Dex Nintendo Switch İnceleme
Dex Nintendo Switch İnceleme: İlk olarak PC platformunda çıkış yapan ve zaman geçtikçe birçok farklı oyun platformunda yer bulan cyberpunk aksiyon oyunu Dex, Switch kullanıcılarının beğenisine sunuldu. Cyberpunk 2077 çıkana kadar oyuncuların heyecanını yatıştırabilecek bir oyun mu yoksa sıradan bir indie oyunu mu birlikte göreceğiz.
Dex Nintendo Switch İnceleme
2 boyutlu platform-aksiyon oyunu olan Dex, RPG unsurları, seçimimize göre değişen oynanış biçimleri, Blade Runner ve Neuromancer gibi klasiklerden ilham almış hikayesi ile dikkat çekiyor. Oyuna ana karakterimiz Dex ile, cyberpunk dünyaların vazgeçilmez düşmanlarından olan büyük bir şirketin güvenlik güçlerinden kaçarak başlıyoruz. Neden peşimizde olduğunu bilmediğimiz şirketten kaçarken bize yardım eden Raycast isimli hacker aktivist sayesinde peşimizdekilerden kurtulup, Decker ve Tony isimli karakterler ile tanışıyoruz. Komplolar, çatışmalar ve yozlaşmış gruplar arasında geçen hikayemizde bize eşlik edecek olan yoldaşlarımız ile birlikte macera başlıyor.
Seçilmiş Hacker
Öncelikle Dex’i tanıtmak gerekirse, nasıl içine düştüğünü bilmediği bir maceranın içinde, en efsanevi hackerların bile başaramadığı işler başarabilen bir karakteriz. Neredeyse kimsenin ulaşamadığı Raycast bize ulaşıyor ve en iyi hackerların bile giriş yapmak için bir bağlantı noktasına ihtiyaç duyduğu sanal dünyaya, fazla bir efor harcamadan bağlanabiliyoruz. Oyun boyunca yapacağımız geliştirmeler ile Dex’i iyi bir hacker, sağlam bir dövüşçü ya da işleri konuşarak çözen bir karakter haline getirebiliyoruz.
Her ne kadar 2 boyutlu bir dünyada, Metroid tarzı bir oynanış ile hareket etsek de, görevler konusunda oyun Deus Ex serisini akla getiriyor. Bir görevin birden fazla çözümü mevcut ve seçim şansı tamamen bize bırakılmış durumda. Daha oyunun en başında içine girdiğimiz kanalizasyondan çıkmak için geçmemiz gereken yolda kilitli bir kapı ile karşılaşıyoruz. Kapının anahtarına sahip olan kişi ise, kanalizasyonda gezen serserileri temizlemezsek kapıyı açmayı reddediyor. Bizden istenen görevi yapmak, adamı öldürüp anahtarı almak ya da kilit açma yeteneği ile kapıyı açmak mümkün. Hiçbirini yapmak istemeyen oyuncular için, ölümcül tehlikelerle dolu, biraz daha uzun bir yol da mevcut. Oyunun ilerleyen görevlerinde, seçtiğimiz yeteneklere göre oyunun akışı da çeşitlilik kazanıyor.
Görevleri geçmek için farklı seçenekler olsa da, gün sonunda mutlaka birileri ile çarpışmak zorunda kalıyoruz. Burada oyunun en sıkıcı yanlarından birisi ortaya çıkıyor. Hantal dövüş mekanikleri. Oyun içerisinde düşmanlar ile mücadele etmenin çeşitli yöntemleri bulunsa da, yakın dövüş en sık başvurduğunuz kısım olacak. Düşmanın yanına yaklaşıp saldırı tuşuna basıyor ve rakibin bloklamamasını umuyoruz. Benzer bir şekilde, rakip saldırınca da, saldırısı bitene kadar blok tuşuna basıp bekliyoruz. O sırada durdurulamaz bir saldırı yaparsa, geriye doğru yuvarlanıp kaçıyoruz. Aslında çok fazla bir şey beklemesek de, dövüşlerin en iyi ihtimalle sıkıcı geçtiğini söyleyebilirim. Ayrıca düşmanın arkasından gizlice yaklaşıp, onlar fark etmeden bir harekette işlerini bitirmek de mümkün.
Yakın dövüş ile uğraşmak zor ya da sıkıcı gelirse, oyunda ateşli silahlar da mevcut. Diğer alternatife göre daha eğlenceli olan ateşli silahlar, istediğim kadar etkili olmasa da, oldukça faydalı. Mermiden tasarruf etmek için yakın dövüş ile ateşli silahları kombine edip, savaşları hem hızlı hem de eğlenceli hale getirmek mümkün. Rakiplerin yanından koşup geçmek yerine, onları etkisiz hale getirmek önemli, çünkü her bir zafer, karakterimizi geliştirmek için ihtiyaç duyduğunuz tecrübe puanları olarak geri dönüyor.
Savaş Her Yerde Peşimizde
Savaşlar sadece gerçek dünyada değil, sanal dünyada da peşimizi bırakmıyor. Diğer hackerlardan çok daha yetenekli olsak da, sanal dünyanın virüsleri peşimizi bırakmıyor. Bir yandan güvenlik önlemlerini aşmaya çalışıyor, diğer yandan üzerinize saldıran şeyleri durdurmaya çalışıyorsunuz. Switch’in sol analog kolu ile hareket ederken, sağ kol ile de ateş edip, saldırganları engellemeye çalıştığınız bir mini oyun şeklindeki hacking kısımları çok da eğlenceli diyemem. Bu tarz bir sistemi en son Nier: Automata oynarken tecrübe etmiştim, onda bile çok sevdiğimi söyleyemem. Bir de her başarısız olduğunuzda sistemden atılıp, gerçek hayatta hasar aldığımızı düşünürsek, mümkün olan en kısa sürece hacking yeteneklerinizi geliştirmenizi öneriyorum.
