Oyun İncelemeleri

Dead Rising 2: Off the Record – PC

“Zombi: Büyücülük gibi mistik olaylarla canlandırılan ölüler için verilen isimdir. Bu terim çoğu zaman hipnotize olmuş veya bilinçsizce hareket edilen insanlar için de kullanılırdı. 19’ncu yüzyılın sonlarından beridir zombiler özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa bölgesinde popülerliğini arttırmaktadır. Voodoo kültüründen doğan bu yaratıklar, bu dinin büyücüleri, şamanları veya rahibeleri tarafından diriltilen insanlardı. Dirilten insanların kontrolü altında olan zombiler bu kişinin niyetleri doğrultusunda kullanılırdı.

Zombi aynı zamanda voodoo yılan tanrısı Niger-Congo’nun adıdır. Kongo dilinde kullanılan ve tanrı anlamına gelen “nzambi” sözcüğüne benzemektedir.

Haiti’de ortaya çıktığına inanılan bu gizem için 1937 yılında Haiti’deki gelenek ve adetler üzerinde yapılan bir araştırma sırasında Zora Neale Hurston, 1907 yılında 29 yaşındayken ölmüş ve gömülmüş Felicia Felix-Mentor ile ilgili bir söylentiyle karşılaştı. Köylüler ölümünden 30 yıl sonra Felicia’yı yollarda sersem bir şekilde ve yanında birkaç kişi ile birlikte yürürken gördüklerini söylüyorlardı. Hurtson, bu bahsedilen insanlara çok güçlü ilaçlar verilmiş olduğu söylentilerinin peşine düştüyse de daha fazla bilgi vermeye istekli bireyler bulamadı. Kendisi olayı şu sözleriyle kapattı:

“     Eğer bilim kabile törenlerindeki figürler yerine Haiti ve Afrika’daki Voodoo’nun altına inerse, bugüne kadar tıp ilmi tarafından bilinmeyen bir takım tıbbi gizemlerin gücüne ulaşacaktır.”
                                                                                                                            Kaynak: Wikipedia”

Sizlere soruyorum, bugüne kadar kaç tane zombi gördünüz? (Elbette ki gerçek hayatta değil, TV veya monitörde) Kaç tanesini öldürdünüz? Kaçı tarafından enfeksiyon kaptınız? Kaçının kafasını patlatırken kaçı sizden bir ısırık aldı? Onların doğasına alıştınız mı? İçgüdüsel davranışlarının sırlarını çözdünüz mü? Kaç farklı çeşidi ile karşılaştınız? Konuşanı var mıydı? Düşünebileni? Plan yapanı? Nazi’si, Amerikalısı, İngiliz’i, genci, yaşlısı, çocuğu, büyüğü…

Bütün bu sorulara bir şekilde cevap verebiliyorsanız eğer o zaman kafanızı yan tarafa çevirip bir zombi gördüğünüzde büyük olasılıkla sakin bir şekilde önünüze dönüp işinize devam edecek birisinizdir. Çünkü artık bizim için zombiler; magandalar, kapkaççılar, hırsızlar, katiller kadar doğal şeyler. Bu insanlardan etrafımızda milyonlarca varken bir iki zombinin olmasında kimse bir sakınca görmez herhalde

Eski bir kahraman
Lakin Frank West için o durum biraz daha karışık. Evet, onun da etrafında üç kağıtçılar, kan emiciler, hırsızlar, katiller ve daha bir sürü namussuz insan varken aynı zamanda binlerce hatta on binlerce zombi de mevcut. Hal böyle olunca zombilerin masum beyin arzuları biraz abartıya kaçıyor.

2006 yılında Willamette, Colorado’ya bir gazeteci olarak gelen Frank West buradaki gizemin ne olduğunu çözmeyi kafasına koymuştu.    72 saat sonunda ise başında geçen onca olay sonunda (siz hangi sonu başardınız bilmiyorum ama) Frank Willamette’ten kurtulur ve hükümeti Santa Cabeza vakasından dolayı burada olan olaylardan kısmen sorumlu tutmaya zorlar, vs.

İyi bir başlangıç, bitişin nasıl olduğunu bile örtebilir
Yıllar önce oynadığımız Frank West şimdi tekrar bizlerle birlikte ve yeniden Willamette’te. Bu sefer niyeti insanlığı kurtarmak değil, niyeti zombilerin nereden geldiğini de anlamak değil. Bu sefer Frank’in niyeti mahvolan o şaşalı kariyerini yeniden oluşturabilmek ve bu sırada da karnını doyuracak kadar para kazanmak.

