Dante’s Inferno
Oyun dünyasında, hatta sadece oyun da değil; diğer tüm sektörlerde dahil olmak üzere, bugüne kadar Cehennem ve isminden esinlenerek farklı atmosferlerin yaratıldığı birçok yapımla karşılaştık. Bunların bazıları iyi oluyorken, bazıları ise ne yazık ki bekleneni veremeyebiliyor. Her şeye rağmen hangi sektöre hizmet veren bir yapımcı olursanız olun, bu tip belli kalıplar için de hayatımız da var olan, iyi veya kötü tüm kaynaklar ortaya bir şeyler çıkartabilmek için büyük fırsattır. Sonuçta ilhamın gelmesini beklemek zaman kaybı, geleceği varsa zaten gelir, ama sizin de bir şeyler yapmanız gerekir. Hani ertesi günkü sınava çalışmayıp, dualardan medet ummak gibi bir durum bu… Dolayısıyla ortaya yeni bir eser çıkartmak yerine, bazı anlar hazır yapılmışını sunmak daha mantıklı ve doğru bir seçenek olabiliyor. Bu olay yeri gelir çok eskiden çekilmiş bir film, yeri gelir roman, hatta şiir bile olabilir.
Hatırlarsanız geçtiğimiz sene Dead Space adında muhteşem bir oyun evlerimize konuk olmuştu. Yapım; çalışmayı seven ve gerçekten iyi işler çıkartmayı isteyen bir ekipten kurulmuş olan, eski adıyla EA Redwood Shores yeni adıyla Visceral Games tarafından geliştirilmişti. Aslında ilk başta klişe bir içeriğe sahipmiş gibi görünse de, içine girdikçe fark edilen ilginç ve etkileyici yapısıyla tüm oyun severleri kendine hayran bırakmıştı. İşte aynı ekip ne kadar doğru yolda olduklarını fark etmiş olacak ki, yeni projeleri Dante’s Inferno’yu duyurdu. Edebiyat dünyasında çok önemli bir yeri olan İlahi Komedya’dan esinlenerek ortaya çıkacak olan yapım, ilk başta büyük bir heyecan yaratsa da, açıklanan yeni bilgilerle aslında eserin tam olarak aynı şekilde yansıtılmayacağı belirtildi. Peki arada nasıl bir fark ne olacaktı? Gelin bunu hem okumuş olduğum İlahi Komedya ve yapılmakta olan Dante’s Inferno’yu karşılaştırdığım yazıda cevaplayalım.
“Dante ile Shakespeare dünyayı aralarında paylaşır; bu iki ada eklenebilecek üçüncü bir ad yoktur.”
Thomas Stearns Eliot
İlahi Komedya’yı açtığınız da, ilk önemli bilgi olarak dünyaca ünlü İngiliz şair Thomas Stearns Eliot’ın bu sözü gözünüze çarpar. O an anlarsınız ki, gerçekten önemli bir yapımla karşı karşıyasınız. Peki nedir bu İlahi Komedya ve kimdir bu Dante Alighieri? Takdir edersiniz ki günümüzde oyunlar olsun, filmler olsun, hatta kitaplar, şiirler ve benzeri her şey için gerçekten etkileyici ve çalışan bir hayal gücüne sahip olmak gerekir. İnsanları hayran bırakacak mekanlar, karakterler yaratmak hani derler ya her babayiğidin harcı değildir. Hele ki bu tip eserleri zor dönemlerde hayata geçirmeye çalışmak işleri daha da güçleştirir. İşte Dante de böyle bir ortamda yazmıştır bu şiiri…
