Dishonored 2
Dishonored hayatımıza gireli tam dört yıl oldu. Koskoca dört yıl. Nasıl geçtiği hakkında hiçbir fikrim yok ve Dishonored hala o kadar yeni bir oyunmuş gibi geliyor ki, bu garip hissiyatı nasıl açıklasam bilemiyorum. Daha dün gece tekrar bir giriş yapıp oynayayım dedim ve sonrasında istemeden hiç aralıksız üç saat boyunca oynamış olduğumu fark ettim. Çıktığı sene diğer büyük oyunların arasından tıpkı ana karakteri Corvo gibi sessiz ama ölümcül bir şekilde sıyrıldı ve gönlümüzdeki yerini aldı. Dishonored 2’nin çıkışına çok az bir süre kala, hem seriyi tekrar hatırlayalım, hem de ikinci oyun çıkmadan önce bilgilerimizi bir tazeleyelim. Şu aşağıdaki şarkıyı da açarsanız.. heh.. harikasınız.
Dishonored aslen hikaye odaklı bir oyun olsa da, oyun mekaniklerinin sunduğu inanılmaz özgürlük Dishonored’ı defalarca, farklı yollarla bitirmenize olanak sağlıyordu. Abartıyor muyum bilmiyorum ancak herhalde benim oyunda geçirdiğim toplam süre yüz saatin üzerindedir. Kaç görevi kaç farklı şekilde bitirdim gerçekten hatırlamıyorum. Dishonored 2 de böyle bir özgürlük ile biz oyuncuların karşısına çıkacak. Üstelik bu kez tek değil, iki farklı karakter ile oynama seçeneğimiz olacağı için sahip olacağımız yetenekler ve bu yeteneklerin doğuracağı farklı olay gelişimleri yüzlerce farklı potansiyele sahip. Çok heyecanlıyım, çok!
Dishonored 2 aslında oynanış mekanikleri veya dünyası bakımından ilk oyundan çok da büyük farklara sahip olmayacak. Zaten olması da gerekmiyor ve olmasını da istemiyoruz, değil mi? Dishonored 2 de tıpkı ilk oyundaki gibi Dunwall’da başlayıp Karnaca’da devam edecek ve bir bakıma ilk oyunun devamını konu alacak. İlk oyunun başında kraliçe Jessamine Kaldwin, ana karakterimiz Corvo Attano ve kraliçenin kızı Emily Kaldwin’in önünde bir suikastçi birliği tarafından öldürülmüş, cinayeti de üzerimize yıkılmıştı. Zaten oyunun ismi de bir bakıma buradan geliyordu. Üzerimize yıkılmış bu suçtan arınmalı ve aynı zamanda hem Emily, hem de kraliçe Jessamine için adaleti sağlamalıydık.
Oyunun bitiminde, oyun boyunca yaptığımız seçimlere ve kullandığımız yöntemlere göre bir sonla karşılaşıyorduk. İkinci oyunda Emily Kaldwin annesinin yerini alıyor ve kraliçe koltuğuna oturuyor. Corvo hala yanında, ve her ikisi de hala adalet istiyor. Dishnoroed 2, bu iki karakterin başrol oynadığı hikayenin ikinci perdesini konu alacak.
Emily artık kraliçe olduğundan dolayı geçen 15 sene boyunca her an bir suikaste kurban gidebileceği fikrine sahip olduğu için hem kendi imkanlarıyla hem de babası Corvo’nun yardımlarıyla savaşmayı ve kendini savunmayı öğreniyor. Sonuçta annesi gözleri önünde katledildi ve Emily bunu hiçbir zaman unutamadı.
Bu kez oyunun büyük bir kısmı Serkonos’ta bulunan Karnaca’da geçecek demiştim. Güneşli bir şehir olarak karşımıza çıkan Karnaca her iki karakter tarafından da farklı bir şekilde biz oyunculara aktarılacak. Emily hem kraliçeliğin, hem de babası Corvo’dan farklı ve belki de daha güçlü yeteneklere sahip oluşunun verdiği özgüvenle yeni mekanları biz oyunculara daha canlı bir şekilde aktaracak. Corvo ise tam tersine daha yaşlı ancak daha karizmatik bir şekilde karşımıza çıkacak ve Emily’nin hayatını da sırtlanırken Karnaca’yı bizlere daha karanlık yönleri ile gösterecek.
Tıpkı ilk oyundaki gibi her iki karakterimiz de çeşitli yardımcı karakterlere sahip olacak. Hatırlarsanız ilk oyunda Anton Sokolov adlı bir mucitten yardım alıyorduk. Mesela o abiyi ikinci oyunda da yine karakterlerimize yardım ederken göreceğiz. Bu kez ilk oyunun aksine ana üssümüz bir Dreadful Wale adlı bir gemi olacak ve Kaptan Meagan Foster tarafından yönetilecek. Bu karakterler hikayemizde kilit bir rol halini alacak ve oyun boyunca bizlere çok büyük yardımlarda bulunacak.