Bir görev üzerindeyken farklı oynanış şekillerine sahip olduğumuzu söylemiştik. Bunların arasında düşmanların arasından fark edilmeden geçip, hiç çatışmaya girmemek de bulunuyor. Yan yollar ve havalandırma boruları gibi seçenekler sayesinde ilerleyebilmek mümkün olsa da, oyunun sunduğu şeylerin bir kısmını kaçırdığımızı fark edince işler değişiyor. Hiç çatışmaya girmediğimiz için tecrübe puanlarını ve yan yollar yüzünden bazı hikaye tabanlı şeyleri kaçırabiliyoruz. Dövüş o kadar da keyifli değil ama eksik tecrübe puanı
Oyunun Deus Ex’i fazlasıyla hatırlatan karakter ekranı, tecrübe puanları sayesinde Dex’in yeteneklerini geliştirmemizi sağlıyor. Dex’in verdiği hasarı ve sahip olduğu canı geliştirmek gibi standart yetenekleri geliştirme imkanımız var. Eğer her yere tekme tokat dalıp, sorunları kaba kuvvet kullanarak çözmek istemiyorsanız, kilit açma, bilgisayarları hackleme, insanları ikna etme gibi farklı seçenekler de bulunuyor. Bunların yanına, cyberpunk evrenlerin vazgeçilmezi olan augmentation özelliğini de ekleyince, oyun bize bir çok farklı oynanış seçeneği sunuyor.Augmentation’lar, oyun içerisinde karakterimizin bazı özelliklerini geliştiren parçalar ve her biri farklı bir özellik sağlıyor. Sağlık puanını arttırmak gibi standart özelliklerin yanı sıra, benim sıklıkla kullandığım çift zıplama, çeşitli çevre etkilerine karşı direnç gibi oynanışı etkileyen parçalar da bulunuyor.
Cyberpunk Atmosferi Yaşamak
Dex sadece ana görev üzerinde yürüyen bir oyun değil. Bulunduğumuz şehirde birçok farklı mekan ve buralarda alınabilecek bir sürü değişik görev bulunuyor. Neredeyse tamamı seslendirilmiş karakterler tarafından verilen görevler çok ihtiyaç duyacağımız para ve tecrübe puanlarının yanı sıra, bazı karakterlerin bize daha iyi davranmasını ve çeşitli indirimler sunmasını da sağlıyor. İlk geliştirildiği yıllara göre oldukça büyük bir dünyaya sahip olan Dex’de, etrafı dolaşan oyuncu her zaman ödüllendiriliyor. Çevrede bulabileceğiniz gizli noktalarda hikayeye katkı sağlayan metinler ve oynayışı kolaylaştıran eşyalar bulmak mümkün. Zaten taşınabilir bir konsolda oynadığımızdan, boş vakitlerde “şu bölümü kurcalayıp karakterimi geliştireyim” mantığıyla oynamak mümkün.
Oyunun sunumu gayet güzel. Üzerinde uğraşıldığı belli olan ara sahneler, göze hoş gözüken grafikler, iyi seviyedeki seslendirme, cyberpunk atmosferine uygun müzikleri ile oyun oldukça iyi bir izlenim bırakıyor. Oyunun Nintendo Switch üzerindeki performansı kısmına gelelim. Hem elde hem de konsola bağlı olarak TV üzerinden oynadığımda, gayet akıcı bir oynanış tecrübe ettim. Elde oynarken bazı bölümlerde küçük performans düşüşleri yaşadım, mesela çok fazla gaz borusunun açık olduğu kanalizasyon bölümü en dikkat çekici olandı. Yine de sorunsuz bir şekilde oynadım diyebilirim. Yazı boyutları hariç.
Switch üzerinde oynarken en büyük sıkıntım yazılar oldu. Seçenekler içerisinde boyutu ayarlayabileceğimiz bir seçenek bulunuyor. Sorun şu ki, en büyük seçenekte bile konuşmaları okumak oldukça zor. Bazen ne yazdığını görmek için ekrana kafanızı yaklaştırmanız gerekiyor, bu da dışarıdan bakanlar için hoş bir görüntü oluşturmuyor. Oyun içi metinleri sorunsuz bir şekilde okuyabiliyorken, konuşmalarda niye böyle bir tercihe gittiklerini anlayamadım.
Sonuç
Sonuç olarak Dex, yaptığınız seçimlere ve oynanış biçiminize göre şekillenen, keyifli bir oyun. Oluşturduğu dünya güzel, azıcık klişe olsa da, sıkıcı olmayan bir hikayeye sahip. Etrafı gezip yeni şeyler keşfetmek oldukça keyifli. Oyunun en büyük sıkıntısı, hantal dövüş mekanikleri ve çok da orjinal olmayan hacking sekansları. Bu iki problemi görmezden gelirseniz, Nintendo Switch üzerinde 20 dolara satışa sunulan Dex size 20 saate yakın keyifli bir oynanış süresi sunuyor. Dex, çıkışının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen, kalitesinden çok bir şey kaybetmemiş bir bağımsız oyun. Nintendo Switch versiyonu ise, cyberpunk evreninde geçen Metroid tarzında, RPG öğeleriyle bezenmiş oyun arayanlar için ideal.