Gerçek ismi aslında Durante’dir. Sevdiği kadınla değil, başka biriyle evlenmek zorunda kalır. Papa Bonifazio VII’nin Floransa kenti üzerinde kurmak istediği egemenlik politikasına karşı çıkınca para ve sürgün cezası alır. Ancak parayı ödemeyince bu ceza idama dönüşür. Çok sevdiği Floransa şehrinden ayrılmak zorunda kalır. Defalarca tekrar girebilmek için büyük çaba sarf eder, ancak başarılı olamaz. Hatta zaman zaman sürgünlerin geri dönebilmesine ilişkin kararlar alınmasına rağmen, Dante’nin ismi affedilenler arasında yer almaz. 20 yıllık sürgünün sonunda Dante’ye gelen af ise onu memnun etmez ve Floransa’ya geri dönmeyerek son altı yılını Verona ve Ravenna’da geçirir. Hatta bu sürgün zamanında “Dante Alighieri Exul Immeritus” (Haksız sürgün) adında mektuplar yazmıştır. 13 Eylül 1321 yılında da sıtmadan ölmüştür.Hayatını kaybettikten sonra arkasında çok sayıda eser bırakan Dante’nin, ölümsüz olmasını sağlayan ise İlahi Komedya (Divina Commedia) oldu. Bu eserin bu kadar önemli olmasını sağlayan özelliği ise şiir dünyasında bir başka benzeri olmayışı. Şiir, Dante’nin ölümden sonra ki dünyaya olan düşsel gezisini konu alır. İlahi Komedya, zamanın en çok konuşulan dili olan Latince yerine Toscana dilinde yazılmıştır. Dante böylece günümüz İtalyancasının da temellerini atıp, bu dildeki ilk ve en uzun soluklu şiiri yazmıştır. Aslında Dante’nin eserine koyduğu isim sadece Commedia’dır. Ancak İtalyan yazar ve şair Boccaccio, kitaba Divina (İlahi) sıfatını eklemiştir. 1555 yılında Venedik’te çıkan baskısında bu isim yer alınca, yapıtın adı o tarihten sonra Divina Commedia (İlahi Komedya) olarak benimsenmiştir. Cehennem, Araf ve Cennet ana başlıklarını taşıyan üç bölüme ayrılan şiirin toplam dize sayısı 14233’dür. Bu sayede ne kadar etkileyici bir yapım olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
İlahi Komedya, Dante’nin yaşam öyküsünün yansımasıdır. Hayatının önemli bir bölümünü sürgünde geçirmesi, Floransa’ya dönme çabalarının sonuçsuz kalması, ülkeye egemen olan toplumsal çalkantıları, güçlü bir imparatorun olmayışı ve papalığın yayılmacı amaçları onu çok zorlamıştır. Ayrıca dönemin koşulları yüzünden mutlu bir yaşam hakkının elinden alınması, karıştığı siyasal olaylar, her daim sevdiği kadın olan Beatrice’e verdiği söz onu böyle bir esere yönlendir. Dante iç dünyasındaki kargaşanın çözümünü de Tanrı’ya sığınmakta bulur. Yazara göre Tanrı’nın insanlar için öngördüğü iki amaç vardır. Bunlardan ilki yeryüzü mutluluğudur. Bunun gerçekleşmesi için ahlak kurallarına uyulması gerekir. İkincisi ise ölümden sonra ki sonsuz yaşamdır. Bunun içinse Tanrı’ya inanmak, onun varlığının bilincinde olmak gerekir. İşte bu iç dünyasının sesini dile getiren Dante, İlahi Komedya’da şiir aracılığıyla insanlara bu yolları gösterir. Buraya kadar İlahi Komedya’nın nasıl ortaya çıktığını ve içeriğinin nasıl olduğunu bir nebze olsun tanımış olduk.
Dünya dönmez, olduğu yerde durur
Peki oyunumuza gelirsek, Dante’s Inferno bize bu eseri nasıl sunacak? Öncelikle şunu açıkça söyleyebilirim ki, oyunla kitap tamamen birbirinden kopan iki yapım olarak karşımıza çıkıyor. İşin Cehennem kısmı dışında, herhangi bir benzerlikleri yok. O yüzden gelin öncelikle benzer olan kısmından başlayalım.
