DeathSpank
Tasarımcı Ron Gilbert’in deyimiyle “Monkey Island’ın Diablo ile buluştuğu nokta” olan bir yapım DeathSpank. Tüm sıradan oyun türlerini bünyesinde birleştirmiş sıradışı bir deneyim. İçinde Ron Gilbert’in da bulunduğu Hothead Games tarafından üretilen oyun tek yönlü değil aksine herkese hitap ediyor.
DeathSpank kimdir, nedir?
Maceraya ismini de vermiş olan kahramanımız DeathSpank, sayılamayacak kadar uzun yıllardır adaletin sağlayıcısı ve ezilmişlerin kahramanı konumundadır ve kendisi “Artifact” denilen gizemli bir nesnenin peşindedir. Gözünüzün önünde havalı bir kahraman oluştu değil mi? Öyleyse yanılıyorsunuz, çünkü tüm o karizmatik, yakışıklı, emirler yağdıran RPG kahramanlarına nazire yaparcasına tamamen zıt bir karakter DeathSpank. Kahraman havalarıyla, garip replikleriyle, acayip tipiyle ve “Thong of Justice”si ile tam bir anti-kahraman olmuş, açıkçası “kült” olabilecek bir karakter. Oyunun içeriğine girmeden önce hatırlatmakta fayda var, DeathSpank için bir mizah oyunu diyebiliriz. Ana karakterinden tutun yan karakterlere kadar hepsi oldukça başarılı tasarlanmış ve oyun boyunca, özellikle konuşmalar esprili bir dille aktarılıyor sürekli. DeathSpank’ın aldığı acayip görevler, konuşma tarzı ve aldığı cevaplar akılda kalıcı türden. Ayrıca merak ediyorum, başka hangi oyunda esas oğlanımız / kızımız bir inekle muhabbet edip, ona hayat felsefesini sormuş olabilir ki?
Öncelikle çok geniş haritalarda geçen bir Action-RPG oyunu. Tabii işin içine Hack’n Slash ve bir tutam da Adventure girince ne çıkıyor ortaya? Doğru bildiniz, DeathSpank. Bahsettiğim tüm bu geniş haritalar, mekan ve çevre tasarımları çok renkli şekilde hazırlanmış. Tema ve arkaplanı için “9 yaşında bir çocuğun, pastel boyayla çizdiği resim” diye bir betimleme yapsam olur sanırım. Renk paleti çok canlı, göze güzel geliyor. 2 boyutlu manzara ve arkaplanın yanında karakterler, nesneler ve çevre üç boyutlu olarak tasarlanmış. Tüm bu renk ve grafik seçimleri insanı sıkmayan cinsten. Sesler ise atmosfere ve mekanlara göre seçilmiş, seslendirmeler ise tümüyle çok başarılı.
Tavuk da keserim yaratık da
İçerik olarak oyunda hikaye görevlerinin yanında bolca yan görev mevcut. Cüzdanı çalınan adamdan tutun, küçük bir kıza kadar birçok NPC karaktere yardım ediyoruz oyun boyunca. Tabii hiçbir yardım da karşılıksız kalmıyor. Hack’n Slash – RPG türü bir yapım olduğundan görevleri al, yaratıkları öldür, eşya ve altınları topla mantığıyla ilerliyor. Bolca aksiyonla ve çeşitli düşmanlarla karşı karşıyayız sürekli. Tabii bir de tavuklar var. Evet bu tavuklarla bolca muhatap oluyoruz, hatta oyunun başındaki görevde Witch Demon bizden 10 adet tavuk dudağı toplamamızı istiyor, bilmiyorum aranızda hiç tavuk dudağı toplamış hatta görmüş olan biri varmı, ama ben DeathSpank sayesinde gerçekleştirdim bunu da.
Envanter ve silah seçim sistemini de açıkçası çok beğendim. Örneğin envanterde “daima en iyi zırhları giy” gibisinden bir seçenek mevcut ve onu işaretlediğinizde her yeni zırh aldığınızda uğraşmanız gerekmiyor. Silah konusu ise, bildiğiniz gibi bu tarz oyunlarda hep sıkıntı olurdu. Sürekli silah değiştirmekten falan bahsediyorum ama sağolsun DeathSpank bu konuya pratik bir çözüm bulmuş. 4 adet farklı silah arasında sadece tek bir tuşla seçim yapabiliyoruz ve envantere falan girmemize de gerek kalmıyor. Farenin sol tuşuyla bir silahı kullanırken sağ tuşla da başka bir silahı kullanmak mümkün. Silahlar ise mükemmel tasarlanmış, hepsi birbirinden ilginç. Tavuk atan roketten tutun, düşmanlara vurduğumuz eldivene kadar hepsi birbirinden güzel. Özellikle de “Thong of Justice”yi anlatmayayım, kendiniz görün bu giysiyi.
RPG standartları
Görevleri yaptıkça, yaratık öldürdükçe zaten level alıyorsunuz ve her levelde size 3 kart seçeneği sunuluyor. Bu 3 kartın herbiri farklı yetenekler kazandırıyor karakterimize, örneğin biri yüzde 5 hız kazandırırken diğeri yüzde 10 oranında gücünüzü arttırıyor. Kontroller de oldukça stabil şekilde çalışıyor, klavye-mouse ikilisi genelde sorun çıkartmıyor. İsteyen gamepad bağlayıp o şekilde de oynayabilir ki zaten DeathSpank daha önce konsollara çıkmış bir yapımdı. Tüm bunların yanında co-op olarak oynanabildiğini de hatırlatayım. Bir de haritaların genişliğinden bahsetmiştim ki bu kimi oyuncu için iyi bir şeyken, kimisi için de sıkıntı olabilir. Tabii “teleport” olabileceğiniz kabinler belirli bölgelere yerleştirilmiş olduğu için bu konuda da sıkıntı çekmiyorsunuz.
“Justice Meter” diye adlandırılmış, tecrübe puanı kazandıkça dolan bir bar var. Dolduğunda bu bar, ekrana “Justice Ready” uyarısı geliyor ve bir dahaki düşmana karşı hamlenizde hem sağlam hasarlar veriyorsunuz hem de hepsini “knock-back” yapıyorsunuz. Beğenmediğim bir nokta ise oyunun sağlık dolumu, iksir sistemi oldu. Üzerinize en fazla 5 tane sağlık iksiri alabiliyorsunuz, saçma olmuş. Tamam kendinizden yüksek seviyedeki yaratıklarla da kolayca baş edebiliyorsunuz ama bazı durumlarda üstünüze akın akın gelirlerken zorlanabiliyorsunuz. İksirlerin dışında aslında DeathSpank’ın ağzını şapırdatarak yediği tavuk butları da var ama savaş esnasında, aynı anda kullanamıyorsunuz.
Sonuç olarak DeathSpank’ın kendisi ve diğer karakterler unutulmayacak cinsten, diyaloglar ve mizah çok iyi şekilde serpiştirilmiş oyuna, grafikler, sesler hepsi çok iyi. Eksiler ve hatalar var mı? Elbette var ama Monkey Island ve Diablo karışımı, böylesine özgün bir yapım için kötü diyemem ben. Kesinlikle herkesin beğeneceği yönleri olan bir oyun duruyor önünüzde, sadece “oynamalısınız” diyebiliyorum.