Diablo 3 (PS3 İnceleme)
Diablo III. Tam anlamıyla bir yılan hikayesi, oldukça tartışma yaratan ve oyun dünyasını ikiye bölen yegane yapım. 12 Yıllık bir hikaye, milyonlarca oyuncunun beklentisi, verilen sözler, yerine getirilenler ve getirilemeyenler, skandallar ve daha arkasında pek çok ayrı hikaye ile son yıllarda oyun sektörünün en çok konuşulan yapımlarından.
Blizzard, Diablo 3’ü ilk çıkarttığı vakit,oyun tarihinin gelmiş geçmiş en heyecanlı ve en büyük çılgınlıklarından birisinin de startını vermiş oldu. Kimi oyuncular ilk dört beş saatten sonra oyunu kapatıp (eğer girebildiyseler) internette Blizzard’ı eleştiri bombardımanına tuttu. Blizzard ise bu tepkileri önceden beklediği için, daha önce oyuncuların “beklentilerini düşürmesi” gerektiğini söyleyerek açıklama yapmıştı zaten.
Peki ama gerçekten öyle miydi? PC versiyonunu oynarken, o kadar büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşmıştım ki, neresinden tutacağımı bilmememiştim. Benim için, Diablo 3 neresinden tutsam elimde kalıyordu ve Blizzard’ın bu durumu düzeltmek için yapabileceği bir şey yoktu. Yetersiz grafikler, oyunun en önemli yanı olan eşyaların modellemelerinin çok kısıtlı olması, bazılarının üzerinizde bile görünmemesi, sürekli olarak online oynama zorunluluğu, korkunç diyaloglar, basmakalıp hikaye, en vurucu sahnelerin oyun içi olarak çat diye geçiştirilmesi (Deckard Cain’den bahsediyorum tabii ki), ben bu kadar hayal kırıklığına uğradığımı hatırlamıyorum. Eğer başka bir şirketten bahsediyor olsaydık, bunlar kabul edilebilir şeyler olurdu fakat Blizzard’ın oyuna eşya modellememesi gibi bir şeyi kabul edemiyor insan.
Hele Real Money Auction House mevzusuna girmek bile istemiyorum, oynanışı en kıymetli hale getiren yüksek dereceli eşyaları bulup bununla övünmek, bunun heyecanını yaşayabilmek gibi en basit oyun sevincini bile mundar eden, gerçek para ile yüksek dereceli eşyalar alabileceğiniz bu sistem, tamamen Blizzard’ın insanlara dayattığı korkunç bir sömürüdür. Oyuncu kullanmasa bile, bunun varlığı, oyunun ruhunu kirletiyor.
Fakat Diablo 3 ile ilgili genel olarak fikirlerimi söylemem gerekirse, bu çok uzun bir yazı olur ve sabaha kadar sürer, bu sebeple konsol versiyonuna odaklanacağım.
Öncelikle, Diablo 3’ün konsol versiyonu, bir anlamda çok daha sade ve pür. Real Money Auction House ve sürekli olarak online olma gerekliliğinin olmadığı, oyunun kanımca bunlardan “arındırılmış” bir versiyonu. Tabii dolayısıyla Battle.Net yok.
Battle.Net her ne kadar sürekli olarak online olmayı gerektirse de, bir süre sonra bunun bazı faydaları olduğunu görüyorsunuz. Blizzard’ın kendi oyunları arasında oluşturmaya çalıştırdığı bu portal denklemine maalesef ki konsol versiyonu bu sebeple dahil olamıyor, tabii hala arkadaşlarınızla internetten oynayabilmeniz mümkün fakat siz oynarken “Abi ben de Caldeum’dayım hadi beraber yapalım.” gibi durumlar yaşayamıyorsunuz maalesef. “Ne gerek var?” diye soranlar olacaktır, kişiye göre değişen bir tercih tabii ki.
Diablo 3, konsolun hızından ve akıcılığından faydalanıyor, bu tabii ki iki taraflı bir kılıç olarak karşımıza çıkıyor. Bir yandan yeniden tasarlanmış menüler arası geçişiniz ve düzenlemeniz daha rahat ve hızlıyken, Dual Shock yeteneklerinizi aynı şekilde çok daha hızlı ve dinamik bir şekilde kullanmanızı sağlıyor.
Bu durum oyunun başını epey bir “Kazanmak için X’e bas” haline getiriyorsa bile, oyunun ilerleyen kısımlarında daha çok farklı yetenek aldıkça daha değişik kombolar yapabiliyorsunuz. Bunun yanında gelen saldırılardan sağ analog sayesinde çatır çatır kaçmak, oyunun aksiyon yapısının dinamikliğini arttırmış durumda.