Dante, hayal dünyasında yarattığı bu evreni Ptolemaios’un görüşüne göre tasarlamıştır. Yani Dünya evrenin merkezidir, dönmez ve olduğu yerde durur. Dünya’nın dışında ise on gök vardır. Göğün en tepesinde yani onuncu katta Tanrı’nın sevgili kulları yer alır. Merkez olan Dünya ise, Kuzey ve Güney Yarım Küre olarak ikiye ayrılır. Güney, Dünya’nın doruk noktası, Kuzey de tabanıdır. Kuzey’in tam ortasında Kudüs yer alır. Cehennem ise gökten Dünya’ya düşen Şeytan’ın açtığı çukurla oluşmuştur. Girişi Kudüs’ün altındadır. Araf Dağı ise Güney’de yer alan bir adanın üstündedir. Oyunun üçleme olacağını düşünürsek, ya Cehennem, Araf ve Cennet üçlüsü kullanılacak ya da Cehennem yolculuğu üç bölüme ayrılacak. Ancak yapımın kitaptan tamamen ayrı bir yapıda olup; daha çok yaratık kesip, biçme görünümünde olduğunu düşündüğümüz de, yapımcıların Araf ve Cennet’e el atacaklarını pek sanmıyorum.
Hem kitapta hem de Dante’s Inferno’da yer alacak Cehennem ise, karşımıza dokuz dairen oluşan bir yer olarak çıkıyor (Her daire tek başına oyun olabilecek potansiyelde). Mekan aşağıya doğru inildikçe daralan bir çukur halinde tasarlanmış. Bu dairelerin her birinde ayrı günah işlemiş olanlar cezalandırılır. Aşağıya doğru inildikçe de cezalar ağırlaşıyor, ancak Dante’nin belirttiğine göre cezaları Tanrı vermiyor. Bu insanlar aslında Araf ve Cennet’e gidebilecekken, yeryüzünde yaptıklarından dolayı kendi cezalarını kendi belirlemiştir. Bu durum aynı şekilde oyunda da karşımıza çıkıyor.Cehennem için bahsedilen dokuz daire Limbus ile başlar. Buradaki ruhlar dürüst yaşam sürmüş ancak vaftiz olmamış insanlardır (Yoğun bir Hristiyanlık teması söz konusu). Limbus’dan sonra gerçek Cehennem denilen bölüm ve diğer daireler gelir. Sırasıyla ikinci dairede şehvet düşkünleri, üçüncü dairede oburlar, dördüncü dairede cimriler ve savurganlar, beşinci dairede ise öfkeliler cezalandırılır. Beşinci ile altıncı daire arasında ise sonsuz ateşe mahkum edilen ağır suçlu insanların yer aldığı “Dite” kenti yer alır (Yalnız oyunda bu kent karşımıza çıkacak mı, o konuda net bir bilgi yok). Altıncı daire sapkınların yeridir. Yedinci dairede başkalarına, kendilerine ve Tanrı’ya saldırıda bulunanlar vardır. Sekizinci dairede kadın tellalları, din sömürücüleri, rüşvet yiyenler, hileciler, hırsızlar, ikiyüzlüler, bölücüler, simyacılar, kalpazanlar bulunur. Dokuzuncu dairede ise akrabalarına, konuklarına, vatanlarına iyilik yapanlara ihanet edenler cezalandırılır. Oyunda karşımıza çıkacak olan Cehennem aynı bu şekilde. Kitaptaki en dikkat çekici unsuru projeye taşıyan yapımcılar, muhtemelen oldukça heybetli, karanlık ve devasa büyüklükteki mekanlarla karşımıza çıkacak gözüküyor.