İşte bu maksatla TK’in TIR programına çıkan Frank’i ilk olarak burada kontrol etmeye başlıyoruz. Etrafı zombi dolu bir platformda tek başına duran Frank ilk başta üçer beşer gelen zombileri öldürüyor, ardından platformun köşeleri yükseliyor. Bu köşelerin arkasında testereler mevcut ancak bunların kapaklarının açılması için Frank’in üstlerine çıkması gerekiyor. Amacımız para kazanmak ve bunu zombi öldürdükçe yapıyoruz, üstelik köşedeki testereler ile öldürdüğümüzde normalde kazandığımızın iki üç katını kazanıyoruz. Dolayısı ile biz de Frank’i köşelere çıkartıp olabildiğince zombi öldürmeye ve onlardan para kazanmaya çalışıyoruz. İşte Dead Rising 2: Off the Record bu şekilde başlıyor.

Dead Rising serisi için söylenebilecek tek bir kelime vardır bence; eğlence! Gani gani, istediğiniz zaman sahip olabileceğiniz ve hiç sıkılmayacağınız eğlencenin(bu arada eğlenceden sıkılmak !?) sahip olduğu bir oyun. Bugüne kadar çıkan binlerce zombi oyununun aksine benzer konsepte sahip olsa da açıkçası Dead Rising türü bir oyun oynamak henüz nasip olmadı bana. Elbette hepsinin kendine has bir özelliği ve güzel yanı mevcut fakat bazen ana görev başlayana kadar zaman geçsin diye zombi öldürmek…

Şimdi benim size Dead Rising 2: Off the Record’u (DR2:OtR) anlatmam için tek bir cümle yeterli; Dead Rising 2’yi oynayın. OtR, Dead Rising 2’nin birebir kopyası desek yalan söylemiş olmayız. İki oyun arasında tek fark ana karakterimizin farklı olması. O kadar ki çoğu yan görevlerde kurtardıklarınız bile aynı kişiler. Oyunun hikayesi dahi özellikle başında bire bir paralel gidiyor ancak elbette Frank’in karakterine göre şekillenmiş bir şekilde. Kısacası OtR, Dead Rising 2’nin Frank West’e uygun olarak yeniden şekillenmiş hali diyebiliriz.

Bunu yanında oyunda elbette yenilikler de mevcut. Ana görev temelde aynı olsa da Chuck Greene ile göremediğiniz sahneleri Frank West ile yakalıyorsunuz. Bunun yanında yan görevlere yenileri eklenmiş, ara sahneler doğal olarak Frank’in yaşadıklarına uygun şekilde değiştirilmiş ve boss savaşlarında karşınıza çıkan kişilerde de çok az da olsa yenilikler var. Misal oyunun başlarında ikinci oyunun başkahramanı Chuck Greene ile karşılaşacaksınız. Kendisi kafayı kırmış bir şekilde bir oyuncak kız bebeğini sırtına bağlamış ve öz kızı gibi koruyor. Aslında Chuck’ın kafayı yemesi Frank için çok sorun değil ancak sahip olduğu elektrikli testere bağlanmış motoru biraz problem oluşturuyor.

Boss dövüşleri her zamanki gibi zorlayıcı. Dakikada yüzlerce zombi öldürürken boss’lara çok uzun zaman harcayabiliyorsunuz. Fakat bunun yanında eğlence de bir o kadar artıyor.

Yeni oyunda fotoğraf çekimleri de yeniden önemli bir hal alıyor. Sonuçta Frank West her şeyden önce bir fotoğrafçı/haberci, zaten daha oyunun en başında size bu sistemin seviye atlamak için önemini anlatan küçük bir oyun içi tutorial hazırlanmış. 

