Destiny: Rise of Iron
İşler her zaman planladığımız gibi gitmez. Ne kadar büyük sermayelerle, ne kadar eşsiz fikirlerle veya ne kadar kalabalık bir ekiple ortaya çıkmış olsa da bazı yapımlar hedeflediği başarıyı her zaman yakalayamaz. İşte Destiny de bu yapımlardan birisiydi. Bungie, bünyesinde bulundurduğu yüzlerce çalışanı ile birbirinden farklı ve özgün fikirleri birleştirip ortaya yeni ve daha önce denenmemiş bir şey çıkardı. Ancak bu ‘şey’ bekledikleri başarıyı yakalayabildi mi? Hayır.
Destiny, ilk versiyonu ile değil de daha sonra peş peşe gelen genişleme paketleri ile ufak tefek yol almaya devam ediyordu. House of Wolves ve Dark Below iki güzel DLC paketiydi ancak Destiny’yi iyileştirmeye yettiği pek söylenemezdi. Destiny asıl gelişimini The Taken King ile birlikte yaşadı. Oyun resmen son nefesini verirken bir anda canlandı ve günümüze kadar bu canlılığını başarılı bir şekilde korudu. Destiny ve House of Wolves ile Dark Below giriş bölümüyse, The Taken King de bu hikayenin gelişme bölümüydü. Şimdi de hikayenin sonuç bölümü olarak kabul edilen Rise of Iron, tüm ihtişamı ile geliyor! Destiny’nin 2014’ten beri gelişmekte olan hikayesi Rise of Iron ile son bulacak.
Her ne kadar The Taken King kadar fazla içerik katmayacak olsa da Rise of Iron da oyunculara birçok yeni aktivite fırsatı tanıyacak. Öncelikle biz ‘gardiyanlar’ın yakından tanıdığı ve Iron Banner Turnuvası’nın efendisi olan Lord Saladin’in önderliğinde yepyeni bir hikayeye adım atacağız. Eski Rusya’nın güney sınırında bulunan devasa duvara bir Fallen saldırısı düzenlenmiştir ve bunun sonucunda da önceden bir karantine bölgesi olarak bilinen Plaguelands ortaya çıkmıştır.
Henüz oldukça basit gözükse de aslında gelişmeye çok müsait bir hikaye ile karş karşıyayız. Karantina bölgesini ve Fallen ırkının bu bölge ile alakasını güzel bir şekilde hikayeye yedirebilirlerse Rise of Iron gerçekten de The Taken King’in yakaladığı hikaye başarısını rahatlıkla yakalayabilir.
Oyuncular hikayede ilerlemek dışında yeni bir strike, raid ve crucible moduna da erişim sağlayabilecek. Bu yeni içeriklerde kazanılan ödüller sayesinde gardiyanlar yeni Light Level sınırına ulaşmaya çalışacak ve son Raid’i en kusursuz şekilde, tüm zorlu görevlerini yaparak bitirmeye çalışacak. Tıpkı The King’s Fall’da olduğu gibi önce normal, daha sonra da zor versiyonlar kullanıma açılacak.
Ana özelliklerden az çok bahsettiğime göre yeni paketin hikayesine de biraz değinebilirim. Öncelikle, birkaç paragraf önce bahsettiğim Plaguelands’den bahsedeyim. Destiny’nin hikayesine göre Demir Lordları (Iron Lords) Altın Çağı sırasında SIVA adlı kendini yenileyen ve bir araya getiren bir nanoteknolojiyi keşfeder. Bu güçlü teknoloji çok kısa bir sürede insanlığa karşı bir tehlike unsuru haline gelir ve Demir Lordları da bu teknolojiyi yeraltına, Cosmodrome’a hapsetmek zorunda kalır.
Rise of Iron’ın zaman çizelgesine göre artık Taken Savaşı’nın üzerinden tam bir sene geçti ve bir Fallen boyu olan House of Devils bu bölgeyi koruyan duvarlara saldırarak erişim sağladı ve ölümcül virüsü açığa çıkardı. SIVA özgür kalarak House of Devils’in Fallen askerlerini makineleşmiş tanrılara çevirdi ve Destiny evreninin dengesini kökünden bozmuş oldu. Artık zaten büyük bir tehlike oluşturan Fallen askerleri SIVA’nın da desteği ile resmen yenilmez hale geldi.
Peki Demir Lordları dediğimiz bu kişiler kimlerdir? Son Şehir (The Last City), Gezgin’in (Traveler) altında kurulmadan önce insanları koruma görevi bu Lordlar’a bahşedilmişti. Felwinter Zirvesi’nde bir dağ kalesinde yaşayan bu Lordlar uzun bir süre boyunca karanlığa karşı zorlu bir mücadele verdi. Ancak hepsi birer birer SIVA’nın etkisi ile yenildi ve aralarından bir tek Lord Saladin hayatta kaldı. Kendisi SIVA’yı kontrol altına alıp yeraltına saklamayı başardı.
Yeni Strike, The Wretched Eye
Hikayeden bahsederken sözünü ettiğim olaylar sonucunda Cosmodrome’un alışık olduğumuz havası değişti ve yerini Plaguelands’dan gelen ‘hastalığın’ etkisine bıraktı. Wretched Eye adlı yeni Strike da burada yer alıyor. Bu görevde mutasyon geçirmiş Fallen askerlerinin kendilerini güçlendirmek için kullanmakta olduğu SIVA rezervlerini bulmalı ve yok etmeliyiz.
Verilen ilk görevi yerine getirdikten sonra devasa bir savaş alanına düşüyor ve SIVA’nın etkili gücü yüzünden kontrolü kaybetmiş, tamamen ele geçirilmiş bir Fallen Kell’i ile büyük bir Hive Ogre’ına karşı mücadele ediyoruz.
Strike hakkında yeterli bilgiye sahibiz ancak Raid hakkında fragmanlarda gösterilenlerden pek fazlası açıklanmış değil. Ayrıca tıpkı Taken King’de olduğu gibi bu pakette de hazırda var olan Strike görevleri de yeni paketin hikayesine göre değişikliğe uğrayacak.
Uzun zaman sonra ilk kez Destiny’de özel maç kurma kabiliyetine sahip olacağız. Normalde Fireteam ile veya bireysel olarak girdiğimiz Crucible maçlarında artık özel lobiler kurarak arkadaşlarımızla kapışabilecek ya da başka takımlarla maçlar düzenleyip bireysel turnuvalar yaratabileceğiz.
Yeni Sosyal Alan, Felwinter’s Peak
Oyunun hikayesinde ilerlerken açacağımız bu alan tıpkı Reef ve Tower gibi diğer oyuncularla etkileşim kurabileceğimiz, görev alıp verebileceğimiz ve diğer birçok aktiviteyi gerçekleştirebileceğimiz yeni sosyal alanımız olacak.
Lafı daha fazla uzatmadan son sözlerime gelecek olursam: Rise of Iron bana kalırsa Destiny’nin olası ikinci oyundan önce alacağı son genişleme paketi olacak ve gardiyanları ikinci oyunun çıkışına kadar yeni güncellemeleri ile bağlı tutmayı başaracak. Sadece açıklanan özellikler değil de, daha tonla şeyin ekleneceğine adım gibi eminim. Bir strike, bir raid, bir crucible modu hiç kimseye yetmez sonuçta, öyle değil mi? Ek paket çıktığı zaman da ayrıntılı bir incelemesi ile karşınızda olacağız.
Destiny: Rise of Iron, 20 Eylül 2016’da oynanabilir hale gelecek.