İlk oyundaki ana karakterimiz Corvo sahip olduğu mühür sayesinde edindiği ölümcül ve eşsiz yeteneklerini sergileyebiliyordu. İkinci oyunda da Corvo’nun yetenekleri genel olarak aynı ölçüde ve çeşitlilikte olacak ancak elbette ilk oyundaki birçok problem düzeltilmiş, Corvo’nun yetenekleri de daha kusursuz ve işlevli bir hale gelmiş. Ayrıca artık ‘geliştirilebilir yetenekler’ sistemi sayesinde Corvo’nun halihazırda bulunan yeteneklerini de geliştirip oynanış tarzımıza göre farklı şekillere büründürebileceğiz. Bir yerden bir yere ışınlanma yeteneği olan “Blink” bu modifiye edilebilir yeteneklerden sadece birisi. Blink atıp zamanı dondurmak isterseniz yeteneğinizi modifiye etmeniz gerekecek.
Corvo’nun aksine Emily’yi daha önceki Dishonored oyununda oynayamadığımız için onun sahip olduğu yetenekler tamamen yeni ve daha önce görmediğimiz yetenekler olacak. Genel olarak Corvo ile aynı yeteneklere sahipmiş gibi dursa da aslında bana kalırsa çok daha karanlık ve havalı yeteneklere sahip. Corvo’nun aksine doğaüstü yetenekleri çok daha fazla.
Önceki oyunun kaos sistemini hatırlarsınız. Bu aslında daha önce pek fazla oyunda denenmemiş, yeni ve riskli bir mekanikti. Arkane bu riski göze aldı ve kaos sistemini yarattı. Hatta bu sistem yüzünden çoğu oyuncudan şikayet de aldı. Oyunda görevlerinizi hallederken düşmanlarınızı öldürürseniz şehir gittikçe pislenmeye ve hastalıkla dolmaya başlıyor, sokakları fare sürüleri basıyordu. Hatta sayıları gittikçe çoğalan fareler bir yerden sonra aşırı ölümcül bir hal alıyor ve sizin bile sokakta yürümenize engel oluyordu. İkinci oyunda da bu kaos sistemi olacak. Şikayetlere rağmen Arkane bu sistemi daha da geliştirmiş ve çok kullanışlı bir hale getirmiş. Eskiden kaos sistemi oynanış olarak pek işimize yaramıyordu ancak bu kez farklı stratejiler geliştirebilmemiz açısından oldukça yararlı olacak. Kaos sisteminin oyuncuyu sırf tatmin edici mekanikleri kullandığı için cezalandırdığını düşünen insanlara Arkane çok da güzel bir cevap vermişti aslında. Kaos sistemi oyunu zorlaştırmıyor, her seçimin bir de sonucunun olacağını gözler önüne seriyordu. Kişileri öldürüp Dunwall’ı bir ceset yığını haline getirirseniz her yeri fare basar ve hastalıktan geçilmez. Gayet mantıklı.
Bu kez düşmanları öldürmeden ilerlemek de bir nebze daha kolay olacak ve daha çeşitli yöntemleri bizlere sunacak. Önceki oyunda düşmanları öldürmek açısından yüzlerce farklı potansiyelimiz olsa da “non-lethal” yani kimseyi öldürmeden ilerlemeye çalışınca seçeneklerimiz biraz daha daralıyordu. Mesela bir düşman saldırdığında kılıcını def etmeye çalışırsanız direkt olarak düşmanın kafasını falan kesiyordunuz, koca bir “non lethal” görev yanıyordu. Bu kez kılıcı def etseniz bile oyun size düşmanın boğazını sıkıp onu bayıltmanız için bir seçenek de tanıyacak. Bu ve bunun gibi oynanış çeşitlilikleri Dishonored 2’yi defalarca tekrar oynanabilir kılacak ve oyuncuyu hiç sıkmayacak.
id Tech 5 tabanlı bir oyun motoru olan Void’i kullanan Dishonored 2’de, tıpkı ilk oyundakine benzeyen bir sanat tasarımı bizleri karşılayacak. İnsanların yüzü yine Adana adliye duvarı gibi sert, çevremiz de yine kimi zaman aşırı gotik, kimi zaman ise güneş ışıklarıyla yıkanmış, pasparlak olacak. Void’in görseller konusunda mükemmel bir deneyim sunacağı sırf videolardan bile belli oluyor.
Sanat tasarımı demişken, bunun Dishonored serisinin en sağlam yönlerinden birisi olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. İlk oyunun görsel kalitesi zamanına göre gerçekten zirvedeydi benim için. Karakter tasarımları, Dunwall’ın ihtişamı, dar sokakların sağladığı gerilim faktörü derken Dishonored beni her karesi ile ayrı bir biçimde büyülüyordu. İkinci oyun da tam bu ayarda olacak. Hatta Corvo’nun karakter tasarımına baktığımda aklıma direkt olarak en sevdiğim müzik ilahlarından birisi olan Trent Reznor’un gelişi de ayrı bir güzellik oldu. Gerçekten benziyor.
Son olarak; Dishonored 2’den çok ümitliyim. 2016’da çıkan birçok oyun boş beklentilerimizin altında kaldı ve yaratmaya çalıştıkları heyecanın yarısını bile çıkışından sonra yaratamadı. Neyse ki Arkane şimdiye kadar hiçbir oyunu ile bu türden bir heyecanı boşa çıkarmadı ve Dishonored 2’de de aynı yoldan gidip bizi bir kez daha büyüleyeceklerine eminim.
Dishonored 2, 11 Kasım 2016’da PC, Xbox One ve PlayStation 4 platformları için çıkacak.