, ama
burada kullanabileceğiniz tüm eşyalar hakkında değil de, birazı hakkında bilgi
verilmesi pek sağlıklı olmamış. Heralde, araştırma görevlileri olarak, bizlerden
bazı eşyaları kendimizin keşfetmesini istemişler. CSI’da kullanımı oldukça kolay
bir arayüz var ve 5 dakikalık bir göz atma sonucunda tüm oyuna hakim olabilmeniz
mümkün. Ekranın alt kısmında, Inventory ve çeşitli işlemlerimizi yapabileceğimiz
bölge bulunuyor. Kullanabileceğimiz geniş çapta bir eşya listesi var. Buradaki
materyalleri kullanarak, suç mahalleri ya da bununla ilişkin çeşitli
bölgelerdeki ipuçlarını alabiliyoruz. İpuçları çok çeşitli olduğu için, her
ipucu için değişik materyaller kullanmak gerekebiliyor.
Materyallerimizi ikiye ayrılıyor; gözlemleme ve toplama. Bunların dışında,
eşyalarımız sayesinde elde ettiğimiz ipuçları, kanıtlar başlığı altında
depolanıyorlar. Bu kanıtlar, çeşitli eşyalar, parmak ya da kan izleri,
fotoğraflar, saç ya da kıl gibi bilimum elemanlardan oluşabiliyor. Bunlar da
kanıtlar başlığı altında kategorilere ayrılmışlar ve arayıp bulmak istediğimiz
zaman bize kolaylık sağlıyorlar. Son olarak gidebileceğimiz suç mahallerini ve
bulgularımızla ilgili işlemlerimizi yapabileceğimiz yerleri gösteren “Yerler”
başlığımız bulunuyor. Bu kısımda, sol taraftaki yerler, cinayet ya da
şüphelilerin bulunduğu mekanlar, sağdakiler ise; çeşitli işlemlerimizi
yapabileceğimiz laboratuar ve morgumuz, ulaşmak istediğimiz insanlarla ilgili
kişisel bilgiler edinebileceğimiz Yelina’s Desk bulunuyor. Sahip olduğumuz
eşyalar ya da kanıtlarla ilgili daha fazla bilgi almak için, ilgili eşyaya çift
tıklamamız yeterli oluyor ki, ilerleme kaydettikçe buradaki bilgiler de
güncellenebiliyor. En önemli kısımlardan birisi de, sağ altta bulunan dosyamız.
Şüpheliler ya da tanıklarla gerçekleşen diyaloglarda edinilen bilgiler ve
kendileriyle ilgili kişisel ipuçları buraya kayıt ediliyorlar. Devamlı şekilde
güncelleniyor ve oyun esnasında da sık sık buraya müracaat edeceğiz.
Konuş bakalım dostum
CSI: Miami’de, alışma kolaylığının yanında, zevkli bir oynanış söz konusu.
Devamlı yeni bilgiler edinmek ve bulgulara ulaşmak hoş oluyor. Üstelik, tüm
bunları aynı şekillerde değil de, çeşitli araştırmalar sonucunda elde etmek daha
da güzel. Çeşitli örnekler vermek gerekirse, cinayet kalıntısı olan büyük bir
vücut parçasını eldivenimizle alırken, hassas daha ufak parçalar için cımbıza
benzer bir alet kullanıyoruz. Kan ve parmak izlerini belirlemek ya da ortaya
çıkartmak için farklı farklı tozlarımız var. Ayrıca, kullanabileceğimiz fırçalar
ve birçok materyal daha bulunuyor. Karanlık ya da zor görünen yerlerde ise,
fener ya da ultraviole ışınımıza baş vurmamız gerekiyor. Eğer bir vücut parçası
bulduysak, bunu analiz etmek için ilk başta morgumuza uğramak gerekiyor.
Buradaki bayanın da yardımlarıyla, bulduğumuz parçacık içerisinden de değişik
bulgular çıkabiliyor. Bu çıkan bulguları da denetlemek üzere, laboratuarın
yolunu tutuyoruz. Laboratuar’da, görevli bayanın yanında, sık sık başvuracağımız
iki alet var; bilgisayar ve mikroskop. Bulduğumuz çeşitli DNA ve parmak
izlerini, bilgisayardaki kayıtlarla karşılaştırmamız gerekiyor. Böylece, ilgili
olan kişiye biraz daha yaklaşmış oluyoruz.