Şahsen ben Off the Record’u ikinci oyundan daha çok sevdim çünkü Chuck Greene’in babalık vazifesi işin özgürlük kısmını biraz baltalıyordu. Sonuçta Zombrex’i kullanan Chuck değil de kızı olduğu için 24 saatte bir Safe House’a gidiyorduk. Tamam bu belki o kadar büyük bir problem değil fakat yine aynı nedenden dolayı Chuk’ın karakter yapısı Frank’e göre daha ciddiydi. Sonuçta kızının hayatı tehlikedeyken ne kadar espri yapabilir ki. Fakat Frank için işler o kadar da üzücü değil, sonuçta iki ihtimali var; bu işin sonunda ya batacak ya çıkacak. Dolayısı ile gerek diyalogları gerekse tavırları ile Frank bizlere daha eğlenceli bir atmosfer sunuyor

Her zombi birbirinin aynısı değildir?
Oyun her üç platforma da çıkacak ancak elbette teknik açıdan merak edilen PC versiyonu. Sonuçta binlerce zombinin olduğu bir oyunda teknik açıdan zorluklar oluşacaktır. Açıkçası ben oyunu Core2Duo işlemci, 4GB bellek, GTX 560Ti ekran kartı ile oynadım ve neredeyse hiçbir sorun ile karşılaşmadım. Belki ekran kartı üst düzey ancak geri kalan teçhizatın çok da fazla olmadığını düşünürseniz PC’de Dead Rising 2: Off the Record sizleri çok da zorlayacak bir sistem istemiyor.

Oyunun grafikleri Dead Rising 2 tabanlı olarak daha geliştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor fakat hala bazı aksaklıkları da mevcut. Özellikle Zombileri öldürdükçe üzerimize sıçrayan kanların yarattığı efekt ciddi anlamda grafik kalitesini baltalıyor. Üzerinize kan bulaştıkça Frank’in üzeri sanki Paint programında “Renkle Doldur” seçeneği ile boyanıyormuş gibi kırmızıya kaplanıyor. Öte yandan ara sıra duvarların içine girmeler veya düz yolda takılma sorunları da devam ediyor. Bunlar her ne kadar eski kısmına yazılacak olsa da hiçbir şekilde oynanışa zarar vermiyor (düz yolda takılma problemi hariç) veya atmosferi düşürmüyor. Öte yandan oyunun yüklemeleri de optimize edilerek minimuma indirilmiş. Özellikle mekanlar arası geçişler oldukça hızlı. Bunun yanında oyunun online oynanış kısmında da yapılan geliştirmelerden dolayı bağlantı sorunlarıyla çok fazla karşılaşmadan arkadaşlarınız ile oynayabiliyorsunuz.

Oyunu bildiğiniz giib co-op modunda oynayabiliyorsunuz. Game for Window oyunu olan OtR’a isteyen kişi istediği anda co-op olarak katılabiliyor. Eğer elin adamını oyununuzda istemiyorsanız o zaman bunu ayalar kısmından da belirleyebiliyorsunuz.

Ses ve müzikler konusunda Dead Rising için fazla söze gerek yok. Genel olarak oyunun içerisinde alışveriş merkezi müziğinden fazla bir şey duymuyorsunuz ancak özellikle boss savaşlarındaki gaz müzikler oldukça güzel. Sesler konusunda da fazla bir sorun yok. Özellikle silahların vuruş sesleri, elektrikli testere, zombileri kesici bir aletle kestiğiniz zamanki çıkan sesler zaten eski oyunlarda nasılsa bunda da o derece sağlam olmuş fakat bu konuda tek sorun zaman zaman sinematiklerle oyun içerisindeki ses seviyesi arasındaki fark. Oyun içinde ses düzeyi gayet yüksekken bazı sinematiklerde neredeyse yarıya düşüyor. Konuşmaları duymak için sesi açtığınızda ise tekrar oyuna dönünce bangır bangır bağırmaya başlıyor.

Yine bir kahraman
Capcom’un belki zaman zaman farklı oyunlarda oyuncu kesimine karşı hataları olmuştu ancak Dead Rising serisi firmanın hiç şüphe yok ki geliştirdiği en iyi oyunlardan. Dolayısı ile Dead Rising: Off the Record gerek atmosfer, gerek oynanış gerekse eğlence açısından bir oyunun size vadettiği her şeyi sunuyor. Evet, ufak tefek hataları ve kusurları mevcut ancak bunların bahsettiğim şeyler karşısında çok önemsiz kalıyor.
Kısacası Dead Rising: Off the Record, hayranlarının hiç düşünmeden alması gereken, seriyi daha önce hiç denememiş olanların da mutlaka bir kez şans tanıması gereken bir oyun. Bana göre zombi oyunlarının GTA’sı olan Dead Rising bu sene de eğlence adına bizleri mest edecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu