Dead Space 2
Yıl 2008, aylardan Ekim. Uzayda geçecek, Alien tadında, karanlık, klostrofobik, hafif de melankoli dolu bir oyunun adı geliyor kulağıma: Dead Space. Araştırıyorum, okuyorum, videolar izliyorum ve en sonunda “Bu oyun tam bana göre!” diyerek en sonunda Dead Space’i satın alıp oynuyorum. Alien serisine tapan ve korku-gerilim türünden çok hoşlanan biri olarak, oyun beni daha ilk dakikalardan itibaren tutup içine çekiyor.
2414 yılında, bir grup, haber alamadıkları Ishimura adlı maden gemisine keşif yapmaya geliyor. Buldukları tek şey ise vahşet ve ölüm. Gemi personelinden geriye kalan kimse yok, cesetler her yanda, gemi terk edilmiş gibi ve ortada neler olduğuna dair bir bilgi yok. Karakterimiz Isaac Clarke ise keşfe gelen bu ekipten, kendisi bir teknisyen. Ishimura’da ise sevdiği kadın var. Ondan aldığı mesaj sonrası, kendinden bir daha haber alamamış. Isaac sessiz, konuşmayan, içine kapanık bir tip. Henüz oyunun başında kendi ekibinden ayrı düşen Isaac oyun boyunca emir alıyor ve bunları yerine getiriyor. Ancak Ishimura adlı gemi aslında pek de terk edilmiş değil. Geminin ekibi halen oldukları yerdeler.
Yeni bir kahraman doğuyor
Isaac, ilk kez takımı ile ayrı düştüğü anda, gemi ekibinden bir Necromorph ile tanışıyor. Bilinmeyen bir sebepten dolayı tüm gemi mürettebatı Necromorph denilen garip yaratıklara dönüşmüş durumdalar ve geriye kalan canlı kişileri de sıra ile katlediyorlar. Maceramız da bu nokta da başlıyor. Yalnız başına kalıp, ekibinden aldığı emirler doğrultusunda görevleri yerine getirip hayatta kalmaya çalışan sıradan bir adam, uzay ve Necromorphlar…
İlk oyun bize beraberinde pek çok şey vaat ediyordu. Tek bir mekanda geçmesine rağmen, neredeyse hiç sıkmayan kurgusu, ince ince işlenmiş ve pek çok gizemi beraberinde taşıyan hikayesi, zamanına göre gerçekten çok kaliteli grafikleri, verebildiği yalnızlık hissi ve tekinsiz atmosfer. Oyunu oynayanların genel kanısı, oyunun gerçekten de söylendiği gibi korkutabilmesiydi. Bunun en büyük etkenlerinden biri de, koca gemide neredeyse yapayalnız dolaşan bir karakter ve eklemleri kesilip, koparılmadıkça hayatta kalan düşmanlar. Ya elinizdeki maden araçlarını, lazerleri kullanarak Necromorphları biçecektiniz, ya da ölecektiniz. Oyun tüm dünya çapında hiç de fena olmayan bir satış başarısı yakaladı, iyi eleştiriler aldı ve neticesinde beklenen oldu ve devam oyunu duyuruldu.
Uzayda ikinci ölüm
Dead Space’in devam oyunu geçtiğimiz sene duyuruldu, ki aslında ilk oyunun sonunda ve satışlardan sonra devamı geleceği çok belliydi. Oyunun sevenleri, ben de dahil olmak üzere, büyük bir merakla ynei bölümü beklemeye başladı. Yaklaşık olarak bir ay sonra çıkacak olan oyun için şimdiye kadar neler öğrendik bir hatırlayalım istedik.
Her şeyden önce ilk oyunda giydiğimiz, geliştirilebilir kıyafet ve silahlar aynen geri geliyor. Ancak bu sefer çok daha güçlü ve çok daha dayanıklı olarak bizlerle birlikte olacak. Yeni ve ilki kadar orijinal silahlar ise daha çok Necromorph katletmek için emrimizde olacak. Henüz tam anlamıyla oyunun konusu belli olmasa da bildiğimiz şey hikayenin Satürn’ün uydularından birinde de geçtiği. İlk oyunda bir kez deneyimlediğimiz açık uzay macerasını bu sefer birden fazla kez yaşayıp, bu sefer de tam anlamıyla açık uzayda yaşam savaşı vereceğiz.