Açık konuşmam gerekirse, Diablo 3’ü konsolda oynamak çok daha rahat.
Blizzard, konsola oyun yapma konusunda hiç tecrübesi olmayan bir firma olmasına rağmen bu derece interaktif ve PlayStation ile bütünleşen bir arayüz yaparak gerçekten şaşırtıyor.
Tabii bu şaşkınlık hali, kontrol sorunları yaşamaya başladıktan sonra geçiyor. Kontroller daha rahat olabilir ama bu rahatlığın getirdiği sıkıntılar var. Bu hususta hedefleme sistemi, madalyonun diğer yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Diablo 3’ün PC versiyonunda fare sayesinde daha üç boyutlu ve daha sağlam bir hedefleme sistemimiz varken, PS3 versiyonu, Dual Shock’ta hedefleme anlamında çok iki boyutlu. Yönünüzü belirleyip saldırdığınız vakit özellikle menzilli sınıflar acı çekmeye başlıyor.
Ben Demon Hunter olarak oynadığım vakit, düşmanları hedefleyebilmek için özel yetenek kullanıp ondan sonra otomatik saldırılarımı menzile sokabildim, bu durum çeşitli yüksekliklerden oto saldırı yapmanızı engelleyen, epey illet bir durum, Hunter sınıfının işlevselliğini ise oldukça düşürüyor, bir yama ile düzeltilir mi bilmiyorum fakat durum şu an böyle.
“Ben intikamım, ben nefretim, ben…hedef alamıyorum…”
Görsel olarak, PC versiyonundan sonra PS3 versiyonunu oynamak biraz attan düşüp eşşeğe binmek gibi oluyor. Diablo 3 zaten grafik anlamında iyi bir oyun değildi, konsolda ise hiç değil. Özetlemem gerekirse 37’ Philips televizyonda çamur gibi grafikler inanılmaz can sıkıyor. Blizzard’dan beklediğim gerçekten bu değildi, oyun daha akıcı, daha dinamik olabilir fakat bunun için bu kadar fazla grafiksel anlamda düşürmeye gitmeleri garip geldi. PlayStation 2’de oyun oynuyormuşum hissiyatını PlayStation 3’ün son demlerinde yaşamam hoş değil.
Yukarıda Demon Hunter ile yaşadığım sorun, Demon Hunter ile sınırlı kalsaydı gerçekten çok iyi olacaktı. Diablo 3, konsolda oynanması için tasarlanmadı belki fakat her sınıfın kendi özelliklerinin düzgün kullanımı için konsola çok daha iyi bir adaptasyon yapılabilirdi. Demon Hunter ile sürekli ıskalamak, Monk ile yanlış yere blinklemek falan derken, Wizard ne yapsın?
Şimdi, konsol versiyonuna verilen 90’lar havada uçarken, ben bir şeyden bahsetmek istiyorum. Uluslararası oyun basını gerçekten tam bir kurtlar sofrası, oyuncular verdiğiniz puanlar yüzünden size çok ciddi tepkiler gösterebilir, yaptığınız oyun yüzünden ölüm tehditleri alabilirsiniz. Phil Fish’in başına gelenler ve sektörden çekilmesi (bilenler bilir) bu duruma en büyük örneklerden biriydi. Ben burada, şahsi fikrimce, verilen notlara takılmadan, objektif bir şekilde şunları söyleyeceğim, çünkü özgür basın bunu gerektirir ve ben bir oyun editörü olarak kötü olarak gördüğüm şeye popüleritesi ne olursa olsun kötü demeliyim, okuyucularıma karşı bu sorumluluğu hissediyorum.
Diablo 3, -bence kötü bir oyun. 15 yaşında senaristlerin elinden çıkmış gibi duran hikayesi mi dersiniz, (Leah’ın evinden iki yüz metre ötede oturan annesinin evini hiç araştırmaması, oyuncu ile birlikte girdiklerinde “Oha benim anneme cadı derlerdi ama hiç buraya bakmamıştım” gibi tepkileri ve buna benzer pek çok örnek) ,karakterlerin iki boyutluluğu mu dersiniz, yetersiz grafikler, anlamsız mekanikler falan derken oyun dünyasının en büyük skandallarından biridir bence. Konsol versiyonu ise, arkadaşınızla birlikte oturup oynamaya başladığınız an gerçekten çok büyük Diablo hayranları değilseniz sizi üç dört saat eğlendirecek bir yapım.
Reaper of Souls’ta Diablo tekrar geri gelirse, burada tekrar karşılaşacağımızdan emin olabilirsiniz fakat Blizzard’a çok büyük saygım olmasına karşın, Diablo 3 konusunda yaşattıkları hayal kırıklığını sanırım zor affedeceğim.