Mikroskopta da, bulduğumuz bilimum materyalleri ve eşya parçacıklarını
inceleyebiliyoruz. Böylece ne tür şeyler olduklarını ya da içlerinden daha da
ipuçları çıkacak mı, onu kontrol edebiliyoruz. DNA ya da parmak izi ile tespit
ettiğimiz insanlara ulaşabilmek için, Yelina’s Desk’e gidiyoruz. Burada Yelina
bize yardımcı oluyor ve gereken kişi ile ilgili adres bilgilerini vererek,
gidebileceğimiz yeni mekanlar açmış oluyor. Görüldüğü gibi bütün olaylar ve
yerler birbirine bağlı, üstelik devamlı gelişimler gösteriyorlar. Tabii, yeni
şeyler elde ettikçe araştırmamız gereken yerler ve eşyalar da artıyor, bir nebze
oyunu daha da zor hale getiriyor. Bulgular içerisinden, çözmemiz gereken bazı
şifreleri bulmacalar da çıkabiliyor.
CSI: Miami’de maalsef grafikler konusunda pek çalışılmamış. Gittiğimiz
yerlerdeki arka planlar dümdüz yapıştırılmuş resimler gibi duruyorlar ve
hareketsizler. Mekanlarda bulunan insanlara tıklayıp konuşmaya başladığımız
zamanlarda, karakterler hareketlerde bulunuyorlar ama oldukça yapmacık, üstelik
güzel gibi görünse de animasyon olarak pek tatminkar değiller, buz gibi
duruyorlar. Ekranla ilgili birçok problem göze çarpıyor. Gideceğimiz ya da
konuşabileceğimiz birçok karakter mevcut. Ayrıca şunu da belirtelim, kolay
seviyede oynadığımız zaman, ekran üzerinde kullanılabilecek objeler,
gidilebilecek yerler ve konuşulabilecek insanlar, ikonlar ile gösteriliyorlar.
Zorluk seviyesini arttırdığınız zamanlarda ise, tamamen kendi hislerinize ve
oyunun yardımı olmadan mantığınızla hareket etmek zorunda kalıyorsunuz. Kolay
seviyede oynarken, eşyalar gösteriliyor dedik, ama bu ikonların
programlanmasında önemli bir problem var. Örneğin, ikon daha konuşulacak insana
yaklaşmadan bir şekil alıyor, siz orada birşey var zannedip defalarca
tıklıyorsunuz, halbuki birşey yok, direk konuşmaya başlıyorsunuz. Bir de, bazı
mekanlarda da araştıraya gitmeniz gereken bölgeler oluyor. Buraları görebilmek
için de ikon şekil değiştirebiliyor, ama o mekanı ikonun şekil değiştirmesi için
tespit edebilmek oldukça zor oluyor. Ekran üzerinde uzun bir süre simge
gezdirip, “acaba gözden bir yer ya da eşya kaçırıyor muyum?” gibi bir soru ile
rahatsız olmanız pek de hoş olmuyor. Gözlemlediğim diğer bir problem de şu;
normalde simgemizi gezdiğimiz mekanlarda ekranın kenarlarına getirdiğimizde, 360
derece dönebildiğimizi görüyoruz. Ame nedense, sanki üst düzey grafikler var da,
bilgisayar zorlanıyormuş gibi, bu döndürme işleminde bir yavaşlama oluyor ve
nedenini de anlayamıyoruz.
Suçlu sensin!
CSI: Miami’de güzel olan taraflardan birisi de sesler. Karakterlerin
seslendirmeler gayet temiz ve kaliteli bir biçimde gerçekleştirilmiş. CSI:
Miami’nin oldukça zevkli bir oynanışı var ve oynayanları bir araştırmacılık
atmosferine sokacaktır. Kullanabilecek birbirinden farklı eşyalarımız olması ve
olaylarla ilgili oyunun bize fikir üretebilme şansını sunması güzel şeyler.
Miami’den puan kırmamızın en büyük nedenlerini; grafik ve simgeler ile ilgili
problemler oluşturuyor. Onun dışında, alınıp üzerinde vakit geçirebileceğiniz
bir yapım. Televizyon serileri ile aşinalığınız varsa, ekran sorunu aklınıza
bile gelmeyecektir.