Cehennemle ilgili bir diğer önemli unsur ise Lucifer, yani Şeytan. Hristiyan inanışında Şeytan’a verilen ad olan Lucifer, aynı şekilde kitapta da yer alıyor. Ancak İlahi Komedya’da karşımıza çıkan Şeytan, şimdiye kadar oyunlarda, filmlerde ve benzeri birçok yapımda bize yansıtılandan çok farklı bir halde yer alıyor. Kitabın doğal olarak son kantosunda ortaya çıkan Lucifer; üç kafalı, üç ağızlı, altı gözlü, sürekli ağlayarak, salyalarının aktığı ve ağızlarında hiç durmadan insanları öğüten bir portre çiziyor. Şeytan’ın en ilginç kısmı ise Cehennem’in en dibinde, yarı beline kadar buzlara gömülü olması. Açıkçası yapımcı ekip kitaba uyup böyle bir Şeytan’ı mı karşımıza düşman olarak çıkartır? Yoksa bilindik, klasik görünümlü bir ateş hükümdarı şeklinde mi çıkartır? Bu durum şu an için belli değil.
Düşünce dünyama yön veren, ey güzel!
Dante’nin bu eseri yazmasındaki en büyük etkenlerden biri de, sevdiği kadın olan Beatrice’di. Dante, evlenmiş olduğu eşi Gemma’nın dışında da birçok kadınla birlikte olmasına rağmen tek unutamadığı kadın Beatrice olmuştur. En zor, en karanlık dönemlerde hep bu sevgiye sığınan Dante, düşünce dünyasını da hep ona göre yönlendirmiştir. Kitaptaki önemi kadar oyunda da karşımıza çıkan Beatrice, yine bir nevi gizli başrol oyuncusu olacak diyebiliriz. Hatta yapımın videolarında beyaz bir elbise içinde görünen Beatrice’in, bu görünümü direk kitapla aynı şekilde yansıtılmış. Beatrice’i ilk kez dokuz yaşındayken komşularının yaptığı bir toplantı esnasında gören Dante, ikinci görüşünü ise on sekiz yaşında sokakta beyaz bir elbise için de kendisine selam verirken görmüştür. O günden sonra ona büyük bir sevgi beslemeye başlamayan Dante, ömrü boyunca onu sevmiştir. Ancak ikinci görüşünden kısa bir süre sonra başka biriyle evlenen Beatrice, evliliğinden iki yıl sonra hayatını kaybetmiştir.
Kitapta olduğu gibi Dante’s Inferno’da da hikayeye yön veren Beatrice’in ölümü. Ancak farklı ve yeni bir tasarımdan geçmiş hali olduğunu söyleyebiliriz. Kitaptaki Dante, Beatrice’in ölümünden sonra büyük bir travma geçirmiştir. Uzun süre içine kapanıp, sadece kendini dinlemiştir. Hatta yazmış olduğu ilk kitabı Vita nuova’da Beatrice’i över ve onu melekler düzeyine çıkarır. Hatta sevdiği kadın için, “Kimsenin kimse için söylememiş olduğu şeyler söylemeye” söz verir. Bu sözünü de İlahi Komedya’da yerine getirmiştir. Ancak oyunda karşımıza çıkan Dante ise, yapımcı ekip tarafından tamamen bir asker olarak yeniden elden geçmiş. Ayrıca ve kitabın temel taşlarından biri olan Vergilius, yapımda da yer almıyor.EA, oyunu duyurduğu ilk zamanlarda Dante’s Inferno’nun; God of War, Devil May Cry tarzındaki gibi olacağını açıklamıştı. Muhtemelen bu sebepten dolayı Vergilius karakteri oyuna eklenmeyip, yapımın daha hızlı ve akışkan bir hal alması sağlandı. Çünkü Vergilius, kitapta hem Cehennem, hem de Araf’ta her daim yanımızda olan bir karakter görünümü çiziyor. Dante, bu yolculuğa başladıktan kısa bir süre sonra karanlık bir ormanda yolunu şaşırır ve yardımına Vergilius gelir. Tanrı’dan aldığı güçle Cehennem’in tüm kapılarını açtırabilen Vergilius, Dante’ye Araf’ın tepesine kadar eşlik eder. Yol boyunca her konuda ona yardım eden, her türlü bilgiyi veren ve Dante’nin korkusunu her daim bastırmasını sağlayan bir karakter Vergilius. İlahi Komedya’da da öylesine önemli bir yere sahiptir ki, konuşmaları kitabın ana karakteri Dante’den hem sözcük, hem de dize olarak iki katı fazladır. Ayrıca Dante, kitapta oldukça korkak, çekingen ve ürkek bir şekilde yer alıyor ve her defasında Vergilius onu ayakta tutuyor. Ama oyundaki Dante, belirttiğim gibi yeniden tasarlanarak korkusuz, her an ölüme gidebilecek cesareti olan güçlü bir asker olarak karşımızda çıkıyor.
Böylesine değişimlerden dolayı kitaptaki birçok durumu, Dante’s Inferno’da büyük ihtimalle göremeyeceğiz. Bunlardan biri de Dante’nin içinde bulunmaktan çok mutlu olduğu anlardan biri olan, yedi kat duvarlarla çevrili ve bir akarsuyun koruduğu şato. Dante ve Vergilius buraya geldiklerinde yaşadıkları dönemlerde çok önemli olan insanlarla karşılaşıyorlar. Bunların için de Sokretes, Platon, Tales, Herakleitos, Elektra, Hektor ve hatta Eyyubi Devleti’nin kurucusu olan ve İslam dünyasına ilk büyük zaferleri kazandıran Selahaddin Eyyubi, yine İslam aleminden İbn-i Rüşd, İbn-i Sina gibi hekim ve filozoflar yer alıyor. Yapımcı ekibin Vergilius gibi bir karakteri oyuna eklemediğini düşündüğümüz de, bu tip konulara da yapımda pek yer vermeyecek gibi görünüyorlar. Ancak olur da yer verirlerse bunu nasıl yansıtacaklar, gerçekten önemli bir soru…
Kendi günahlarım, önümde duvar oldu!
Dante’s Inferno, belki kitabı aynı şekilde yansıtabilmiş olsaydı çok daha farklı bir yapıda oyun çıkabilirdi. Geliştiricilerin şu an yapmaya çalıştığı Hack’n Slash diyebileceğimiz yaratıkları kesip, biçtiğimiz oyun türünü yansıtmaya çalıştıkları için; kitapta var olan yavaş, sakin ve bilgilendirici yolculuk tamamen ortadan kaldırılmış. Proje bir nevi kendilerinin de söyledikleri gibi Dante, Kratos havasına sokulmuş. Tabii ki durum böyle olunca oyunun konusunda da farklılıklar ortaya çıkıyor. Dante, İtalya için paralı asker konumunda savaşa katılmıştır. Savaş sonunda evine döndüğünde Beatrice’in öldüğünü görür. Onun ruhunu eline geçiren karanlık bir güce karşı mücadele vererek, sevdiği kadının ruhunu tekrardan geri almaya çalışacaktır.
İlk başta bir kurtarma misyonunu üstlenen Dante, Cehenneme giriş yaptığında ise her şey bambaşka bir hal alır. Çünkü yeryüzünde yapmış olduğu günahlar; Cehennem’in her dairesinde kendisine engel olmaya ve devasa yaratıklar, canavarlar, günah işlemiş insanlar ve en büyük hain Lucifer’le mücadele vererek, işlemiş olduğu günahlarla yüzleşmeye başlamasına sebep olacaktır. Yazımın başlarında burada cezaların Tanrı tarafından verilmediğini ve insanların yeryüzünde yaptıklarıyla kendi cezalarını kendilerinin belirlediğini belirtmiştim. İşte Dante de yaptıklarından dolayı, Cehennem’de hem karşısına gelen cezalara karşı mücadele verecek, hem de Beatrice’in ruhunu kurtarmaya çalışacak.Yapımdaki en büyük yardımcılarımız ise büyük bir tırpan (Scythe) ve kutsal güç olarak kullanacağımız haç (Tabii buradaki “Kutsal” kavramı Hristiyanlık için geçerli ve inanılan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor). Tırpanı Cehennem’e girişimizde kazanıyoruz; normal olarak yakın mesafede oldukça önemli olan ve güçlü yaratıklara karşı etkili darbeler bırakmamızı sağlayacak. Belki oyun boyunca en çok kullanacağımız silahımız tırpan olacak. Ayrıca yüksek yerlerden zıplarken düşmanlara darbe indirebilecek ya da bir yerlere tutunabileceğiz. Büyük ihtimalle daha açıklanmamış başka özellikleri de vardır diye düşünüyorum.
