Dark Age of Camelot
Son zamanlarda bütün dünyaya bir çılgınlık gibi yayılan Dark Age of Camelot yavaş yavaş Ultima Online’ı tahtından edecek gibi görünüyor. Herkes bu oyunu konuşuyor ve oynuyor( ne yazıkki ülkemiz için pek geçerli bir söz değil.) Ama nedir insanları bu kadar çeken, Ultima Online gibi zamanın bile eskitemediği bir devin tahtını sarsacak kadar sevilen ve oynanan oyun nasıl bir yapıya sahip.
Kral Olmak Zor iş
Oyunun hikayesi adından da belli olduğu gibi Camelot’a dayanıyor. Heralde Kral Arthur ve Camelot ismini duymayanınız yoktur. İşte bu Kral Arthur bir gün ölür ve ardında karışıklıklarla dolu, taht kavgası yapılan bir ülke bırakır. İşte sizinde tahmin etmiş olduğunuz gibi bu dönemde hikayeye dahil oluyoruz ve kendi krallığımız adına savaşmaya başlıyoruz. Oyunda üç krallık mevcut. Midgardlılar, Hibernialılar ve Albionlar. Aslında üç krallıkta gerçekte yaşamış kavimlerden esinlenilerek oluşturulmuş. Örneğin Hibernialılar Keltleri ve Midgardlılar ise eski iskandinav halkını temsil ediyor. Bu krallılar ise kendi aralarında ırklara ayrılmış. Toplam 12 ırk var ve biz istediğimiz ırkı seçebiliyoruz. Ayrıca karakter seçiminde de çok dikkatli davranmalıyız. Çünkü krakterimizin biri bir krallığa mensupken ikinci bir karakterimiz farklı bir krallığa mensup olamıyor. Onun için elinizdeki kitapçığı iyice okuyup öyle karar vermeniz gerekiyor.
Kral Olarak Kalmaksa Daha Zor
Oyuna başlarken tüm rpg oyunlarında olduğu gibi özelliklerimizi ayarlamamız gerekiyor. Bunlar Strength, Constitution, Dexterity, Quickness( Silah sallama zamanınız buna bağlıdır), Intelligence, Piety(tanrıya olan bağlılığınız, ne kadar çoksa o kadar dindarsınızdır), Empaty(daha çok bir bir duruid skili, doğayla ve hayvanlarla olan bağınızdır) ve Charisma. İstediğiniz sınıfa göre skillerinizi ayarlayıp oyuna başlıyrsunuz. Oyunda toplam 33 sınıf mevcut. Ama her ırkın özelliği bir kaç sınıf için biçilmiş kaftan. Bunun için sınıf seçimi kadar seçtiğimiz ırkta önemli. Oyunda Hibernialıları seçerseniz Elf, Celt, Lurikeen, Firbolg ırklarını, Albionları seçerseniz Briton, Saracen, Highlander, Avalonian ırklarını ve eğer bir Midgardlı olursanız Norseman, Dwarf, Troll ve bir Kobold ırklarından birini oynayabilirsiniz. Bu ırklardan bir kaçı yabancı gelebilir ve eğer dengeli ve nispeten daha kolay gelişebileceğiniz bir karakter yaratmak istiyorsanız ırkların özelliklerini iyice örenmelisiniz. Mesela durdurulamayan bir savaş makinası olmak istiyorsanız size Troll olmanızı öneririm, bir duruid olmak istiyorsanız Celt ırkı için doğuştan duruidler diyebilirm.
En İyisi Kraliçe Olmak Gibi
Oyuna başladığımızda ise yeni girenlerin belkide oyunun yapısını daha kolay örenmeleri ve ortama daha çabuk ısınmaları için oyunda beşinci levelin altındaki oyuncular için bir çok kolaylık sağlanmış. Örneğin oyunda öldüğünüz zaman normalde experiance kaybedersiniz ama beşinci level altı bir karakterseniz kaybetmiyorsunuz. Beşinci level dan sonraysa artık oyunu az çok öğrennmiş oluyorsunuz ve karakterinizde biraz olsun güçlenmiş oluyor. İsterseniz hemen oyunda RvR(realm versus realm) olarak adlandırılan PvP (player versus player) ye girebilirsiniz. Tabi benim olayım farklı diyorsanız tamammen makinanın yönettiği yaratık ve npclere karşıda oynamanızda mümkün. Ama o zamanda oyunu multiplayer oynamanın bir anlamı kalmıyor gibi geldi bana. Eminim kimse böyle bir şeye kalkışmayacaktır. Özellikle oyunda arkadaşlarımızla (en fazla 8 kişiye kadar) kurabileceğiniz partylerle oynama imkanımız varken. Ayrıca bir guilde girerseniz oyun daha farklı bir boyut kazanıp daha eğlenceli hale gelebilir. Yani bütün guild birleşip düşman bir kaleyi ele geçirmek için yürüyüşe geçtiğinizi düşünün ( oyunda at alamıyorsunuz). Evet bu mümkün bir kaleye saldırıp onu ele geçirebiliyorsunuz ve başkası sizden alıncaya kadar sizin oluyor. Tabi alabilirlerse:) Bir de oyunda bulunan questleri yaparken diğer oyuncularla etkileşime girmek, yardım istemek veya çok kaptırırsanız quest hakkında bilgi toplamak baya zevkli gibi görünüyor. Yoksa ha single player Diablo II oynamışım ha Daoc’u. Tabi burda ticaret yapmak isteyenleri veya bard vs.. olarak oynayanları saymıyorum. Bir de yeni aklıma geldi, eğer bir yaratığa tıklarsanız isminin altında bir renk görecekseniz. İşte o renk yaratığın size göre ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Mesela yeşil renk hiç acımayın hemen saldırın, kırmızı ise arkanıza bakmadan kaçın demek oluyor. Oyun da skill geliştirme sistemi Ultima Online’da olduğu gibi. Yani çok kulandığınız özellikleriniz artıyor. Diğerleriyse yerinde sayıyor
tabii ki.
I Love This Game…
Oyunun grafikleri gerçekten çok hoş. Tabi gelipte Doom la karşılaştırmaya kalkan biri olursa ”tiz başı vurula” derim. İlk girdiğinizde belki poligonlar biraz göze batabilir ama oyunun yapısına alıştığınız zaman grafiklerin gayet güzel ve nasıl anlatsam çok Daoc gibi geldiğini göreceksiniz. Seslerde ise hiç bir sorun yok. Bir tek yaratığın bile sesi kulağınızı tırmalamıyor. Her şey yerli yerinde ve en uygun şekilde kullanılmış. Tabi oyun online oynandığı için bizim gibi alt yapı yoksunu ülkerlerde(tabi başka varsa) yaşayan insanları grafiklerden çok bağlantı hızı ilgilendiriyor, ama merak etmeyin Türkiye şartlarında bile oyunu rahat bir şekilde oynayabilirsiniz. İşte böyle sevgili okurum. Yukarda da dediğim gibi ”I love this game”…..