Karşımızdaki Necromorphlar eskisine göre çok daha atik, daha güçlü ve çok daha vahşiler. Küçük çocuklardan meydana gelmiş bir necromorph ile savaşıp onu öldürmenin sizin için nasıl bir deneyim olacağını düşünün desem, sanırım bu yeterli olur. Öte yandan ilk oyunda olduğu gibi yine baş karakterimizi arkasından gelen bir kamera ile izliyor olacağız, bu da yine daha gerçekçi bir oyun deneyimi ile karşı karşıya olacağız demek. Ancak şunu da eklemekte fayda var ki, Isaac artık daha rahat ve esnek bir şekilde hareket ediyor, bu da omuz arkası kamerasını rahatsız edici bulanlar için daha sevindirici bir haber olsa gerek. Macera boyunca yine ekranda sağlık ya da ammo için bir gösterge olmayacak. Oyuncular Isaac’in sağlık durumunu, sırtındaki göstergeden, cephane durumunu da silahının üzerinden görebilecek.
Zeki, çevik ve ahlaklı Isaac
Birinci oyunda beni en çok rahatsız eden konu, sürekli emirleri dinleyip, oradan oraya deli gibi koşturmak ve görevleri yerine getirmekti. Çoğu oyunda izlenen bu yöntem aslında senaryonun akışı için ne yapacağını iyi bilmeyen yapımcıların kolaya kaçtığı bir yol. Isaac Clarke oyun boyunca emirleri dinleyip, oradan oraya koşturup duruyordu. Can sıkıcı olan başka bir konu da, oyun boyunca karakterimize ait bir sesin olmamasıydı. Bu da oyuncuyu karakter ile yakınlaşmaktan uzak tutan etkenlerin başındaydı.
Yeni bölümde Isaac Clarke kendi sesine ve hatta karakterine kavuşuyor. Artık emir dinleyip, onları uygulayan bir Isaac’ten öte kendi kararlarını veren, ortalığı toza dumana boğan, sert ve kararlı bir Isaac geliyor. Hayatta kalmak adına her şeyi yapacak olan Isaac, birden fazla kez zor seçimler yapmak zorunda da kalacak. Yapımcılar kısaca bu duruma Isaac’in evrimi diyorlar. Artık çok daha aktif ve çevik bir karakterimiz var. Kendi kararlarını veren ve hayatta kalmak için her şeyi yapabilecek bir karakter.
Yeni düşmanlar
Karşımızdaki düşmanlar arasına yeni katılan üyeler de olacak. Bunlardan biri de gölgelerde saklanan ve fırsat bulduğu an üzerimize binecek olan Stalker. İkinci yeni düşman ise, daha evel bahsini ettiğim bebek, çocuklardan türemiş olan Crawler’lar. Hızlı bir şekilde, sayıca çok olarak saldıran Crawler’lara karşı en büyük gücünüz Telekinesis olacak. Böylece gelişmiş olan Telekinesis gücünüz ile düşmanlarınızı kendinizden çok uzaklara fırlatıp, kendiniz için küçük de olsa açık bir alan yaratabileceksiniz.
Yeni gelen detaylara göreyse ilk oyunda multiplayer seçeneği arayan oyuncuları sevindirecek. Çünkü bu ikinci oyunda, artık isteyenler dört oyuncuya kadar oyunu multiplayer olarak oynayabilecekler. Benim gibi multiplayer seçeneğine uzak biri için bile Dead Space evreninde arkadaşlar ile koşturmak, hayatta kalma mücadelesi vermek çok çekici geliyor.
Toparlamak gerekirse
Son olarak yapımcılar oyunun ilkine göre çok daha akıcı, hareketli ve oyuncuyu diken üstünde tutacak bir yapıda tasarlandığını söylüyorlar. İlk oyunda dediklerini yaptıklarını göz önüne alırsak , yine bu sözlerin doğru olacağını beklememek olmaz.
Uzun lafın kısası, çok kısa bir süre içinde yılın hitlerinden biri olmaya aday, üzerinde iyi çalışılmış, detaylıca düşünülmüş klas bir oyun ile karşılacağız. Açıkçası ben çok sabırsızlanıyorum, çünkü Alien örneğinde dediğim gibi, uzayda geçen her karanlık hikaye beni kendine çeker. Ve biliyorum ki, bu yazıyı okuduğunuza göre, sizleri de çekiyor.
Sessiz uzayda buluşmak üzere.