Holy Powers diye geçen haç simgesini kullandığımız kutsal güç ise, manevi güçleri olduğu belirtilen Beatrice’in bize verdiği bir silah olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sayesinde düşmanlara hatta kalabalık düşmanlara anlık ve etkili saldırılar yapabilme, onları haç sayesinde cezalandırabilme ya da affedebilme şansımız var. Bunun dışında benzer her oyunda gördüğümüz geliştirme sistemi de Dante’s Inferno’daki yerini almış. Muhtemelen öldürdüğümüz yaratıklardan çıkan XP’ler (Experience Point) ile sahip olduğumuz yeteneklerimizi geliştirip, çok daha güçlü bir savaşçı haline gelebileceğiz. Hatta bu yeteneklerimiz sayesinde karşı karşıya geldiğimiz büyük düşmanları yenerek, onları evcilleştirebileceğiz ve bu sayede onları kontrol edebilmek imkanına da kavuşacağız.
Biraz da oyunun görsel yönden bize sunacaklarından bahsedelim. Öncelikle oyunda kullanılan grafik motoru, ekibin ödüllü oyunu olan Dead Space için kullanılan motorun kendisi… Dead Space’te muhteşem bir iş çıkardıklarına zaten tanık olmuştuk. Harika sinematik sahneler, aydınlatmalar, başarılı modellemeler açıkçası görsel yönden Dante’s Inferno, Dead Space kadar bile olsa oyun severler için sorun olacağını sanmıyorum. Ama Dead Space 2’nin de yapım süreci içerisinde olduğunu düşündüğümüz de, kullanılan mevcut motor muhtemelen biraz daha geliştirilmiştir diye düşünüyorum. Bunun dışında ürünün 60FPS olarak çalışacağı da açıklanan bilgiler arasında. Dante’s Inferno’nun geliştirildiği bir diğer platform olan PSP konusunda da geliştirici ekip oldukça iddialı ve emin konuşuyor. PS3 ve X360 platformlarındaki Cehennem atmosferini direk yansıtacaklarını ve aynı bölüm tasarımlarını bu el konsolunda da göreceğimizi söylüyorlar. Ayrıca yapımın oynanış mantığının oldukça hızlı bir yapıda olacağı ve bunu da PSP’de göreceğimiz belirtiliyor.
Cehennem’in oyun dünyasına yansıması…
Dante’s Inferno 2010 yılı başlarında çıkacak ve şu andan itibaren baktığımızda hala en azından 7-8 aylık bir geliştirme süreci söz konusu. Dolayısıyla oynanabilirliği, görselliği, konusu gibi birçok kısmında değişikliklerle karşılaşabiliriz. Ancak şimdilik görünen tablo bu şekilde ve yapımcıların hem Dead Space’in atmosferini, hem de God of War’ın mekaniğini yansıtabilmek için uğraştıklarını düşündüğümüz de, konsollarımız için gerçekten güzel bir oyun geliyor diyebiliriz. Konsollarımız diyorum, çünkü Dante’s Inferno’nun çıkacağı platformlar PS3, X360 ve PSP.